Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/351 E. 2018/938 K. 27.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/351
KARAR NO : 2018/938
KARAR TARİHİ: 27/09/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017
NUMARASI : 2015/1260- 2017/1321 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı şirket vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkillerinden …’in, “…l” isimli şahıs şirketinin sahibi olduğunu, dava dışı … – … İnşaat’a inşaat sacları kesim ve büküm işini yaptığını, karşılığında keşideci … tarafından müvekkili …’e 30.06.2015 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli çekin keşide edilerek teslim edildiğini, müvekkili …’in de borcuna binaen diğer müvekkili … İnşaat … limited Şirketine dava konusu çeki ciro ederek teslim ettiğini, müvekkili …İnşaat Ltd. Şti. tarafından dava konusu çekin dava dışı … Bank A.Ş. Bolu Şubesine takasa verildiğini, çekin keşide tarihi olan 30.06.2015 tarihinde çek bedelinin keşideci … tarafından müvekkili hesabına ödendiğini, tarafların birbirlerini ibra ettiğini, çekin haricen ödenmesi üzerine müvekkili şirketin çek aslını çek üzerindeki ciroları iptal edilmeksizin bankaya iade edilmek kaydıyla keşideci …’a teslim ettiğini, buna rağmen keşideci tarafından bedelsiz kalan çekin keşide tarihi 30.09.2015 olarak değiştirilerek davalı şirkete teslim edildiğini, davalı tarafından teslim alınan çekin müvekkilleri aleyhine icra takibine konu edildiğini, çekteki ciro silsilesinin kopuk olduğunu, müvekkilleriyle davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, icra tehdidi altında icra dosyasına ödeme yapıldığını ileri sürerek icra takibine konu çekten ve takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin keşideci …’a sattığı malzemeler karşılığında dava konusu çeki aldığını, çekte ciranta olarak davacıların yer almalarını sağlayarak alacağın garanti altına alınmasının istendiğini ve bu şekilde çekin verildiğini, çekin keşide tarihinde ödenmemesi üzerine hem keşidecinin hem de ciranta olan davacıların defaten arandığını, fakat müvekkilinin oyalandığını, hatta bu bağlamda davacılardan … tarafından çeke mahsuben 14.10.2015 tarihinde müvekkilinin hesabına 5.000,00 TL banka havalesiyle para gönderildiğini, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, çekte geçerli ciroları bulunan davacıların sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 04.05.2016 havale tarihli dilekçesiyle dava dışı keşideci …’un davaya dahil edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davaya konu çekin keşidecisi tarafından borcun banka havale yoluyla haricen ödenmesi üzerine çekin keşideciye iade edildiği, daha sonrasında keşideci tarafından çekin davalıya teslim edildiği, davacı şirketin cirosunun yanında “Bolu Şubesi emrine ödeyiniz” şeklinde yer alan kayıt nedeniyle davacı şirketin cirosunun koptuğu, bu haliyle davacıların çek nedeniyle davalıya karşı sorumluluklarının kalmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, icra takibine konu çek nedeniyle davacıların borçlu olmadıklarının tespitine, koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı şirket vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, rapora karşı itirazları karşılanmadan yeni bir heyetten rapor alınmadan karar verildiğini, keza davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmediğini, çekin davacıların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tespit edilmediğini, herhangi bir açıklama olmaksızın davacılara yapılan 50.000,00 TL havalenin dava konusu çekle ilişkilendirilmenin doğru olmadığını, bunun varsayımdan öteye gitmediğini, ciro silsilesinin kopuk olmayıp müvekkilinin çeki düzgün ciro silsilesiyle edindiğini, “Bolu Şubesi emrine ödeyiniz” ibaresinin ciro silsilesine bir halel getirmediğini, öte yandan davacılardan …’in çek nedeniyle müvekkiline 5.000,00 TL ödeme yapmasının davacıların iddialarını çürüttüğünü belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Dava, çeke dayalı icra takibinden dolayı menfi tespit davasıdır.
Davacılar, dava konusu 30.06.0215 tarihli çekte cirolarının olduğunu, çek bedelinin keşideci tarafından haricen ödenmesi üzerine cirolarını iptal etmeden keşideciye iade ettiklerini, bu haliyle çeki teslim alan keşidecinin çekin keşide tarihini 30.09.2015 olarak değiştirerek çeki yeniden tedavüle soktuğunu ve borcuna mahsuben davalıya verdiğini iddia etmiş, davalı çekin ciro yoluyla edindiğini, çekteki geçerli cirolardan dolayı davacıların sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu keşidecisi … – … İnşaat olan, 30.06.2015 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli çekin keşide tarihinin 30.09.2015 olarak değiştirilerek paraf edilmiş olduğu, çekte sırasıyla …Metal – …, … İnşaat … Ltd.Şti. cirosunun yer aldığı, … İnşaat … Ltd.Şti.’nin cirosunun sağ yanında “Bolu Şubesi emrine ödeyiniz” kaydının bulunduğu görülmüş ise de bu kaydın üzerinde imzanın olmadığı görülmüştür. Bu durumda davacı… İnşaat…Ltd Şti’nin cirosunun beyaz ciro olduğunun ve buna göre, düzgün ciro silsilesi ile çeki edinen davalı şirketin çekin yetkili ve meşru hamili olduğunun kabulü gerekir. Aksi yöndeki ilk derece mahkemesinin değerlendirmesi yerinde görülmediği gibi düzgün ciro silsilesine göre hamil olan davalı şirketin kötü niyeti kanıtlanamadığından davalı şirket hakkında davanın kabulü doğru değildir.
Diğer taraftan dahili davalı müessesesi hukuk usulünde yer almadığı ve davalı şirket ile bu şahıs arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde hakkında dava açılmayan …’un usulsüz olarak davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunması da doğru görülmemiştir. … hakkında, ilk derece mahkemesince dahili davalı olarak hüküm kurulmasının hukuki dayanağı yoktur. Bu kişi aleyhinde usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından ve bu husus kamu düzenine ilişkin bulunduğundan resen dikkate alınmış, ilk derece mahkemesinin … hakkında verdiği karar kaldırılmış, hakkında hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ve şartları oluştuğundan davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK.’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, işin esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davacıların davasının reddine
2-İİK.nun 72. maddesi anlamında icra veznesine yatırılan paranın davalı takip alacaklısı şirkete ödenmemesi yönünde alınmış ve infaz edilmiş bir tedbir kararı olması nedeniyle alacağına geç kavuşan davalı şirket lehine 55.274,32 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 11.054,86 TL kötü niyet tazminatının davacılardan alınarak davalı şirkete verilmesine,
3-Dahili davalı olarak gösterilen … davada taraf olmadığından, bu kişi yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
4-a) Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin yatırılan toplam 943,95TL harçtan mahsubu ile artan 908,05 TL harcın talep halinde davacılara iadesine,
b)Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
c)Davalı tarafından yargılamada sarf edilen bilirkişi masrafı, tebligat ve müzekkere masrafı toplamı (ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı) 854,50 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
d)Davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 6.632,883 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalı şirkete verilmesine,
e) Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5-a) Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan toplam 979,90 TL peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
c)Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 34,30 TL ile 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 132,40 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı şirkete verilmesine,
6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.