Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/386 E. 2018/554 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/386
KARAR NO : 2018/554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2017/944
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)- İhtiyati Tedbir
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılar … ve …’nin diğer davalı … .. A.Ş. ‘nin sermayesinin tamamına malik olduklarını, her ikisinin de şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, şirketin borca batık durumda olduğunu, şirketin borçlarını ödeyerek mali yapısını güçlendirme imkanı bulunmadığından davalılar şirketteki hisselerinin tamamını 11/04/2017 tarihli şirket devri ön sözleşmesi başlıklı sözleşme ile müvekkiline sattıklarını, satış bedelinin ödeme şeklinin sözleşmenin 4.maddesinde belirlendiğini, 11/04/2017 ve 20/04/2017 tarihlerinde davalılara toplamda 500.000 USD ödeme yaptığını, esas sözleşmenin imzalanmasından sonra bakiye 2.000.000 USD’nin de ödeneceğini, sözleşmenin 3.6.maddesine uygun olarak otelin işletmesinin fiilen müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin uzun süre çalışarak oteli işler hale getirdiğini, yaklaşık 1.415.000,00 TL kaynak aktarımı yaptığını, sözleşme gereğince davalıların paylarının devrinin sağlanması amacıyla talepte bulunmalarına rağmen pay devrini yapmadıklarını, şuan itibariyle davalılar şirketteki hisselerini satmak için müşteri aradıklarını, son olarak Kadıköy .. Noterliğince tanzim, …yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi feshettiklerini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalılar paylarını devretme konusunda muaccel hale geldiklerini belirterek HMK 389/1.maddesi uyarınca davalılar adına kayıtlı payların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve davalılara ait payların müvekkilinin mülkiyetine geçirilerek pay defterine kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi 02/11/2017 tarihli ek kararı ile; dosyaya sunulan devir sözleşmeleri, ödeme dekontları ve ihtarname suretleri ihtiyati tedbir kararı vermek için yeterli görüldüğünden ihtiyati tedbir talebinin teminatsız kabulü ile davalı gerçek kişilerin diğer davalı şirketteki hisselerini üçüncü kişelere devrinin dava sonuna kadar yasaklanmasına karar vermiştir.
Tedbir kararına karşı davalılar vekili itiraz dilekçesinde; tedbir talep edenin iddiasını HMK 390/3.maddesi gereğince yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, iddia edilen hakkın varlığının tehlikede olduğuna dair kuvvetli bir kanaat oluşması halinde tedbir kararı verilebileceğini, verilen tedbir kararının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, HMK 392.maddesi gereğince davacının teminat göstermek zorunda olduğunu, teminat alınmadan verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı, müvekkillerine ait hisseleri sebepsiz bir şekilde ele geçirmeye çalıştığını, 11/04/2017 tarihli sözleşmenin sadece ön sözleşme olduğunu, bu durum ön sözleşmenin 2.2.maddesinde belirtildiğini, aynı sözleşmenin 3.maddesi gereğince de 45 gün içerisinde gerekli incelemelerin yapılarak sözleşme imzalanacağı ve hisse devirlerinin yapılacağı kararlaştırılmasına rağmen bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini ve sözleşmenin feshedildiğini, davacı tarafından ödendiği iddia edilen 500.000 USD’nin sözleşme maddeleri gereğince yapıldığını, banka borçlarının ödenmediğini, davacı esas sözleşmeyi yapmak için müvekkillerinden kaçtığını, feshedilmiş bir sözleşmeye istinaden tedbir verilemeyeceğini, 18.500.000 USD tutarındaki sözleşme değeri üzerinden müvekkillerinin ve üçüncü şahısların zararlarının teminat altına alınmasının zorunlu olduğunu, teminat alınmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek teminatsız verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 01/02/2018 tarihli ek kararında, taraflar arasında 11/04/2017 tarihli şirket devri ön sözleşmesi yapıldığı, davacı tarafından keşide edilen ihtarname ve banka dekontları incelendiğinde şirket hisselerinin üçüncü kişiye devri halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı, ayrıca dosyadaki delil durumu da göz önüne alınarak itirazın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
İtiraz dilekçesindeki iddialarını aynen tekrarla, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, afaki belgeler dikkate alınarak karar verildiğini, mahkemenin açıkca yanıltıldığını,
11/04/2017 tarihli sözleşme şartlarının yerine getirilmediğini, bu sözleşmenin ön sözleşme olduğunu, ihtiyati tedbir kararının Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkına açıkca aykırı olduğunu,
11/04/2017 tarihli ön sözleşmenin amacının esas sözleşmenin akdedilmesi olduğunu, sözleşmede belirlenen borçların devralınmadığını ve ödenmediğini, sözleşmede belirlenen 45 günlük sürenin 25/10/2017 tarihinde dolmasına rağmen asıl sözleşmenin bu tarihe kadar imzalanmadığını,
Sözleşme değeri üzerinden teminat alınması gerekirken alınmadığını, davacı lehine dosyada bir delil bulunmadığını, itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına veya 18.500.00 USD’nin %40’ı oranında teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Taraflar arasında 11/04/2017 tarihli ” şirket devri ön sözleşmesi ”başlıklı sözleşme akdedilmiştir. Sözleşmenin 2.maddesinde, sözleşmede bahsi geçen şirket hisselerinin tamamının davacıya devredileceği, ancak bu sözleşmenin esas sözleşme ve hisse devrine ilişkin genel prensiplerin belirlenmesi amacıyla yapıldığı belirtilmiştir.
Şirket hisselerinin tamamının satışı davacıya teklif edilmiş, ön sözleşme tarihinden 45 gün içerisinde, sözleşme ekinde ek 1 ve ek 2 olarak yer alan borç ve üst hakkı sözleşmelerinin incelenmek suretiyle çalışma yapılması ve tüm hisselerin davacı tarafından devralınması taahhüt edilmiştir. Bu konudaki masraflar davacıya aittir.
Sözleşmenin 3.maddesinde tarafların sorumlulukları düzenlenmiştir. Sözleşmenin ikinci maddesinde belirlenen 45 gün içinde inceleme yapılarak doğruluğunun teyit edilmesi durumunda tarafların bir araya gelerek hisse devri yapacakları, devir bedelinin sözleşmenin 4.maddesi kapsamında ödeneceği kararlaştırılmıştır. 3.6.maddesinde, ön sözleşmenin imzalanmasıyla otelin bütün ticari faaliyetleri devralana geçecektir. Devralan oteli sezona hazır hale getirmek izin zaruri harcamalar yapacaktır. Bu harcamaların devredenlerden talep etmeyecektir.
Sözleşmenin 4. maddesi ile, hisse devir bedeli 2.500.000 USD olarak belirlenmiş, bunun 500.000 USDsi ön sözleşme ile birlikte 11/04/2017 ve 20/04/2017 tarihlerinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bakiye 2.000.000 USD’nin ise 45 gün içerisinde asıl sözleşmenin imzalanması halinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. 4.c.maddesinde şirketin 16..000.000 USD’lik borçlarının devralan tarafından tasfiye edileceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmenin 5. maddesinde, ön sözleşmenin yapıldığı anda yürürlüğe gireceği, yürürlük tarihinden 45 gün içinde bilgi ve belgelerin doğruluğunun teyidi halinde esas sözleşme imzalanarak hisse devirleri gerçekleştirilecektir. Devralan esas sözleşmeyi imzalamaktan vazgeçerse ödemiş olduğu 250.000 USD devredenlerde cezai şart olarak kalacaktır.
Davacı, davalılara 250.000+250.000 USD toplam 500.000 USD ödediğini, otel için masraf yaptığını, davalıları hisseleri devretmeye yanaşmadığını belirterek hisselerin kendi adına tescili ile, hisselerin üçüncü kişilerin devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacının ödediğini iddia ettiği 500.000 USD şirket devri ön sözleşmesinin 4.maddesi kapsamında gerçekleştirilmiştir.
Davacı yine, oteli faaliyete geçirdiğini, masraf yaptığını beyan etmiştir. Ön sözleşmenin 3.6.maddesi kapsamında otel davacıya devredilmiş, faaliyet davacı tarafından yürütülmüştür. Zaruri harcamalar davacıya aittir.
Taraflar arasındaki sözleşme başlığı ”şirket devri ön sözleşmesi” şeklindedir. Sözleşmenin 2.maddesinde de açıkça, şirket hisselerinin devrine ilişkin genel prensiplerin belirlenmesine yönelik ön anlaşma olduğu belirtilmiştir. Bu sözleşmenin 5.1.maddesinde sözleşmenin 4.maddesinde belirlenen 45 gün içerisinde hisse devrine dair esas sözleşmenin yapılacağı ve hisse devrinin yapılacağı belirtilmiştir.
Davalı, 45 gün içerisinde davacının esas sözleşmeyi yapmaya yanaşmadığını, bu sebeple sözleşmeyi feshettiklerini, sözleşmenin 4.maddesinde belirlenen borçların tasfiyesinin gerçekleşmediğini, asıl sözleşmenin henüz yapılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin ön sözleşme olduğunu belirterek tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Taraflar arasında şirket devir ön sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmede belirlenen asıl sözleşmenin yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Asıl sözleşme yapılmadan şirket hisselerinin devrine karar verilip verilemeyeceği, sözleşmede belirlenen borçların tasfiye yükümlülüğünün davacı tarafından yerine getirip getirilmediği, 45 günlük süre içerisinde gerekli incelemeleri yaptırıp yaptırmadığı, otelin işletilmesi için yapılan masrafların talep edilip edilemeyeceği yargılama sonucu ortaya çıkacak hususlardandır. Dosyaya ibraz edilen tüm belgeler ile davacı haklılığı yaklaşık olarak ispat edememiştir.
Ön sözleşmeye göre, şirketin 16.000.000 USD tasfiyeye muhtaç borcu bulunmaktadır. Hisse bedeli olarak da 2.500.000 USD belirlenmiştir. 16.000.000 USD borcun tasfiyesi davacıya aittir. Şirketin değeri yaklaşık 18.500.000 USD olduğu anlaşılmaktadır. Bu değerdeki şirket hisselerinin devri tedbiren engellenirken HMK 392.maddesi gereğince teminat alınmaması da doğru olmamıştır. HMK 392.maddesi gereğince teminat alınması zorunludur. İstisnai olan ise gerekçelerinin belirtilmek suretiyle teminat alınmadan tedbir kararı verilmesidir. Mahkeme kararının gerekçesinde neden teminat alınmadığı açıkça belirtilmemiştir. Bu konuda da ilk derece mahkemesi kararı isabetli değildir. Bu sebeplerle ilk derece mahkemesinin itirazın reddine dair kararının kaldırılarak tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK 353/1.b.2, ve 394/5. maddeleri uyarınca, davalıların istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin davalıların tedbir kararına itirazlarının reddine dair verdiği 01/02/2018 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA, itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davalıların ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince 2017/944 esas sayılı dosyası üzerinden 02/11/2017 tarihli ara kararı ile verilen tedbir kararının kaldırılmasına,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 35,90 TL istinaf peşin harcının talep halinde davalılara iadesine,
3-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
4-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.1.b.2 ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24/05/2018
KANUN YOLU : HMK. 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.