Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2317
KARAR NO : 2020/1174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2017
NUMARASI : 2015/644 E. 2017/1110K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket nezdinde … no’lu emtia nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı … A.Ş. tarafından Japonya’dan ithal edilen ve … Şirketi’nin 235-4140 5501 konşimento numarasıyla 15.01.2015 tarihinde … A.O’.na ait TK-0051 nolu uçak ile taşınan ultrason cihazının, varış yeri olan Ankara Esenboğa Havalimanı’nda teslim alındığı sırada hasarlı olduğunun fark edildiğini, olaya ilişkin olarak … kargo yetkililerince tutulan tutanakta söz konusu hasarın uçağa yükleme sırasında meydana geldiği beyanı ile imza altına alındığını, uluslararası hava taşımalarının 1999 Montreal Konvansiyonu hükümlerine tabi olacağını, kargonun hasara uğraması nedeniyle taşıyıcının sorumluluğunu Montreal Konvansiyonu 18. maddesinde düzenlendiğini, madde hükmüne göre havayolu taşıması sırasında kargoda meydana gelen zararlardan dolayı taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasının, kurtuluş beyinelerinden herhangi birini kullanarak kusursuz olduğunu ispatlamadıkça sorumluluğunun devam edeceğini, söz konusu olay neticesinde, müvekkili şirket tarafından zarara uğrayan sigortalısına 5.568,80 TL tutarında tazminat ödendiğini, bu ödeme neticesinde müvekkili şirketin TTK’ nın 1472. maddesindeki halefiyet hükmü uyarınca zarara sebep olan sorumlulara karşı dava açma hakkına sahip olduğunu, Yargıtay içtihatlarında rizikonun gerçekleşmesinden sonra sigorta şirketince faturalar ve ekspertiz raporu doğrultusunda makbuz düzenlenerek ödenecek sigorta bedelinin belirlendiği durumlarda icra inkar tazminatına hüküm kurulabileceğinin benimsendiğini, bu ödemenin davalıdan rücuen tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının icra takibine vaki itirazının İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptaline ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; ihbar yükümlülüğü yerine getirilmeden dava açıldığını,… A.Ş.’nin aktif dava ehliyeti bulunmadığını, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, hasar dosyasının tamamının tasdikli bir örneği dosyaya sunulmadığını, davacı tarafın delilleri arasında yer alan 13.02.2015 tarihli ekspertiz raporunun kabulüne olanak bulunmadığını, taşıma için herhangi bir özel değer bildirimi yapılmadığından dava konusu emtia için sorumluğun kilogram başına 17 SDR ile sınırlı olacağını, bir an için müvekkilinin sorumlu olduğu düşünülse dahi davacının sınırlı sorumluluk içinde kalmak kaydıyla gerçek zararını ispat etmesi durumunda tazminat taleplerinin kabul edilebileceğini, aksi takdirde davanın reddi gerektiğini, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, taşımadan doğan bir tazminat alacağına temerrüt faizinin ve dolayısıyla ticari faizin de uygulanması olanağı bulunmadığını belirterek, davanın usul ve esastan reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere belirlenecek kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… firması tarafından 28/01/2015 tarih bila sayılı ilgilinin dikkatine şeklinde yazıda, …….uçakla 14/01/2015 tarihinde Türkiye ye taşınmak üzere yola çıkan yükünüzde düşürülmeden dolayı kıralma ve şasede yamulma hasarı meydana geldiği görüldüğü, şeklinde açıklamalar ile üründe meydana geldiği iddia edilen hasar miktarının ödenmesi talebinde bulunulduğu, ancak bu talebin kime yani hangi firmaya hitaben yapıldığının tespit edilemediği, 13/02/2015 tarihli … Ekspertiz şirketi tarafından düzenlenen rapor incelendiğinde, ilk ekspertiz tarihinin 29/01/2015 olduğu, hasar tutarının 5.5685 TL olarak belirtildiği, ithalatçı firmanın hasarlı ürünün 15 kg olarak saptadığı,16/01/2015 tarihli kargo hasar tutanağında bir parça kargoda dış ambalajda yırtık görüldüğü, ancak bu hususun emtia/kargonun hasarlanmasına dair tam tespit için yeterli olmadığı, emtia/kargonun alıcı tarafından teslim alınması sonrasında yapılan dahili taşıma aşamasında yada kendi deposunda boşaltma aşamasında da meydana gelme ihtimali bulunduğu, bu nedenle hasarın oluş şeklinin belirlenmesinin halende tereddütler oluştuğu, açıklanmış olup, davacı sigortanın hasarlanan emtianın davalının taşıması sırasında meydana geldiğini ispatlayamadığından, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Uyuşmazlığa uygulanacak Montreal Sözleşmesi ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, huzurdaki davada hasarın taşıma esnasında gerçekleşmediğine ilişkin ispat yükünün davalı taşıyıcıda olduğunu,Davalı tarafın huzurdaki davada sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir sebebin varlığını iddia ve ispat edememiş olduğunu, bizzat davalı tarafından imzalanmış kargo teslim tutanağında da emtianın hasarlı olduğunun açıkça tespit edilmiş olduğunu,Davalı tarafın cevap dilekçesinde Konvansiyon’un 18/2. maddesinde belirtilen kurtuluş kanıtlarının yer almadığını, somut olayda objektif sorumluluk ilkesi uyarınca davalı tarafın sorumluluktan kurtulmasının mümkün bulunmadığını,Dava konusu uyuşmazlıkta hasarın davalının gerçekleştiği hava taşıması sırasında hasarlandığı kargo hasar tutanağından anlaşıldığını, hasarlı ürünlerin fotoğraflandığını ve ekspertizin yapılmış olduğunu,İlk derece mahkemesinin istinafa kon kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yoluyla eşya taşıması sırasında meydana gelen hasar bedelini sigortalısına ödemiş olan nakliyat sigortacısı tarafından davalı havayolu taşıyıcısı hakkında rücuen tahsil için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra ikar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalı alıcı …dışındaki satıcı … A.Ş.’ den satın almış olduğu emtiayı taşıma rizikolarına karşı güvence altına almış, 4 adet 15 kg ultraso cihazının davalı fiili taşıyıcı tarafından sigortalıya hasarlı teslim edilmesi üzerine sigortalıya hasar bedelini ödeyerek, hasar bedelini ilamsız icra takibine konu etmiş ,borçlu taşıyanın itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasını açmıştır.Davaya esas Bakırköy ….İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …. A.Ş., borçlunun … A.O. olduğu, takibine konu edilen alacağın 5.568,00 TL rücu alacağı ve 198,62 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplamda 5.766,62 TL olduğu, borcun sebebini 19.02.2015 tarihli 5.568,00 TL tutarındaki alacaklı nezdinde sigortalı emtiaların, borçlu şirket sorumluluğunda taşınması için yapılan yükleme sırasında gördüğü hasara ilişkin ödenen 5.568,00 TL hasar tazminatının oluşturduğu, itiraz eden sıfatıyla Türk Hava Yolları A.O. vekilinin müvekkilinin hiçbir borcu bulunmadığına ilişkin itirazının dosyada olduğu görülmüştür.Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929), La Haye Değişiklikleri (1955), 4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye için de bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyonun coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2 maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır. Uyuşmazlığa konu havayolu ile yapılan taşımada her iki ülkenin de Konvansiyona taraf olması nedeniyle, somut olayda Montreal Konvansiyon hükümleri, Konvansiyonda yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır. TTK’nın halefiyet başlıklı 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. … Bankasına ait 18.11.2015 tarihli banka dekontunda … A.Ş. tarafından 5.568,00 TL tutarın 19.02.2015 tarihinde banka yoluyla gönderildiği görülmektedir. Bu haliyle davacının aktif dava ehliyeti mevcuttur. Dosya içerisindeki kargo hasar raporu isimli belgenin 15.01.2015 tarihli uçuşa ilişkin hazırlandığı, söz konusu belgede hasarın ilk tespit edildiği yerin palet boşaltma, hasar nedeninin hatalı yükleme, 1 parça (kap) kargoda dış ambalaj hasarının ise yırtık şeklinde gösterildiği, dosya içerisindeki taşıma senedinde alıcı firmanın …, mal cinsinin karışık kargo, sefer tarihinin 16.01.2015 şeklinde belirtildiği, taşımanın Japonya’dan Türkiye’ye havayolu ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde … A.Ş. emtia nakliyat ekspertiz raporu başlıklı belgenin incelenmesinde, belge tarihinin 13.02.2015 olduğu, hasar sebebinin yükleme sırasında düşürülme olarak gösterildiği, ekli görselden anlaşılacağı üzere bir adet ultrason cihazına ait üst kapakta kırık oluştuğu, nakliyat yapan aracın … ait TK0051 sayılı uçak olduğu, sonuç olarak toplamda 5.568,00 TL tutarında hasar oluştuğuna yönelik tespit yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki dava dışı … A.Ş. kaşe ve imzalı 28.05.2015 tarihli belgenin incelenmesinde, 4 adet 15 kg ultrason cihazının 14.01.2015 tarihinde Tokyo’dan Ankara’ya taşındığı esnada düşürülmeden dolayı kırılma ve şasede yamulma hasarı meydana geldiğine ilişkin ibare bulunduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki nakliyat emtia sigortası abonman sözleşmesi başlıklı belgenin incelenmesinde, sigortacının … A.Ş., sigortalının … A.Ş.olduğu, poliçe teminat tarihinin 31.01.2012 ila 31.01.2013 tarihleri arasındaki süreyi kapsadığı, araç başına azami sigorta bedelinin 1.500.000,00 Euro olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama esnasında bilirkişilerce 27.12.2016 tarihli rapor hazırlanarak dosyaya sunulmuştur. Söz konusu raporun incelenmesine; raporda fiili taşıyıcı … AO Esenboğa kargo görevlilerince düzenlenen kargo hasar tutanağına atıf yapıldığı ve “Palet boşaltma esnasında hatalı yükleme nedeniyle bir kap kargoda dış ambalajda yırtık” şeklindeki değerlendirme nedeniyle hasarın söz konusu emtianın teslim alındıktan sonra dahili taşıma veya alıcı firma sorumluluğunda yapılan yükleme/boşaltma aşamalarında meydana gelmiş olabileceği hususunu gündeme getirebileceğinin belirtildiği, ekspertiz raporunda ise “Hadisenin muhtemelen yükleme sırasında özensiz davranılması sonucunda oluştuğu” şeklinde değerlendirmenin bulunduğu, bu halde 27.12.2016 tarihli raporda somut olayda hasarın nerede ve ne şekilde oluştuğunun açık olmadığı sonucuna varılmıştır. Dosya içerisine ibraz edilen 17.07.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda ise Varşova Lahey protokolü madde 26 kapsamında 14 günlük ihbar süresinin bulunduğu, davalı fiili taşıyıcı … AO Esenboğa kargo görevlilerince düzenlenen 16.01.2015 tarihli raporun hasar ihbarı niteliğinde olduğu, brüt olarak 15 kg olduğu anlaşılan hasarlı emtianın toplamda 285 SDR’ye takabül ettiğini, şu halde üst sınırın bu meblağ üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini, ancak öncelikle davacının iddia ettiği zararı ispatlamakla yükümlü olduğunu, hasarın oluş anının tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, zira emtianın alıcı tarafından teslim alınmasından sonra da hasarın oluşmuş olabileceği değerlendirilmiştir. Davacı tarafından hasarın davalının taşıması sırasında meydana geldiği ispatlanamamış olması nedeniyle ilk derece mahkemesince davanın reddi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Konvansiyon’un 26/1. maddesi hükmüne göre, eşyanın teslim almaya yetkili kişi tarafından şikayette bulunmaksızın kabulü halinde, bunların taşıma belgesine uygun olarak ve iyi durumda teslim edildiğine dair aksi ispat edilebilir bir karine söz konusu olur. Somut olayda eşyanın ambalajının yırtık olduğuna dair davalı … AO yetkililerinin imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Zira … AO Esenboğa kargo görevlilerince düzenlenen kargo hasar tutanağı mevcuttur. Bu tutanak ambalaj içerisindeki emtia görülmeden düzenlenmiştir. 13.02.2015 tarihli ekspertiz raporunda ise ambalaj yırtığından bahsedilmediği gibi açıkça ”yükleme sırasında düşürülme” nedeniyle hasarın oluştuğu ve bir adet ultrason cihazı üzerindeki kırık, eğilme burulma ve ezilme şeklinde hasar tesbiti yapıldığı anlaşılmaktadır. Ekspertiz raporu emtiaya ait görsellere dayalı hazırlanmıştır. Dava dışı satıcı Kurt İthalat … A.Ş. kaşe ve imzalı 28.05.2015 tarihli belgenin incelenmesinde, 4 adet 15 kg ultrason cihazının 14.01.2015 tarihinde Tokyo’dan Ankara’ya taşındığı esnada düşürülmeden dolayı kırılma ve şasede yamulma olduğuna ilişkin tesbit yapılmıştır. Kargo hasar tutanağının düzenleme tarihi itibariyle hava taşıma sürecinin devam ettiği kesindir. Davalı hava yolu taşıyıcısı, malı gönderenden aldıktan sonra gönderilene teslim edilinceye kadar olan taşıma süresinden sorumludur ” denilmiştir. Somut olayda kargo hasar tutanağı, 13.02.2015 tarihli ekspertiz raporu ve 28.05.2015 tarihli belge ile birlikte değerlendirildiğinde teslimin hasarlı şekilde yapıldığı ve kanıtlanmıştır.Davalı taşıyıcının sorumluluğu ispat yükü ters çevrilmiş kusur sorumluluğudur. Taşıyıcı, emtiayı teslim aldığı tarihten teslim ettiği tarihe kadar meydana gelen hasarlardan sorumlu olup, kusurlu olmadığını ispat etmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince hatalı şekilde sadece THY AO Esenboğa kargo görevlilerince düzenlenen 16.01.2015 tarihli raporu gözönünde bulundurarak hasarın taşıma esnasında oluştuğunun davacı tarafından ispat edilemediğinden bahisle davanın reddi yoluna gitmesi isabetsiz olmakla az yukarıda bahsi geçenler ışığında hasarın taşıma esnasında oluştuğunun kabulüyle, gerçek zarar miktarı belirlenmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince alınan 27.12.2016 havale tarihli kök, 17.07.2017 tarihli bilirkişi kök raporlarında yapılan değerlendirmeler neticesi uyuşmazlığa esas 4 kap ürün toplam 15 kg olarak kabul edilmiş ve sorumluluğun üst sınırının 19 SDR üzerinden hesaplanarak 285 SDR’ye tekabül ettiği değerlendirilmiştir. Dairemizce dosya içerisindeki belge ve bilirkişi raporu yeterli görülmekle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi yönünde kanaat oluştuğundan, karar tarihi olan 12.11.2020 tarihinde 1 SDR’nın karşılığının 11,0585 TL olduğu anlaşılmakla, 285 SDR*11,0587=3.151,72 TL azami sorumluluk miktarı olarak hesaplanmıştır. İşlemiş faiz açısından davalı yanın dava tarihinden önce temerrüte düşüldüğüne ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmamaktadır. Montreal konvansiyonu’nda da bu hususa ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Dosyaya esas takipte davacı 5.568,00 TL rücu alacağı, 198,62 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplamda 5.766,62 TL alacağı takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte takibe esas olarak göstermiş olmakla, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanmadığından, davacının ana para yönünden talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kısmen kabulü ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafça yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca kısmen iptaliyle 3.151,72 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, 2-Fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, 3-Alacağın miktarı yargılama ile belirlendiğinden ve likit sayılmadığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine; davanın reddedilen kısmı için davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,4-Alınması gerekli 215,70 TL harçtan, peşin alınmış olan 69,83 TL’nin mahsubu ile bakiye 145,87 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 69,83 TL peşin harç ve 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 97,53 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6-Davacı tarafça harcanan 450,00 TL bilirkişi ücreti ve 155,75 TL tebligat, posta ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 605,75 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre hesaplanan 332,00 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,7-Davalı tarafça harcanan 450,00 TL bilirkişi ücreti ve 100,00 TL tebligat, posta ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 650,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre hesaplanan 294,78 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,8-Davacı, ilk derece yargılamasında kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, AAÜT gereğince hesaplanan 3.151,72 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,9-Davalı, ilk derece yargılamasında kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, AAÜT gereğince hesaplanan 2.624,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,10-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
11-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b-Davacı vekili tarafından yatırılan 35,90 istinaf peşin harcının, talep halinde davacıya iadesine,c-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri ve 30 TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,11-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12.11.2020