Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/36
KARAR NO : 2018/531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2017
NUMARASI : 2016/247- 2017/662 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 01/09/2013 başlangıç 01/09/2014 bitiş tarihli kredi sigorta sözleşmesi imzalandığını, kredi sigorta sözleşmelerindeki uygulamaya göre, sigortalıya tahmini ciroya göre prim tahakkuk ettirildiğini, bu tahmini cironun tutmaması ihtimaline binaen sigortalıyı korumak amacıyla cironun %80’i üzerinden prim hesaplandığını, buna göre ek prim tahakkuk ettirildiğini, bu bağlamda müvekkilinin edimini yerine getirerek sigortalı borçluyu teminat kapsamında değerlendirerek gerçekleşen hasar tutarını ödediğini, ancak davalının poliçe gereği ciro beyanlarına dayalı olarak tahakkuk ettirilen ek prim borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı sigorta şirketinin poliçe özel şartındaki üçer aylık dönemler sonunda prim farkına ilişkin zeyilname düzenlemediğini, sigorta şirketinin sözleşmeyi daha ağır şartlarla yapmasını gerektiren durumun ortaya çıkmasından itibaren bir aylık hak düşürücü sürede de cayma ve ya prim farkını talep etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, icra takibine konu alacağın varlığı ve miktarının tespiti bakımından bilirkişi inceleme hususunda ara karar oluşturulduğu, gerekli olan masrafların kesin süre içinde tamamlanmamasından dolayı incelemenin yapılamadığı kesin süre halinde karşı taraf için usulü kazanılmış hak doğacağı gerekçesiyle ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması gerektiğini, oysaki mahkemenin ara kararının bu hususları taşımadığını, kaldı ki bilirkişi ücretinin 01.12.2016 tarihinde kısmi şekilde yatırıldığından bilirkişi delilinden vazgeçilmediğinin açık şekilde görüldüğünü belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE
Dava, itirazın iptali davasıdır.
İlk derece mahkemesince, kesin süre içinde bilirkişi delil avansının tamamlanmadığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince taraf vekillerinin hazır olduğu 21.11.2016 tarihli duruşmada 4 ve 5 nolu ara kararlarında; “Taraf itirazları alacağın varsa faiz başlangıç oranının ticari defter ve kayıtlar üzerinde değerlendirme yapılması için dosyanın resen seçilen bilirkişi … ve …’un tevdiine, Bilirkişi ücreti olarak 800’er TL nin davacı vekili 2 haftalık kesin sürede karşılanmasına, bu sürede karşılanmazsa bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtaratına (ihtarat yapıldı)” denilmiştir.
Dosyadaki tahsilat makbuzundan davacı vekili tarafından 01.12.2016 tarihinde 800 TL’nin mahkeme veznesine yatırıldığı görülmüştür.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, delil avansı olarak yatırılması gereken her bir bilirkişi için takdir edilen ücret, bunların toplam miktarının ve bilirkişilerin uzmanlık alanlarının açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde ara kararda gösterilmediği gibi dosyanın bilirkişiye gidiş ve dönüş masrafı olarak ne miktar para yatırılacağı da açıklanmamıştır. O halde bu şekildeki ara karar 6100 sayılı HMK.’nun 324. Maddesine uygun nitelikte kararlar olarak kabul edilemeyeceğinden HMK.’nun 324/2. maddesinde öngörülen sonucun somut olay bakımından uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, delil avansı olan gider için verilen kesin mehilin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden usulüne uygun kesin mehil verildiğinden bahsedilemez.
HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.a.6.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-HMK. 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/247 Esas-2017/662 Karar sayılı ve 18/09/2017 tarihli kararının kaldırılmasına,
2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;
HMK.353/1a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.05.2018
KANUN YOLU: HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 30/05/2018