Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/468 E. 2018/434 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/468
KARAR NO : 2018/434
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2018/118
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan 08/05/2013 tarihli servis sözleşmesinin niteliği itibariyle acentelik sözleşmesi olduğunu, davalı şirketin başka yetkili servisler ile de benzer mahiyette sözleşmeler imzaladığını, sözleşme gereğince, davalı şirketçe satılan Miele marka ürünlerin satış öncesi, satış esnası ve satış sonrası teknik destek, montaj, bakım ve onarım hizmetinin servislerce verildiğini, müvekkilinin asıl gelirini satışı yapılan ev aletlerinin garanti kapsamından çıktıktan sonra verdiği servis hizmeti esnasında yedek parça değişimi ve işçilik hizmetinden elde ettiğini, davalının diğer teknik servislere müvekkili şirkete ait müşteri bilgilerini ve portföyünü vermek suretiyle müvekkilini zarara uğrattığını, hatta davalı ile irtibata geçen müşterilerin müvekkili dışındaki diğer yetkili servislere yönlendirildiğini, davalının diğer yetkili servisleri açıkça kayırdığını ve haksız rekabet şartları kapsamında diğer servislerin fazla kazanç elde etme çabası içerisine girdiğini, davalı tarafın bölgesel hizmet verilmesi sistemine geçildiğini iddia ederek merkez servisin yetkisini genişlettiğini, böylece acentelik sözleşmesini ihlal ettiğini belirterek, davalının sözleşmeye aykırı ve haksız rekabet teşkil eden davranışlarının ihtiyaten durdurulmasına, davalının davranışlarının haksız rekabet olduğunun tespitine ve men’i ile bir kısım maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi; davanın esasını çözecek nitelikte ihtiyat tedbir kararı verilmesinin HMK 389.md şartlarına uygun olmadığı, ayrıca HMK 390/3.maddesinde belirlenen yaklaşık ispat koşulunun da gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak davalının sözleşmeye aykırı davranarak başka servisleri kayırdığını, sözleşmede belirlenen yükümlülüğe aykırı davrandığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen tedbir talebinin reddine dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava dilekçesinde haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve ortadan kaldırılması ile birlikte dava süresince haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin özel şartlar bölümünde; ”tüketicinin bulunduğu yerde servis istasyonu olmaması halinde satış sonrası hizmetlerin verilmesinden tüketiciye en yakın yerdeki servis istasyonu sorumludur” düzenlenmesi mevcuttur.
Davacı, müşteri bilgilerinin ve portföyünün davalı tarafından diğer yetkili servislere iletildiğini, bu şekilde davalının sözleşmeyi ihlal ettiğini, davalıya müracaat eden müşterilerin diğer yetkili servislere yönlendirildiğini, bu şekilde davalının haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiğini belirterek haksız rekabetin tespiti ile men’ine ve davalının eylemlerinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, TTK 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır. TTK’nun ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1.maddesinde, ” Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır.
İlk derece mahkemesi davacının tedbir talebini 6100 Sayılı Yasanın ihtiyati tedbir başlıklı 389 ve 390/3.maddeleri kapsamında değerlendirerek uyuşmazlığı tümden çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
Davacının tedbir talebi TTK 61.maddesi kapsamında,6100 Sayılı HMK’nun tedbire ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmelidir. Yani tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 ve 390. maddelerinden yararlanmak gerekmektedir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ayrıca, eğer tedbir alınmazsa hakkın kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi ihtimalinin de bulunması gerekir.
Bu bilgiler ışığında davacının iddiaları, dosya kapsamı itibariyle yaklaşık olarak ispatlanmamıştır. Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetli olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/04/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK 362/1.f. maddesi uyarınca karar kesindir.