Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/451 E. 2018/1143 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/451
KARAR NO : 2018/1143
KARAR TARİHİ: 18/10/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2017
NUMARASI : 2016/522- 2017/1104 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin inşaat firmaları tarafından üretilen taşınmazların gerek web sayfasından gerekse de fuar veya yurtdışındaki başkaca organizasyonlar aracılığı ile ulaştığı yabancı uyruklu müşterilerine satışını yaptığını, gerçekleşen satışlar üzerinden “komisyon” adı altında faturalar düzenlediğini, bu çerçevede davalı ile ticari ilişkisi bulunduğunu, davalıya verilen hizmetlere ilişkin düzenlenen faturalardan dolayı 29.885,48 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, alacağın ödenmesi yönünde keşide ettikleri ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine davalı aleyhine icra takibine girişildiğini, takibin kısmi itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, kısmi itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığını, buna rağmen müvekkilinin davacı ile aralarında vardığı sözlü mutabakat çerçevesinde kdv dahil %3 oranı üzerinden aracılık hizmet bedelini icra dosyasına ödediğini, aşan kısma itiraz ettiğini, davacının %3 oranını aşacak şekilde alacak talebinde bulunduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, ihtilafın simsarlık sözleşmesine dayalı talep edilen alacağın varlığı ve miktarı noktasında toplandığı, taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmadığı, somut olayda taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmadığı her iki tarafın da kabulünde olup, buna rağmen davalı yanın belli bir oranda komisyon ödemesi yaptığı, davacı komisyon oranının daha yüksek olduğunu iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi incelenmeden sözleşmenin yazılı geçerlilik şartını taşımadığından davanın reddinin doğru olmadığını, edimlerin ifasından sonra sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, tarafların delilleri üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmadan eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Davacı, davalının taşınmazlarının yurt dışında yabancılara satışı konusunda aracılık hizmeti verdiğini, bunun karşılığında faturalar düzenlediğini, cari hesap bakiye alacağın tahsili için girişilen icra takibinin kısmi itiraz sonucu durduğunu iddia ederek eldeki davayı ikame etmiş, davalı taraf ise, akdi ilişkiyi kabul ederek davacıdan hizmet aldığını, ancak davacının sözlü anlaşmaya aykırı olarak %3 komisyon oranının çok üzerinden alacak talebinde bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
“Simsarlık(Tellallık) Sözleşmesi” hükümleri, Türk Borçlar Kanunu, 521 ve devamında açıklamıştır. Kanundaki bu ifadeye göre simsarlık sözleşmesi “simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazanacağı bir sözleşmedir”. Bu sözleşmeye ilişkin olarak ise vekalet hükümleri uygulanır. Aracılık eden simsarın hizmeti karşılığı ücret isteme hakkının doğabilmesi için yapılan bir sözleşmenin olması ve bu sözleşmenin geçerli olması gerekmektedir. Simsarlık sözleşmesinde, yazılı şekil ispat şartı olmayıp geçerlilik şartıdır.
Somut olayda, taraflar arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığı tarafların kabulünde olmasına ve karşılıklı edimlerin ifa edilmiş bulunmasına göre, sonradan sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi TMK.2/II maddesindeki dürüstlük ve iyi niyet kuralları çerçevesinde korunamaz.
Hal böyle olmakla beraber, uyuşmazlık komisyon oranı üzerinde toplanmaktadır. Davacı, taraflar arasındaki süre gelen ilişkide %3 komisyon oranının üzerinde %5 oranından alacağın varlığını iddia ederken davalı taraf ise bu oranın %3 olduğunu ve bu oranı aşan alacak iddiasının kabul edilmediğini savunmuştur. Bu durumda, davacının aracılık hizmeti karşısında %5 komisyon oranı üzerinde taraflar arasındaki anlaşmanın bulunduğunu yazılı delilerle ispat edemediğinden, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18/10/2018