Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2322 E. 2020/1215 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2322
KARAR NO : 2020/1215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2018
NUMARASI : 2014/1650E. 2018/715K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen acentelik sözleşmesinden kaynaklan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin 08/01/2000 tarihinden itibaren davalının Düzce acenteliğini yaptığını, yasal geçerli bir sebep olmaksızın ve yazılı bir uyarı yapılmadan müvekkilinin partajının kapattığını ve bilgisayar ekranlarını tümüyle kapatıldığını, davalı tarafından gönderilen Beyoğlu …. Noterliğinin 23/12/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile acentenin sene başında verilen hedefleri gerçekleştiremediği gerekçesiyle acenteliğin feshedildiğinin bildirildiğini, ihbar süresi verilmeden acenteliğin feshedilmesinin hukuk ve hak ihlali olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tamamlanamamış işler ile kısa sürede yapılacak işler karşılığı uğranılan zarar için 5.000,00 TL, haksız fesih sebebiyle portföy ve denkleştirme tazminatlarının şimdilik 5.000,00 TL, eksik ödenen komisyon miktarının tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL, rapel, ek komisyon, basılı matbuat gönderim bedeli ve acenteliğin kapatılması giderleri için şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere, 12.000,00 TL maddi, 2.000,00 TL manevi zararın 17/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı ile 20.01.2000 tarihinde acentelik sözleşmesi yaptıklarını, tarafların hak ve yükümlülüklerinin sözleşmede tek tek belirtildiğini, davacı acentenin haksız sebeple feshedilmediğinden davanın reddi gerektiğini, davacı acentenin kendisine verilen hedefleri gerçekleştirmemiş olması nedeni ile sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davacının hedefleri gerçekleştirmemesinin iş ilişkisini devamını imkansız hale getirildiğini, acentenin verilen hedeflerin gerisinde kalmasının sebebinin, dikkat ve özen yükümlülüğünü, hak ve ödevlerini yerine getirmeyerek iyi bir yönetim uygulamaması olduğunu, davacı acentenin sözleşmesinin feshedilmesine rağmen davacının çalışmaya devam edebileceği sigorta şirketi bulunduğunu, sigortalı adına hareket eden davacı acentenin müşteri kaybı olmadığını, davacı acentenin kusurlu olduğunu, hedeflerin sürekli gerisinde kalması nedeniyle sözleşmenin devamının imkansız hale getirdiğini, komisyon alacağı ve portföy tazminatı alacağı bulunmadığını, manevi tazminat talebinin de haksız olduğunu, rapel ve ek komisyon bedelinin mutlak bir hak olmadığını, acentelik sözleşmesinin 16. maddesi uyarınca ödenip ödenmeyeceğinin şirketin takdirinde olduğunu, acentelik sözleşmesinin 21. ve 25. maddeleri uyarınca masraf ve giderlerden acentenin sorumlu olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda: ”… Konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen gerekçeli ve denetime elverişli raporlara itibar edildiği,taraflar arasında 20/01/2000 tarihli acentelik sözleşmesi bulunduğu, o tarihten beridir davacının davalının Düzce acenteliğini yaptığı, davalının Beyoğlu …. Noterliği’nin 23/12/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameleri ile davacının sözleşme gereğince kendisine senenin başında yazılı olarak bildirilen hedefleri gerçekleştirmemiş olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiği, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamalara göre davacının belirlenen hedefleri fazlasıyla gerçekleştirdiği anlaşılmakla davalının feshinin haksız olduğuna mahkememizce kanaat getirildiği, taraflar arasında trafik sigortaları yönünden önceki tarihlerde %17 olarak uygulanan komisyon oranının 2011 yılı Ocak ayından itibaren %10 oranına düşürüldüğü, sözleşmenin feshinin 2013 yılı sonu olduğu, davacı tarafından komisyon oranının düşürülmesine sözleşmenin feshine kadar ses çıkarılmadığı, bu durumda komisyon oranının davalı tarafından %10’a düşürülmesini davacının benimsediği, bu nedenle davalıdan eksik komisyon bedeli talep edemeyeceği, yine aynı nedenle denkleştirme tazminatının %10 oranından hesaplanan miktarda kabulü gerektiği, davacının fesih tarihinden önceki son 5 yıllık poliçe, prim, üretim ve komisyon geliri tutarı ortalamasının, komisyon oranı %10 esas alınmakla 34.605,85 TL olduğu, davalının ticari defterlerine göre, davalının davacıya ait komisyonların tamamını ödemesi nedeniyle davacının davalıdan rapel ve ek komisyon alacağının bulunmadığı, davacının TTK’nın 122 maddesi gereğince denkleştirme tazminatı ile acentenin kapatılma masraflarına ilişkin maddi tazminatı davalıdan talep edebileceği, diğer kalemlerin talep edilemeyeceği, nitekim davacı tarafından diğer kalemlere yönelik zararların oluştuğunun kanıtlanamadığı, yine davacı manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de manevi tazminat için gerekli koşulların oluşmadığı gibi davacı tarafından manevi zararın ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, davacı davalıya Üsküdar 9. Noterliği’nin 07/01/2014 tarih ve 00648 yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek dava konusu taleplerin 7 gün içerisinde ödenmesini talep etmiş olmakla davalının 18/01/2014 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmakla kabul edilen miktarın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddi gerektiği, … ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 34.956,01 TL denkleştirme tazminatı ve kapatılma masrafının 18/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir.Bu karara karşı her iki taraf vekilleri, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;İlk derece mahkemesince feshin haksızlığının isabetli şekilde tespit edilmiş olmasına rağmen, tazminat miktarlarıyla ilgili olarak eksiz ve hatalı hüküm kurulduğunu, tazminat kalemlerini hatalı değerlendirdiğini, denkleştirme tazminatı hesabının 2011 yılı öncesi komisyon oranı üzerinden yapılması gerektiğini, fesihten önceki 380 müşteriden 71’inin kaybedilmesi nedeniyle ilk derece mahkemesince portföy tazminatı olarak 19.213,00 TL ‘nin mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, 2011 yılında davalının tek taraflı olarak komisyon oranının %17’den %10’a düşürülmesi nedeniyle komisyon gelir kaybı olarak mahkemece 12.987,53 TL’ye hükmedilmesi gerektiğini,İlk derece mahkemesinin davacının talepleri hakkında yetersiz değerlendirme yaptığını, Manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Acentelik sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması nedeniyle, tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Acentelik sözleşmesinin 7. maddesinde sadece … ile çalışılacağı şeklinde rekabet yasağı düzenlenmişken 21.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı acentenin … A.Ş’nin de acenteliğini yaptığının bu nedenle sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin 24. maddesi doğrultusunda … tarafından herhangi bir ihbara uyulmaksızın sözleşmenin feshedilebileceğinin gözönünde bulundurulması gerektiğini, Denkleştirme tazminatının şartlarından olan menfaat elde etme koşulunun somut olayda gerçekleşmediğini,İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava acentelik sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan denkleştirme alacağı ve tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulü kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından, yasal süreleri içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. … İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır…. ile …. arasında acenteliğinin Düzce’de yapılacağına ilişkin 08/01/2000 tarihinde sözleşmenin imza edildiği, davalının Beyoğlu …. Noterliğinin 23/12/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameleri ile davacının sözleşme gereğince kendisine senenin başında yazılı olarak bildirilen hedefleri gerçekleştirmemiş olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiği, davacı tarafından bu feshin haklı bir nedene dayanmadığı gerekçesiyle davalıdan tazminat ve alacak kalemleri talep edildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince, davalı ve davacının ticari defterlerinin incelenmesi hususunda bilirkişi raporu alındığı, alınan raporda TTK’nın 122. maddesi uyarınca son beş yılın oranlaması alınarak yıllık komisyon gelir ortalaması bulunmak suretiyle denkleştirme alacağının üst sınırı hesabının yapıldığı görülmektedir. İlk derece mahkemesince doğrudan, beş yıllık gelir ortalaması belirlenip hüküm altına alınmıştır. Oysa, denkleştirme alacağının hesabında öncelikle, acentenin – göreve başladığı tarihte mevcut olan müşteri çevresi hariç- faaliyete başladıktan sonra oluşturulan yeni müşterilererin sayısal ve diğer verilerle ortaya konulması, yani, davacının davalıya kaç adet ve hangi sigorta alanlarında yeni müşteri kazandırdığının somut olarak sayısal verileriyle ortaya konulması, bundan sonra, acentenin kendi çabasıyla kazandırdığı yeni müşteri çevresinden davalının elde ettiği/ elde etmesi muhtemel gelirlerin, yani davacının (acentenin) oluşturduğu bu yeni müşteri çevresiyle işlem yapamayacak olması nedeniyle uğradığı gelir kaybının ne olduğunun somut verilere dayanılarak açıklanması, gerek davalının elde edeceği menfaat miktarının gerekse acentenin yoksun kaldığı toplam gelir miktarının bir yıllık miktarının hesaplanması, bundan sonra yeni müşteri çevresinin davalıyla ne kadar süreyle (kaç yıl) ticari ilişkide bulunacağının tahmin edilmesi, bu verilerle davalının yeni müşteri çevresinden elde edeceği menfaatin (dolayısıyla acentenin yoksun kaldığı gelirin) yıllık miktarının hesaplanması; daha sonra, yıllık müşteri azalma oranının somut olayın özelliklerine göre tahmin edilmesi, yıllık azalma oranı dikkate alınarak, davalının yeni müşteri çevresinden elde edeceği menfaatin (dolayısıyla acentenin yoksun kaldığı gelirin) yeni müşterilerin devam edeceği toplam süre için toplam parasal değerinin (ham denkleştirme tazminatı alacağının) hesaplanması, bulunan bu ham alacak üzerinden, davacıya peşin ödeme yapılacağı dikkate alınarak, faiz indirimi yapılmak suretiyle davacının denkleştirme tazminatı alacağının miktarının belirlenmesi, ardından, hakkaniyet denetimi yapılarak ve üst sınır dikkate alınmaksızın, somut olayın özelliklerine göre, hakkaniyet ilkesi gereğince, yukarıdaki şekilde belirlenen alacak tutarında indirim veya artırım yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi, son aşamada, yukarıdaki şekilde hesaplanan denkleştirme alacağının, yasal üst sınırı aşıp aşmadığı denetlenmesi gerektiğinden; TTK’nın 122/2. maddesi dikkate alınarak, acentenin sözleşme süresi içinde kalan son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasının hesaplanması suretiyle denkleştirme (portföy) tazminatının üst sınırı belirlendikten sonra, üst sınır denetiminin yapılması suretiyle davacının, varsa portföy tazminatı alacağının net olarak ortaya konulması gerekir. Üst sınır belirlenmesinde, fiilen uygulanmış olan komisyon oranlarının yani fiilen gerçekleşmiş olan gelirin esas alınması gerekir.İlk derece mahkemesince, doğrudan beş yıllık ortalama esas alınarak düzenlenen bilirkişi hesaplaması esas alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Davacının diğer taleplerinin ret gerekçeleri de denetlenememektedir. Davalının sözleşmeyi haksız feshi iddiasıyla davacının, başlanmış ve kısa süre içinde tamamlanacak işler nedeniyle yoksun kaldığı gelir kaybı talebinin, Sigortacılık Kanunu’nun 23/15. Maddesindeki “(15) Sigorta acentesi, acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde, sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa bir süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyona hak kazanır.” hükmü ile TTK’nın 121/5. maddesi uyarınca portföy tazminatından ayrı olarak, ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece, bu tazminat kalemi değerlendirilirken, davacının başladığı ancak haksız fesih nedeniyle tamamlayamadığı işler bulunup bulunmadığı denetlenebilir bir şekilde ortaya konulmadan, talebin reddine karar verildiği görülmektedir. Davacının eksik ödeme nedeniyle komisyon alacağı talebinin ve komisyon oranlarının tek taraflı olarak düşürülmesi nedeniyle oluşan gelir kaybı talebi hakkında bilirkişi tespitlerinin de yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak ilk derece mahkemesince, itiraza uğrayan ve hükme esas alındığı anlaşılan yetersiz bilirkişi raporuyla yetinilerek karar verildiği, davanın esasına etkili delillerin değerlendirilmesi ve vakıa tespitleri yapılmaksızın hüküm kurulduğu, kararın bu haliyle istinaf incelemesine elverişli olmadığı anlaşıldığından, HMK’nin 353/1.a.6 maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının, talep halinde iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.19/11/2020