Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/251 E. 2018/1269 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/251
KARAR NO : 2018/1269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2017
NUMARASI : 2014/527 2017/503
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen rücuen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı, süresinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde nakliyat blok sigorta poliçesi ile muhtelif dondurma ürünlerinden oluşan sigortalı …. A.Ş.’ne ait 33 palet, muhtelif dondurma ürünlerinden oluşan emtianın, davalı tarafa ait … plakalı çekici ve… plakalı yarı römork ile Karacabey/Bursa’dan Karatay/Konya’daki teslimat noktasına götürülmek üzere 16.04.2013 tarihinde sevk edildiğini, ancak 17.04.2013 tarihinde varış yerinde alıcının deposunda araçtan tahliyesi esnasında aracın ısı derecesinin yüksek, dondurma emtiasının ettirmiş, formunu kaybetmiş olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin bu zararla ilgili olarak sigortalısına 13.128,00 TL ödeme yaptığını, davalı taşıyıcının bu zarardan sorumlu olduğunu belirterek, bu tutarın sigortalıya ödeme tarihi olan 24.05.2013 tarihinden itibarin işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkiline ait aracın şoförü ….’in imzasının bulunduğu iddia olunan tutanaktaki imzanın…’e ait olmadığını, söz konusu tutanağın, daha sonra ve müvekkilinin bilgisi olmaksızın haricen düzenlendiğini, söz konusu hasar iddiası ile ilgili olarak müvekkiline ihtar gönderilmediğini, thermokingin +23 derecede olduğu iddiasının doğru olmadığını, nitekim dosya kapsamına ibraz olunan casus cihazı incelendiğinde de 17.04.2013 tarihinde böyle bir ısının varlığına dair kaydın olmadığını, casus cihazının dökümlerinden, ürünlerin araca yüklenmeden önce bozuk olduğunun anlaşıldığını, aksi halin kabulünde -25 C’de olan ürünün araca yüklendiğinde, ortamın ısısını düşürmesi gerekirken, bu yönde ısı değişiminin yaşanmadığını, bu durumun ürünün araca yüklenmeden önce, iddia edildiği gibi -25 C’de olmadığının kanıtı olduğu, öte yandan ekspertiz raporunda bozulan emtianın imha edilme tarihinin belli olmadığını, imha belgelerinin ibrazı ile bu belgelerin sigorta şirketine iletileceği yönünde anlatım varken, aynı ekspertiz raporunda bu defa imha tutanağının rapora ekli olduğunun belirtilmesinin çelişki olduğunu, kaldı ki imha işleminin yerel idare nezdinde gerçekleştirilmesinin gerektiğini, oysaki imha tutanağında yerel idare yetkililerinin imzasının olmadığını, davacı tarafından sunulan ısı casus kayıt cihazj kayıtlarından öncelikle söz konusu cihazın taşımanın yapıldığı aracın içerisine yerleştirilip yerleştirilmediğini, bu cihazın bu taşımada kullanılıp kulllanılmadığını, taşıma sırasında araç içerisinde bulunup bulunmadığının tespiti yapılmadığı gibi dosyadi iki farklı kayıt cihazı verisinin delil olarak sunulduğunu ve bu veriler karşılaştırıldığında iki kaydın birbiri ile çeliştiğini, gönderen … firmasının, müvekkiline ilgili taşımanın navlun bedelini tam olarak ödediğini, hasar iddiası ile ilgili ilk ekspertiz incelemesinin hasarın fark edildiği tarihten 8 gün sonra olan 25.04.2013 tarihinde yapıldığını, söz konusu dondurmanın plastik kaplar içinde bulunduğunu, erime olması halinde dahi bu dondurmanın erimeye rağmen yeniden değerlendirmesinin mümkün olup olmadığının, plastik kaplarının imha edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında; davalının taşıma işlemini ifa ederken çalıştırdığı kişinin özensiz ve ağır kusurlu hareketlerinden dolayı emtianın tamamen zarara uğradığı, her ne kadar yazılı olarak ihbar ve bildirim yapılmamış ise de bu durumun dava hakkını düşürmediği, ispat sorunu olduğu, davacının sunduğu deliller ve alınan bilirkişi raporu ile yükün hasara uğramasının ve zayi olmasının davalının kusurundan ileri geldiğinin ispatlandığı, şoförün depoya teslim sırasında bir tutanak imzaladığını tevilli olarak ikrar etmesi karşısında, imzanın kendisine ait olup olmadığının önemi olmadığı, A.T.K. Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporda imzanın ilgilisine ait olup olmadığının kesin olarak belirlenemediği, expertiz raporunda zarar miktarının fatura bedeli ve poliçe hükümlerine göre usulünde belirlendiği, bilirkişi raporunda da zarar ve ödeme miktarının incelendiği, davacı … şirketinin poliçedeki sorumluluğu gereğince kendi sigortalısına fatura bedelinin %10’unu ödediği, diğer sorumlular hakkında açılan bir kısım davaların derdest olduğu, somut olayda davacının ödediği miktarı davalıdan talep etmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
TTK’nın 889. maddesi uyarınca, malın ziyaı veya hasarı açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilenin en geç teslim anına kadar ziyaı veya hasarı bildirmesi gerektiğini, dava konusu olaya ilişkin olarak davalıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, imza incelemesi yapılan evrakın o tarihte müvekkili firmanın çalışanı olan …’e ait olmadığının ortaya çıktığını, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin de aynı yönde rapor tanzim ettiğini,
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, ihbar yapılmamış olmasının dava şartı değil ispat sorunu olduğunu belirttiğini, ancak imzası ispatlanmamış belgeye dayanılarak davanın kabulüne karar verdiğini,
Açıklanan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, emtia taşıma sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı nezdinde taşıma rizikolarına karşı sigortalı emtianın alıcısına teslim edilmek üzere davalı tarafından taşındığı, davacının emtianın taşıma sırasında tamamen hasarlandığından bahisle sigortalısına tazminat ödediği, hasarın bu taşıma sırasında meydana geldiği iddiasıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, davalı tarafın ileri sürdüğü istinaf sebepleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava konusu taşıma, yurt içi kara taşıması olup, davalı taşıyıcının sorumluluğu TTK hükümlerine göre belirlenmelidir.
TTK’nın 875/1. maddesi uyarınca, taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.
Aynı Kanun’un 876. maddesi uyarınca, ziya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Aynı Kanun’un 877. maddesi uyarınca, taşıyıcı, taşıma aracındaki arızaya, taşıtı kiraladığı kişinin onun temsilcilerinin veya çalışanlarının kusuruna dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.
Somut olayda taşımaya konu dondurma emtiasının davalı taşıyıcıya teslim edildiği ihtilafsızdır. Davalı, emtiayı taşınmak üzere teslim alırken taşıma belgelerine, emtianın hasarlı teslim alındığına dair herhangi bir itirazi kayıt düşmemiştir. Bu durumda davalının, emtiayı sağlam olarak teslim aldığının ve hasarın taşıma sırasında oluştuğunun kabulü gerekir.
Hasar ihbarının usulünce yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesinde; Emtianın alıcıya teslimi sırasında, davalı taşıyanın şöförünün de imzasının bulunduğu bir belge (tutanak) sunulmuştur. Davalı vekili bu tutanaktaki imzanın sürücüye ait olmadığını savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda imzanın sürücüye ait olmadığına dair tespit yapılmışsa da mahkeme, bu raporu yeterli görmeyip A.T.K. Fizik İhtisas Dairesinden rapor almıştır. Bu raporda, imzanın basit tersimli olması nedeniyle sürücüye ait olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir. Bu durumda adli tıp raporunun, dosyadaki diğer delillerle değerlendirilmesi gerekir.
Duruşmada tanık olarak dinlenen davalı şoförü, emtianın teslimi sırasında kendisine bir belge imzalatıldığını, ancak ne olduğunu bilmediğini söylemiştir. Bu durumda, şoförün katılımıyla hasar tutanağının düzenlendiğinin kabulü gerekir.
Diğer taraftan, süresinde hasar ihbarının yapılmaması, davacının tazminat talep hakkını sona erdirmez. Çünkü, TTK’nın 889. maddesi uyarınca, eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır. Bildirimde, zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi şarttır. Birinci fıkradaki karine, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi hâlinde de geçerlidir.
Bu yasal düzenlemeye göre, süresinde hasar ihbarının yapılmaması halinde, hasarın taşıma sırasında oluşmadığına dair taşıyıcı lehine bir karine oluşur. Yani, hasarın taşıma sırasında oluştuğunu ispat yükü taşıtana geçer.
Somut olayda yapılan teknik incelemeler ve tüm dosya kapsamına göre; davalının, taşımanın başlangıcında imzaladığı “FRİGOFRİK ARAÇ YÜKLEME FORMU” ile taşımayı -25 santigrat derecede yapmayı taahhüt ettiği halde, dosyadaki teknik tespitlere ve ısı ölçümlerine göre bu ısıda taşımadığı, dondurmanın erimesine sebebiyet verecek ısıda taşıdığı sabittir. Bu durumda, hasarın taşıma sırasında meydana geldiği sabit olup hasar ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının tartışılmasına da gerek bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yapılan bu hukuki açıklamalar ışığında, davalı taşımacının sorumluluğunu ortadan kaldıran bir durumun varlığını iddia ve ispat etmediğinden, oluşan zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-a)Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,
b)Bakiye 672,57 TL istinaf nispi harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 362/1-a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.