Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2315 E. 2020/1178 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2315
KARAR NO : 2020/1178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2017
NUMARASI : 2016/348 E. 2017/1070K.
DAVANIN KONUSU Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı ile davacının ortağı olduğu şirketin diğer ortağı olan … arasında ortaklığın devri ve hisse satışı hususunda 19/10/2010 tarihinde yazılı bir protokol imzalanmış olduğunu, … bu protokole göre hisse satış bedelinin bir kısmını peşin, kalan kısmının taksitler halinde bonoya bağlayarak ödemesi için anlaşmaya varıldığını, karşı tarafın ikna etmesi sonucu müvekkilinin ve ortağı olduğu şirketin, düzenlenen bonolarda imzasının bulunduğunu, 28/02/2011 tarihli bono gününde ödenmediğinden Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalının başlatılan icra takibine karşı Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/194 esas sayılı dosyasıyla açmış olduğu menfi tespit davasında takip konusu 9 adet senetle ilgili olarak %40 teminatla ihtiyati tedbir kararı alındığını, daha sonra icra dosyasının davalının göstereceği şahsa temliki konusunda anlaşmaya varıldığını ve bu kapsamda üçüncü kişi … temlik edildiğini, yapılan icra takibi ile 17/03/2012 tarihinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak davalının şirkete ve pay sahibi olan davacı müvekkiline kusurlu davranışlarıyla zarar verdiğini belirterek, bu zararlardan dolayı şimdilik belirsiz alacak davası nitelikli olarak açılmış bu davada sorumluluğunun tespiti ile bu aşamada 50.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının davayı açma ehliyetinin olmadığını, davanın ancak şirket tarafından açılabileceğini, davanın usulden reddinin gerektiği, açılan bu davanın belirsiz alacak davası olmadığını, dava konusu bedelin 50.000,00 TL olarak yargılamanın yapılması gerektiğini, davacının şikayeti üzerine davalı müvekkili hakkında Büyükçekmece 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/201 esas sayılı dosyası ile ceza davası açılmış olduğunu, bu yargılamada daha sonra müvekkilinin beraat ettiğini belirterek, davanın öncelikle husumet nedeni ile reddine, yargılamaya devam edilmesi halinde dellilerin toplanarak esastan reddine, yargılama giderlerleri ile vekalet ücretini davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… dosyadaki ticaret sicil kayıtlarına göre, dava dışı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi doğrultusunda re’sen terkin kapsamına alındığı, re’sen terkin işlemine ait ilanın 19.10.2015 tarih ve 8928 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 753.sayfasında yayımlandığı, dolaysıyla da dava dışı şirketin 19.10.2015 tarihi itibarıyla ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği ve tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava dışı şirketin ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği sona ermiş olması sebebiyle, şirkete herhangi bir tazminat ödemesi yapılmasının fiilen mümkün olmadığı görülmüştür. Bu defa davacı vekili bilirkişi raporundan sonra 24/10/2017 tarihli dilekçe ile davasını tamamen aynı bedelle ıslah ettiğini beyan ederek bu defa oluşan zararın Borçlar Kanunu 49. Mad. Uyarınca davalılardan tahsili ile müvekkilinin şirketteki pay oranında tazminini talep etmiştir. Toplanan tüm delillere göre öncelikle davacının sicilden terkin edilen şirket adına böyle bir talepte bulunamayacağı gibi bu talebin ancak şirket tarafından açılacağı sabittir, ancak söz konusu şirket sicilden terkin edildiğinden davacının bu talebi yerinde görülmemiştir, ayrıca davalının artık ortak sıfatı bulunmaması sebebiyle de yönetici sorumluluğu uyarınca da iddia edilen zararın bu kapsamda talebi mümkün görülmeyip davalının daha sonra davacının ıslah ederek haksız fiil kapsamında zarar ziyan talebinde bulunduğu hususu yönünden ise davalının kasıtlı bir şekilde hukuka aykırı bir fiille davalı şirketi zarara uğrattığı hususu davacı tarafından ispatlanamadığı gibi davalı taraf söz konusu haciz işlemiyle davacının doğrudan doğruya bir zararı söz konusu olmayıp söz konusu dava dışı şirketin menkul mallarının haksız olarak haczedilmesi sebebi davalı şirkete yapılan ödeme emrinin usulsüzlüğünden bahisle İİK 170/A-2 mad. Uyarınca iptaline karar verilerek haciz işleminin dayanaksız kaldığından söz konusu senet alacağının kasıtlı olarak başka bir kişiye temlik edildiği hususlarının somut bir şekilde davacı tarafından ispat edilemediği gibi bu şekilde davacının doğrudan zararının bulunmadığı ancak şirketin mal varlığında meydana gelen eksilmenin şirketin tasfiye haline girmesinden sonra tasfiye sonucunda oluşan değere göre belirlenebileceğinden bu aşamada şirket ortağının doğrudan kendi adına şirket mal varlığında meydana geldiği iddiasıyla alacak talebinde bulunamayacağından bunun ancak şirket tarafından talepte bulunabileceğinden yerinde görülmeyen zarar talebinin reddine gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;… şirketinin 19,10.2015 tarihinde re’sen ticaret sicilden terkin edildiğini, yani tüzel kişiliğinin re’sen 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesi kapsamında sona erdirildiğini, davalının şirketin ortağı ya da yöneticisi olmadığını, yani haksız fiili gerçekleştirenin şirketle ilgisi olmayan hukuken üçüncü kişi durumundaki şahıs olduğunu,İlk derece mahkemesince temlikin kasten yapılıp yapılmadığının ispatlanamadığı gerekçesine dayanıldığını, ancak mahkemece davalının da dosya borçlusu olduğu, temlikin ancak alacaklı tarafından yapılabileceği gerçeğinin gözden kaçırıldığını, İlk derece mahkemesince davacının dolaylı zararının ancak tasfiye sonucu şirketin malvarlığında ortaya çıkacak eksilme ile tespit edilebileceğini ve zararın tasfiye sonucu oluşacak değere göre belirlenebileceği sonucuna ulaşılmakla koca bir fabrika tüm unsurlarıyla ve hukuksuz bir şekilde davalının eline geçmiş olmasına rağmen, kanun gereği tasfiye şeklen yapıldığından tasfiyede ne şirketin mal varlığındaki eksilme ne de tasfiye sonunda bir “değer” ortaya çıkmadığını, Müvekkilinin ortada şirket olmadığı için şirket adına zarar talebinde bulunamadığını, kendi adına talepte bulunduğunda da dolaylı zarara ilişkin talep hakkının ancak şirket tarafından yapılabileceği gerekçesiyle talebinin reddedildiğini,İlk derece mahkemesinin şirketin ihyası dahil diğer hukuki imkanların kullanılmasına olanak sağlamadan hukuka aykırı karar oluşturduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tüzel kişiliği terkin edilen dava dışı şirketin eski ortağı ve müdürü olduğu iddia edilen davalının hukuka aykırı eylemleriyle verdiği zarar nedeniyle şirketin diğer eski ortağı olan davacının malvarlığında meydana geldiği öne sürülen zararın tazmini davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki Büyükçekmece….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takip talebinin incelenmesinde, alacaklının …, borçluların …, …, … Şirketi olduğu, 65.700,00 TL asıl alacak, 27.01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 65.727,01 TL alacak için takip talebinde bulunulduğu, sözkonusu takipte 22.10.2010 tarihli sözleşme ve ekte sunulan muhtelif vade tarihli 7.300,00 TL değerinde bonolara dayanılmış olduğu görülmektedi.Takip tarihindeki bonoların incelenmesinde; 22.10.2010 keşide tarihli, 7.300,00 TL tutarında, keşidecisinin …, lehtar ve ilk cirantasının … olduğu, 9 adet bononun bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine takibe dayanak Bakırköy ….Noterliğine ait limited şirket hisse devri sözleşmesi başlıklı 16070 yevmiye numaralı, 22.10.2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde, hisse devredenin …, hisseyi devir alanın … olduğu, … Şirketi unvanlı şirketteki 26.000,00 TL tutarındaki hissenin, 26.000,00 TL bedel karşılığında devir ve temlik alındığı, devir ve temlik nakden ve tamamen ödendiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki 22.10.2010 tarihli ek protokol ve ödeme belgesi başlıklı adi yazılı belgede, “teslim aldım” ibaresi adı altında … isminin bulunduğu, “yukarıdaki meblağlar ödenirse tamamı ödenmek şartıyla … da hiçbir alacağı yoktur (…. Şirketinden) ibaresi altında … isim ve imzasının bulunduğu, bu isim ve imzadan başka … isim ve imzasının bulunduğu görülmektedir. Söz konusu adi yazılı belgede 19.10.2010 tarihli protokolde belirtilen 25.11.2010 vadeli, 25.12.2010 vadeli, 25.01.2011 vadeli, 29.12.2010 keşide tarihli, 19.000,00 TL bedelli çek ile 29.12.2010 vadeli, 6.000,00 TL bedelli bononun … teslim edildiği, 50.000,00 TL nakit alındığı, borcun tamamının 223.000,00 TL olup bakiye miktarın 173.000,00 TL olduğu, ayrıca 30.01.2011 tarihinden başlayarak aylıklar halinde ödenmek kaydıyla 7.300,00 TL bedelli 10 adet bononun satıcıya teslim edildiğini, … … Şirketinden bahsi geçen bonolar ve çek dışında hiçbir alacağı bulunmadığı, adi yazılı belgede geçen kıymetli evrakların gününde ödenmesi durumunda karşılıklı ibranın gerçekleşeceğini, sıralı senetlerden birinin ödenmemesi durumunda diğer senetlerin de muaccel olacağını, söz konusu protokolün, 19.10.2010 tarihli protokolün parçası olduğunu belirtmişlerdir.Dosya içerisindeki Bakırköy ….Noterliğine ait .. yevmiye numaralı hisse devri ve müdür seçimi konulu 22.10.2010 tarihli kararda, şirket ortaklarından … Bakırköy ….noterliğinin 22.10.2010 tarih ve … tarihli hisse devir sözleşmesiyle şirketteki mevcut 26000 kıymetindeki hissesini …’e devretmiş olduğu, böylece şirket ortaklarını …, … olduğunu, şirket müdürlüğüne müşterek imzaları ile … ve …’nin şirketi temsile yetkili oldukları belirlenmiştir.Dosya içerisindeki “anlaşma” başlıklı belgede, alacaklı … Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas ve Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarındaki alacağın belirtilen şartlar dahilinde 83.000,00 TL olarak sabitlendiği, bahsi geçen bu borcun 20.000,00 TL’lik tutarını borçlu …’in, … ödemiş olduğunu, bakiye miktarın 50.000,00 TL lik kısmının ise 19.04.2011 tarihine kadar ödeneceğini, bu meblağ ödendiğinde söz konusu icra dosyasının tüm ferileri ile birlikte …’in göstereceği bir şahıs üzerine temlik edileceğini, temlik masraflarının … tarafından karşılanacağını, nakdi ödeme tamamlanınca bakiye borç için … 13.000,00 TL tutarlı, 20.07.2011 vade tarihli bir bonoyu imzalayarak …’ya vereceğini, … toplam 70.000,00 TL tutarındaki ödemenin kendisine yapılması koşuluyla Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından …’i ibra edeceğini, 20.07.2011 vade tarihli 13.000,00 TL bedelli bono ödendiğinde hiçbir alacak kalmadığından tarafların birbirlerini karşılıklı ibra etmiş sayılacaklarını, …’in Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/194 Esas sayılı dosyasından da feragat edeceğini kalem altına almışlardır. Söz konusu belge her iki tarafça imzalanmıştır. … isim ve imza kısmında “20.000,00 TL aldım” şeklinde ibare bulunduğu görülmektedir. Büyükçekmece ….Noterliğinin … yevmiye numaralı temliknamesinde, temlik edenin …, lehine temlik olunanın … olduğu, temliknamenin içeriğinden …, Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 65.727,01 TL alacağını … bütün ferileriyle birlikte devir ve temlik ettiği, temlik bedelini nakden ve tamamen aldığı belirtilmektedir. Dosya içerisindeki Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılmış dilekçede, şikayetçi …, şüphelileri …, …. olduklarını, söz konusu şikayet dilekçesinin incelenmesinde … ve …’in … Şirketinin ortakları ve imzaya yetkili olduklarını, …’in 2010 yılında eski ortak … hissesini satın alarak şirkete ortak olduğunu, bunun karşılığında …’in hissesini satan … her biri 7.300 TL bedelli muhtelif talihli bono verdiğini, ilk senet zamanında ödenmeyince …’nın … hakkında icra takibi başlattığını Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında alacaklı … yapılan ödemeye karşılık, … ile …’in anlaşma başlıklı protokol yaptıklarını, bu protokol doğrultusunda …’in gösterdiği … isimli diğer şüpheliye alacağı temlik ettiği, temlik alacaklısı .. haciz işlemlerini başlattığını, …’in bahsi geçen 7.300,00 TL bedelli bonoyu ödemeyerek senetlerin icraya verilmesini sağladığını ve şikayetçi …’yi kandırarak takibin yalnızca kendisine karşı açıldığını söylediğini ve …’nin takipten haberdar olmaması için tebligat işlemlerinde usulsüzlük yaptığını beyan etmiştir. Dosya içerisindeki Bakırköy ….Noterliğine ait 17.02.2016 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamenin incelenmesinde, ihtar edenin …, karşı tarafın … olduğu, ihtarnamenin konusunu … da ortak ve imzaya yetkili müdür sıfatı taşırken şirket hissesini satın alma karşılığı eski ortağa verilen bonoyu ödememe nedeniyle başlatılan icra takibinde alacaklı ile anlaşarak takip dosyasını üçüncü bir şahsa temlik ettirip diğer ortak …’nin şehir dışında olduğu bir zamanda şirkete ait tüm malları haczettirdiğinden bahisle Büyükçekmece 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/371 esas sayılı dosyasından alınan kesinleşmiş bilirkişi raporuna göre … hissesine isabet eden 117.828 Euro, 9.506 Usd, 52.130 TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren ödenmesi hususu bildirilmiştir. Davacı eldeki davada icra makamları tarafından kendisine yediemin olarak bırakan makineleri kaçıran fabrikadaki hammaddeleri, mamullere el koyarak yok eden davalının vermiş olduğu zararların tazminini talep etmektedir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde tazminata esas malların mülkiyetinin dava dışı …. Şirketine ait olduğundan bahisle davacının dava açma ehliyeti olmadığını, ayrıca müvekkilinin …. Şirketinin %52 pay sahibi olan …’nın hisselerini devraldığını ve şirket müdürü olmaya ikna edildiğini, bu bağlamda müvekkilinin 150.000,00 TL ödeme borcu altına girdiğini, ayrıca … davacıdan ve şirketten alacakları olan 73.000,00 TL için …’nin keşideci olarak imzaladığı on adet bonoya hem müvekkilinin hem de şirketin ciro yoluyla borçlu kılındığını, 30.01.2011 tarihli ilk bononun keşideci yani … tarafından ödenmediğini, bunun üzerine … Şirketi vekilinin on adet bononun tümünün muaccel olduğu gerçeğine dayanarak takip başlattığını, söz konusu takipte borçlu olarak müvekkili … ile birlikte … da borçlu görüldüğünü, bu takip neticesinde haciz uygulandığını, bunun üzerine müvekkili …’in dosya alacağının … temliki şartıyla … aldığı parayla icra dosyası borcunu kapattığını, … teşebbüsü ile şirkete ait menkullerin yediemin olarak …’e teslim edildiğini, Bakırköy 3.ATM’nin 2012/286 Esas sayılı dosyasında …’in şirket müdürlüğünden azlinin talep edildiğini, bu dosyada davacı … ile birlikte …, …’in yokluğunda sahte imza ile …’yi müdür tayin ettiklerini, 3 ATM’nin dosyasının, Bakırköy 5.ATM’nin 2014/379 Esas sayılı dosyası ile birleştiği ve davanın sonuçlandığını, netice olarak imza sahteliğinin ortaya çıktığını, davacı …’in Büyükçekmece 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/263 esas sayılı dosyasıyla dava açtığını ve söz konusu davada … Gıda aleyhindeki takibin iptaline ve malların yediemin olarak …’ye teslimine karar verildiğini, …’nin … hakkında yediminliği su istimal suçlamasıyla savcılık başvurusu yaptığını ve Büyükçekmece 6.Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/301 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada …’in beraatine karar verildiği hususlarını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.Davacı vekili 22.02.2017 havale tarihli dilekçesiyle 13.02.2014 tarihli ara kararı gereği yazılı beyanda bulunarak davalı …’ın kusurlu davranışları ile dava dışı … Şti.’ye verdiği zararların tespiti ve şirkete ödenmesini talep etmiştir. Ancak 19.102015 tarih 88928 sayılı Türkiye Sicil Gazetesi incelendiğinde; … Şti. 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi doğrultusunda resen terkin kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili 24.10.2017 tarihli dilekçesi ile bu kez davasını tamamen ıslah ettiğini beyan ederek oluşan zararın davalılardan tahsili ile müvekkilinin şirketteki payı oranında davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep etmiştir.Davacının dava dilekçesindeki iddialarından anlaşılacağı üzere, davalı ile dava dışı şirketin ortaklarından … arasında imzalanan protokol gereği … kendine ait hisseyi davalıya devir borcu altına girmiş, bunun karşılığında hisse satış bedelinin bir kısmı peşin alınmış, kalan bakiye kısım için ise bono düzenlenmiştir. Söz konusu bonolarda davacı keşideci olarak gözükmekte, davalının ise lehtar sıfatı bulunmaktadır. Söz konusu bonoları dava dışı … Şti.’ de ciranta sıfatı ile imzalamıştır. Zira bu hususlarda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Davacı vekili söz konusu bonolardan vadesi gelenin …’in kasıtlı davranışı neticesi ödenmediğini ve böylece aradaki protokol gereği tüm bonoların muaccel hale geldiğini, … Şirketi vekilinin on adet bononun tümüne dayanılarak takip başlattığını, müvekkilinin tebligat işlemlerde bir takım usulsüzlüklere sebebiyet vererek takibin sadece …’e karşı başlatılmış olduğu hususunda kandırıldığını, davalı …’in dosya alacağının …’a temliki şartıyla … aldığı parayla icra dosyası borcunu kapattığını, … teşebbüsü ile şirkete ait menkullerin yediemin olarak …’e teslim edildiğini, bu şekilde yediemin olarak teslim edilen şirkete uhtesindeki malları yok ettiği, bu şekilde şirket ortağı davacıyı zarara uğrattığı ileri sürülmüştür. Somut olayın incelenmesinde, davacı vekili, davalının şirket ortağı ve müdür olduğu dönemde zarar verici eylemlerinden ötürü yönetici sorumluluğundan kaynaklı olarak tazminat isteminde bulunmuş, dava dışı şirket terkin edilmiş olmakla oluşan zararın şirketteki payı oranında müvekkiline verilmesini talep etmiştir. Davalının 2010 yılında eski ortak … hissesini satın alarak şirkete ortak olduğu, dosya içerisindeki bilirkişi raporunda Bakırköy 5.ATM’nin 2014/379 E.-2015/787 K.sayılı ilamından bahsedilerek yapılan yargılama neticesi …’in ortaklığa kabulüne ilişkin 22.10.2010 tarih ve 2016/01 sayılı ortaklar kurulu kararının nisap yokluğu sebebiyle iptaline karar verildiği, aynı kararda davalının şirket müdürü olarak seçildiği ifadelerine yer verilmektedir. Yani bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmeler göz önüne alındığında davacı eldeki davada tazminat talebini, mahkemelerce iptal edilen ortaklar kurulu kararlarına dayandırmakta, iptal edilen ortaklar kurulu kararlarıyla tayin edilen müdür tarafından zarar verici işlemler yapıldığı iddiaları ileri sürülmektedir. Bahsi geçen Bakırköy 5.ATM’nin 2014/379 esas 2015/787 K sayılı ilamına dosya içerisinde rastlanılamamıştır ancak karara esas bilirkişi raporunda, söz konusu ilama ilişkin davanın incelemesinin yapıldığı anlaşılmış ve eldeki davanın davalısı …’in ortaklığa ve müdürlüğe kabulüne ilişkin 22.10.2010 tarih 2010/01 sayılı kararın nisap yokluğu sebebiyle iptalini talep edildiği ve yargılama neticesi davalı …’in şirket ortaklığına kabulüne ve müdür tayin edilmesine ilişkin kararın iptal edildiği belirtilmiş, ilk derece mahkemesince de bu belirleme hükme esas alınmış ve sonuç olarak davalının şirket müdürlüğü başından itibaren geçersiz kılınmakla artık davacının TTK 553. maddesine göre, davalıdan tazminat talep edemeyeceği değerlendirilmiştir. Ancak davalının cevap dilekçesindeki beyanlarından anlaşılacağı üzere şirketin küçük ortağı dava dışı … Bakırköy 3.ATM’nin 2012/286 esas sayılı dosyası üzerinden davalı …’a yapılan pay devri ve müdür tayini işlemleri sırasında hiçbir evrak imzalamadığı, ancak kendisi yerine sahte imzalar atıldığını dava konusu etmiş ve sonuç olarak … müdürlükten azlini talep etmiş olduğuna ilişkin iddialar ileri sürüldüğü, söz konusu dosyanın Bakırköy 5.ATM’nin 2014/379 E, 2015/787 K sayılı ilamı neticesi sonuçlandığı ve netice olarak davacı … imza sahteliğinin ortaya çıktığı, bu şekildeki tertibatın kasıtlı olarak gerçekleştirildiği öne sürülmüştür. Mutlak butlanla batıl kararlar, baştan beri hükümsüz olan, sonradan geçerlilik kazanma olanağı olmayan, emredici kurallara, kamu düzenine veya ahlaka ve adaba aykırı veyahut konusu olanaksız olan kararlardır. Bu tür kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve mahkemece re’sen üzerinde durulması gerekir. Bakırköy 5.ATM’nin 2014/379 E., 2015/787 K.sayılı ilamına konu edilen ortaklar kurulu kararındaki imza sahteliği davalının kabulünde olduğu eldeki dava dosyasındaki cevap dilekçesinden anlaşılsa da uyap sistemi üzerinden yapılan araştırmada Bakırköy 5 ATM’nin 2014/379 E. 2015/787 K. Sayılı dosyasında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ancak kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında, davalının az yukarıda bahsi geçtiği üzere hisse devri karşılığında eski ortak …ya verilen bonolardan birinin kasıtlı olarak ödemeyerek hem keşideci şirket ortaklarından davacı …’ye hem de ciranta konumundaki şirkete yönelik icra işlemlerinin başlamasına sebebiyet verdiği, hileli bir takım işlemlerle davacı …’e ödeme emrine ilişkin tebligatın yapılmamasını sağlandığı, dolayısıyla davacının söz konusu icra işleminde haberinin olmasını engellediği, akabinde dava dışı şahıs … icra dosyasındaki hakların davalı …’ın yönlendirmesiyle temlik edildiği ve hacze gelindiğinde söz konusu şirkete ait malların …’e yediemin sıfatıyla bırakılması hususunda …. ikna edildiği ve bu şekilde kendi uhdesindeki şirket mallarını azaltarak davacının zararının ortaya çıkmasına sebebiyet verdiği iddia edilmekle dava dışı şirketin ticaret sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğinin sona erdiği, davacının davasını …’e yönelttiği, bu noktada artık hukuki ihtilafın haksız fiil hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla; davacı şirketin sicilden terkin edildiği tarihten önceki olaylara dayalı olarak haksız fiil hükümleri çerçevesinde …’den tazminat talep etmekle dava dışı terkin edilen şirketin ihya edilmesini gerektirir bir durum olmadığı, davacının davalıya yönelik dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları mevcut dosya kapsamına göre ispatlayamadığı kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın ve gerekçesinin isabetli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştiğinde dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.