Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/360 E. 2018/940 K. 27.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/360
KARAR NO : 2018/940
KARAR TARİHİ : 27/09/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2017
NUMARASI : 2015/642- 2017/638 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirket aracılığıyla dava dışı …’e teslim edilmek üzere 60.000,00 USD gönderildiğini, ancak davalı şirketin kötü niyetli olarak bu parayı imza karşılığında… adında bir kişiye teslim ettiğini ileri sürerek 140.412,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça dayanılan belgede müvekkil şirketin unvanının yer almadığı gibi, belgede ismi geçen “…” şirket ile müvekkil şirketin hiçbir ilgisinin olmadığını, müvekkili şirketin davacıyı tanımadığını ve aralarında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, davacının müvekkili şirkete herhangi bir para transferi talebinde bulunmadığını, iddianın yazılı delille ispatı gerektiğini belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafça sunulan ve tercümesi yapılan 15/04/2014 tarihli yazılı teslim belgesinin davalı şirket tarafından düzenlenmediği, bu belgenin davalının ticari defterlerinde yer almadığı, teslim belgesindeki logo isim ve kayıtlarda davalı şirket ticari kayıtları ile teyit edilmediği, bu haliyle davacı tarafça taşımaya konu parayı davalı şirkete teslim ettiğini ispat edilemediği, kaldı ki davalı şirketin İstanbul ticaret sicil kayıtlarına göre, para transferi ve taşıması konusunda yetkisinin ve izninin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacının istinaf dilekçesinde özetle;
1-Dosyaya sunulan 15.04.2014 tarihli belgeden davalı şirkete dava dışı …’e teslim edilmek üzere para teslim edildiğinin kanıtlandığını, belgedeki şirket logosunun, Bağdat şubesi telefon numaralarının ve şirketin arapça olarak unvanın yazılış şeklinin aynı olduğunun görüleceğini,
2-Davalı şirketin kendisine …’e teslim edilmek üzere teslim edilen parayı teslim etmediğini, davalının delil teşkil etmeyen ticari defterlerine ve yargıtay denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre, karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının Irak vatandaşı olduğunu, teminat şartının tamamlanması gerektiğini, iddianın genişletilmesine ve yeni delil sunulmasına muvafakat etmediklerini, davacıdan teslim edilmek üzre para almadığını, iddianın ispat edilmediğini belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Davacı, davalı şirkete …’e teslim edilmek üzere para teslim edildiğini, ancak davalının parayı üçüncü bir kişiye teslim ettiğini iddia ederek ödenen paranın tahsilini istemiş, davalı ise, taraflar arasında herhangi bir akdi ilişkinin bulunmadığını, davacıdan para almadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı şirket yetkilisi, Irak vatandaşı olup, Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Adli İşbirliği Sözleşmesi”. 19/04/1990 tarih ve 3638 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Sözleşmenin metni 02/08/1992 tarih ve 21303 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu durumda, davacı teminattan muaf olduğundan ilk derece mahkemesince yargılamaya devamla işin esasına girilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Somut olayda, ispat yükü davacı tarafta olup, davalı şirkete 3. kişiye teslim edilmek üzere para teslim ettiğini ispatla yükümlüdür. Bu doğrultuda davacı tarafça, iddiasına dayanak sunulan arapça olarak düzenlenmiş belgenin Türkçe tercümesi dosyaya kazandırılmış, “… Şirketi”, “….”, “Kargo ve Genel Ticaret”, “… Co.” başlıklı belge içeriğinde; “Sayın …e karşılık olarak yalnız altmış bin dolar tutarındaki meblağı Sayın …/Sayın …isimli baydan teslim aldım.” ibaresinin altında, 15/04/2014 tarih, “teslim alan” kısmında “…” isim ve imzasının mevcut olduğu görülmüştür.
Bu durumda, anılan belgede davalı tarafça davacı yana taşıma hizmeti verildiğine dair herhangi bir kaydın mevcut olmadığı gibi belgede adı geçen kargo şirketinin, davalı şirket olduğunun ticari sicil kayıtlarıyla desteklenemediği, kaldı ki davalı şirketin para taşıma ya da transferi yetkisinin de bulunmadığı gözetildiğinde mahkemece ispat edilemeyen davanın reddinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.