Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/43 E. 2018/564 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/43
KARAR NO : 2018/564
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2017
NUMARASI : 2014/1261 -2017/705 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalıya satılıp teslim edilen mallar karşılığında faturalar düzenlendiğini, davalının müvekkilinin aldığı malları yurt dışındaki bir firmaya ihraç ettiğini, davalı aleyhine faturalara dayalı cari hesap alacağının tahsili için girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında akdedilmiş ticari mümessillik ve komisyon sözleşmesinin bulunduğunu, buna göre müvekkili şirketin üçüncü kişilerden alacağı siparişleri davacıya ilettiğini, davacının da bu siparişleri karşılayarak müşterinin talebine göre ya davacı ya da müvekkili tarafından müşteriye ihracının sağlandığını, sözleşmeye göre davacının sipariş bedelinin %7’si oranında komisyondan sorumlu olduğunu, bu bağlamda müvekkili tarafından davacıya sözleşme kapsamında komisyon alacağı ile aynı ürünün ihracıyla ilgili çeşitli masraflar ve etiketleme başta olmak üzere yaptığı hatalı işlemler sonucunda müşteri tarafından yapılmış olan kesintilerin yansıtıldığı, 20.06.2014 tarihli 2.147,43 TL ve 30.06.2014 tarihli 7.251,11 TL bedelli iki adet faturanın düzenlenerek davacıya gönderildiğini, buna göre karşılıklı cari hesap ilişkisi içerisinde mahsuplaşma neticesinde müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını bilakis davacıdan alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, dava konusu faturalar içeriği malın davalıya teslim edildiği, ancak davalı tarafından davacıya düzenlenen iki adet faturanın davacı defterlerine işlenmediği, dava konusu alacağın satım ilişkisinden kaynaklandığı, komisyon alacağından kaynaklanmadığı, davalının söz konusu faturaları davacıya tebliğ ettiğini ispat edemediği gibi ayıba ilişkin süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, takip öncesinde temerrüdün oluşmadığını, icra takip tarihi itibariyle davacının 8.789,00 TL davalıdan alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davalının icra takibine vaki itirazının asıl alacak üzerinden iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %9 yasal faiz ile birlikte takibin devamına fazlaya ilişkin istemin reddine ve davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 02.06.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda müvekkilinin davacıya borcu olmadığı, bilakis alacaklı olduğu belirtilmiş olmasına karşın bu rapora itibar edilmediğini, savunmalarında yer alan davacının alacağının sebebi olan ürünleri ayıplı şekilde ürettiği ve müvekkilinin temsilciliğini yaptığı yurt dışındaki firmaya gönderilmesini sağladığı dolayısıyla davacının taraflar arasındaki sözleşme şartlarına uymadığından ayıptan dolayı doğan masraflara katlanması gerektiğini, müvekkilinin düzenlediği faturaların dayanağının olduğunu, bu faturalar dikkate alındığında müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığının ortaya çıktığını, likit olmayan alacak konusunda icra inkara hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi hükümde asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere denmek suretiyle çelişki yaratıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı istinafa cevap dilekçesinde, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ilk derece mahkemesi kararının doğru olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, faturalara dayalı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalıya mal sattığını, faturalardan kaynaklı alacağın ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise ihracata konu satıma taraf olmadığını, davacı üretici ile yurt dışındaki alıcı firma arasında komisyonculuk faaliyetini yürüttüğünü, davacının taraflar arasındaki komisyonculuk sözleşmesine aykırı davrandığından davacıya faturalar düzenlediğini, dolayısıyla karşılıklı mahsuplaşma sonucunda borcun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Somut olayda uyuşmazlık, davalının davacıya düzenlemiş olduğu 20.06.2014 tarihli 2.147,43 TL ve 30.06.2014 tarihli 7.251,11 TL bedelli iki adet faturadan kaynaklanmaktadır. Davalının düzenlemiş olduğu bu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı görülmüştür.
Davalı tarafından sözleşme gereği komisyonun, masrafların ve alıcı firma kesintilerinin fatura edilmesine dair dayanak belge ve faturalar sunulmuş, bu bağlamda davalı tarafından davacı adına düzenlenen 20.06.2014 tarihli “095731 nolu faturanın ihracat denetim gözetim bedeli, 105671 nolu faturanın ihracat denetim gözetim bedeli, noter gideri, gümrük müşavirliği mesai ve aidat içerikli” 2.147,43 TL bedelli fatura ile 30.04.2014 tarihli “Nitro (Madrid) yüklemelerine ait uçak navlunu, kalite kontrol bedeli” açıklamalı 7.251,11 TL bedelli iki adet fatura dosyaya sunulmuş olduğu görülmüştür.
Davacının eşyanın üreticisi olduğu, gümrük beyannamelerinden davalının eşyanın göndericisi ve ihracat rejimi kapsamında eşyanın ihracatçısı olduğu konumunda olduğu, davacının ihracatçıya düzenlemiş olduğu fatura içeriği eşyaların ihracatın konusunu oluşturduğu beyannamelerden anlaşılmıştır.
O halde davalının komisyoncu olarak hareket etmediği dava konusu alacağın dayanağı olan satım akdinin tarafının olduğu sabit olup, davacıya düzenlediği faturaların içeriği ve ayıp iddiasının dosya kapsamı itibari ile kanıtlanamaması gözetildiğinde uyuşmazlığa konu bu faturalarının cari hesap ilişkisinde dikkate alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir.
Faturalara dayalı alacak likit olup somut olayda davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru ise de, hükümde “asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere” denilmek suretiyle infazda tereddüt yaratılması doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf talebinin kısmen haklı bulunarak icra inkar tazminatı yönünden hüküm fıkrasının düzeltilmesi gerektiği kanaatine varıldığından AŞAĞIDAKİ HÜKÜM VERİLMİŞTİR.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 10/07/2017 tarihli, 2014/1261 E- 2017/705 K. sayılı kararının icra inkar tazminatı yönünden kararın düzeltilerek esas hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİNE, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının asıl alacak yönünden iptaline, davacının işlemiş faiz olan 553,65 TL yönünden talebinin reddine,
2-Takibe asıl alacak olan 8.789,00 TL yönünden aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz uygulanmasına,
3-Davalı borçlunun hüküm altına alınan 8.789,00 TL’nin %20 si oranında hesaplanan 1.757,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- 492 sayılı Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 600,37 TL nispi karar harcından peşin alınan 159,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 440,83 TL nispi ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 1.980 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 553,65 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 25,20 başvurma harcı, 3,80 TL vekalet harcı ve 159,55 TL peşin harç olmak üzere 188,55 TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin kısmen kabul red oranına göre 177,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 645,00 TL yargılama giderinden kısmen kabul red oranına göre hesaplanan 606,77 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan 508,20 TL olarak hesaplanan vekalet harcı ve bilirkişi giderinin 30,11 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
11-Raporda imzası ve tespiti bulunmayan Bilirkişi … Tarafına sehven verilen 500 TL’nin dosyaya iade etmesi için bilirkişiye muhtıra çıkarılmasına
12-Gider Avansından kalan miktarın 6100 SY nın 333 md göre karar kesinleşince davacıya iadesine,
13-a)Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
b)Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin, esasa ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,
12-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
13-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/05/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: Dava değeri itibariyle, HMK 362/1.a.maddesi uyarınca, karar kesindir.