Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/476 E. 2018/1343 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/476
KARAR NO : 2018/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANINMAHKEMESİ :
MAHKEMESİ: İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/659 Esas – 2017/1054 Karar
TARİH : 29/11/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından sigortalı …r İnş. San ve Tic. A.Ş.’nin 257 kap muhtelif inşaat malzemesi ekipmanları emtiasını Birleşik Arap Emirlikleri merkezli … firmasının Irak’ta bulunan şantiyesinde değerlendirilmek üzere ihraç ettiğini, söz konusu emtianın taşımasının davalı şirket tarafından …ve … plaklı araçla gerçekleştirildiğini, söz konusu emtianın yüklü olduğu araç alıcı firmaya ulaştığında yapılan kontrollerde, emtianın bir kısmının hasarlı olduğunun tespit edildiğini, sigortalının zararının poliçe kapsamında giderildiğini, bu surette sigortalının haklarına halef olunduğu ileri sürülerek, dava dışı sigortalıya ödenen hasar tutarının davalıdan rucuen tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaliyle takibin devamına ve inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; taşımada kullanılan aracın yola ve yüke elverişli olarak seferini tamamladığını, alıcı ile araç sürücüsü tarafından müştereken imza altına alınmış herhangi bir hasar tutanağı dahi olmadığını, hasarın nedeninin ambalaj yetersizliği olduğunu, ambalaj hatasından nakliyecinin sorumlu olmadığını, yüklemenin gönderici firma elemanları tarafından yapıldığını, sovtaj bedelinin düşülmediğini, faiz talebinin yasa ve usule aykırı olup fahiş ve mesnetsiz olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 29/11/2017 tarihli, 2016/659 Esas – 2017/1054 Karar kararında:”…Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; dosyada mevcut CMR taşıma senedi ve sevk evraklarına göre davacının sigortalısının taşıma sürecinde emtianın hak sahibi olduğu ve davacı tarafın sigorta poliçesi gereği sigortalısına 14/04/2016 tarihinde 17.356,95-TL sigorta tazminatı ödemede bulunduğu, bu nedenle davacının yasal ve akdi olarak husumete ehil olduğu, davalı tarafın da taşıyıcı sıfatının sabit olduğu, taşımaya itirazi kayıtsız alınan yük bakımından CMR taşıma senedinde hasar hususunda ihtirazi kayıt düşüldüğü, davaya konu hasarlanan emtianın cam emtiası olması, yine alüminyum doğrama olması karşısında, eşyanın doğal niteliği ve bu niteliğe uygun olmayan ambalajlama ve yükleme-istifleme hatalarının hasarın oluşumunda etkili olduğu, cam sandıkları içinde, sandıklarında hasar olmaksızın oluşan hasarlardan davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı, yine alüminyum doğrama emtiasınında dıştan anlaşılmayan ambalaj içi hasardan da davalının sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, ambalajın bir kısmında dıştan çizik oluştuğu, bu nedenle hasarında dıştan gelen darbe çizik sebebiyle meydana geldiğinin değerlendirildiği, taşımada asli sorunun istifleme-sabitleme, yük istiflerinde kayma ve tali olarak da ambalaj zayıflığından kaynaklandığının belirlendiği, bu nedenle davaya konu hasarın istif ve ambalaj hatasından kaynaklandığının kabulü gerektiği, ambalaj ve istifleme davacının sigortalısına ait olsa bile nakliyeyi yapan davalı taşıyıcının yol şartları, iklim şartları, ulaşım süresini en iyi bilen kişi konumunda olup, istif ve ambalajın, emtiayı yerine sağlam olarak ulaştırma mükellefiyeti nedeniyle doğru yapılıp yapılmadığını kontrol etme, gözetme, yanlış istif ve ambalaj olması halinde bunu göndericiye bildirmekle yükümlü olup, bu bildirimi yapmasına rağmen gönderici aksine davranıyor ise, CMR’ye bunu şerh düşmek suretiyle ancak sorumluluktan kurtulabileceği, davalı taşıyıcının bu şekilde CMR’ye düştüğü bir şerh bulunmamasına rağmen, istif ve ambalaj gözetim yükümlülüğü nedeniyle doğru istif ve ambalaj yapılmamasından kaynaklı hasarlarda müterafik kusurlu sayılması gerektiği, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince nakliyeciye yüklenen müterafik kusur oranı %25 olduğundan bu oranının kabul edildiği, davalı taşıyıcıya emtianın hasarlanmasında kasti, tamamen sorumlu kılacak bir kusur izafe edilemediğinden, taşıyıcının ancak bu müterafik kusur oranında sorumlu olduğu, bu nedenle davalı tarafa davaya konu taşıma nedeniyle %25 kusur izafesinin oluşa uygun olacağı nazara alınarak 5.403,97-TL alacağın takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalı taraftan tahsili gerektiği nazara alınarak, bu miktara vaki davalı tarafın itirazının iptaline karar vermek gerekmiş, alacak miktarının bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenmesi nedeniyle koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerektiği..” gerekçesiyle, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafın vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 5.403,97 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa % 10,50 avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, koşulları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verlimiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Hasarın nedeninin kötü ambalaj, istifleme ve sabitleme hatası olduğunu, bilirkişi raporunda da hasarın oluşmasında asıl kusurun ambalaj, istifleme, sabitleme ve emteanın kırılabilir niteliğinden kaynaklı olduğunun tespit edildiğini, malın hiçbir darbe olmadan hasarlanmasına imkan bulunmadığını, yani malın tıra yüklenirken, malın cinsine uygun ambalajlama yapılmadığı, cam aralarına koruyucu straforların konmadığını, belki araca yüklenirken bile hasarlı olabileceğini, ekspertiz raporundaki resimler incelendiğinde inceleme için açılmış bulunan tahta kasalara konulan camların arasına strafor yada yoldaki olağan sarsıntılarda birbirlerine sürtünme veya çarpmayı önleyici herhangi bir ambalaj yapılmadığının açıkça görüldüğünü, diğer fotoğraflar incelendiğinde kasaların ahşap ve tamamen kapalı olduğunu, şoförün kasaların içini çıplak göz ile göremeyeceğini, cam sandıkların içinde sandıklarda hasar olmaksızın oluşan hasarlardan müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, yine alüminyum doğrama emtiasının da dıştan anlaşılamayan ambalaj içi hasarından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını,
Malın nakliyeye uygun hazırlanmadığını, paketlenmediğini ve yüklenmediğini, tüm bu durumlarda nakliyecinin sorumlu tutulamayacağını, ambalaj hatasından nakliyecinin sorumlu olmadığını, bilirkişi raporunda da malın kırılabilir nitelikte olduğunun tespit edildiğini, bu durumda müvekkili şirketin CMR’nin 17/2 maddesine göre hasardan dolayı sorumlu olmadığını,
Yüklemenin gönderici firma elemanları tarafından yapıldığını, CMR’nin 17.4 c maddesine göre müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkili şirkete izafe edilecek hiçbir kusur bulunmadığını, bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi, hasarın oluşmasının ana ve tek sorumlusunun malın göndericisi olduğunu, bilirkişi raporunda nakliyecinin / şoförün %20 nezaret sorumluluğundan bahsedilmiş ise de dava konusu olayda bu sorumluluk dahi uygulanamayacağını, çünkü olayımızda müvekkili şirketin şoförünün çıplak gözle kontrol edebileceği ve görebileceği bir durum olmadığını, bu nedenle bilirkişinin de sonuç kısmında belirttiği gibi hasarın oluşumunda müvekkili şirketin hiç kusuru olmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, müvekkili şirkete %25 kusur izafe edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
Bilirkişi raporunda müvekkili şirketin hiçbir kusuru olmadığına hükmedileceğini beyan etmesine rağmen aksi kanaat halinde azami olarak da %20 kusurlu olduğu kabul edilebilir denildiğini, bu durumda da 4.323.-TL tazminattan sorumlu olabileceğinden bahsedildiğini, yine cam ve alüminyum profil emtiasının sovtaj bedelinin hasar miktarından düşülmediğini, sovtaj savunmalarının dinlenmediğini ve karşılanmadığını belirterek,
Yukarıda izah edilen ve resen dikkate alınacak nedenlerle ilk derece mahkemesinin 2016/659E ve 2017/1054 K sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından dava dışı sigortalısına ait emtiaların davalı sorumluluğunda taşınması sırasında uğradığı zararın poliçe kapsamında tazmin edildiği, bu surette sigortalısının kanuni ve akdi halefi olunduğu ileri sürülerek, sigortalıya ödenen tutarın davalıdan rucuen tahsili için başlatılan takibin davalının haksız itirazı ile durduğu öne sürülerek, itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı vekilince yükleme ve ambalajlamanın dava dışı gönderici sigortalı tarafından yapıldığı, hasarın kötü ambalaj, istifleme ve sabitlemeden kaynaklandığı, CMR’nin 17/2-4c maddesindeki düzenleme uyarınca bu şekilde meydana gelen hasardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. İlk derece mahkemesince kurulan hüküm gerekçesinde işaret edildiği üzere; alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek, davalı vekilinin istinaf başvurusunda ileri sürdüğü gibi, hasarın oluşumunda asli nedenin dava dışı gönderici tarafından yapılan yükleme, ambalajlama ve istif hatası olduğu benimsenerek sonuca gidilmiştir. Bununla birlikte davalının sorumluluğu ve miktarı yine bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınarak, bir kısım ambalajda dıştan çizikler olduğu tespiti nedeniyle taşıyıcının nezaret sorumluluğu kapsamında müterafık kusuru ve mahkemenin yargıtay uygulaması ışığında kusur takdirine göre % 25 oranı ile sorumluluğu cihetine gidilerek hüküm kurulmuştur. Yükleme ve istif gönderen tarafından yapılsa bile, taşıyanın tedbirli bir tacir gibi davranarak ve özenle taşıma borcu kapsamında, yüklemeye nezaret etme yükümlülüğü vardır. Bu nezaret yükümlülüğünün ihlalinin sebebiyet verdiği hasarlardan kusuru oranında sorumludur. Bu husustaki Yargıtay içtihadı yerleşmiştir. Buna göre davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilince zarar hesabında sovtaj bedeli düşülmediği ileri sürülmüştür. Alınan bilirkişi rapor içeriğinde hasara uğrayan cam emtiasının hurda ve sovtaj değerinin olamayacağı, yine zarara uğrayan aliminyum emtianın ise esaslı ve kayda değer bir sovtaj ve hurda değerinin olmayacağı yönündeki tespitleri ışığında, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir.
İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 276,24 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/11/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.