Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/462 E. 2018/397 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/462
KARAR NO : 2018/397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2017
NUMARASI : 2015/1005- 2017/722 E.K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolay davanın birleştirilmesine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı … arasında akdedilen 09.01.2014 tarihli işletme sözleşmesiyle, müvekkilinin işlettiği otelde kozmetik ürün satışı, bakımı, hamam, masaj terapileri, fitnes uygulamaları, spa vb.konularda satış ve uygulama işlemi yürütülmesi amacıyla ilgili bağımsız bölümün işletme hakkının adı geçen davalıya devredildiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, işletmede hijyen konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, bu konuda şikayetler alındığını, sözleşmeye aykırılığın giderilmesi konusunda yazılı ve sözlü ihtarlardan sonuç alınamadığını, bunun yanı sıra sözleşmeden doğan işletme kiralarının gününde ödenmediğini, müvekkili şirketin yazılı onayı almayan üçüncü kişilere emsal fiyatların çok altından satışlar yapıldığını, sözleşmeye aykırılıklara son verilmemesi üzerine 09.01.2015 tarihli noter ihtarnamesiyle müvekkili tarafından tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiğini, akabinde taraflar arasında 12.01.2015 tarihli fesih protokolünün imzalandığını, davalının müvekkiline olan borçlarından dolayı vermiş olduğu bononun icra takibine konu edildiğini, bu bononun teminat bonosu olduğu davalı ve onun eşi bononun kefili dava dışı .. . tarafından iddia edilmiş ise de bononun teminat bonosu olduğuna dair bonoda herhangi bir ibarenin bulunmadığı gibi sözleşmede buna ilişkin bir açıklamanın da olmadığını, bu senetle ilgili olarak davalı ve eşi tarafından müvekkili aleyhine menfi tespit davasının açıldığını, davanın İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/554 esas sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, davalının sözleşme süresince şirketi uğrattığı zararlarının ve borçlarının karşılığı olarak teminat mektubunun paraya çevrildiğini, nakde çevrilen bu bedelin tahsili için davalı tarafça müvekkili aleyhine girişilen icra takibinin usulsüz olarak kesinleştiğini, sonradan takip alacağının diğer davalıya temlik edildiğini ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, icra takibine konu bononun işletme sözleşmesi kapsamında teminat bonosu olarak düzenlendiğini, davacıdan kaynaklı nedenlerden dolayı işletmenin faaliyete gereği gibi geçirilemediğini, buna rağmen sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği gibi korkutma ve zorla fesih protokolünün imzalatıldığını, haksız yere nakde çevrilen teminat mektubundan kaynaklı alacağın tahsili için davacı aleyhine girişilen icra takibinin kesinleştiğini, takip alacağının diğer davalı …’a temlik edildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Dava konusu İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında; takip alacaklısının …, takip borçlusunun …A.Ş.olduğu, takip dayanağı olarak haksız ve mesnetsiz bir şekilde paraya çevrilen 100.000,00 TL lik teminat mektubu bedelinin iadesi olarak gösterildiği, 100.000,00 TL asıl alacak ve 2.367,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 102.367,12 TL’nin tahsilinin istendiği, icra takibine konu alacağın noterde düzenlenen 07.09.2015 tarihli alacağın devri sözleşmesiyle …’a temlik edilmiş olduğu görülmüştür.
2-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/554 Esas sayılı dosyasında; davacıların … ve …, davalının … A.Ş.olduğu, dava tarihinin 29.05.2015 olup davada işletme sözleşmesi kapsamında teminat kabilinden alınan 400.000,00 TL bedelli teminat senedinin sözleşmenin feshedilmiş olduğundan bedelsiz kaldığı ve fakat buna rağmen davalı tarafça bononun icra takibine konu edildiği iddiasına dayalı olarak bono ve icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istenmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki işletme sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacıların müvekkiline olan borçlarından dolayı teminat mektubunun paraya çevrildiğini ve aynı zamanda borca karşılık olarak verilen bononun da icra takibine konu edildiğini, bononun teminat bonosu olmadığını savunarak davanın reddini istediği görülmüştür.
Davacı vekilinin 15.01.2016 tarihli dilekçesiyle, iş bu davanın İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/554 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında işletme sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmeye binaen dosyamız davalılarından Neslihan tarafından davacıya davamızın konusu 100.000,/00 TL bedelli teminat mektubu ile 400.000,00 TL bedelli senedin verildiği, tarafların uyuşmazlığın ise fesih nedeniyle teminat mektubu ile 400.000,00 TL bedelli senedin hükümsüz kalıp kalmadığı, davalı …’ın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı ve dolayısıyla teminat mektubu bedelinin davalı …’a iadesi gerekip gerekmediği, davalı …’ın davacı şirkete borçlu olup olmadığı hususlarında anlaşamadıkları görülmüştür. Her ne kadar Mahkememiz dosyasına konu olan belge teminat mektubu, birleştirilmesi talep edilen davanın konusu senet ise de her iki belgenin de hükümsüzlüğünün ve borçluluk durumunun aynı işletme sözleşmesine dayanıyor olması dolayısıyla da davalı …’ın sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığının, teminat mektubu ile diğer davanın konusu senedin nakde çevrilmesinin mümkün olup olmadığının ve hükümsüz kalıp kalmadıklarının her iki dosya bakımından da tespitinin gerekiyor olması, bu hali ile verilecek kararlardan birinin diğerini etkiler nitelikte olduğu gerekçesiyle dava dosyasının İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/554 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; iş bu dava ile birleşen dava dosyasındaki ihtilafların hukuki sebeplerinin birbirinden farklı olduğunu, her iki davanın birleştirilmesinin hukuken mümkün olmadığı halde birleştirme kararı verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE
Dava, sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği iddiasına dayalı olarak alacağın tahsili için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Somut olayda, taraflar arasında akdedilen işletme sözleşmesinin feshedildiği, sözleşmenin teminatı olarak verilen teminat mektubunun ödenmeyen borçlardan dolayı tahsil edildiği ileri sürülerek haksız tahsilat iddiasına dayalı olarak alacağın tahsili için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istenmiştir.
Davacı vekili, davalı tarafından borcuna karşılık alınan bonodan dolayı icra takibine girişildiğini, bononun keşidecisi davalı … ve aval vereni eşi … tarafından bu takipten dolayı davacı aleyhine menfi tespit davası açıldığını, her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan işbu davanın İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/554 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yukarıda yer alan gerekçe doğrultusunda talebin kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın işbu dava ile birleşen İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/554 Esas sayılı dosyasında, icra takibine konu bononun sözleşmenin teminatı kapsamında düzenlediği ve bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı iken, işbu davada ise, sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun bedelsizliği noktasında toplanmaktadır.
Hal böyle olunca her iki davada ileri sürülen iddialar, hukuki sebepler ve deliller gözetildiğinde, HMK.m.166 uyarınca iki dava arasında bağlantı bulunduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi isabetli olup yerinde görülmeyen istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/04/2017KANUN YOLU: HMK.m.168.maddesi uyarınca karar kesindir.