Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/400 E. 2018/1396 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/400
KARAR NO : 2018/1396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
İNCELENEN DOSYANINMAHKEMESİ :
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1406 Esas – 2017/890 Karar
TARİH : 17/10/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat ve hazır beton işleriyle uğraşan bir tacir olduğunu, davalı … … A.Ş. ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında alacaklarına karşılık olarak davalının alacaklarını noterden onaylı alacağın temliki sözleşmeleri ile temlik aldığını, bu alacağın temlik sözleşmelerinin noter masraflarının müvekkili tarafından ödendiğini, bu masrafların davalıdan ödenmesi için davalıya 20/08/2015 tarihli 330150 numaralı 177.000,00 TL fatura düzenlendiğini, davalının bu faturayı haksız yere iade ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin Gebze … Noterliği ‘nin 25/08/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile dava konusu faturanın davalıya iade edildiğini, davalının ihtarnameye verdiği cevapla faturayı tekrar iade ettiğini, bu nedenle İstanbul Anadolu ..İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek; davalının takibe yönelik itirazının İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptaline ve alacağın % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının asıl alacak dışında bir alacağının olmadığına dair müvekkiline ibraname düzenlendiğini, bu ibranameye göre temlikname masraflarının davacı tarafından ödeneceği konusunda anlaşma sağlandığını, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, bu sebeple Kartal …. Noterliği ‘nin 02/09/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava konusu faturanın davacıya iade edildiğini, davacının başlatmış olduğu icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle takibe itiraz ettiklerini belirterek; davanın reddine, davacının %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi (İDM), istinafa konu 17/10/2017 tarihli, 2015/1406 Esas – 2017/890 Karar kararında;”… Taraflar arasında 01/12/2014 tarihinde düzenlenen satış sözleşmesi uyarınca davacının davalıya hazır beton satımı konusunda ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişkiyi istinaden davacının davalıdan olan alacaklarına karşılık olarak 01/12/2014 tarihinde Kadıköy 19 Noterliği 19241 , 19242 ,19243 ,19244, 19245, 19248, 19249, 19250, 19251,19252, 19253, 19603, 19604, yevmiye numaralı temlik sözleşmeleri ile davalının alacaklarını temlik aldığı, bu temlik sözleşmelerine ilişkin olarak toplam 13 adet işlem için düzenlenen 46.330,86 TL noterlik makbuzunun davacı tarafından ödendiği, her ne kadar taraflar arasında düzenlenen temlik sözleşmesinin 6. maddesinde , davacıya temlik sözleşmeleri nedeni ile herhangi bir hükümlülüğün yüklenemeyeceği yine 8. maddesinde temlik sözleşmesi nedeniyle her türlü vergi ve yükümlülüğün temlik edene ait olduğu düzenlemesi nedeni ile davacı tarafından ödenen temlik masrafının davalıdan talep edilebilecek ise de temlik sözleşmesinden sonra düzenlenen 11/08/2015 tarihli ibraname ile davalının 257.476 TL ödeme yapması halinde temliknamelere konu alacakları haricinde herhangi bir alacağının kalmadığını ve davalıyı ibra ettiğinin düzenlendiği, tarafların ticari defterlerinde yapılan incelemede davalının ibranamede belirtilen meblağ ödediği, davacının temliknameye konu alacaklar dışında diğer alacaklar yönünden davalıya ibra ettiği, davaya konu temlik masraflarının temliknamelere konu alacak kapsamında olmadığı, bu nedenle temlik masrafları yönünden de davalının davacı tarafından ibra edildiği, vade farkı alacağı yönünden ise davacı vekilinin dava dilekçesinde vade farkına ilişkin herhangi bir açıklaması ve beyanının olmadığı, ancak takibe konu faturanın temlik masrafı artı vade farkı alacağına ilişkin olduğu taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesinin 4. maddesinde alacakların zamanında ödenmemesi halinde ihtara gerek olmaksızın davalının temerrüde düşeceği ve vade farkı uygulanacağı yönünde bir düzenleme yapılmış ise de temlik masraflarına ilişkin ödemenin vadesinin taraflar arasında açıkça kararlaştırılmadığı, yine taraflar arasındaki ticari ilişkide fiilen vade farkı uygulamasının bulunmadığı, takibe ve davaya konu 20/08/2015 tarihli 177.000 TL bedelli faturanın davalı ticari defterlerine kayıtlı olmadığı hususları nazara alındığında ,bir alacağın ibrasının bu alacağa ilişkin olan vade farkı alacağını da kapsayacağı, davacı tarafından davalının temlik masrafları alacağı yönünden ibra edildiği ve davacının davalıdan temlik masrafı ve vade farkı talep hakkı bulunmadığı kanatine varılarak davanın reddine…” karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, yasal koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İtiraz ettikleri ve hukuka aykırı olan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, mahkemenin vermiş olduğu kararın gerekçesinin hiçbir şekilde usul ve yasa ile bağdaşmayıp eksik ve tamamen hatalı olan bilirkişi raporunun adeta kopyalanarak istinafa konu karar gerekçesinin oluşturulmasının bozmayı gerektirdiğini, kararın yerleşik Yargıtay içtihadına ve hukuka aykırı olduğunu,
Yerleşik yargıtay kararlarına göre temlik masraflarının temlik edene ait olduğunu, kaldı ki taraflar arasındaki temlik sözleşmelerinin 6. maddesine göre temlik masraflarından davalının sorumlu tutulması gerekeceğini, her ne kadar 11.08.2015 tarihinde ibraname düzenlenmiş ise de yukarıda bahsettikleri gibi temlik masraflarının, alacağın temliki sözleşmesine rağmen davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmediğinden, davalı tarafından herhangi bir ödeme belgesi sunulmadığından, bu anlamda hükümsüz bir ibraname olduğunu, oysaki izah ettikleri üzere iş bu masraf kalemlerinin taraflarca akdedilen temlik sözleşmesine açıkça konu edildiğini, mahkemenin bu konunun değerlendirilmesinde hukuken yanılgıya düşerek tarafların özgür iradeleriyle belirledikleri hükümlerin uygulanamaz hale getirdiğini,
Davalıdan vade farkı alacağının talep edilmesinin hukuka uygun olduğunu, çünkü vade farkı alacağının davalıdan talep edilmemesi durumunda müvekkili şirketin alacağını vadesinde alamayarak zarara girmiş olacağını, ayrıca vade farkını ödemekten kaçınan davalının eyleminin TMK’nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceğini, taraflar arasındaki 11.02.2014 tarihli sözleşmenin 4. maddesi uyarınca vade farkı alacağı talebinin yerinde görülmesi gerektiğini,
Ayrıca bilirkişi raporunun sonuç bölümünde hukuki mütalaada bulunduğunu ve kendini hakim yerine koyarak davacının davasında haksız olduğuna karar verdiğini, bu yönüyle de bahse konu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasını kabul etmelerinin mümkün olmadığını,
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından temlik masrafı ve vade farkı açıklamalı faturaya dayalı başlatılan icra takibine davalının yönelttiği itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemli dava açıldığı, İDM tarafından davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekilince mahkemece hukuki görüş bildiren, eksik ve hatalı bilirkişi raporundaki tespitlere göre gerekçe oluşturulup karar verildiği, rapora karşı itirazlarının hiçbir biçimde dikkate alınmadığı ileri sürülmüştür. Bilirkişi raporunun 08.06.2017 tarihli oturumda taraf vekillerine elden tebliğ edildiği, taraf vekillerinin duruşmada tebliğ aldıkları rapora karşı beyan için süre istedikleri, mahkemece 1 nolu ara karar ile taraf vekillerine bu celse tebliğ edilen bilirkişi raporunu inceleyip beyanda bulunmak üzere HMK’nın 281. maddesi uyarınca iki hafta süre verildiği, aynı ara kararında süresi içinde beyanda bulunulmadığı takdirde rapora itiraz hakkından vazgeçmiş sayılacağı ve rapor içeriğini kabul etmiş sayılacağı hususunun ihtar edildiği, duruşmanın ertelendiği 17.10.2017 tarihli duruşma zabtında taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmadıklarının görüldüğünün zabta geçtiği de dikkate alındığında, HMK’nın 282. maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir” düzenlemesi de gözetildiğinde, mahkemece sunulu diğer deliller de tartışılıp gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilince takip konusu temlik masraflarından taraflar arasındaki temlik sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca davalının sorumlu tutulması gerekeceği, 11.08.2015 tarihli ibranameye göre bu kalem alacak nedeniyle davalının ibra edildiğinin kabul edilemeyeceğini ileri sürerek karar istinaf edilmiştir. Davacının temlik sözleşmeleri kapsamında temlik masraflarını yaptığı tarihten sonra imzalandığı anlaşılan, davacı taraf kabulünde olan 11.08.2015 tarihli ibraname içeriğine göre; ” Davalı tarafından davacıya 257.476 TL ödendiği ve/veya çekle ödeme yapıldığı takdirde işbu şirketten aşağıda dökümü bulunan temliknamelere konu alacakları saklı kalmak kaydıyla, temliknamelere konu alacaklarımızın haricinde herhangi bir alacakları kalmadığını ve de… Tic. Ltd.Şti., … Ltd. Şti., Entil Endüstri Yatırımları ve Tic. A.Ş.’ den olan temlik alacaklarından vageçtiğimizi beyan eder, … Ticaret A.Ş.’ yi ibra ederiz.” şeklinde ibraname ile davalının ibrasının düzenlendiği, ibranamede belirtilen 257.476 TL’nin davalı tarafından davacıya ödendiğinin taraf defter kayıtlarından anlaşılmakla, davacının davalıdan temliknamenin 6. maddesi uyarınca temlik masrafları yönünden talep edebileceğini ileri sürdüğü alacağının da ibra ile son bulduğu sonucuna ulaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin bu konudaki gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı vekilince taraflar arasındaki 11.02.2014 tarihli sözleşmenin 4. maddesi uyarınca vade farkı alacağı talebinin yerinde görülmesi gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki 11.02.2014 tarihli satış sözleşmesinin 4. maddesinde her ne kadar vadesinde yapılmayan ödemeler için davalının ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceği ve vade farkı uygulanacağı belirtilmiş ise de; bilirkişi rapor içeriğinde de işaret edildiği üzere, sözleşmenin 3. maddesi düzenlemesi de dikkate alındığında ödemelerin vadesinin açık ve net şekilde belirlenmemiş olduğu, kaldı ki vade farkı faturasının yukarıda söz edilen ibraname tarihinden sonra 20.08.2015 tarihinde düzenlenip davalı tarafından iade edildiği de gözetildiğinde, taraflar arasındaki ibraname hükmüne göre davacı tarafından sözleşmeye göre talep hakkı olduğunu ileri sürdüğü vade farkı alacaklarının da ibra edilmiş sayılması gerektiğinden, davacı vekilinin vade farkı alacağı talepleri yönünden istinaf başvurusunun da yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
İDM’nin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23/11/2018 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ arihlerinden itibaren iki haftalık sürede temyiz yolu açıktır.