Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/253 E. 2018/1003 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/253
KARAR NO : 2018/1003
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2017
NUMARASI : 2017/2464 Esas – 2018/321 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul İli … parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesini davalı …’den 23/07/2012 tarihinde satın aldığını, söz konusu tarihte diğer 1/2 hissenin ise davalı …’ya ait olduğunu, taşınmaz üzerinde … Bankası …bank ve diğer bankalar lehine bir kısım ipotekler bulunduğunu, bu ipoteklerin diğer ortaklar ve davalı şirket için kullanılan kredi ve kefaletler nedeniyle konduğunu, bankalar tarafından konan ipoteğin terkini için davalı şirketten talepte bulunulduğunu, müvekkilinin de davalı şirketin borcunu ödemek zorunda kaldığını, bu kapsamda müvekkilin banka hasabından davalı şirketin …Bankasında ve…bank A.Ş.’ de bulunan banka hesaplarına çeşitli tarihlerde toplam 7.003.588,83 TL ödeme yaptıklarını, adı geçen bankalar tarafından davalı şirketin hesabına yapılan bu ödemelerin otomatik olarak borçlarından dolayı çekildiğini, davalıların birlikte hareket ederek ipotek nedeniyle borçlarını ödemedikleri takdirde lehine ipotek tesis edilen bankalar tarafından taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takip yapılabileceğini düşünerek kredi borcunu ödemediklerini, müvekkilinin de söz konusu şekilde icra takibine maruz kalıp taşınmazın satışına engel olmak için davalıların borcunu ödemek zorunda kaldığını, TMK. 884. ve TBK. 127. maddeleri uyarınca davalıların borcunu ödediklerinden dava dışı bankaların alacaklarının müvekkiline geçtiğinden bahisle, ipotek bedeli olarak ödenen 7.003.588,83 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, davalılar … ve … yönünden kefaletteki miktar ile sınırlı olmak üzere, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’a ait 1/2 payın 20/07/2012 tarihli satış sözleşmesi ile davacıya devredildiğini, sözleşmenin 2. maddesinde açıkça ipotek bedellerinin satış bedelinden mahsup edileceğinin yazılı olduğunu, buna rağmen dava açılmasının iyi niyetle bağdaşmadığını, yapılan satış sözleşmesinden önce müvekkili … ile diğer davalı …’nın müvekkili şirketin bankalardan çektiği kredi sözleşmelerine kefil olduklarını, davacı şirketin müvekkili …’den satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipotekleri ödediğini ve bu hususta kefillerin hiçbirine bildirimde bulunmadığını, söz konusu ödenen bedellerin kefillerden istenemeyeceğini, borçlu müvekkili şirketin temerrüde düşmediği için kefillerin sorumluluğunun olmadığını, yukarıda da belirtildiği üzere satış sözleşmesine istinaden kredinin kapandığını, davacının aksi durumda rücu belgesi alması gerektiğini, ancak bundan sonra müvekkili … ile diğer davalı … aleyhine dava açabileceğinden husumet nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, ipotek borçlarının ödenmesine rağmen davacının terkin hususunda dava açmadığını, davacı tarafından sadece borçlu … firmasına karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip yapıldığını, kefiller aleyhine takip yapılmadığını, itiraza rağmen itirazın iptali davası açmadığını, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/381 esas sayılı dosyası ile müvekkili … ile davacı şirket aleyhine muvazaa nedenine dayalı tasavuffun iptali davası açıldığını, bu davaya verdikleri cevap dilekçesinde satış bedelinin ipotek bedellerine mahsubunun kabul edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … .vekili savunmasında özetle; müvekkilinin davalı şirket ile dava dışı … pazarlama A.Ş.’ nin ortağı iken hisselerinin tamamını …Ltd. Şti.’ ne devir ve sicile tescil ile ilan ettirdiğini, söz konusu sözleşmede hisse bedeli ve hissenin nasıl ödeneceği hususunda düzenleme bulunduğunu, temlik alan şirketin taahütlerini zamanında yerine getirmemesi üzerine yeni protokol ve ek protokuller düzenlendiğini, bu işlemler sırasında … Tic. Ltd. Şti. ve şirket yetkilisi …’un şirket işlerinin yürütülebilmesi ve borçların ödenebilmesi için kredi alma ihtiyacı duyduğunu, kredi alınması için de müvekkilinden yardımcı olmasını istediklerini bu kapsamda dava konusu taşınmazın 1/2 hissesine ipotek konarak kefil sıfatıyla sözleşmeye imza attıklarını, yukarıda yazılı şirket ve davalı …’un protokol hükümlerini ihlal etmesi sonucunda müvekkilinin devir bedelinin bir kısmına mahsuben kendilerinden temlik alacağı taşınmazı almaktan vazgeçip protokolde yazılı devir ve temlik bedelinin nakte dönüştüğünü, tarafların bir araya gelerek … Tic. Ltd. Şti.’ne devri gereken … parseldeki tapu kaydının devri konusunu ileri bir tarihe atarak söz konusu şirketin ve yan kuruluşlarının borçlarından dolayı …’nın verdiği kefaletlerinin tamamen kaldırılması halinde tapu devir işlemlerinin yapılacağı hakkında mutabakat sağlandığını, sonuçta kredi veren tüm kuruluşlardan …n’ın kefaret sebebiyle sorumluluğunun kalmadığına dair yazılar aldığını ve müvekkilinin kefaletlerdeki sorumluluğunun sona ermesi sonucunda 13/09/2012 tarihli protokol düzenlenerek müvekkilinin …’nin isteği doğrultusunda dava konusu taşınmazın üçüncü şahıs …’a devri konusunda kendisini vekil tayin ettiğini, satış bedelinin 17.650.000,00 TL olarak gösterildiğini, müvekkilinin ilgili bankalardan kefaletlerin sona erdiğine ilişkin yazı cevapları aldıktan sonra devri gerçekleştirdiğini, satış sözleşmesinin tarafının müvekkili olmadığını, alıcının talebi üzerine … özel vekili olarak kaydedilip satış işleminin gerçekleştirdiğini, ipotek bedellerinin sözleşme uyarınca ödendiğini, ödemelerin kredi alacaklısı bankalara değil satıcı firmanın hesaplarına yatırıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 06/07/2017 tarihli, 2017/2464 Esas – 2018/321 Karar sayılı kararında;
“…Mahkememizce Yapılan Değerlendirmede:davacı vekilinin davasının; davacı şirketin dava konusu taşınmazın 1/2 hissesini davalılardan …’tan 23/07/2012 tarihinde satın aldığını, taşınmaz üzerindeki ipoteklerin, iktisap tarihinden önce alacaklıları olan ve bu ipotekleri tesis eden bankalara, davacı müvekkili tarafından ödenmesi sebebi ile artık davalıların ipotek borcunu dava dışı bankalara ödeyen davacıya, (davalı …’nin diğer davalı şirketlerin sahiplerinden ve davalı …’dan diğer davalı şirketin o zamanki ortaklarından olduğunu ve taşınmazın satılmaması için ipoteklerin kaldırılabilmesi için dava dışı ipotek alan bankalara ödenen tutarların bu borçlardan sorumlu olan davalılardan tahsilinin gerektiği- davalılar/kefiller …ve …an kefalet limitleri ile sınırlı olmak üzere sorumlu oldukları iddia edilmiş olup) ödediği toplam 7.003.588,83 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile tahsili isteminden ibaret olduğu anlaşılmış olup, dava dışı bankalara asıl borçlu olanın davalı tüzel kişi şirket … A.Ş. ve diğer müteselsil kefillerin de gerçek kişi davalılar olan … ve … olduğu, gerçek kişi davalılardan kefalet limitleri ile sınırlı olarak alacak tahsili talebinde bulunulduğu da dikkate alınmış olup: buna göre de, taraflar arasındaki hukuki ilişki ve dosyaya sunulan vakıalara göre, para alacağı konulu davada alacağın kaynaklandığı taşınmazın, daha önceden 1/2 hissesinin … ve 1/2 hissesinin … şeklinde hisse dağılımı var iken 23.07.2012 tarihli satış ile davacının, …’a ait 1/2 hisseyi satın alması ile artık bu iktisap tarihinden itibaren hissedar yapısının 1/2’sinin davacı … Nakliyat A.Ş. ve 1/2′ si davalılardan … olacak şekilde değiştiği; dava ile ilgisi olmamakla beraber …’ya ait hissenin de davacı şirketin dava dışı yetkilisi … tarafından satın alındığı; davacı şirket tarafından taşınmazın hissesinin iktisabı tarihinde üzerinde ipoteklerin bulunduğu ve basiretli tacir gibi davranma mükellefiyetinde olan davacı şirketin, üzerinde ipotekleri olan taşınmazı iktisap etme kararı vererek uyguladığı görülmüştür. Davalılar… ve … vekili cevap dilekçesinde de belirtilen ve davacı tarafından varlığı itiraza uğramayan satış sözleşmesinin 2. maddesinde ipotek bedellerinin satış bedelinden mahsup edileceği belirtilmiştir. Bu rızai akitte tarafların iradesinin bu şekilde oluştuğu ve davacı tarafından iktisap edilen taşınmazı, satış bedelinden bu ipotek bedellerinin mahsup edilerek düşülmesi sebebiyle, yani, davacının mahsup edilmiş bedelle taşınmazı edinmesi sebebi ile sonradan ipotek bedellerini dava dışı bankalara ödemesinden kaynaklı olarak davalılardan alacaklı olduğuna ilişkin talebi hukuken himaye edilememiş ve yerinde görülmemiş, bu çerçevede taraflar arasında varlığı inkar olunmayan gayrimenkul satış sözleşmesinin 4.1 maddesine göre banka kredi risklerinin 15.000.000 TL’sinin satış bedeline mahsup edildiğinin kararlaştırılması ve 3. maddesine göre de sözleşmenin, taşınmazın ipotekleri ile birlikte devralınması sözleşmesi olduğu ve bunun da tapu kayıtları ile birlikte taraflar arasındaki ihtilafta, sözleşmeyi akdeden tarafların lehine ve aleyhine hukuken değerlendirilmesi sonucunda mahkememizdeki davada bankalara ödenen 7.003.588,83 TL’nin rücuen tahsilinin talebi yerinde görülmediği…”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde;
Müvekkili şirketin İstanbul İli … parsel sayılı 6.380,04 m2 yüzölçümü taşınmaz üzerinde bulunan 2 bodrum 1 zemin 3 normal katlı taşınmazın 1/2 hissesini davalı …’tan 23.07.2012 tarihinde satın aldığını, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı tarihte taşınmazın 1/2 hissesinin ise davalı …’ya ait olduğunu, satış tarihinde taşınmazın üzerinde …Bankası A.Ş., …bank A.Ş. ve diğer bankalar lehine bir kısım ipotekler bulunduğunu, bu ipoteklerin gerek satıcı olan davalı … ve taşınmazın eski maliki … gerekse satıcı …’un yetkilisi ve/veya ortağı davalı şirket ile dava dışı şirketler için alınan banka kredileri ve kefaletler nedeniyle bankalar tarafından konulduğunu,
Müvekkilinin taşınmazı satın aldıktan sonra taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için davalı … Makina San.ve Tic.A.Ş.’nin ve müşterek borçlu müteselsil kefil olan diğer davalıların borcuna karşılık olmak üzere, davacı şirketin … Bankası Yenibosna Ticari Şubesinde bulunan banka hesabından, davalı … Makina San.ve Tic. A.Ş.’nin ve müşterek borçlu müteselsil kefil olan diğer davlıların borcuna karşılık olmak üzere, davacı şirketin … Bankası Yenibosna Ticari Şubesinde bulunan banka hesabından davalı … Makina San ve Tic.A.Ş.’nin…Bankasında bulunan banka hesabına ve …bank A.Ş.’de bulunan banka hesabına farklı tarihlerde ve farklı miktarlarda toplamda 7.003.588,83 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin, davalıların bankalara olan borcunu davalı … Makinenin alacaklı bankalarda bulunan banka hesaplarına havale ettiğini, davalıların banka hesaplarına geçen ödemelerin otomatik olarak alacaklı bankalar tarafından çekildiğini, davalıların müvekkiline bu ödemeler nedeniyle herhangi bir geri ödeme yapmadıklarını, 20.07.2012 tarihli satış sözleşmesi incelendiğinde müvekkili şirketin taşınmazı sözleşmenin 1.maddesi uyarınca 19.000.000,00 TL bedelle satın aldığını, …’un tüm ipotek bedelinin 15.000.000,00 TL olduğunu beyan ve taahhüt ettiğini, ancak taşınmazın satış ve devir işleminden sonra söz konusu kredi ve kefaletlere ilişkin ipotek tutarının 25.000.000,00 TL olduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin fazladan 10.000.000,00 TL ipotek bedeli ödemek zorunda kaldığını, bu fazla ödenen bakiye bedelle ilgili Bakırköy 4.ATM’nin 2016/96 sayılı dosyası ile ikame edilen asıl dava yönünden davalılar adına ödemek zorunda kalınan 115.820,00 TL ile birleşen dava yönünden davalılar adına ödemek zorunda kalınan 2.798.252,33 TL dışında, Bakırköy 5.ATM’nin 2016/97 Esas sayılı dosyası ile 104.508,00 TL, Bakırköy 6 ATM’nin 2016/105 Esas sayılı dosyası ile 360.700,00 TL bedellere istinaden aynı neviden alacak davaları ikame edildiğini, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak 15.000.000,00 TL tutarındaki ipotek bedellerini ipotek ve kefaletler nedeniyle açılan hesaplara yatırıp ipoteklerin kaldırılmasını beklerken borçların 25.000.000.00 TL civarı olduğunu öğrendiğini, yukarıda da izah edildiği üzere 10.000.000,00 TL fazla ödeme yaptığını, mahkemece tüm deliller değerlendirilmeden hatalı ve eksik inceleme yapılarak hüküm oluşturulduğunu, delil listesinde bildirdikleri delillerin toplanmadan gerekli incelemeler yapılmadan karar verildiğini,
İzah edilen nedenlerle Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.07.2017 tarihli, 2016/107 Esas – 2017/588 Karar sayılı kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, istinaf incelemesi neticesinde bu kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; taşınmaz hissesi alım – satım sözleşmesine göre ipotek bedeli satış bedelinden düşülmek sureti ile satıcıya, bakiye bedel ödendiğini, davacı tarafın, kredi borcunu, taşınmaz bedelinden düşmek sureti ile peşinen aldığını, bu durumun, davacı şirket aleyhine, Bakırköy 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/381 E. sayılı dosyası ile yürütülen davaya verdiği cevapta, eldeki dosyanın davacısı olan bu şirket tarafından, ipotek bedellerinin, satış bedelinden mahsup edilmek sureti ile satış bedelinin karşılandığı yönünde itiraf edildiğini, davacının Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilgili dosyasında ipotek bedellerinin satış bedelinden mahsup edildiğinin bildirilmişse de davada talep edilen alacak 15.000.000,00 TL bedelin mahsubundan sonra fazla ödenen bakiye olduğu şeklinde yeni bir iddia ortaya attığını, ancak tarafların ilk derece mahkemesi aşamasında iddia ve savunmalarını ortaya koyduklarını ve HMK m.357/1 kapsamında, ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmaya ilişkin taleplerini, istinaf incelemesi sırasında değiştirilemeyeceğini veya genişletilemeyeceğini,
Davacı tarafın, cebri icra tehdidi ile borçları ödediğini ileri sürdüğünü, ancak, bu konuda aleyhine yapılan icra takibinden, hatta kendisine çekilen ihtarname varsa bunlardan bahsetmediği gibi, delilleri arasında, böyle bir beyan ve açıklamaya da yer vermediğini,
Davacı taraf beyanlarından anlaşıldığı üzere; eldeki davanın esasını teşkil eden hususun, davacı ile alım-satım sözleşmesini yapan davalılar arasındaki hukuki ilişkide, davacının yanılmış veya yanıltılmış olmasından doğan zararın tazminine ilişkin olduğunu,
Davalılarca dosyaya sunulan beyan ve belgelerden de açıkça anlaşılacağı üzere, alım-satım sözleşmesinin yapıldığı sırada tarafların, ipotek bedellerini, satış bedelinden mahsup etmek sureti ile ödeme planı yaptıklarını, bu duruma göre davacı tarafın satış bedelinin tamamını satıcıya ödemeyip öncelikle, ipotekli borca karşılık ödemede bulunduğunu, artan kısmını satıcıya ödediğini, ödemelerin de satıcının banka hesabına yapıldığını, davalının bu olayda bir sorumluluğu olmadığını belirterek, haksız ve kötü niyetli istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemştir.
DELİLLER
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.07.2017 tarihli, 2016/107 Esas – 2017/588 Karar sayılı dosya kapsamı.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacının ipotekle yükümlü olarak satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipotek bedellerini, ipotek alacaklısı bankalara ödemek sureti ile ipoteklerin kaldırılmasını sağladığı, ipotekler nedeni ile ödenen tutarın davalılardan tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
HMK.’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı ile davalılardan taşınmazın 1/2′ sinin maliki olduğu anlaşılan … arasında imzalandığı ihtilafsız olan 20.07.2012 tarihli Gayrımenkul Satış Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 1. maddesinde davalı satıcı …un, sözleşmede satışa konu taşınmazdaki 1/2 hissesini davacı alıcıya 19.000.000 TL karşılığında satmayı teklif ettiği, alıcının da sözleşmenin diğer maddeleri kapsamında taşınmazı almayı kabul ettiği, sözleşmenin 2. maddesinde sözleşme imzalandığı tarihte borç riskinin yaklaşık 15.000.000 TL kadar olduğunun belirtildiği, sözleşmenin 4.1 maddesinde taşınmazın devir tarihi itibariyle banka kredi riskinin 15.000.000 TL’sinin satış bedeline mahsup edildiği, alıcının tapu devrinden itibaren ipoteklerin bakiyesini kapatmak için satıcı hesabına ödemeler yapacağı, satıcının da bu bedelleri ipotek lehdarı bankalara aktararak ve bu şekilde taşınmaz üzerindeki ipoteklerin fek edileceği, alacının gerektiğinde bu lehdar bankalara satıcı adına da ödemeler yapabileceği, bankalara yapılan ödemelerin satıcıya yapılmış kabul edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine sözleşmenin 4.2. maddesinde alıcının 19.000.000 TL tutarındaki satış bedelini en geç 31.12.2013 tarihine kadar kısım kısım makbuz karşılığında veya satıcının banka hesabına yapacağı, satıcının yapılan ödemeleri öncelikle ortağı bulunduğu şirketlerin banka kredi borçlarını kapatarak ipoteklerin fekkini sağlayacağının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin 6. maddesinde ise satıcının sözleşmeye aykırı davranması veya kendisinin veya ortağı olduğu şirketlerin ilgili bankalara olan yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde alacının sözleşmeyi feshedebileceği, fesih halinde alıcının satıcıya herhangi bir ödeme yapmayacağı, bunun yerine bankaların mevcut risklerini kapatıp ipoteğin fekkini sağlayacağı ve cezai şart talep edebileceği düzenlenmiştir.
Tüm bu sözleşme hükümleri ile davacı tarafın dava konusu yaptığı ödemeleri kredi alacaklısı bankalara değil, asıl kredi borçlusu … A.Ş.’ nin bankadaki hesaplarına yapmış olması da dikkate alındığında, sözleşmede satışa konu taşınmazın satış bedeli olarak belirlenen tutarın, kredilere ilişkin ipotek borcunun mahsubu ile belirlenen tutar olduğu anlaşılmakla, tapuda ipotekle takyidatlı olarak taşınmazı satın alan ve basiretli tacir gibi davranmak zorunda olan davacı yanın istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Sözleşme bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hisse satım bedelinin, ipotek bedeli düşülerek belirlendiği kanaati oluşmaktadır. Davacı, daha sözleşme yapılırken, basit bir araştırmayla ipotek kapsamındaki borç tutarını öğrenebilecek durumdadır. Taraflar, ipotek riskinin yaklaşık değerini beyan etmiş, bu tutardan daha fazla borç çıkması halinde satıcının sorumlu olacağına dair herhangi bir kayıt konulmamıştır. Davacı, sözleşme yapılırken iradesinin fesada uğratıldığını da iddia ve ispat etmemiştir. Bu tespitlere göre davacının taşınmaz hissesini, üzerindeki takyidatlarla satın aldığının ve ipotek bedellerinin mahsubu ile satım bedelinin kararlaştırıldığının, bunun sonucu olarak ipotek bedellerinden davacının sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri bu nedenlerle yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi. 04/10/2018
KANUN YOLU : HMK 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.

.