Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/304 E. 2018/942 K. 27.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/304
KARAR NO : 2018/942
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/628 Esas – 2017/899 Karar
TARİH : 23/11/2017
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı …Sanayi Anonim Şirketi’nde pay sahibi olduğunu, şirketin 16.02.2017 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında ve 16.02.2017 tarihli hazırlar cetvelinde şirketin sermayesinin tamamını oluşturan 9.892.259 adet payın hazır bulunduğunun yazıldığını ve her ikisi de şirketin yönetim kurulu başkanı … tarafından imza altına alındığını, 16.02.2017 tarihli genel kuruluna ait hazırlar cetvelinde ise pay sahiplerinden yalnızca ikisinin (…’na vekaleten …ve asaleten …) olmak üzere toplam 8.378.742 adet payı temsil eden pay sahibinin imzası bulunduğunun, TTK. m. 32/3 ve Ticaret Sicil Yönetmeliğine aykırı şekilde gerçekleştirilmesine rağmen tescili sağlanan 16.02.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların silinmesi için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, silinme taleplerinin Sicil Müdürlüğünce tescil olunan hususların re’sen terkininin mümkün olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, bu sebeplerle TTK. m. 34/1 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği m. 39 gereğince; … Anonim Şirketi’nin mevzuat hükümlerine, kamu düzenine ve gerçeğe aykırı olarak tescil edilen 16.02.2017 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan kararların ticaret sicilinden silinmesine, silinme kararının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tebliğine ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline dava yöneltilmesinin yerinde olmadığını, …’nun dayandığı TK m. 34(1)’de “Ticaret sicil müdürlüğünce verilecek kararlara itiraz edilir” hükmüne göre mezkur itirazın müvekkili …e yönetilmesinin mümkün olmadığını, ilgilinin ticaret sicilinden silinmesini istediği kararın 16.02.2017 tarihinde alındığını, 20.02.2017 tarihinde tescil edildiğini ve 24.02.2017 tarih ve 9271 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin 216. sayfasında ilan edildiğini, huzurdaki davanın ise 14.07.2017 tarihinde ve hak düşürücü süre geçtikten uzun bir süre sonra açıldığını belirterek, fazlaya dair tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla, yargılama masraflarının “silme işlemi talep eden” üzerinde bırakılarak müvekkili firma lehine vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 23/11/2017 tarihli 2017/628 Esas – 2017/899 Karar sayılı kararında;
“…Ticaret sicil işlemine itiraz bakımından öncelikle aktif husumet ehliyetinin de değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Talep ticaret sicil işleminin iptaline ilişkin bulunmakla; ticaret siciline tescil ve terkin talepleri 6102 sayılı TTK 34. (eTTK 30.) maddesi uyarınca “ilgililere” aittir. Bu ilgililerin kimler olacağına gerek Ticaret Sicil Nizamnamesi 30. ve gerekse Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verilmiş ve Yönetmeliğin 39. Maddesinde de ‘İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir’ şeklinde düzenleme getirilmiştir. Yönetmeliğin 22. maddesinde de ilgililer, tacirin tüzel kişi olması halinde onun yetkili organları veya yetkili temsilcileri olarak ifade edilmiştir (aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2013 gün ve 2013/7686 Esas, 2013/12362 Karar sayılı ilamı). Bu itibarla şirket ortağının ilgililer kavramı içerisinde olmaması karşısında aktif dava ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmış ve HMK 114/1. maddesi dikkate alınarak davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar erilmesi gerektiği” gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilkeçesinde; müvekkilinin …’de pay sahibi olduğunu, şirketin 16.02.2017 gerçekleşen 2016 yılı olağan genel kurul toplantı evrakının Beşiktaş ….Noterliği tarafından 16.02.2017 tarihinde sırasıyla … yevmiye numaralarına kaydedilerek onaylandığını ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gerekli inceleme yapılmadan tescil edilerek, 24.02.2017 tarihli 9271 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 216. sayfasında ilan edildiğini, şirketin 2016 yılı olağan genel kurulunun kanunda öngörülen çağrı ve toplantının usulüne uyulmaksızın yapıldığını ve tüm bu hususların imza altına alınarak onaylandığını, müvekkilinin TTK.’nın 425. maddesinde düzenlenen pay sahipliğinden doğan ve hiçbir düzenleme ile kısıtlaması veya kaldırılması mümkün olmayan genel kurula katılma hakkı, oy hakkı, bilgi alma ve inceleme hakkının Kanun’un emredici hükümlerine aykırı şekilde kısaltıldığını ve müvekkilinin kasten zarara uğratıldığını, müvekkilinin ilgililer kapsamına girmediğinden bahisle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, kaldı ki usulsüz işlemleri yapanların şirketin yetkili organları ve temsilcileri olduğu göz önüne alındığında, bu kişilerin sicil memuru kararına itiraz etmelerinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin usul ve yasaya aykırı işlemler neticesinde zarar gördüğünü ve haklarının ihlal edildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf cevap dilekçesinde; 14.02.2018 tarihinde dosyaya sunulan ikinci istinaf dilekçesinin birden fazla istinaf dilekçesi sunulamayacağı kuralı uyarınca dikkate alınmamasına, 30.11.2017 tarihli istinaf talebinin ise HMK. m. 342 ve 355 hükümlerine aykırı olarak hiçbir gerekçe ve sebep içermemesi nedeniyle reddine, ayrıca, …’nun “Kanun ve Yönetmelik’te ifade edilen “ilgili” sıfatını haiz olmaması ve ileri sürülen iddiaların da gerçeği yansıtmaması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı kanuna ve usûle uygun olduğundan istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemes 2017/628 Esas – 2017/899 Karar sayılı dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce verilen karara itiraz istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
HMK.’nın 355 maddesi uyarınca istinaf incelemesi, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı, … Tic. A.Ş.’ nin pay sahibi olduğunu, şirketin 16.02.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısı ve alınan kararların butlan ile malul olmasına karşın ticaret sicil müdürlüğünce tescil edildiğini ileri sürerek, buna ilişkin ticaret sicil işlemine itiraz etmiştir.
Yargıtay 11.HD.’nin 2013/12420 E- 2014/2593 K. sayılı, 14.02.2014 tarihli ve yine aynı Dairenin 2015/12786 E- 2017/665 K.sayılı, 08.02.2017 tarihli emsal kararları da dikkate alındığında, 6102 sayılı TTK.’nın 34. madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, ticaret sicil memurluğu kararlarına karşı ancak ilgililer itiraz edebilir. Somut olayda davacı, tüzel kişinin ilgilisi konumunda olmadığından ve ilgililerin kim olduğu aynı yasanın 28. maddesinde gösterilmiş olduğundan, davacı vekilinin müvekkilinin davada aktif dava ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekeceği yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Yine davacı vekilince genel kurulda sahtecilik yapıldığı iddiasıyla başlatılan C. Başsavcılığı dosyası getirtilip incelenmeksizin karar verildiği ileri sürülüp istinaf nedeni yapılmıştır. İlk derece mahkemesi red karar ve gerekçesi kapsamında bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin Mahkememiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine dair;
HMK.’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tararihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.