Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/461 E. 2018/1520 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/461
KARAR NO : 2018/1520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/1747 Esas – 2017/949 Karar
TARİH : 10/10/2017
DAVA : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile dava dışı … firmasına ait emtiaların İstanbul çıkışlı – Astana (Kazakistan) varışlı, 5 adet TIR ile kara taşıması yapılması hususunda anlaşma yapıldığını, davalı şirketin emtiaları dava dışı Horizon firmasının alıcısına geç teslim ettiğini, dava dışı gönderen…’un emtiaların geç teslimi nedeniyle meydana gelen zararların tahsili için müvekkili şirkete karşı İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/113 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, … tarafından açılan bu davanın davalı şirkete ihbar edildiğini, bu davada müvekkili şirket aleyhine 33.787,60 Euro maddi zararın tazminine karar verildiğini, müvekkili şirket aleyhine verilen karara ilişkin vakıaların tamamının davalı şirketin kusurundan kaynaklandığının bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı …’a karşı İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/1047 E. sayılı itirazın iptali davası açıldığını, bu davanın da davalı şirkete ihbar edildiğini, anılan mahkeme tarafından verilen 15.11.2011 tarihli karar ile müvekkilinin 11.900 USD bakiye navlun ücretinden malların davalı şirket tarafından alıcıya geç teslim edilmesinden ve davalı şirketin şoförlerine ödemediği ücretlere karşılık … tarafından yapılan 7.000 USD bedelli ödemenin mahsup edilerek, 4.900 USD üzerinden itirazın iptaline karar verildiğini, davalı şirketin kusuru nedeniyle müvekkili şirketin hak ettiği 7.000 USD bedelli navlun ücretini tahsil edemediğini, bu sebeple müvekkili şirketin davalının kusuru nedeniyle maddi zarara uğradığını, her iki mahkeme kararı uyarınca zararların tazmini için davalı şirkete Beşiktaş .. Noterliği’nin 22.02.2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamenin davalı şirket merkezine 02.03.2012, şubelerine ise 23.02.2012, 24.02.2012 tarihlerinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin ihtarlara cevap vermediği gibi müvekkili şirkete ödeme de yapmadığını belirtilerek, müvekkili şirket aleyhinde hükmedilen 33.787,60 EURO tazminatın ve bakiye navlun ücretinden mahsup edilen 7.000 USD bedelli zararının 02.03.2012 tarihinden itibaren bankalarca uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, Birleşen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/218 esas sayılı dosyasında verdiği dava dilekçesinde ise; İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/113 E. sayılı dosyası ve İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1047 E. sayılı itirazın iptali davasında hükmedilen vekalet ücretleri ve yargılama giderleri ile mahkeme ilamlarına ilişkin icra takipleri başlatılmasından dolayı ödenmek zorunda kalınan icra vekalet ücretleri, masraflar ile faizler toplamı olan 16.299,70 Euro ile 51.478,78-TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; öncelikle İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/113 E. ve İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1047 E. sayılı dosyalarının Yargıtay denetiminde olması sebebiyle bekletici mesele sayılmasına karar verilmesini, taşıma ilişkisinde gönderen ve gönderilen olarak kararlaştırılan sözleşmede yazılı cezai şartın CMR.m. 23/5 kapsamında gönderilenin zararı olduğunun iddia edildiğini, CMR.m. 23/5 uyarınca, “Gecikme halinde hak sahibinin zarar ve ziyanının bundan ileri geldiği kanıtlanırsa, taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder” şeklinde düzenlendiği, bu maddede yer alan zarar kavramı ile gecikme nedeni ile oluşan kâr mahrumiyetinin, pazar kaybının, gümrük vergilerinin artmasının, eşyanın saklanacağı depoya ve boşaltmada görev alacak işçilere fazla ödeme yapılması, üretimin durması vb. nedenler ile doğan zarar kalemlerine işaret edildiği, gecikmeden doğan zarar ile kastedilenin dolaylı malvarlıksal zararlar olduğunu, ispat yükünün gönderende olduğunu, işbu taşımada gecikme iddiasına dayalı olarak gönderilen nezdinde bir zarar doğduğunun kanıtlanamadığını, gerçekte bu yönde bir incelemenin de yapılmadığını, cezai şart ile zararın farklı hukuki kavramlar olduğunu, CMR Konvansiyonu’nun gecikme nedeni ile gönderilen nezdinde zarar doğmasını aradığını, gönderilenin satış sözleşmesine dayalı cezai şart alacağının uhdesinde doğan bir zarar olmadığını, aynı Konvansiyonu uygulayan Almanya Münih Mahkemesinin cezai şart uygulamasını CMR.m. 41/1 hükmüne aykırı bulduğunu, öğreti ve Yargıtayın da aynı görüşte olduğunu, davacı yanın açıkladığı kök dosyaya verilen 09.10.2009 tarihli raporun 7. sayfasında gönderen … tarafından talep edilen bedelin gönderilen ile arasındaki sözleşmede yer alan ceza maddesine dayandığının da açıklanmış olduğunu, ancak cezai şart kavramının hatalı olarak zarar olarak değerlendirildiğini, gönderilenin uhdesinde bir zararının doğduğunun kanıtlanamamış hatta araştırılmamış olmasına rağmen sözleşmede yer alan cezai şartın zarar olarak kabul edilmesinin Konvansiyon’a aykırı olduğunu, nakliyecinin taraf olmadığı sözleşmedeki cezai şart ile bağlı kılınamayacağını, gönderen ile gönderilen arasındaki 02/07/2004 tarihli sözleşmenin 4.1. maddesine göre, gönderen …’un malı 9 haftada hazır etme taahhüdü verdiğini, bu çerçevede malı 09/09/2004 günü hazır edip, bu tarihte emtianın nakliyesine başlamasının gerektiğini, oysa taşıma sözleşmesinin 07.10.2004 günlü olduğunu, TIR karnelerine göre nakliyenin 12.10.2004 günü başladığını, gönderen …’nun taşıma sözleşmesi yaptığı 07.10.2004 tarihinde gönderilene karşı edimlerinde zaten geciktiğini, gönderilen ile yapmış olduğu sözleşmeyi ihlal ettiği ve cezai şartın tahakkuk ettiği hususlarını, İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ilamının 4. sayfasında kabul ettiğini, gönderen …’un gönderilen ile arasındaki sözleşmeye göre emtiayı en geç 24.09.2004 tarihinde hazır etmesi gerekirken 08.10.2004 günü hazır ettiğine işaret ettiğini, gönderen …’un gönderilen ile akdettiği sözleşmenin 4.6. maddesine göre 14 günden fazla gecikme halinde mal bedelini iade etme, 8.5. maddesine göre de ceza ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, davacı ile gönderen … arasındaki nakliye sözleşmesinin yapıldığı 07.10.2004 tarihinde, gönderilen ile yaptığı akitte teslim tarihini ihlal ettiği için cezai şartın tahakkuk ettiğini, bu nedenle davalı nakliyecinin gönderen ile gönderilen arasındaki cezai şarttan sorumlu tutulamayacağını, taşımada beş aracın kullanıldığını, bunlardan bir adedinin geciktiğini, davalının davacı ile yaptığı taşıma sözleşmesinde beş aracın aynı anda gümrüğe varması ve yüklerinin aynı anda teslim edilmesine dair bir yükümlülüğünün bulunmadığını, taşıma sözleşmesinde yüklerin tek beyanname kapsamında olduğuna dair bir uyarının da bulunmadığını, nakliyecinin gümrük belgesi olan TIR karnesinin her bir araç için ayrı ayrı tanzim edildiğini, gönderilenin hazır olan araçlardaki emtiayı kabulden imtina ettiğini ve yükleri beşinci araba teslim mahalline gelene kadar teslim almadığını, eğer önem arz eden konu demonte tesisin bütünlüğü yani bütün araçların aynı anda teslime hazır olması ise o zaman davalı ile yapılan sözleşmede araçların varış yeri gümrüğünde aynı anda hazır olması konusunda davalıya edim yüklemesinin gerektiğini, ancak taraflar arasındaki sözleşmede böyle bir hükmün bulunmadığını, sözleşmeye böyle bir yükümlülük koymayan tarafın bu durumdan sorumlu tutulmasının gerektiğini, nakliyecinin bu durumda sorumlu tutulmasının taraflar arasındaki sözleşmeye ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek, davaların reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen istinaf incelemesine konu kararında;
“…Tüm dosya kapsamında yapılan incelemeler ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere, asıl ve birleşen davalar yönünden somut olayın incelenmesinde, davacının emtia göndericisi dava dışı … ile yapmış olduğu sözleşmeye istinaden gönderiye konu malları İstanbul Astana arasında taşıma işini üstlendiği, sözleşmede taşıyanın 10 gün süre içerisinde varış yerine ulaşarak ilgili yükü teslim etmekle yükümlü olduğu ve varış süresini aşan beher gün için taşıtana 100 USD ödemeyi kabul ettiği, malın geç teslimi iddiasıyla gönderici … tarafından ilgilisine ödenen bedelin Tolos’tan tahsiline ilişkin olarak açılan dava neticesinde cezai şart bedelinin CMR 23/5. madde hükmü gereğince navlun bedeli ile sınırlı olmak kaydı ile Tolos’tan tahsiline karar verildiği, karar ile malın geç teslim edildiği ve bu nedenle dava dışı …’un kendi üstlendiği sözleşme ile cezai şart ödemek zorunda kaldığının tespit edildiği ve kararın kesinleştiği, anılan davanın davalıya ihbar edildiği, davacının bu kapsamda icra dosyalarına yapmış olduğu 33.787,60 Euro’yu davalıdan CMR 37/a maddesindeki hüküm gereği talep edebileceği, davacı tarafça sunulan dekont suretine göre, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına 22.11.2013 tarihinde toplam olarak 174.287,52 TL ödemede bulunduğu, davacı tarafindan davalıya keşide edilen Beşiktaş …. Noterliği’nin 22.02.2012 tarihli, .. yevmiye nolu ihtarnamesinin davalıya, davacının ödeme yapmasından önce 02.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği ancak davacı alacağı, ancak kendi edimini yerine getirmesinden sonra muaccel hale gelmiş olacağından, muaccel olmayan bir alacak için keşide edilen ödeme ihtarı ile temerrüdün gerçekleşmesinin söz konusu olamayacağı için davacı yanın dava dışı … firmasına yaptığı ödeme tarihi olan 22.11.2013 tarihinden itibaren ve talep gereği yabancı para üzerinden %5 oranında faiz talep edebileceği, CMR 39. Maddesi gereğince söz konusu davanın davalıya ihbar edilmesi ve davalının kendini savunma imkanı doğrultusunda söz konusu mahkeme kararının davalıyı da bağlayacağı, davacı tarafından fiili taşıyıcılara ödenmeyen ancak İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/1047 E sayılı davasında dava dışı firmadan olan alacağından düşümü yapılan 7.000 USD tutarındaki taşıma ücretini ancak davalı firma ile yapmış olduğu sözleşme bedelini tam olarak ödemiş olması halinde talep edebileceği, ancak bu hususun ispatlanamadığı, davalı firmanın ticari defterlerine göre 2005 yılından bu yana davacı ile ticari ilişkisinin devam ettiği ve davacı yandan cari hesap alacağının bulunduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği bu kapsamda davacı yanın ödeme borcunun tam olarak ifa ettiğinin belli olmadığı bu nedenle davacı yanın bu yöndeki talebin reddi gerektiği, davalı yanca savunmanın ıslahı ile yapılan takas/mahsup talebinin ise, davalı alacağının 2004 ve 2005 yılları navlun alacağına ilişkin olması ve TTK’nın 1246. Maddesinde navlun sözleşmelerinden doğan alacakların bir yılda zamanaşımına uğrayacağı yönündeki düzenleme kapsamında davacı yanın süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu bu nedenle takas mahsup talebinin yerinde olmadığı ve reddi gerektiği, birleşen davadaki taleplerin, asıl dava taleplerinin fer’isi niteliğinde olduğu, davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyasına ödenen 11.663,67 Euro işlemiş faiz, 1.763,43 Euro icra takibinden sonra asıl alacağa işlemesi gereken faiz olmak üzere ödemiş olduğu toplam 13.427,10 Euro’yu da asıl dava ile birlikte asıl alacağın feri niteliğindeki işlemiş faizlerden de sorumlu olması nedeniyle davalıdan talep etmesinin uygun olduğu bu tutar için icra dosyasına ödeme tarihi olan 22.11.2013 tarihinden itibaren CMR.m. 27/1 gereğince yıllık %5 oranında faiz işletilmesinin uygun olduğu ancak davacı talebinin 4.635,53 Euro’luk işlemiş faiz kısmından, takip hukuku açısından davacının şikayet hakkı olmasına rağmen bu hakkını kullanmamış olmasındaki külfeti yerine getirmediğinden borcunu davalıya yükleyemeyeceği gerekçesiyle bu kısmı davalıdan talep edemeyeceği, yine davacı yanca birleşen davada, İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … E. ve 2012/22399 E. sayılı dosyalarına ödemiş olduğu icra takip ferileri için davalıdan toplam 29.026,85-TL yi talep edebileceği; bu talepler CMR Konvansiyonu’na tabi olmadığından ve emsal içtihatlar uyarınca faiz türünün belirtilmemesi halinde faizin yasal faiz olarak işletilmesi gerektiğinden, bu tutara, ödeme tarihi olan 22.11.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 2/1 hükmü gereğince yasal faiz işletilmesi gerektiği, ancak davacı yanca İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına ödenen 1.738,93 TL’nin, davacının İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/1047 E. sayılı dosyası ile dava ettiği 11.900,00 USD navlun ücreti talebinin reddedilen 7.000,00 USD kısmına ilişkin vekâlet ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili olduğundan ve yukarıda asıl dava ile ilgili yapılan açıklamada davacının davalıya borçlu olması, bu tutarı ödediğini ispatlayamaması sebebiyle bu tutarı davalıya rücu edemeyeceği gibi ferilerini de talep edemeyeceği” gerekçesiyle,
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN
1-Davacı yanın 33.787,60-EURO rücuen tazmin talebinin kabulü ile, söz konusu tutarı 22/11/2013 tarihinden itibaren CMR madde 27/1 gereğince işletilecek %5 oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının navlun alacağına ilişkin 7.000,00-USD talebine ilişkin davasının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine,
3-Davalı yanın asıl dava yönünden takas mahsup talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine,
B-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN
1-Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün…esas sayılı dosyasına ödemiş olduğu işlemiş faize ilişkin rücuen tazmin talebinin kısmen kabulü ile , 13.427,10-EURO’nun 22/11/2013 tarihinden itibaren CMR madde 27/1 gereğince işletilecek %5 oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas ve 2012/22399 esas sayılı dosyalarına ödemiş olduğu icra takip ferilerine ilişkin isteminin kısmen kabulü ile 29.026,85-TL’nin 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra takip dosyası ferilerine ilişkin talebinin reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:
A- Asıl dava yönünden;
Ana davada talep ettikleri 7000 USD navlun alacağının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, davacının bu tutarı talep hakkının bulunduğunun tespit edildiğini, yine Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/1147 E sayılı dosyasında, 7000 USD navlun bedelinin, alıcı tarafından taşımayı yapan araç sürücülerine ödediğinin tespit edildiğini, bu hususun kesinleştiğini, buna rağmen ödemenin ispatlanamadığı gerekçesiyle ret kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
B- Birleşen dava yönünden;
Hükme esas alınan ve karar gerekçesinde atıfta bulunulan bilirkişi raporunda birleşen dava bakımından davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan ödeme ile ilgili olarak 11.663,67 Euro işlemiş faiz, 1.763,43 Euro icra takibinden sonra asıl alacağa işlemesi gereken faiz olmak üzere toplam 13.427,10 Euro’ya icra dosyasına ödeme tarihi olan 22.11.2013 tarihinden itibaren CMR 27/1 gereğince yıllık %5 oranında faiz işletilmesinin uygun olduğu; icra dosyasına ödenmiş olan icra takip fer’ileri için davalıdan 17.611,59 TL talep edebileceği, bu tutara ödeme tarihi olan 22.12.2013 tarihinden itibaren yasal fazi işletilebileceği sonucuna varıldığını, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün .. E. sayılı icra dosyası ile başlatılan icra takibine konu ve davalıdan tahsili talep edilen ve davacı şirketçe davalının kusuru sonucu ödenmek zorunda kalınan rakamın 16.299,70 Euro+36.497,45 TL olması karşısında bilirkişi raporunda bir de bu rakama CMR hükümleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi hakkaniyete aykırı olduğunu, çünkü işletilmesi gereken faizin devlet bankalarının mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranı olması gerektiğini, yine aynı dosyaya ödenmiş olan icra takip ve ferileri için 17.611,59 TL talep edilebileceğini, bu tutara ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi şeklinde varılan sonucun hatalı olduğunu, çünkü icra dosyasına icra takip ve ferileri için ödenen rakamın 36.497,45 TL olup talep edilen faiz oranının yasal faiz oranı değil mevduata uygulan en yüksek faiz oranı olduğunu,
Birleşen dava bakımından müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosyasına ödemiş olduğu icra takip ferileri için davalıdan 11.415,26 TL talep edebileceğini, bu rakama ödeme tarihi olan 22.11.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin uygun olduğu sonucuna varıldığını, adı geçen dosyaya davalının kusuru sonucunda ödeme gününe kadar işleyen faizler nedeniyle 13.242,40 TL ödenmesi karşısında bilirkişi tarafından yazılı şekilde tespitte bulunulmasının davacının durumunu daha da ağırlaştıracağını,
Yine faiz türünün belirtilmediği gerekçesi ile bu tutara yasal faiz işletilmesinin haksız olduğunu, en yüksek fazi denilmekle kastedilenin mevduata uygulanan en yüksek faiz olduğunun izahtan vareste olduğunu,
Birleşen davada davacının davalıya 29.900,00 USD borçlu olması sebebiyle davalıya işbu navlun ücreti için rücu edilemeyeceği kanaatine varıldığından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına ödenmiş olan 1.738,93 TL’lik vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıdan talep edilmesinin uygun olmadığı sonucuna varılmışsa da adı geçen alacak kalemine ilişkin davalının alacaklı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için davalının alacaklı olduğu kabul edilmiş ise de navlun alacaklarının bir yılda zamanaşımına uğradığından, adı geçen alacak kalemine ilişkin davalının davacıdan talepte bulunmasının mümkün olmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyasına ödenmiş olan 1.738,93 TL’lik vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini,
Davanın itirazın iptali davası olmayıp rücuen tazminat davası olması karşısında, bilirkişinin sorumluluğunun zaten davalının kusuru sonucu ödendiği sabit olan dava konusu ödemelerin yeniden tespit edilmesi değil, dava konusu alacak kalemlerinin rücuen talep edilmesinin mümkün olup olmadığının tespiti olduğunu,
Açıklanan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesinin, davanın kısmen reddine ilişkin kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen davalar hukuki niteliği itibariyle, CMR hükümlerine tabi taşımada, emtianın alıcısına geç teslim edilmesi nedeniyle, davacı üst taşıyanın dava dışı taşıtana ödemek zorunda kaldığı tazminatın ve ferilerinin, fiili taşıyıcıdan tahsili istemiyle açılmış bir rücuen tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde:
Davacı vekili, asıl davada 7000 TL navlun alacaklarının reddi kararının hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Davalı alt taşıyıcının taşımayı tamamladığı ve malı alıcısına gecikmeli de olsa teslim ettiği ihtilafsızdır.
Geç teslim halinde taşıyıcının navluna hak kazanacağı açıktır. Ancak taşıtan, geç teslim nedeniyle oluşan zararının tazminini isteyebilir. Nitekim, CMR.m.23/4 düzenlemesine göre, emtianın tamamen ziyaa uğraması halinde taşıyan, aldığı navlunu iade ile yükümlü tutulduğu halde, aynı madenin 5. fıkrasına göre, geç teslim halinde taşımacı, navlun tutarını geçmeyecek şekilde zarardan sorumludur. Geç teslim halinde taşıyıcı navluna hak kazanır. Nitekim, davacı üst taşıyan, geç teslime rağmen navlun alacağını (bakiyesini) … şirketinden, Kadıköy 1. ATM’nin 2009/1047 E – 2011/771 E sayılı kararıyla almıştır. O halde, emtianın geç teslimi, taşımacının navlun talep hakkını ortadan kaldırmaz.
Somut olayda geç teslim söz konusu olduğundan ve davacı geç teslimin sebebiyet verdiği zararlarını davalıya tazmin ettirdiğinden, ayrıca navlunu iade etmek yükümlülüğü yoktur. Davacı, davalı alt taşıyıcıya, sözleşmede kararlaştırılan tüm navlunu kendisinin ayrıca ödediğini, mükerrer ödeme bulunduğunu kanıtlayamadığından, alıcı tarafından davalıya ödenmiş olan 7000 USD navlun bedelini isteyemez. Davalının, alıcıdan 7000 USD navlunu aldığının kanıtlanmış olması, onun navlun bedelini davacıya ödemesi gerektiği anlamına gelmeyeceğinden, esasen bu husus, hükme esas alınmış olan 14.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda 3 ve 4. sayfalarda ayrıntılı olarak açıklanmış olduğundan, davacı vekilinin bu konudaki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Birleşen davaya yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde:
Davacı, birleşen davada, ana davada istemediği ek zararlarını istemiştir. Bu ek zararlar, temerrüt faizleri, dava ve icra masraflarından oluşmaktadır.
Davacı vekili, eldeki davada bilirkişilerin faizleri yeniden hesaplamasının hukuka aykırı olduğunu, çünkü eldeki davanın rücu davası olup davacının ödemek zorunda kaldığı tüm tutarın, davalı taşıyıcının kusurundan kaynaklanmış olması nedeniyle, hiç bir indirim ve yeni bir hesaplama yapılmaksızın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Davanın rücu davası olması, davacının gerçek zararından fazlasını veya kendi ihmalinden kaynaklanan zararları isteyebileceği anlamına gelmez.
Hükme esas alınan 14.03.2016 tarihli tarihli raporda, birleşen davaya konu tazminat talepleri kalem kalem değerlendirilmiştir. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacı tarafın, İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına 4.653,53 Euro’yu fazladan ödemiştir. Aynı dosyada icra takibinden sonra işleyen faizin de fazla ödendiği bilirkişi tarafından belirlenmiştir. Benzer fazla ödemeler dava konusu diğer icra takip dosyalarında da söz konusu olup, bilirkişi kurulu, doğru faiz borcu miktarlarını ayrıntılı olarak hesaplamış ve davacının rücu edebileceği miktarları hesaplamıştır. İcra müdürlüğünün hesaplamalarına karşı şikayet hakkını kullanarak bu fazla ödemelerden kurtulma imkanı varken bunu yapmayıp fazla ödeme yaptığı tespit edilen davacının, kendi ihmalinden kaynaklanan bu ödemeleri davalıdan talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin bu konudaki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Davacı vekili, uygulanması gereken faiz oranlarının mevduata uygulanan en yüksek faiz olması gerektiğini ileri sürmüştür. İcra takip dosyalarında “yasal faiz oranları halinde en yüksek faiz” talep edildiği anlaşılmakta olup, bu talebin TL alacaklar yönünden, Devlet bankalarınca mevduata uygulanan en yüksek faiz olarak anlaşılması hukuken mümkün değildir. Davacı aleyhindeki takip dosyalarında, TL borçları yönünden yasal temerrüt faizinin istendiğinin kabulü isabetlidir. Bu yorumu esas alarak hesaplama yapan bilirkişi raporları isabetli olup, davacı vekilinin bu konudaki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davcının Euro alacaklarına, bu tutarların ödeme tarihlerinden itibaren, CMR.m.27 uyarınca %5 oranında faiz uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
İstinaf talebine konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına davacı tarafından ödenen 1.738,93 TL’nin, davacının İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/1047 E. sayılı dosyası ile dava ettiği 11.900,00 USD navlun ücreti talebinin reddedilen 7.000,00 USD kısmına ilişkin vekâlet ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, davacının davalıya bakiye navlun borcunun bulunması, bu tutarı ödediğini ispatlayamaması sebebiyle bu tutarı davalıya rücu edemeyeceği gibi ferilerini de talep edemeyeceği gerekçesiyle, 1.738,93 TL’lik talep yönünden dava reddedilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, emtianın alıcısına geç teslim edilmiş olması, fiili taşıyıcı olan davalının navlun ücretine hak kazanmasını engellemez. Davalı taraf, navlun ücretine hak kazanmıştır. Davalı, dava dışı alıcıdan 7000 USD tahsil etmiştir. Davacının, taşıtan …. Şirketi aleyhine açtığı Kadıköy 1. ATM’nin 2009/1047 E sayılı dosyasında, davacının navlun alacağı talebi kısmen kabul edilmiş, 7000 USD’nin fiili taşıyıcıya ödenmiş olması nedeniyle, davacının navlun talebi bu miktar için reddedilmiştir. Davacının 1.738,93 TL’lik talebi, anılan davada reddedilen 7000 USD’nin ferilerine ilişkindir. Davacı, navlun ödemesinin mükerrer olduğunu kanıtlayamadığına göre, davalıdan 7000 USD navlunu geri isteyemeyeceği gibi, onun ferileri olan giderleri de isteyemeyecektir.
Davacının tahsil etmediği, davamıza da konu olmayan bakiye navlun alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı davamızın konusu değildir. Davalının, alıcıdan tahsil ettiği 7000 USD için zamanaşımı tartışmasının yapılması hukuken anlamsızdır. Burada, davalıya ödenmiş bir navlun bedeli söz konusudur.
Bu nedenle, davacı vekilinin bu kaleme ilişkin istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13/12/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, asıl ve birleşen davalarda istinaf edilen kısımların değerine göre ve davalı yanın da istinafa gelmemesine göre karar kesindir.