Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/402 E. 2018/1280 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/402
KARAR NO : 2018/1280
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANINMAHKEMESİ :
MAHKEMESİ: İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1123 Esas – 2017/1086 Karar
TARİH : 07/12/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı tarafa taşıma hizmeti verildiğini, bu verilen hizmet karşılığında müvekkili tarafından davalıya fatura kesildiğini ve bu faturaların davalıya tebliğ edildiğini, tarafların ticari defter ve kayıtlarında faturaların yer aldığını, davalı tarafça fatura bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini fakat ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, bunu üzerine 6 adet faturaya ilişkin toplam 78.705,53-TL bakiye alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından takip başlatıldığını, davalı tarafça icra dosyasına itiraz edildiğini ve toplam borcun yalnızca 23.515,27 TL’lik kısmının kabulüne ilişkin beyanda bulunulduğunu, belirtilen bedelin ödendiğini fakat kalan kısma itiraz edildiğini belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, takibin 55.190,26-TL’üzerinden devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatna mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3 yıl devam ettiğini, ticari ilişki sonrasında müvekkilinin tüm borçlarını ödediğini, davalıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, ancak bu faturalar ve alacak miktarlarına ilişkin olarak taraflar arasında vade farkına ilişkin mutabakat sağlanmadığını ve ihtilafın bu noktada ortaya çıktığını, imzalanan sözleşme içeriğinde vade farkına ilişkin bir ibare bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 07/12/2017 tarihli, 2015/1123 Esas – 2017/1086 Karar kararında,”… Dosya değerlendirildiğinde, taraflar arasında davacı tarafından verilen taşıma hizmeti nedeniyle ticari ilişki bulunduğu ve 07/03/2013 tarihli 3 yıl süreli sözleşme imzalandığı, ‘sözleşmenin konusu’ başlıklı 2.maddesi ‘iş bu sözleşmenin konusu nihai ürünler, boş kaplar ve ambalaj malzemeleri ile paletlerin …in taleplerine uygun şekilde taşınması işinin tedarikçi tarafından taahhüt edilmesidir.’ şeklinde düzenlenmiş olup; bu kapsamda davacının, ürünlerin taşınma işini üstlendiği belirlenmiştir. Sözleşme kapsamında ödeme hususu ‘taşıma bedeli ve ödeme şekli’ başlıklı 5.6.maddesinde ‘tedarikçi haftalık verdiği tüm hizmetleri her pazartesi …. firması ile mutabakat yaptıktan sonra faturalayacaktır. Kesinlen faturaların toplam bedeli faturanın kesildiği tarihten itibaren 60 gün sonra … tarafından tedarikçiye ödenecektir. … ödeme günü vade dolum tarihinden sonraki ilk hafta olup, tedarikçi tarafından bildirilen banka hesap numarasına havale suretiyle yapılacaktır.’ şeklinde düzenlenmiş olup, bu durumda davacı tarafından fatura tanzim edildikten 60+7 gün sonra davalı tarafından ödemenin yapılması gerektiği ve davalı tarafından sözleşme şartlarına göre zamanında ödenmeyen faturalar kapsamında davacının 15.358,45-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafından TY72015000000024 nolu, 02/05/2015 tarihli ve 5.165,68 TL bedelli, TY72015000000025 nolu, 02/05/2015 tarihli ve 356,66 TL bedelli, TY52015000000332 nolu, 06/03/2015 tarihli ve 7.340,54 TL bedelli olmak üzere 3 adet ve toplam 12.862,88 TL bedelli faturaların davacı adına düzenlendiği, faturaların davalı tarafından tanzim sebebi yönünden bir açıklama ve delil sunulmadığı, faturalar kapsamında davacıdan alacaklı olduğunun ispatlanamadığı, bu faturaların davacı tarafından, davalıya iade edildiği belirlenmiş olmakla davacının alacak miktarının 15.358,45-TL ve 12.862,88 TL toplamı 28.221,33 TL olduğu hesap edilmiş olup, bu bedel üzerinden takibin devamına karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına yapmış olduğ itirazın kısmen iptaline, takibin toplam 28.221,33 TL üzerinden devamına, takip takibinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davacı taraf ile müvekkili şirket arasında 07.03.2013 tarihli sözleşme ile başlayan ve 3 yıl süre ile devam eden ticari ilişki neticesinde, 2015 yılı içerisinde davacı şirkete toplamda 3.221.801,19-TL olan tüm borcunu ödediğini, huzurdaki davanın konusunun mutabakat sağlanamayan bazı faturalar nedeniyle icra takibine yapılan kısmi itiraza konu 55.190,26-TL vade farkı faturalarından kaynaklandığını, takibin ödenen kısmı haricinde kalan ve davaya konu olan “vade farkı faturaları tutarları” dışında tarafların mutabık olduğunu, taraflar arasında vade farkı tutarlarına ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, vade farkının sözleşme akdedilirken kararlaştırılması gerektiğini, vade farkı konusunda taraflar arasında bu yönde alışılagelmiş bir uygulama olması gerektiğini,
İlk derece mahkemesinin dava konusu iade edilen faturayı somut hizmet karşılığında kesilen fatura gibi değerlendirdiğini ve müvekkili şirket tarafından sözleşme şartlarına göre zamanında ödenmeyen faturalar kapsamında davacının vade farkı faturaların tutarı olan 15.358,45-TL alacaklı olduğunu tespit ettiğini, ayrıca ilk derece mahkemesinin gerekçesi ile bilirkişi raporunun çeliştiğini, bilirkişi raporunda açıkça “… davacı davalı adına tanzim ettiği ve dava konusu yaptığı 14.05.2015 tarih, TLS 2015001000040 nolu ve 12.862,88-TL tutarlı faturayı neden ve niçin davalı adına tanzim ettiğini somut olarak ortaya koyması gerekir. Dava dosyasında bu yönde herhangi bir bilgi ve belge yoktur. Bu durum davacı tarafından ispata muhtaç olarak değerlendirilmiştir.” denildiğini, oysa, gerekçeli kararda davacı lehine 12.862,88-TL’lik kısmın kabulüne ilişkin yapılan açıklamada: “Davalı tarafından TY72015000000024 no’lu 02.05.2015 tarihli ve 5.165,68-TL bedelli, TY72015000000025 no’lu 02.05.2015 tarihli ve 356,66-TL bedelli TY52015000000332 no’lu 06.03.2015 tarihli ve 7.340,54-TL bedelli olmak üzere 3 adet ve toplam 12.862,88-TL bedelli faturaların davacı adına düzenlendiği, faturaların davalı tarafından tanzim sebebi yönünden bir açıklama ve delil sunulmadığı” denildiğini,
Davacı …’in davaya dayanak olan icra takibinde tahsilini talep ettiği faturalar arasında gerekçeli kararda adı geçen sayı ve numaralı faturaların olmadığını, davacı “Y DİĞER- YANSITMA GELİRİ” adı altında tek taraflı olarak düzenlediğini TLS2015001000040 seri numaralı 14.04.2015 tarihli fatura bedeli olan 12.862,88-TL’nin tahsilini icra yoluyla istediğini, dava konusu olan fatura TLS2015001000040 seri numaralı fatura olduğunu, huzurdaki davanın konusu TY72015000000024 no’lu 02.05.2015 tarihli ve 5.165,68-TL bedelli, TY72015000000025 no’lu 02.05.2015 tarihli ve 356,66-TL bedelli TY52015000000332 no’lu 06.03.2015 tarihli ve 7.340,54-TL bedelli olmak üzere 3 adet ve toplam 12.862,88-TL bedelli faturalar olmadığından söz konusu faturaların ispatı konusunda müvekkili şirkete ispat yükünün atfedilmesinin HMK.’nın 187.maddesine aykırılık oluşturduğunu,
Davacının kendisi aleyhine oluşan karineyi ortadan kaldırmak için TLS2015001000040 seri numaralı 14.04.2015 tarihli 12.862,88-TL bedelli faturayı tek taraflı şekilde düzenleyerek müvekkiline yolladığını, bu şekilde ticari defterlerine kaydını yaptığını ve itirazsız kabul ettiği üç faturanın (TY72015000000024, TY72015000000025, TY52015000000332) karşılığını cari hesapta ortadan kaldırmayı amaçladığını, davacının TTK mevzuatını dolanarak itiraz süresini kaçırdığı faturalara yansıtma bedeli adı altında fatura keserek hukuken 8 gün olan itiraz süresini fiilen yansıtma bedeli faturasının tarihine kadar uzatmaya çalıştığını, müvekkili şirket tarafından yansıtma bedeli faturasının kabul edilmediğini ve davacının bu nedenle icra takibi ve devamında işbu davayı açtığını belirterek,
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verimlesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davalı aleyhine faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takibine davalının kısmi itirazı üzerine, davacı tarafından İİK’nın 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davası açıldığı, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki taraf ticari defterlerindeki tespit ve belirlemeler dışında, davalı tarafından TY72015000000024 nolu, 02/05/2015 tarihli ve 5.165,68 TL bedelli, TY72015000000025 nolu, 02/05/2015 tarihli ve 356,66 TL bedelli, TY52015000000332 nolu, 06/03/2015 tarihli ve 7.340,54 TL bedelli olmak üzere 3 adet ve toplam 12.862,88 TL bedelli faturaların davacı adına düzenlendiği, faturaların davalı tarafından tanzim sebebi konusunda bir açıklama ve delil sunulmadığı, faturalar kapsamında davacıdan alacaklı olduğunun ispatlanamadığı, bu faturaların davacı tarafından, davalıya iade edildiği belirlendiği gerekçesiyle davacının 12.862,88 TL alacak talebinin yerinde olduğu sonucuna varıldığı görülmektedir. Oysa bilirkişi rapor içeriğinde belirtildiği üzere taraf ticari defterlerine göre, davalı tarafça tanzim edilen üç adet faturanın davacı tarafça kabul edilip defterlerine işlendiği, davacının daha sonra bu üç fatura tutarını karşılar şekilde 14.04.2015 tarih 2015001000040 nolu ve 12.862,88 TL takip konusu faturayı davalı adına tanzim ettiği, davalının davacının bu surette ve yansıtma faturası olarak düzenlediği bu faturayı kabul etmeyip noter aracılığı ile davacıya iade ettiği, bu halde davacının davalı aleyhine tanzim edip takip konusu yaptığı 14.04.2015 tarih 2015001000040 nolu ve 12.862,88 TL faturadan dolayı alacaklı olduğunu ispat yükü altında olup, dosya kapsamında bu ispat yükünü yerine getiremediği anlaşılmaktadır.
Yine ilk derece mahkemesinin taraf ticari defterlerinde yaptırdığı inceleme ile alınan bilirkişi raporundaki tespit ve belirlemeler ışığında, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.6. maddesindeki düzenleme doğrultusunda, davacı tarafından fatura düzenlendikten sonra 60+7 gün sonra davalı tarafından ödeme yapılması gerekeceği, buna göre davalının süresinde ödenmeyen faturalar nedeniyle davacının davalıdan 15.358,45 TL vade farkı talep edebileceği kabulü ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. 27.06.2003 gün ve 2001/1 E 2003/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere; fatura, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olduğu için, TTK’nın 23/2. maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle kabul edildiği varsayılan fatura içeriği, ancak sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan (VUK.230’a göre) satılan malın cinsi, veya yapılan işin adedi, türü bedeli gibi hususlara ilişkin olarak sonuç doğurur. Faturadaki, gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda itiraz edilmemesi, taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenmemiş bir hususa ilişkin bu kaydın kabul edildiği anlamına gelmez.
Buna göre, vade farkı talebi için taraflar arasında sözleşme bulunması veya teamül oluşmuş olması gerekir. Somut olayda tarafların kabulündeki sözleşme hükümlerinde davacı tarafından davalıdan zamanında ödenmeyen faturalar için vade farkı talebinde bulunulabileceğine dair bir düzenleme olmadığı gibi, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide böyle bir uygulama ile teamülün oluştuğu da davacı tarafından kanıtlanmamıştır. Bu hukuki değerlendirmelere göre, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 07/12/2017 tarihli, 2015/1123 Esas – 2017/1086 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin yatırılan 548,99 TL harçtan mahsubu ile artan 513,09 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A….T.’ne göre belirlenen 6.420,00 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-İstinaf yargılaması yönünden;
a- Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 450,55 TL peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
c-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 40,00 TL ile 165,400 TL istinaf kanun yolu harçları olmak üzere toplam 205,40 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
8-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 362/1a. maddesi uyarınca istinafa konu tutar itibariyle karar kesindir.