Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/478 E. 2018/557 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/478
KARAR NO : 2018/557
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2017/1148 Esas
DAVACILAR/
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin İptali/ Menfi Tespit
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali/ menfi tespit davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacılar (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, müvekkili … tarafından kurulan müvekkili şirket ..Ltd Şti ve davalı … AŞ’nin duşa kabin ve banyo malzemeleri üretimi konusunda faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket ile davalı ..AŞ arasında satıma dayalı ticari ilişkinin bulunduğunu, bu çerçevede davalı .. A.Ş yetkilileri tarafından müvekkili şirketin borçlu olduğundan bahisle şirket yetkilisi müvekkili … ile görüşme taleplerinde bulunduklarını, müvekkilinin de iyi niyetle bu görüşmeye katıldığını, davalı ..AŞ’nin Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısının temsil yetkisini aşarak, yönetim kurulunun bilgisi dışında müvekkili …Tekstil’in henüz üretip, teslim etmediği mallar için kestiği faturaları kabul ederek, müvekkili şirketin üçüncü şahıslarla, finans kuruluşlarıyla yaptığı temliklere onay/muvafakat vermesi neticesinde, davalı …..AŞ’nin henüz teslim almadığı malların borcunu ödemekle yükümlü duruma geldiğini, oysa ki davalı ….. A.Ş. tarafından bu şekilde bildirilen alacak iddiasının gerçek dışı olduğunu, miktarının da son derece hatalı ve fahiş hesaplamalarla belirlendiğini, müvekkili şirketin ticari defterlerinde anılan tarihte iddia edildiği gibi borcunun bulunmadığını, bu görüşmeler üzerine, taraflar arasında 18.09.2015 tarihli “Borç Tasfiye Sözleşmesi”nin imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde tarafların varlığı iddia edilen 37.000.000-TL’lik borcun ödenmesi ve taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin yapılandırılması amacıyla müvekkili … üzerinde manevi baskı kurularak, önce varlığı iddia edilen bu borç ile ilgili olarak müvekkili … ile %100 ‘üne sahip olduğu davalı …Ş.’nin iddia edilen borca kefil olmalarının sağlandığını, bu kez 27.01.2016 tarihinde imzalattırılan “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile davalı …Ş.’nin finansal kiralama sözleşmesi ile edindiği fabrika binasının o zamana kadar müvekkili tarafından ödenen kira bedelini müvekkiline ödenmeksizin geri kalan kira borç tutarının davalı … A.Ş. tarafından ödenerek, işbu fabrika binasının tapusunun devralındığını, bunun yanısıra taraflar arasında 04.04.2016 tarihli ortaklar anlaşması ve bu anlaşmaya bağlı bir takım sözleşmelerin ve taahhütnamelerin imzalatıldığını, bu sözleşme gereğince %52 şirket hissesinin davalı …..AŞ’nin öngördüğü kişi ve şirkete devrinin gerçekleştirildiğini, bunun için davalı … AŞ’ye ait %100 oranındaki hisseler üzerindeki davalı ….AŞ’ye verilen rehin hakkının kaldırıldığını ve 04.04.2016 tarihli “18.09.2015 tarihli Üçüncü Şahıslar Tarafından verilen Hisse Senedi Rehin Sözleşmesine Ek 1 Nolu Protokol” başlıklı belge gereğince, müvekkili ….’ye ait hisse senetleri üzerinde rehnin aynı koşullarda devam etmesinin kararlaştırıldığını, kelepçeleme mahiyetindeki sözleşmelere konu borcun gerçeği yansıtmadığını, dosyaya sunulan uzman görüşünde, 37.000.000 TL lik borç tutarının nasıl oluştuğunun belirlenemediği gibi müvekkili şirket ticari defterlerinde müvekkillinin davalı …AŞ’ne borçlu olmadığının belirtildiğini, bunun ötesinde bu protokollerin yapıldığı tarihlerde müvekkili şirketin davalı …AŞ’den alacaklı olduğunun taraflar arasındaki mutabakat belgeleri ile de sabit olduğunu, davalı …AŞ 18.09.2015 tarihi itibari ile davalı …AŞ’nin müvekkili şirkete sağladığı iddia olunan nakit finansmanın net olarak dayanaklarıyla ortaya konulamadığını, 04.04.2016 tarihli ortaklar anlaşmasına konu hisselerin hangi tutar borcun karşılığı devrinin öngörüldüğünün belirtilmediğini, müvekkili …’nün davalı … AŞ yetkililerinin yönlendirmesi ve baskısı neticesinde sözleşmede yer alan şekilde kendisine ait şirketlerin davalı …AŞ ile birleşeceği düşüncesiyle ve olduğunu sandığı borçlarının bu şekilde kapatılacağı inancıyla dava konusu hisse devrilerini yaptığını, müvekkiline hisse devir karşılığı herhangi bir bedel de ödenmediğini, müvekkilinin şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, şirket yöneticilerine karşı sorumluluk davasının yanısıra genel kurul kararının iptali ve yönetim kurulu kararlarının iptali davalarının ikame edildiğini, müvekkili şirket ve davalı …Ş yetkilisi müvekkili … üzerine kurulan baskı ve tahakküm altında davanın konusu olan bir dizi hukuka aykırı ve geçersiz sözleşme ve protokolü imzalamak, bunlara göre işlem gerçekleştirmek durumunda kaldığını ileri sürerek taraflar arasında davalıların hileli davranışları nedeniyle hataya düşülerek imzalatılan 18.09.2015 tarihli “Borç Tasfiye Sözleşmesi”nin iptali ile bunun eki olan “Kefalet Sözleşmesi”, “Rehin Sözleşmesi” ve 27.01.2016 Tarihli “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi”nin iptallerine, bu sözleşmelerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, 04.04.2016 tarihli “…Yapı A.Ş. Ortaklar Anlaşması”nın iptali ile bunun eki olan “Kefalet Sözleşmesi”, “Taahhütname”, 18.09.2015 tarihli “Üçüncü Şahıslar Tarafından Verilen Hisse Senedi Rehin Sözleşmesine Ek-1 Nolu Protokol”ün iptallerine, bu sözleşmelerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, 04.04.2016 tarihli “….ı A.Ş. Ortaklar Anlaşması” uyarınca, müvekkili …’nün davalı … AŞ’deki %48 hissesinin davalı … Ltd Şti’ye; %2 hissesinin davalı …’ye ve %2 hissenin davalı …’na olmak üzere toplamda %52 oranındaki hissenin adı geçen davalılara devrine ilişkin hisse devir işlemlerin iptali ile hisselerin müvekkiline iadesine ve adına kayıt ve tesciline, davalı şirket hisseleri ile davalı şirketin maliki olduğu taşınmazın tapu kaydı üzerine hisselerin ve davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz hissesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin davalı … AŞ’deki hisselerindeki rehnin paraya çevrilmesi başta olmak üzere, 18.09.2015 ve 04.04.2016 tarihli sözleşme ve eklerine dayalı olarak hukuki işlemlerde bulunmasının önlenmesine, davalıların hisse devrinden sonra sahip oldukları %52 hissenin üzerine bu hisselerin kullanılması bakımından ihtiyati tedbir yoluyla kayyum atanmasına ve temsil yetkisinin müvekkili … ile bağımsız atanan kayyum marifetiyle müşterek imza atılmak suretiyle kullanılması bakımından temsil yetkisinin kısıtlanmasına ihtiyati tedbiren karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince, davada, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak sözleşme ve bu sözleşmeye bağlı taahhüt ve kefaletlerin iptalinin ve bunlar nedeni ile borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, davanın henüz tensip aşamasında olup dava dilekçesi ekinde sözleşme ve taahhütlere ilişkin belgelerin sunulduğu, hata ve hile olgusuna ilişkin delil bulunmadığı, tek taraflı hazırlanan uzman görüşünün sadece davacı kayıtları esas alınarak hazırlandığı, bu hali ile somut dosyada tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi gereğince oluşturulan borç tutarı gerçeğe aykırı olup, müvekkilinin ya da sahibi bulunduğu şirketlerin böyle bir borcu bulunmadığı gibi mutabakat belgelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin sahibi bulunduğu şirketlerin belirtilen tarihlerde davalı şirketten alacaklı olduğunu, başka bir ifadeyle sözleşmeye konu borcun bir sonraki yıla ait faktoring borçları ile sözleşme tarihinden sonraki dönemler içerisinde nakit finansman sağlanacağı söylenerek oluşturulan fiktif bir borç olduğunu, dava konusu sözleşme ve bunun eklerinin kelepçe sözleşmesi mahiyetinde olduğunu, müvekkilinin ticari defterlerinde davalı şirkete borçlu olmadığının dosyaya sunulan uzman görüşüyle sabit olduğunu, kaldı ki dosya kapsamında yer alan borç mutabakatı belgelerinde de bu durumun teyit edildiğini, dava konusu sözleşmede geçen nakit finansmanın müvekkillerine sağlanmadığının uzman görüşünde belirtildiğini, dava konusu sözleşmenin ve eklerinin davalıların hileli davranışları nedeniyle hataya düşürülerek imzalandığını, bu kapsamda müvekkilinin şirketteki hissesinin ve şirketin sahibi olduğu taşınmazın davalıların eline geçtiğini, halen müvekkilinin şirketteki hisseleri üzerinde rehnin devam ettiğini ve bu kapsamda hisselerin paraya çevrilmesi işlemlerine girişilmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, davalı …Ş.’nin yönetim kurulundan müvekkilinin çıkartıldığını ve yönetim kurulunun diğer davalıların hakimiyetine geçtiğini, usule ve yasaya aykırı alınan şirket genel kurulu ve yönetim kurulu kararlarının iptali istemiyle birçok dava açıldığını, dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddine ilişkin 27.12.2017 tarihli ara kararının kaldırılarak talep gibi ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, davacı .. Tekstil … Ltd.Şti.ile davalılardan …… A.Ş.arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından henüz üretimi yapılıp teslimi yapılmayan mallar karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı oluştuğu iddia edilen borcun tasfiyesi amacıyla adı geçen şirketler arasında 18.09.2015 tarihli protokol ve eklerinin imzalandığı ve/fakat sözleşmeye konu borcun gerçeği yansıtmadığı, davacı şirketin davalı … … A.Ş.’ne borçlu olmadığı bilakis davalıdan alacaklı olduğu, sözleşmelerin hile ve hataen imzalandığı iddiasına dayalı sözleşmeye konu borçtan ve sözleşmelerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Dava konusu 18.09.2015 tarihli “Borç Tasfiye Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede, tarafların … A.Ş. ile Ay … Ltd.Şti. olduğu, sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil olarak apı A.Ş. ile …’nün yer aldığı, sözleşmenin konu başlıklı 2.maddesinde “Alıcı/alacaklı … A.Ş. ile tedarikçi borçlu ekstil … Ltd.Şti. arasında oluşan borç/alacak ilişkisinin tasfiyesi ve kefalet şartları bu sözleşmenin konusunu oluşturmaktadır.”, Tarafların Hak ve Yükümlülükleri başlıklı 3.maddesinde “…tedarikçi/borçlu Tekstil … Ltd. Şti.’nin henüz üretip teslim etmediği mallar için kestiği faturaları kabul ederek tedarikçi/borçlu ekstil … Ltd. Şti.’nin 3.şahıslarla/finans kuruluşlarıyla yaptığı temliklere onay/muvafakat vermesi neticesinde alıcı/alacaklı … A.Ş. henüz teslim almadığı malların borcunu ödemekle yükümlü duruma gelmiştir. Alıcı/alacaklı … A.Ş. mal teslimi yapılmadığı için kendisinde henüz alacak olarak karşılığı oluşmayan ve bu temlikler ve temliklerin onayı nedeniyle tedarikçi/borçlu kstil … Ltd.Şti’den alacaklı duruma gelmiştir…taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle alıcı/alacaklı .A.Ş.’nin tedarikçi/borçlu Tekstil … Ltd.Şti.’den alacak toplamı 37.000.000,00 TL’dir. Bu alacak bedeli güncel banka kredi %15 faiz oranıyla hesaplanmış olup, anılan faiz oranındaki azalma veya artış bu miktara yansıtılacaktır…ekstil … Ltd. Şti. faturasını kesip ancak henüz teslim etmediği malları üreterek/ürettirerek alıcı/alacaklı ..A.Ş.’ne aşağıdaki tarih ve miktarlarda alıcı/alacaklı … A.Ş.’nin istediği şartlarda ürün çeşitlerini teslim edecektir…borcu sona erinceye kadar alıcı/alacaklı … A.Ş.’ne mal üretmeye/ürettirmeye devam edecektir.” denilmiştir.
Dosya kapsamında, 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olarak aynı tarihli kefalet sözleşmesi ve “üçüncü şahıslar tarafından verilen hisse senedi rehin sözleşmesi” başlıklı protokol, 27.01.2016 tarihli “finansal kiralama kiracı değişikliği ve devir sözleşmesi” 04.04.2016 tarihli “…A.Ş. Ortaklar Anlaşması”, 10.02.2015, 31.12.2015 ve 17.05.2016 tarihli borç mutabakat belgesi, Prof. Dr. Münir Şakrak tarafından hazırlanmış uzman görüşü, taraflar arasında keşide edilmiş ihtarnameler, davalı …Ş.’nin 14.09.2017 tarihli genel kurulunda alınmış kararların iptaline yönelik İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1034 Esas dosyasına ilişkin dava ve delil dilekçesi ile adı geçen davalı şirketin yönetim kurulunca alınan 15.09.2017 ve 04.10.2017 tarihli kararların iptaline yönelik olarak İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/927 Esas ve İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/960 Esas sayılı dosyalarına ilişkin dava dilekçeleri ve eklerinin dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Somut olayda ileri sürülen iddia, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun davanın bulunduğu aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.
Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.391/3.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/05/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.