Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/242 E. 2018/212 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/242
KARAR NO : 2018/212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/09/2015
NUMARASI : 2015/723 2015/619
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Genel Kurulunun Toplantıya Çağrılması
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; TTK’na göre Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyelerinin bilgi almak ve inceleme hakkının bulunduğu, TTK’nun 392/1 mad. göre, yönetim kurulu üyelerinden her biri şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteme, soru sorma ve inceleme yapma hakkına sahip olduklarını, bir üyenin istediği herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınmasının reddedilemeyeceğini, ağır ve kapsamlı sorumluluğunun bir gereği olarak her yönetim kurulu üyesinin şirketin bütün iş ve işlemleri hakkında bilgi almaya hakkı olduğunu, bu hak aynı zamanda üyenin güvenilirliğine ve özenine bırakılmış bulunan yönetim görevinin ve şirket ile üye arasındaki ilişkinin gereği olduğunu, bilgilendirilen üyenin yönetebileceğini ve doğru zamanda, doğru kararı alabileceğini bu sebeple üyeler arasında fark olmadığını, bilgi vermenin verecek kişi yönünden bir yükümlülük olduğunu, müvekkili …’un davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, şirketin ortaklarının pay oranlarının; … ve 3 çocuğunun %48, … ve 3 çocuğunun %48 ve….’un %4 şeklinde olduğunu, şirketin yönetim kurulu başkanının ….. olduğunu ve yönetim kurulu üyesi olan müvekkili …’a TTK’na göre “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkını” tanımadığını, görevini yapmasına mani olduğunu, …’un şirket merkezini ve fabrika binasını kilitleyerek kapattığını, güvenlik görevlilerine müvekkilini binaya sokmamaları hususunda talimat verdiğini, bunun üzerine müvekkilinin 15.06.2015 ihtarı keşide etmek süretiyle TTK 392/4.maddesinin uygulanması gerektiğini, müvekkiline şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteme, soru sorma ve herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belge üzerinde inceleme yapma hakkını kullanabilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı …’un şirket nezdindeki belge inceleme taleplerinin reddedilmediğini, şirketin faaliyetine devam etmesi halinde uğrayacağı zararın önüne geçilebilmesi için davacı da dahil olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerinin 24/01/2014 tarihinde şirket faaliyetlerinin durdurulması kararı alındığını, şirketin gayri faal olduğunu, davacı …’un gayrıfaal halde olan şirketin tasfiyesini reddettiğini, 25.12.2014 tarihli ve 3 sayılı kararında gayrıfaal bir işrketin 3.500 m2 kapalı alanı bulunan binada sadece iki üç kişinin bulunmasının ekonomik olmadığını, dolayısı ile şirketin daha küçük bir ofise taşındığını, davacının dayanaklarında TTK 392/4. maddesindeki durumların gerçekleşmediğini, davacı yanın şirketten de bir inceleme talebinin olmadığın belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesi 03/09/2015 tarih 2015/723 esas 2016/619 karar sayılı ilamı ile, TTK 392/1,3ve 4.bentleri gereğince davacı olan yönetim kurulu üyesinin şirketin tüm iş ve işlemleri ile ilgili yönetim kurulu toplantısı veya toplantı dışı bilgi alma ve inceleme yapmaya yönelik kanuni hakkının engellenmesine ilişkin her türlü murazanın önlenmesine ve giderilmesine karar vermiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.H.D’si 14/03/2017 tarih, 2015/13600 E., 2017/1511 K sayılı ilamı ile, kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermiştir.
Davalı şirket vekili 21/11/2017 tarihli dilekçesi ile, ilk derece mahkemesi kararından sonra 28/12/2015 tarihli şirket genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulu üyeleri seçildiğini, davacının yeni yönetim kurulu üyeleri arasında yer almadığını, dolayısıyla TTK 392. maddesinden yararlanamayacağını, mahkeme kararının icraya konulması üzerine kararın infazı için müvekkili şirketin binasına gelindiğini, bu durumu icra mahkemesinde şikayete konu ettiklerini belirterek 2015/723 E. 2015/619K sayılı ilamının hüküm fıkrasını ” davacı yönetim kurulu üyesi …’un yönetim kurulu üyeliği devam ettiği sürece veya yönetim kurulu üyeliğinin başlangıç ve bitiş tarihleri arasındaki dönemlerle sınırlı olarak ” şeklinde tavzih edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep üzerine ilk derece mahkemesi 11/12/2017 tarihli kararında, infazda tereddüt oluşturacak ve tavzihi gerektirir bir durum söz konusu olmadığından ayrıca davacının talebinin infaz sorunu ile ilgili olduğundan reddine karar vermiştir.
Bu son karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, yönetim kurulu üyesinin şirketin iş ve işlemleri ile ilgili bilgi isteme hakkına yöneliktir.
İlk derece mahkemesi davacının talebi doğrultusunda murazanın giderilmesine karar vermiştir. Bu karardan sonra davalı vekili murazanın giderilmesine yönelik kararın tavzih yoluyla sınırlandırılmasını talep etmiştir.
Talep üzerine ilk derece mahkemesi 11/12/2017 tarihli kararında, infazda tereddüt oluşturacak ve tavzihi gerektirir bir durum söz konusu olmadığından ayrıca davacının talebinin infaz sorunu ile ilgili olduğundan reddine karar vermiştir.
Davalı vekili bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
TTK 392/4 fıkrasında, ”Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.” düzenlenmiştir. HMK.’nun 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda, olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili aynı Yasa’nın 352. maddesi gereğince istinaf mahkemesince de bir karar verilmesi mümkündür.
Bu yasal düzenlemeler karşısında istinaf başvurusuna konu edilen ek kararın, tıpkı asıl karar gibi kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 352. maddesi gereğince, caiz olmayan istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- HMK 352 .maddesi uyarınca, caiz olmadığı tespit edilen istinaf başvurusunun usulden reddine,
2-Davalı …. A.Ş. vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının talep halinde iadesine,
3-Davalı …. A.Ş. tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK352.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.06/03/2018
KANUN YOLU : TTK 392/4.maddeleri uyarınca karar kesindir.