Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/331 E. 2018/1527 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/331
KARAR NO : 2018/1527
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2017
NUMARASI : 2014/2160 2017/537
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA : Yabancı Hakem Kararının Tanınması Ve Tenfizi
Taraflar arasındaki yabancı hakem kararının tanınması ve tenfizi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle ana dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı-birleşen dava davacısı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı-birleşen davanın davalısı(…l) vekili dava dilekçesinde özetle; ICC Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Divanının 24 Mart 2014 tarihli ve 17843/JHN/GFG Dava no’lu dosyasından verdiği karar ile yargılama masrafları ile avukatlık ve diğer tazmin edilebilir maliyetlerin davalı tarafından müvekkiline ödenmesine dair kesinleşmiş kararın (2), (4), (8) ve (9) numaralı bentlerinin 5728 sayılı MÖHUK gereğince tenfizine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı(…, ..ltd ŞTİ) vekili cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını ve ayrıca tenfiz şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı- ana davanın davalı (…) vekili dava dilekçesinde özetle; ana davada kısmen tenfizi karşı tarafça istenen ICC Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Divanının 24 Mart 2014 tarihli ve 17843/JHN/CFG numaralı dava dosyasından verilen ve kesinleşmiş olan karardaki, (davalı … firması tarafından İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/2160 Esas sayılı dosyasıyla) tenfizi istenmiş olan 2, 4, 8 ve 9 numaralı hükümleri dışında kalan) 3, 5, 6, 7, 10 numaralı bentlerinin 5728 sayılı MÖHUK gereğince tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı …l) vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kesin süreye rağmen harç yatırılmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hakem kararının kesinleşmiş onanmış suretini ve tercümesini sunması gerektiğini, ana davada kısmi tenfizin mümkün olmadığı yönünde itirazları bulunan davacının bu davayı açmakla çelişkiye düştüğünü belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesi istinafa konu kararında;
Ana davada; Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Divanının 17842/JHN/GFG (c.17842/JHN/GFG) sayılı hakem davası dosyasından vermiş bulunduğu ve bağlayıcı nitelik kazanmış olan 24/01/2014 tarihli kararıyla davalılar tarafından davacıya ödenmesine karar verilip kararının hüküm fıkrasının 2. 4. 8 ve 9 numaralı bentlerinde yer alan alacak taleplerinin New York Sözleşmesi uyarınca tenfizi şartlarının yerine geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen davada ise davacının dava harçlarını yatırmamış olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Bu karara karşı, davalı-birleşen dosyanın davacıları (Aykut ve IFC) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı-birleşen dosya davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Anayasa’nın“Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin 4709 sayılı yasanın 16. maddesi ile değişik 2.fıkrasında “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmünün yer aldığını, bu karara karşı hangi kanun yollarına başvurulabileceği ve hangi mercilere ve ne kadar süre içinde müracaatların yapılabileceği hususunda hiçbir belirleme ya da bilgi verilmediğini, bu durumun Anayasa ile düzenlendiğini, Anayasal zorunluluğa rağmen başvuru yollarının belirtilmediği görülen bu kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu, bu aykırılığını kararı sakatladığını,
Mahkemenin sözlü yargılama yapmaksızın karar vermiş olduğunu, bunun da ayrıca yerine getirilmesi zorunlu diğer bir usulü eksiklik olduğunu, esasın kapısı olan usul hükümlerine uyulmaksızın hükmün kurulmasının yasal olmadığını,
birleşen davalanın kabulü gerekir iken, harç yatırılmadığından bahisle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, dosyada yatırılması gereken harç miktarı belirtilerek bu konuda taraflarına süre verilmesi ve bu durumun ihtarı gerekir iken, bu yasal gereklilik de yerinde getirilmeksizin hüküm kurulduğunu, bu hususun da usul ve esasa uygun olmadığını,
Davanın esasına yönelik olarak dosyaya sundukları yazılı beyan ve itirazlarının değerlendirilmediğini, ret ya da kabul gerekçelerinin de ayrı ayrı yazılması gerektiğini,
Özellikle kabul edilen dava yönünden; beyan ve itirazlarının değerlendirilmemiş olduğunu, davacının tenfizini talep ettiği aynı karar ile ilgili olarak İsviçre ve Liechtenstein Mahkemelerinde de tenfiz talebinde bulunduğunu, bununla ilgili davacının dava dilekçesinin 6. sayfasında da beyan ve açıklama olmasına rağmen mahkemece bu husus değerlendirilmeyerek yok sayıldığını,
Davacı şirket tenfize konu kararı …’ da icra ederek, müvekkilinin sahibi olduğu … şirketinin tüm hak ve alacaklarına da el konulduğunu, davacı adına vekâleten … tarafından yürütüldüğünü, yapılan bu işlem ile tenfizine karar verilen iş bu hüküm esasen infaz olunduğunu, tenfizinde hukuki yarar kalmadığını,
Kararın infaz tarihinde davalı müvekkilinin..şirketinden 4.134.945,95 Euro alacağı olduğunu, davacı el koyma işlemi ile karara konu alacağının tamamını tahsil ettiğini, bunla ilgili beyanları ve davacı yana gönderilen ihtar da dosyaya sunulmasına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını ve mükerrer tahsilata meydan verecek iş bu hüküm tesis edildiğini, bu yönü ile de kararın hukuka aykırı olduğunu, uzman olmayan bilirkişiden rapor alınması nedeniyle mahkemenin hatalı karar verdiğini, hukuki konuda bilirkişi raporu alınmasının usule aykırı olduğunu,
Hakem heyetinin yargılama sırasında usul hataları yaptığını, dosyada kanıtlanan olguları yanlış değerlendirerek sonuca vardığını, bu konudaki iddia ve savunmalarının ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını,
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ana davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle 5718 sayılı MÖHUK 60 vd. maddeleri ile New York Konvansiyonu uyarınca, yabancı hakem kararının tenfizi isteğine ilişkindir.
5718 Sayılı MÖHUK 60-63. maddelerinde, yabancı hakem kararlarını tenfizi düzenlenmiştir. Buna göre, ” kesinleşmiş” ve ” icra kabiliyeti kazanmış ” veya ” taraflar için bağlayıcı olan” yabancı hakem kararlarının tenfiz şartları, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi şartlarından ayrı olarak düzenlenmiştir.
Esasa ilişkin incelemeye geçmeden önce, usule ilişkin istinaf sebepleri ve resen incelenecek konular üzerinde durulmalıdır.
İlk derece mahkemesince, 08/07/2015 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararında taraflara dava değeri üzerinden harç yatırılması için süre verilmiş ise de harcın yatırılmamış olması üzerine HK’nın 30. maddesi atfıyla HMK’nın 150. maddesi uyarınca, birleşen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeden ve davaya harç yatırarak birleşen davayı yenileme imkanı tanımadan doğrudan doğruya davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Diğer taraftan mahkemenin 08/07/2015 tarihli ara kararında verilen kesin süre, yerleşik Yargıtay içtihadıyla belirlenen ilkelere de aykırıdır. Ara kararında, her bir tarafın yatırması gereken harç miktarlarının ne olduğu, sürenin ne olduğu, kesin sürede harç yatırılmadığı takdirde hukuki sonuçlarının ne olacağı hususlarının ara kararında gösterilmediği anlaşılmaktadır. Ara kararı bu haliyle, HMK’nın 27.maddesiyle düzenlenen adil yargılanma hakkının kapsamında kalan yargılamayla ilgili olarak bilgi sahibi olma hakkını ihlal eder niteliktedir.
Ayrıca, ana dava yönünden mahkemece sadece bilirkişi raporu karara yapıştırılmak suretiyle karar oluşturulduğu, HMK’nın 297. maddesindeki unsurları taşımadığı, iddia ve savunma sebeplerinin ne şekilde değerlendirildiği, sonuca nasıl varıldığı konusunda açıklamalar yapılmadığı, gerekçeli karar hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği anlaşılmaktadır.
HK’nın 32. maddesi uyarınca davanın görülebilmesi için gerekli şartlardan biri olan harcın tamamlanmasıyla ilgili yasal prosedür tamamlanmadan karar verilmiş olması karşısında, HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Ayrıca, gerekçeli kararda, taraf delilleri mahkemece hiç tartışılmadan, sadece bilirkişi raporundan alıntı yapmak suretiyle kararın yazılmış olması karşısında, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca da kararın kaldırılması gerekmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın353/1.a.4-6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülüp karara bağlanması için, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalı-birleşen dava davacısı tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara çıkarılacak davetiyelerle birlikte tebliğine dair;
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1.a.4-6. maddesi uyarınca, 13/12/2018 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.