Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/429 E. 2018/387 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/429
KARAR NO : 2018/387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2017
NUMARASI : 2017/552 Esas
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Taraflar arasında görülen şirketin feshi-ortaklıktan çıkma istemli davada, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik itirazın reddine ilişkin 11/10/2017 tarihli ara kararına karşı davalı/karşı taraf vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, davalı şirketin aile şirketi olup müvekkilinin %32,8 hisse oranında şirket ortağı olduğunu, müvekkilinin görünürde davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olmasına karşın son yıllarda fiilen şirkete girmesinin engellendiğini, bilgi alma ve denetleme haklarının ihlal edildiğini, davalı şirketin üretim tesislerinin ve işlerinin davalı şirketin diğer ortakların çocuklarının kurduğu dava dışı …Ltd.Şti. üzerine geçirildiğini, şirketin faaliyetlerinin durdurulduğunu, mali durumunun kötüleştirilmeye çalışıldığını, davalı şirketin borcunun bulunmamasına rağmen taşınmazlarının elden çıkarıldığını, bunun yanı sıra müvekkilinin mali haklarından özellikle kâr payı hakkının ihlal edildiği gibi yönetim kurulu üyesi olmasına karşın herhangi bir maaş ödemesi de yapılmadığını, şirket ortaklarının eşleri üzerinden şirketten para çektiklerini, şirketin kira gelirlerinin önemli bir kısmını uhdelerinde tuttuklarını, yönetim kurulu toplantılarına çağrılmadığını, kararların diğer iki yönetim kurulu üyesi tarafından müvekkilinden gizli olarak alındığını, müvekkilinin kullandığı şirket hakkının herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin iptal edildiğini, ofis odasının kullanılamaz hale getirildiğini ve zaman zaman fiziksel şiddete maruz kaldığını, haklı nedenle fesih koşullarının oluştuğunu ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenle feshine, olmadığı takdirde davacı ortağa pay bedelinin ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmasına, davalı şirketin dava sürecinde içinin boşaltılması tehlikesine karşın devredilenler dahil olmak üzere davalı şirketin tüm taşınmazlarının devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir uygulanmasına ve davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesinin 21.06.2017 tarihli kararı ile; ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, davacının haklarının zayi olmaması için davalı şirket üzerine kayıtlı taşınmazların üzerine ihtiyati tedbir konulmasına davalı şirketin hali hazırda yönetim kurulu üyeleri bulunduğundan kayyım atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili, dava dışı … Ltd.Şti.ile müvekkili şirket arasında organik bağ bulunduğunu, her iki şirketin grup şirketi olduğunu, dolayısıyla şirketler arasındaki işlemlerin bu bağlamda gerçekleştiğini, davacının şirkette tek imza yetkilisi olduğu dönemde şirket faaliyetlerini düzeltmek adına hiçbir girişimde bulunmadığını, şirketin borçlarını ödemek ve mali durumunu düzeltmek amacıyla bir kısım taşınmazların satıldığını, davacının şirketin yönetim kurulunda yer aldığını, kararlara katıldığını, buna karşın sonradan bu iddiaların ileri sürülmesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı gibi davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, haklı nedenle fesih koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, 11/10/2017 tarihli ara kararıyla, davadan kısa bir süre önce davalı şirketin bazı taşınmazlarının elden çıkartıldığı göz önüne alınarak davacı ortağın haklarının zayi olmaması için şirket taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, bu kararda hukuka aykırı bir yön bulunmadığından ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin itirazın reddine, ihtiyati tedbirin davalı şirketin devrettiği taşınmazlara da teşmiline yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının iddialarının soyut olup somut delillere dayanmadığını, şirketin aktifleri üzerinde tasarruf etmesini engelleyici ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesinin hukuka uygun olmadığını, şirketin mali durumunun bozulması üzerine borçlarının tasfiyesi için taşınmazların bir kısmının satıldığını, şirketin girmesi muhtemel ihale süreçleri dikkate alınarak daha fazla zarara uğramaması için ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Dava, TTK 531.maddesi uyarınca, davalı Anonim Şirketin fesih ve tasfiyesine, bu talebin uygun görülmemesi halinde davacının şirket ortaklığından çıkartılmasına, ortaklık payının gerçek değerinin ödenmesine, şirket üzerine kayıtlı taşınmazlar üzerine devrin önlenmesi için tedbir konulması istemine ilişkindir.
Limited şirketler yönünden TTK 638.maddesinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden, geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, genel hüküm olan HMK 389 vd.maddelerinin uygulanması gerekir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini ve tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Tedbir konulması talep edilen taşınmazlar davalı şirket adına kayıtlı olup doğrudan dava konusu değildir. Ancak, şirketin fesih ve tasfiyesi talep edilmekle, şirketin tüm mal varlığı dolaylı olarak davanın konusu kapsamındadır. Ancak, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davacı haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, iddia, savunma, toplanan deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun mevcut aşamada gerçekleştiğine göre, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olup, davalının istinaf sebepleri yerinde değildir.
Açıklanan bu hususlar doğrultusunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı/karşı taraf vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddi gerekmiş ve aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/04/2018
KANUN YOLU : HMK. 391/3.maddesi uyarınca karar kesindir.