Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/335 E. 2018/1002 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/335
KARAR NO : 2018/1002
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/1107 Esas – 2017/884 Karar
TARİH : 25/10/2017
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/11/2016
KARAR TARİHİ: 25/10/2017
Taraflar arasında görülen menfi tespit ve alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gelen dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin bilgisi dışında internet kanalı ile 13/10/2016 tarihinde arsa ödemesi açıklaması ile …’a 55.000,00 TL gönderildiğini, 13/10/2016 tarihinde …’e 4.000,00 TL gönderildiğini, 13/10/2016 tarihinde ….’ye 1.500,00 TL gönderildiğini, 14/10/2016 tarihinde …’e 4.000,00 TL gönderildiğini, müvekkili adına … nolu kredi hesabı açılarak bu hesaptan 2.900,20 TL’nin müvekkilinin … nolu hesabına aktarıldığını, müvekkili adına . … nolu kredi hesabı açılarak bu hesaba 19.900,00 TL kredi virmanı yapıldığını ve 20.000,00 TL kredi kullandırılarak …’a ödendiğini, buna göre müvekkilinin hesabından toplam 64.500,00 TL nakit çekildiğini, 22.920,20 TL de kredi borçlandırılma gerçekleştirildiğini, ancak kredi borçlandırılmadan 2.780,00 TL müvekkili hesabında bulunduğundan söz konusu tutarın halen müvekkilinin mevduatında yer almakta olduğunu, davalı bankaca müvekkilinin zararının giderilmediğini ileri sürerek müvekkilinin 61.720,00 TL maddi kaybının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve müvekkili adına kullandırılan 22.900,00 TL kredinin iptaline ile müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davaya konu ilgili işlemler için fiziksel kart kullanımı ve ATM kullanımı söz konusu olmadığını, 13/10/2016 tarihinde, … nolu nakit kartı bilgileri, kart şifresi ve … nolu cep telefonu bilgileri ile internet bankacılığına giriş için anında şifre alınmak istendiğini ancak kayıtlı cep telefonunun GSM operatöründen gelen bilgi ile SIM kart yenileme yapıldığını, bu nedenle hattın black list’e alındığını ve tek kullanımlık şifre gönderiminin davalı banka sistemince engellendiğinin anlaşıldığını, davalı bankanın …nolu hattındaki IVR sistemi aranarak mevcut kimlik doğrulama prosedüre uygun şekilde, … nolu banka kartının, numarası (ilk 6 son 4 rakam), şifresi, güvenlik numarası (CVV), kartın son kullanım tarihi (expire date) kullanılarak blokenin kaldırıldığını (kara listeden çıktığı) ve şifre yenilendiğinin (şifre sıfırlama ve güncelleme) tespit edildiğini, giriş için zorunlu olan tek kullanımlık şifre/SMS mesajlarının müvekkili banka müşterisinin kayıtlı … nolu cep telefonuna gönderildiğini ve Internet Şubesine erişim unsurlarına sahip olunduğunu, bu sayede 13 ve 14 Ekim tarihli işlemlerin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, davacı müşterinin müvekkili banka Çağrı Merkezine 15/10/2016 tarihinde ulaştığını, saat 19:07 civarında kendi bildirimine istinaden … nolu banka kartının çalıntı olarak kapatıldığını, internet ve telefon bankacılığı kullanıcı kodunun kullanıma durdurulduğunun görüldüğünü, müvekkili bankanın sorumluluk alanında yer alan tüm işlemleri yerine getirdiğini, davacının şifre saklama ve koruma yükümlülüklerine aykırı davranmış olup, kendi ağır kusuru ile zarara sebebiyet verdiğini, davacı müşterinin elektronik bankacılık aracılığı ile sunulan hizmetlerden yararlanmak için kendisine verilen şifre ve kullanıcı bilgilerini gizli tutmakla yükümlü olduğunu, şifre ve kullanıcı bilgilerini kullanmak hakkının sadece kendisine ait olduğunu, müşteri şifre ve kullanıcı bilgilerinin gizli kalması için gerekli dikkat ve özeni göstereceğini, şifre ve kullanıcı bilgilerini üçüncü kişilere ifşa etmeyeceğini, herhangi bir üçüncü şahıs tarafından kullanımına izin vermeyeceğini, şifre ve kullanıcı bilgilerinin herhangi bir üçüncü şahıs tarafından kullanılması durumunda bundan kendisinin sorumlu olduğunu, bu işlemlerin kendisi tarafından yapılmadığı yolundaki itiraz ve defi hakkından peşinen feragat ettiğini, bu gibi usulsüz kullanımları yapan kişilerin kimliklerini Banka’nın tespit etmekle yükümlü olmadığını beyan, kabul ve taahhüt etmekte olduğunu, bu uygulamanın BDDK, Bankalar Birliği, tüm banka şubeleri, yazılı ve görsel medya kuruluşlarınca ilan ve bildirimleri yapılmakta olup, ticari yeknesak uygulama niteliğinde olduğunu beyan ederek açılan davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 25/10/2017 tarih 2016/1107 Esas – 2017/884 Karar sayılı kararında;
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun yürürlüğe girmesinden sonra açılan ve tüketici işlemi niteliğindeki bankacılık işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin, anılan kanunun 3/1-k,l, 4/3, 73/1, 83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde tüketici mahkemeleri olduğu, somut olayda taraflar arasındaki bankacılık hizmet sözleşmesinin tüketici işlemi kapsamında olup davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine ve HMK.m.20 kapsamında başvuru halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, görevsizlik kararına dayanak yapılan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.10.2015 tarihli 2015 / 9693 Esas, 2015 / 9855 Karar sayılı kararının dava açıldıktan sonra verilmiş bir karar olmadığını, bu aşamada görevsizlik kararı verilmesinin davayı uzatacağını, kaldı ki söz konusu kararda tüketici mahkemesinin görevli kılınmasının banka çalışanlarının yaptığı bir işlem dolayısıyla olduğunu, oysa somut olayda doğrudan banka çalışanlarının yaptığı bir işlem olmayıp, bankanın gerekli güvenlik altyapısını hazırlayıp interaktif bankacılık işlemleri sırasında şifre bilgilerinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesini önleyecek bir güvenlik mekanizması oluşturmamasından kaynaklandığını, bu nedenle somut olayın dayanak yapılan içtihat ile bir ilgisinin bulunmadığını, Yargıtayca, izinsiz internet bankacılığı işlemlerinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1107 Esas – 2017/884 Karar sayılı dosya kapsamı.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı, davalı banka nezdindeki hesabında bilgisi dışında hukuka aykırı işlem ve eylemlerle nakit çekimler yapıldığını, ayrıca kredi hesabı açılarak borçlandırıldığı ileri sürülerek maddi zararın davalıdan tahsili ile açılan kredinin iptaline, krediden ötürü borçlu olmadığının tespitene karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
HMK.’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvurusu, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceği hükme bağlanmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davanın açıldığı 15.11.2016 tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici olduğu, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen Yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04/10/2018
KANUN YOLU : HMK.’nın 362/1.c maddesi uyarınca karar kesindir.