Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/428 E. 2018/1051 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/428
KARAR NO : 2018/1051
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2017
NUMARASI : 2014/1284- 2017/1170 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve karşı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı/karşı davacı şirket vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, davalının müvekkili lehine intifa hakkı tesis edilmiş olan taşınmazdaki akaryakıt istasyonunda müvekkilinin bayii olarak faaliyet gösterdiğini, taraflar arasındaki dikey anlaşmanın intifa süresi sonuna kadar devam edeceğine inanılarak davalı şirkete inkişaf bedeli ödendiğini, ancak Rekabet Kurulunun düzenlemeleri ile intifa süresinin bir bölümünün geçersiz kaldığını, gerçekleşmeyen anlaşma süresine ilişkin olmak üzere peşinen sağlanan kazanımın sebepsiz zenginleşme hükümlerince göre istenebileceğini ileri sürerek 270.416,16 TL’nin iktisap tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ve KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin yetkili olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, taraflar arasında 10/04/2013 tarihli 3 aylık sözleşmede dava konusu alacakla ilgili bir düzenleme olmadığını, dolayısıyla davacının yeni sözleşme yaparak eski sözleşmedeki hükümleri geçersiz hale getirdiğini, müvekkilinin zenginleşmediğini, talep edilen faiz oranı ve faiz başlangıç tarihinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine, karşı davasında ise davacının tek taraflı dayatması sonucunda kesintiler yapılarak müvekkili şirketten 159.061,08 TL fazla para alındığını, asgari mal alım taahhüdüne göre ödenmesi gereken bedellerin ödenmediğini, ayrıca sözleşmenin sona erdirilmesinden önceki son ayda satış tanıma sistemine ilişkin satış faturaları kesilmesine rağmen iki adet faturanın ödenmediğini, bu nedenlerle şimdilik 10.000 TL belirsiz alacak olarak bedelin haksız olarak alındığı tarihten itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafından ödenen inkişaf bedelinin 10 yıllık intifa süresini de kapsadığı, sözleşmenin erken feshi nedeniyle 17/04/2018 (intifa bitiş tarihi) – 10/07/2013 (bayilik ilişkisinin sona verdiği tarih) tarihleri arasındaki süre üzerinden yapılan hesaplamaya göre 270.136,40 TL’lik sebepsiz zenginleştiği, bu miktara fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, karşı dava yönünden karşı davacının 2008-2011 yılları arasındaki ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, davalı lehine delil vasfına haiz olmadığı, karşı davada ileri sürmüş olduğu iddialarının ispata muhtaç olduğu, iddia ettiği hususlarda haklılığını ortaya koyacak herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, hangi kalemde talebinin ne olduğu bunları ispata yarayacak delillerinin ne olduğu, otomasyon bakım bedeline ilişkin ödeme belgeleri, kar marjından kaynaklı eksik aktarılan miktarlara ilişkin deliller ve yapılan kesinti miktarlarına ilişkin deliller noktasında yargılamanın geçirmiş olduğu safhalarda herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı gerekçeleriyle asıl davanın kısmen kabulüne 270.136,40 TL’nin 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı/karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı/karşı davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;
1-Ön inceleme tutanağında taraflar arasındaki uyuşmazlığa yönelik herhangi bir tespit yapılmadığından usule aykırı davranıldığını, ayrıca HMK.nın 184 ve 186. maddelerinin işletilmediğini, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmak için taraflarına imkân tanımadığı gibi tahkikatın bittiğini tefhim etmeden ve son sözlerin sormadan hüküm aşamasına geçildiğini, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini,
2-Zamanaşımı itirazına ilişkin olarak karar verilmediğini, asıl dava yönünden taleplerin zamanaşımına uğradığını,
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadan karar verildiğini, bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, dava konusu inkişaf bedelinin, istasyonda yapılacak tadilat ve geliştirme işlerinde kullanılmak üzere verildiğini, intifa hakkı tesisinin karşılığında verildiğine ilişkin olarak sözleşmelerde herhangi bir ifadenin yer almadığını, öte yandan taraflar arasındaki temel ilişkiyi oluşturan bayilik sözleşmesinin 5 yıl süre ile kurulduğu belli olup, davacı/karşı davalı tarafın bayilik sözleşmesinin yenileneceği yolundaki inancının fiili gerçekliği ortadan kaldırmadığını, genel işlem şartlarını haiz dava konusu sözleşme ve protokollerin lehlerine yorumlanması gerektiğini, hükmedilen alacak miktarının da kabul edilmediğini, bilirkişi heyetinn kendisince oluşturduğu hukuki değerlendirme doğrultusunda sadece davacı/karşı davalı tarafın iddia ve taleplerini karşılar nitelikte raporu hazırlayarak mahkemenin hukuki değerlendirme ve takdir hakkını iğfal ettiğini, ayrıca raporun usule aykırı olarak hazırlandığını,
4-Karşı dava yönünden ise, hükme esas alınan bilirkişi raporunda karşı davaya ilişkin taleplerin göz ardı edildiğini, dosyaya sunulan deliller ve tarafların ticari defter ve kayıtları gereği gibi incelenmeden raporun düzenlendiğini, müvekkili şirket defter kayıtlarının eksik ya da usulsüz olması, karşı davadaki taleplerin dosyada mevcut diğer delillerle kanıtlanamayacağı anlamına gelmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Davacı, bayilik sözleşmesi kapsamında davalı bayiye inkişaf bedelinin ödendiğini, Rekabet Kurulunun düzenlemeleri karşısında intifa süresinin bir bölümünün geçersiz kaldığını, gerçekleşmeyen anlaşma süresine isabet eden inkişaf ödemesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerince davalıdan tahsilini istemiş, davalı, sebepsiz zenginleşmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek asıl davanın reddine istemiş, karşı davasında ise, davacının tek taraflı dayatması sonucunda kesintiler yapıldığını, asgari mal alım taahhüdüne göre, ödenmesi gereken bedellerin ödenmediğini, ayrıca iki adet faturanın ödenmediğini, davacıdan alacaklı olduğunu iddia ederek belirsiz alacak davası ikame etmiştir.
İlk derece mahkemesince, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
İstinaf eden davalı/karşı davacı vekili tarafından, sözlü yargılama aşamasına geçilmeden, son sözleri sorulmadan hüküm tesis edildiğini, bu durumun HMK.nın 184-186. maddelerinin yanısıra adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu istinaf sebebi olarak göstermiştir.
Dosyanın incelenmesinde, ilk derece mahkemesince 10.10.2017 tarihli oturumda taraf vekillerinden beyanları sorulup zapta geçirildiği, ara kararla davalı/karşı davacı vekilinin mevcut rapora itirazlarının karşılanması için yeni veya ek rapor alınma taleplerinin reddine karar verildiği, tahkikatın bu surette bitirilerek HMK.184 ve 186. maddelerindeki usul işletilmeden doğrudan hüküm tesis edilmiş olduğu görülmüştür.
Dava yazılı yargılama usulüne tabidir. Mahkeme tahkikatın tamamlandığı düşüncesinde ise, öncelikle HMK. 184. maddesi uyarınca, hazır bulunan taraflardan tahkikatın tümü hakkındaki görüşlerini alır ve tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra sözlü yargılama aşaması başlar. Sözlü yargılama safhası için ayrı bir duruşma günün tayin edilmesi gerekir. Ancak, tahkikatın bittiği duruşmada her iki tarafın duruşmada hazır olması ve sözlü yargılama için hazır olduklarını beyan etmeleri halinde, mahkeme, sözlü yargılama aşamasına geçildiğini tefhim ederek, taraflara davanın esası hakkındaki son diyeceklerini sorar. Bu usuli prosedür, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ve HMK.’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ile ilgilidir.
Usule ilişkin olarak duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller HMK 353/1.a maddesinde sayılmış olmakla birlikte, bu sayımın tahdidi olmadığını kabul etmek gerekir. Yasada belirtilmemiş olsa dahi burada sayılanlara eşdeğer ve aynı etkilere sahip diğer usuli hataların da mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir ( Doç.Dr.Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 305).
Yargıtay tarafından geliştirilen mutlak temyiz sebepleri kavramından hareketle, temel yargılanma haklarının ihlali sonucunu doğuran usul hatalarının mutlak istinaf sebebi olarak kabulü gerekir. İlk derece mahkemesinde bir tarafın hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmelidir. Hukuki dinlenilme hakkı yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir temel yargısal haktır. 03/10 2001 tarihli 4709 sayılı Yasa ile Anayasanın 36. maddesine eklenen ibare uyarınca, herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu nedenle, ilk derece yargılamasında taraflardan birinin adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olması mutlak bir istinaf sebebidir ( Dr.Cenk Akil, İstinaf Kavramı, Ankara 2010, s.362).
Açıklanan bu gerekçelerle, mahkemenin hükmünü verebilmesi için gerekli usuli şartlar yerine getirilmeden ve hukuki dinlenilme hakkını zedeleyen usul hataları yapılmak suretiyle karar verildiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği kanaatine varıldığından, HMK 353/1.a.4. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın, usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
4-Yapılan kanun yolu masraflarının ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK.353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 11/10/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.