Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/308 E. 2018/1060 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/308
KARAR NO : 2018/1060
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/197 Esas – 2017/385 Karar
TARİH : 16/11/2017
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 19/07/2016
KARAR TARİHİ: 16/11/2017
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait yatın davalı şirkete ait olan Bintan gemisinden İstanbul Ambarlı Marport limanına tahliye edildiğini, gümrük işlemlerinin tamamlanmasından sonra yapılan incelemede teknenin hasarlı olduğunun tespit edildiğini ve 14/03/2016 tarihinde gümrük tutanağının tutulduğunu ve teknede gerçekleşen hasardan sorumlu olduğunun davalıya bildirildiğini, davalı taraf ile hasar bedelinin ödenmesi hususundaki görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, hasar bedelinin ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL’nin yasal 14/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevli olmadığını, görevli mahkemenin Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatı ile İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta konşimentoya göre yetkili mahkemenin İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi olduğunu, davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin taşıyan olmayıp sözkonusu taşımada yabancı taşıyan … A/ S’nin Türkiye acenteliği görevini üstlendiğini, acentenin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, doğrudan doğruya (asaleten) müvekkiline dava açılmayacağını, taşıyanlara izafeten dava edilebileceğini, konşimentoda taşıyanın dava dışı firma olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin fiili taşıyan sıfatı bulunmadığını, dava konusu hasarlandığı iddia edilen motor yatın davacıya ait olmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, TTK.’nın 1185. maddesi gereğince hasar ihbarının yapılmadığını ve usulüne uygun tespit bulunmadığını, emtianın konteyner ile güverte üstü taşındığını, müvekkilinin mutlak sorumsuzluğunun bulunduğunu, talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek ile birlikte yükte taşıma esnasında bir hasarın oluşmasında dahi sorumluluğun sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 16.11.2017 tarih 2017/197 Esas – 2017/385 Karar sayılı kararında; TTK.’nın 105 maddesi uyarınca, acenteye, müvekkilini temsilen dava açılabileceği düzenlenmiş ise de acenteye karşı doğrudan dava açılamayacağı, acente olan davalıya doğrudan dava açılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet ehliyeti (davalı sıfatı) yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin yükün tahliyesinden ve hasarsız olarak tesliminden sorumlu olduğunu, bu nedenle haksız fiile dayalı talebin davalıya yöneltilebileceğini, TTK.’nın 102. maddesindeki belirtilen acente tanımına davalı şirketin uymadığını, acente olduğunu iddia eden davalı şirketin sözleşmenin tarafı olan şirket ile iç içe geçtiğini, davalı şirketin acente olduğunun tartışmalı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket istinafa cevap dilekçesinde; davalı şirketin acente olduğunu, navlun sözleşmesinin ademi ifası nedeniyle taşıyan yerine acentesini haksız fiil hükümleri uyarınca sorumlu tutmanın mümkün olmadığını, kaldı ki davacının dava dosyasına sunduğu dilekçelerinde de bu durumu defalarca ikrar ettiğini, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğunu, davacının istinaf taleplerinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacıya ait motor yatın davalı sorumluluğunda taşınırken hasarlandığı iddiasıyla hasarın tazmini talepli açılan davada, İDM.’nce davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, davacı vekilince karar istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekilince davalının sorumluluk sınırları içerisinde gemiden tahliye sırasında yatın hasarlandığı, davalının haksız fiil sorumluluğu çerçevesiyle de sorumlu görülebileceği, acente olduğunu ileri süren davalı şirketin, sözleşme tarafı olan taşıyan ana şirketle içice geçmiş şirket olduğunu, buna göre davalının pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddinin yerinde olmadığı ileri sürülmüştür.
İlk derece mahkemesi (İDM) gerekçesinde de vurgulandığı üzere, dosyada bulunan konişmento örneği, davalının taşıyan şirketin acentesi olduğuna ilişkin sunduğu belgeler, davacı vekilince de istinaf dilekçesinde de vurgulandığı üzere taşıyanın … A/S olduğu belirlenmekle ve HMK.’nın 124. maddesi uyarınca usulüne uygun tarafta değişiklik talebi de yapılmadığından, somut uyuşmazlık ve davada acente olduğu anlaşılan … A.S’ ye doğrudan dava yöneltildiği gözetildiğinde, TTK.’nın 105 vd. maddeleri uyarınca davanın husumetten reddi kararı yerinde olup davacı vekilinin istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde değildir.
İDM karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11/10/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU : Davanın kısmi dava olarak açılmış olması nedeniyle HMK.’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.