Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/411 E. 2018/1050 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/411
KARAR NO : 2018/1050
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2017
NUMARASI : 2016/150- 2017/1185 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafça çeke dayalı olarak icra takibine girişildiğini, icra takibine konu 30.06.2015 keşide tarihli 25.000 TL. bedelli … emrine yazılmış bulunan ve …arafından ciro edilmiş bulunan çekin tahsile verilmek üzere dava dışı …tarafından müvekkiline imzalattırıldığını, sonrasında müvekkilinin çeki dava dışı …a iade ettiğini, ancak çekteki müvekkile ait cironun iptal etmediğini, müvekkilinin davalıyı tanımadığını ve aralarında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını ileri sürerek icra takibine konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının yemine dayandığı, davalının gönderilen yemin davetiyesine icabet etmediği, buna göre, davacının borçlu bulunmadığının tespiti kararı ile yetinilerek davacının borçlu bulunmadığını bilerek hakkında icra takibi yapıldığından kötü niyet tazminatına hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra takibine konu çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, haksız yere icra takibi yapıldığından 23.800,00TL üzerinden hesap edilmek üzere %20 kötüniyet tazminatının davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve yargılama ile ilgili tüm belge ve işlemler müvekkilinin kayıtlı olduğu muhtarlığa tebliğ edilmiş olup, müvekkilinin ikametgahına haber kağıdı bırakılmadığından davadan haberdar olmadığını, keza yemin davetiyesi de aynı şekilde tebliğ edilmiş olduğundan müvekkilinin haberinin olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Dava, icra takibine konu çekten dolayı menfi tespit davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davalıya teklif olunan yemin doğrultusunda davalının gönderilen yemine icabet etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”, yine, 6099 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanun’un 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre, “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosya kapsamında davalıya dava dilekçesinde gösterilen adresine gönderilen tebligatın adreste tanınmadığından bahisle bilatebliğ döndüğü görülmüş, bu kez davalının mernis adresine doğrudan Tebligat Kanunun 21/II. maddesine göre, tebligat yapılmıştır. Oysa ki, davalının mernis adresine usulüne uygun olarak gönderilecek olan tebligatın bilatebliğ dönmesinden sonra, Tebligat Kanunun 21/II. maddesinin işletilmesi gerekir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu hususlar doğrultusunda istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.a.4 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin, davanın görülebilmesi için taraf teşkiline dair ususi koşulları yerine getirmeden yargılamayı yürütüp hüküm vermiş olması ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olması nedeniyle, işin esasına ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinafa konu kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın, usulüne uygun taraf teşkili sağlanarak yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
4-Yapılan kanun yolu masraflarının ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1.a.4. maddesi uyarınca, 11/10/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.