Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/312 E. 2018/1157 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/312
KARAR NO : 2018/1157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/160 Esas – 2017/1062 Karar
TARİH : 26/12/2017
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/02/2015
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden … Ltd.Şti.’nin Bayrampaşa’da pekmez, tahin, helva dağıtım ve pazarlama işiyle iştigal eden köklü bir firma olduğunu, işyerinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle sekiz adet çek ve bir kısım değerli belgelerle emtiaların çalındığını, kaybolan çeklerle ilgili olarak İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1354 Esas sayılı dosyası ile açılan çek iptali davasında ödeme yasağı kararı verildiğini, dava konusu çekin çalınarak işleme konulması nedeniyle çekin arka yüzünde imzası bulunan ve çeki haksız ve kötü niyetli olarak elde eden cirantalar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağını, davalı tarafından müvekkilileri aleyhine İstanbul 18. İcra Müdürlüğünün 2015/1548 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibin haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olup, …Bankası Sincan şubesine ait 16/01/2015 keşide tarihli, 37.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalı tarafa hiçbir borçlarının bulunmadığını, takibe dayanak çekin ……Ltd.Şti. tarafından müvekkili şirket ile ticari ilişkileri nedeniyle müvekkili şirket emrine düzenlenerek teslim alındığını, çekin yegane yetkili ve meşru hamili olduklarını belirtere; müvekkili şirketlerin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, icra dosyasına ödenen para ile çekin müvekkili… Ltd.Şti.’ye iadesine ve istirdatına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usule uygun tebligata rağmen süresinde yazılı cevap sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 26/12/2017 tarihli, 2015/160 Esas – 2017/1062 Karar sayılı kararında;
“…Somut olayda hukuki ihtilaf davacıların davalıya borçlu bulunup bulunmadıkları, imzanın davacı yana aidiyeti noktasındadır.
Aynı anda çalınan diğer çeklerle ilgili devam eden yargılamalara ilişkin belge asılları da ilgili mahkemelerden getirtilmiş, imza örnekleri huzurda alınmış ve Adli Tıp Kurumu Fizik/Grafoloji İhtisas Dairesinden 6/7/2017 tarih ve 2017/ 44656 nolu alınan rapora göre davacı … Tic. Ltd. Şti adına atılı imzanın şirket yetkilileri…ve …’a ait olmadıkları yönünde teknik görüş bildirdikleri görülmüştür.
Çeklerin davacı abdurrahman … tarafından davacı … lehine keşide edildikten sonra rızası hilafına elden çıktığı, lehdar cirosunun sahte olduğu lehdardan sonraki cironun da sahteliğinin bir başka mahkemece tespit edildiği buna göre ciro silsilesi tamamen bozuk bu çekin davalı eline geçtiği, arada başka ciranta bulunmadığı nedenle davalının çekteki bu sahtecilikleri bilecek durumda olup kötüniyetli ve ağır kusurlu hareket ettiği, davacıların takip nedeni ile davada hukuki menfaatleri olduğu anlaşılmış olmakla davanın kabulüne karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların İstanbul ..İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu çekten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitine, takip kötüniyetli olmakla; %20 nispetinde hesaplanan 7.400,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınıp, davacılara verilmesine ve çekin davalıdan istirdatı ile davacılardan … Tic.Ltd.Şti.’ye iadesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Müvekkilinin meşru hamil olduğunu ve hamilin bu çek açısından iyiniyetli olduğunu, çekin çalıntı olduğunu bilmediği gibi bilme ihtimali de bulunmadığını, keşidecinin bu çeki keşide ettiğini diğer davacıya teslim ettiğini kabul ve beyan ettiğini, buna rağmen keşidecinin bu çekten dolayı sorumlu olmadığına karar verilmesinin yerinde olmadığını,
Dava konusu çekte müvekkilinden önce …. Ltd.Şti. ünvanlı bir şirketin cirosu olduğunu, müvekkili davalının kötüniyetli olduğu husunun ancak bu cironun müvekkili tarafından atıldığının tespiti halinde iddia edilebileceğini, müvekkilinin keşideci lehdar ve ciranta imzaları bulunan çeki teslim aldığını, dolayısı ile bu imzaların keşideci ve lehdara ait olup olmadığını bilecek konumda olmadığını,
Gerekçeli kararda ciranta lehdardan sonraki cironun başka bir mahkeme tarafından sahte olduğunun tespit edildiğinin belirtildiğini, oysa dosyadan ve karardan bu mahkemenin ve dosya numarasının ne olduğunun anlaşılamadığını, kararın bu yönden gerekçesiz olduğunu,
… Ltd.Şti. tarafından müvekkili aleyhine açılmış bir dava bulunmadığını, buna rağmen mahkemenin dayanaksız bir karar vermesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin kötüniyetinden bahsetmek için çekleri kendisinin çalması veya çalıntı olduğunu bilmesi veya bilebilecek olması hallerinde söz edilebileceğini, bu hususlar gerçekleşmediğinden açılan davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek;
İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacılar tarafından, çalıntı çekten ötürü davalının meşru hamil olmadığı ileri sürülerek takip ve dava konusu çekten ötürü davalıya İİK’nın 72. maddesi uyarınca borçlu olmadıklarının tespiti ve çekin istirdatı istemli açılan davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince karar istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı vekilince, çekte kendilerinden önce cirosu bulunan .. … Ltd. Şti. tarafından aleyherine açılan dava bulunmadığı, mahkemenin hatalı gerekçeye dayandığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür. Yapılan incelemede, ilk derece mahkemsince yargılama aşamasında celbedilen İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/143 E. sayılı dosyasında imza ve kaşenin sahte olduğu iddiasıyla davalı aleyhine dava açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir.
Davacı çek lehtarı … Ltd. Şti.’nin çekteki cirosunun sahte olduğu yargılama aşamasında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile sabittir. Sahtecilik defi herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak defilerden olmakla davacı … yönünden davanın kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, davalı vekilinin bu davacı yönünden istinaf nedenleri yerinde değildir.
Davalının, çekte keşideci sıfatıyla imzası bulunan davacı … yönünden kurulan hükme yönelik istinaf nedenlerinin incelenmesinde ise;
TTK’nın 687. maddesindeki ” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasındaki doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ ileri başvurun hamile karşı ileri süremez ; meğerki hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olusun” hükmü uyarınca, kural olarak çekin hamili durumundaki davalının iyi niyeti asıl olup, kötü niyetli olduğunun kanıt yükü davacı üzerindedir.
Davalı, ilk derece mahkemesince yapıln ön inceleme oturumunda, dava konusu çeki, çekte cirosu da bulunmayan… isimli dava dışı şahıstan aldığını, bu şahsa ikinci el elektronik aksesuar malezemeleri sattığını, çekin kendisine bu ticari ilişki nedeniyle verildiğini savunmuştur. Yine davalı aynı oturumda bu ticari ilişkiye dair fatura kesmediği gibi ticari kayıtlarında da bu satışa ilişkin kayıt yada bilgiye yer vermediğini beyan etmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 3/1 maddesinde, “Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır” dedikten sonra 2. fıkrasında, “Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalı taraf çeki edinme sebebini ortaya koyacak hiç bir somut kanıt ileri sürmediği gibi, tedbirli bir tacir gibi davranmamış, savunmasına konu ticari ilişkiyi -yasal zorunluluğa rağmen- kayıt altına almamış, bu konuda ticari kayıt ve belgelerini sunmak istememiştir. Bu durumda, davalı, yasal deyimle, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermemiş durumdadır. Bu durumda davalının iyi niyet savunmasına itibar edilemez. Bu durumda davacıların, davalının kötü niyetli olduğunu ayrıca kanıt yükü altında olduklarından söz edilemeyecektir. Davalı vekilinin, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğuna dair istinaf sebebi bu nedenle yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadağı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 1.885,57 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/10/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.