Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/236 E. 2018/750 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/236
KARAR NO : 2018/750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2017
NUMARASI : 2016/803 2017/498
DAVANIN KONUSU : Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkillerinin… Group şirketlerinin Irak şantiyelerinde işçi olarak çalıştığını, iş akitlerinin feshi nedeniyle tazminatlarının ödenmediğini, davalı ….AŞ aleyhine iş mahkemelerinde açılan davaların sonuçlandığını, ilama bağlı alacakların tahsili için davalı borçlu … Tic AŞ aleyhine icra takiplerine girişildiğini, ancak davalı borçlu şirketin herhangi bir mal varlığına rastlanılmadığını, hali hazırda sadece tabela şirketi olduğunu, 16.09.2011 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ve 29.07.2011 tarihli bölünme sözleşmesi ile diğer davalı … Taahhüt İnşaat AŞ arasında kısmi bölünmeye gittiğini, bu bölünme ile davalı ….AŞ’nin tüm mal varlıklarının, devam eden işlerinin, taşınmaz ve araçlarının davalı … Taahhüt İnşaat AŞ’ne geçtiğini, müvekkillerin hak ve alacaklarının ödenmesinde TTK 176.madde gereğince, kısmi bölünme nedeniyle davalı … Taahhüt İnşaat AŞ’nin ikinci dereceden ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek davalı borçlu … İnşaat Tic.AŞ’nin borçlarını ödeme kabiliyetinin bulunmadığına, bu haliyle kesin aciz vesikası alınma şartlarının doğduğuna, müvekkillerin hak ve alacaklarının ödenmesinde TTK 176.madde gereği kısmi bölünme nedeniyle davalı … Taahhüt İnşaat AŞ’nin ikinci dereceden ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Taahhüt İnş.AŞ vekili, müvekkili şirket ile borçlu diğer davalı şirketin farklı tüzel kişiliklere sahip iki ayrı şirket olduğunu, şirketler arasında bölünmenin eski yasa döneminde gerçekleştiğinden 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 176.maddesinin zaman bakımından uygulanamayacağını, davalı borçlu şirket açısından kesin aciz vesikası verilmesi koşullarının oluşmadığını, ayrıca müvekkil şirket ile davalı borçlu şirketin müteselsil sorumluluğu için öngörülen zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ve Tic.AŞ vekili, kesin aciz vesikası alınmasının şartlarının müvekkili şirket yönünden oluşmadığını, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun davada zaman bakımından uygulanabilirliğinin söz konusu olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇESİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı şirketler tarafından düzenlenen bölünme sözleşmesinin 11.maddesi; “Kısmi bölünmeye konu ve devam etmekte olan yurt içi inşaat faaliyetleri, yurt dışı inşaat faaliyetleri, yurt dışında şubeler aracılığıyla verilen türk hizmet faaliyetleri, bu işlere ilişkin motorlu taşıtlar, iş makinaları ile makine ve ekipmanları, demirbaşlar ve alacak/borçları, … İnşaat’a ait halen … İnşaatta bu işlerin yürütülmesinde çalışan ve devrine karar verilen personelin hizmet akitleri 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 6.maddesine göre … Taahhüt’e devredilecektir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, bu düzenlemeye paralel 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “İşyerinin veya bir bölümünün devri” başlıklı 6. Maddesi; “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır…” şeklinde olduğu, devreden işverenin devralan işveren ile birlikte sorumluluğunun 2 yıl ile sınırlı olduğu, ilgili maddede 2 yıllık sürenin devir tarihinden itibaren sınırlandırıldığı nazara alındığında ilgili sürenin hak düşürücü süre olduğu, somut olayda; bölünme işleminin tescil ile geçerlilik kazandığı 10/10/2011 tarihinden eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, kaldı ki bir an 6102 sayılı TTK’nın 176.maddesinin uygulanabileceği düşünülse bile; TTK’nın 176/2-c bendi gereğince, icra dosyalarında aciz vesikası bulunmadığı gibi aciz vesikası vermek için şartların da oluşmadığı gerekçeleriyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davanın davalı devreden …..AŞ’nin borçlarından devralan davalı … Taahhüt..AŞ’nin sorumlu olduğuna ilişkin tespit olduğu, 4857 sayılı iş kanunun uygulanmasındaki sürenin davalı borçlu ….AŞ yönünden geçerli olduğunu, aynı nedenlere dayalı olarak davacı işçiler dışında başka işçiler tarafından açılan İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/873 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, kesin aciz vesikası koşulların bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Davacılar, davalı borçlu işveren şirketin şantiyesinde işçi olarak çalıştıklarını, ilama bağlı işçi alacaklarının konu edildiği icra takiplerinin semeresiz kaldığını, davalı borçlu şirketin kısmi bölünmeye gittiğini, bu bölünme nedeniyle davacıların alacaklarından davalı devralan şirketin sorumlu olduğunun tespitini istemiş, davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK.’da şirketlerin bölünmesi düzenlenmemiştir. 03.07.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış olan 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 38.maddesinde yapılan değişiklik ile tam ve kısmi bölünme düzenlenmiştir. Yasa’da ana çerçeve düzenlenmiş ve Maliye Bakanlığı’na tam ve kısmı bölünme konusunda düzenleme yetkisi verilmiştir. Bakanlık bu yetkiye dayanarak, 16.09.2003’teki; 25231 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayınlanmıştır.
Buna göre (m.9) bölünmeye katılan şirketler, bölünme sözleşmesi hazırlarlar. Tebliğin 10.maddesinin 11.bendi uyarınca, bölünmeye konu varlıklarla bilirkişi istihdam edilen personelin de devredilmesi halinde devredilen iş gücünün hukuki durumuna ilişkin bilginin de, bölünme sözleşmesinde düzenlenmesi şarttır.
Somut olayda devrin işçiler yönünden sonuçları değerlendirilmiştir. Somut olayda İş Kanunu anlamında işyerinin devri söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 6.maddesinde, iş yerinin kısmen veya tamamen devrinin sonuçları düzenlenmiştir. Davalının sorumluluğunun anılan 6.maddeye göre tayini gerekir. Hukuki niteleme mahkemeye ait olup, talep İş Kanunu kapsamında kaldığından iş mahkemeleri görevlidir.
Açıklanan bu nedenlerle davacıların tespit hükmü almakta hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı ve harç ikmali hususlarında değerlendirmenin görevli mahkemece yapılması gerektiğinden, ilk derece mahkemesince, görevsiz olduğu halde işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından HMK 353/1.a.3.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi İş Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin, görevli mahkeme tarafından taraflara tebliğine dair;
HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11/07/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK. 353/1.a ve 362/1.c maddeleri uyarınca karar kesindir.