Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2314 E. 2020/1176 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2314
KARAR NO : 2020/1176
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI : 2018/104E. 2018/752K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; İstanbul 34. İş Mahkemesi’nin 2016/586 esas sayılı dosyasında ihyasını talep ettiği … Ltd. Şti. aleyhine işçilik alacaklarından kaynaklanan dava açtığını, davanın 24.03.2016’da ikame edildiğini, 17.03.2016 tarihinde şirket adresine yapılan tebligatın yapılamaması üzerine, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celbedilen sicil dosyasına göre, tebligat çıkarılan ve bila tebliğ dönen adres ile ticaret sicilde kayıtlı adresin aynı adres olması nedeniyle 24.03.2016 tarihli talepleri ile Tebligat Kanunu 35. maddeye göre usule uygun tebligat yapıldığını, yargılama sırasında şirketin tasfiyesinin sonlandırılarak sicilden terkin edildiğinin öğrenildiğini, mahkemece ihya davası açmak üzere kendisine yetki verildiğini belirterek, şirketin ihyasına ve ek tasfiye işlemleri için tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Sicil Müdürlüğü vekili savunmasında özetle; yapılan iş ve işlemlerin ilgili mevzuata uygun olduğunu, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalarını istemiştir. Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının İş Mahkemesindeki davasının 24/02/2016 tarihinde açıldığını, davanın tasfiye süreci sona ermeden önce ikame edildiğini, TTK madde 547 ile ayrıca ve açıkça “ek tasfiye” işlemlerinin gerekmesi halinde dava ikame edileceğinin belirtilmiş olduğunu, davacının iddiası henüz ispatlanamamış bir iddia niteliğinde olduğundan ve tasfiye neticesinde paylaşıma tabi herhangi bir mal varlığı olmaksızın tasfiye neticelendirildiğinden, bu hükmün uygulama imkânının olmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tasfiye sürecine girildiğinin belli olup tasfiye memurunun kimliği ve adresinin de belirtildiğini, davacının da bu durumu bildiğini, buna rağmen dava dilekçesi tasfiye memuruna tebliğ edilerek yargılama yürütülmek yerine, şirketin eski adresine usulsüz tebligat yapılarak davaya devam edildiğini, davacının da bu duruma sessiz kaldığını, 2016 yılından bu yana yapılması gereken ancak davacı tarafça yapılmayan işlem nedeniyle işçilik alacaklarına yönelik açılan davadan açılan bu dava neticesinde haberdar olduklarını, bu duruma davacının sebebiyet verdiğini belirterek, davanın reddine, bu talepleri kabul görmezse yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalarına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller uyarınca davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, sicilden terkin edilen şirketin İstanbul 34. İş Mahkemesinde devam eden dava nedeniyle ek tasfiyesinin gerektiği, davacının talebinin TTK 547 maddesi koşullarını taşıdığı görülmekle davanın kabulüne İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilen ‘Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti. ‘nin TTK 547 maddesi uyarınca İstanbul 34 İş mahkemesi 2016/586 esas sayılı dosyada devam eden uyuşmazlıkla ilgili olarak ek tasfiyesi için sicile yeniden tesciline, bu işlemlerin yürütülmesi için şirketin son tasfiye memuru …’nin atanmasına, kararın ticaret sicile tescil ve ilanına karar verilmiş, davalı … Sicil Müdürlüğü dosyada yasal hasım durumunda olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmayarak, ….” gerekçesiyle, davanın kabulüne, Istanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün… sicil nosunda kayıtlı iken tasfiye sonucu 22/08/2017 tarihinde sicil kaydı terkin edilen Tasfiye Halinde …. Ticaret Limited Şirketi’nin, İstanbul 34. İş Mahkemesi 2016/586 esas sayılı dosyada yürütülen davada yargılama konusu ile sınırlı olarak ek tasfiyesi için TTK’nın 547. maddesi uyarınca ihyasına, tasfiye işlemlerinin tamamlanması için önceki tasfiye memuru …’nin atanmasına, ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin ticaret siciline tesciline, kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına karar vermiştir.Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacının İş Mahkemesinde davasını açtığı tarih itibariyle şirketin tasfiyesinin henüz sona ermemiş olduğunu, sicil kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere tasfiye sürecine 16.12.2016 tarihinde başlanıldığı ve tasfiyenin 14.08.2018 tarihinde sona erdiğinin görüleceğini, Tasfiye devam ettiği sürede iş mahkemesinde davasını ikame etmiş bulunan ama Ticaret Sicil Müdürlüğündeki kayıtları celbetmeksizin ve gerekli araştırmayı yapmaksızın ısrarla hatalı adrese tebligat talep eden davacının aslen bu süre içerisinde tasfiyenin devam ettiği dönemi kendi hatası ile kaçırmış olduğunu ve huzurdaki davaya sebebiyet verdiğini bu nedenle vekalet ücreti ve masrafların davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, 2016 yılından bu yana yapılması gereken ve ancak davacı yanca yapılmamış olan usulüne uygun tasfiye memuruna tebligat bu dava ile yapıldığından, müvekkilin iş mahkemesindeki davadan yeni haberdar olduğunu ve derhal İş mahkemesi dosyasına beyan sunarak duruşmalara icabet ettiğini,TTK’nın 547. maddesi ile ayrıca ve açıkça “ek tasfiye” işlemlerinin gerekmesi halinde dava ikame edileceğinin belirtildiğini, iş mahkemesinde görülmekte olan davada davacının iddiası henüz ispatlanamamış bir iddia niteliğinde olduğundan ve tasfiye neticesinde paylaşıma tabi herhangi bir mal varlığı olmaksızın tasfiye neticelendirildiğinden ve dahi davacının bu yönde bir talebi de olmadığından bu hükmün uygulama imkanının olmadığını, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca, şirket sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhyası istenen şirketin, tasfiyenin sona erdiği hususu 22.08.2017 tarihinde tescil edildiğinden terkin edildiğine ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısı mevcuttur. Öte taraftan ticaret sicili müdürlükleri ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtayın emsal kararları bu yöndedir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. Sayılı kararı; Yargıtay11.Hukuk Dairesinin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı). Ancak davalı tasfiye memuru yasal hasım olmamakla, ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş ve davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuştur.Davalı tasfiye memuru istinaf dilekçesinde, iş mahkemesindeki dava açıldığında tasfiyenin halen devam etmekte olduğunu, bahsi geçen derdest davada önceden herhangi bir adres araştırmasına gidilmeden tebligat kanununda belirtilen hususlara aykırı olarak …35 kapsamında şirkete tebligat yapıldığını, sözkonusu davadan ancak eldeki ihya davasının açılışı sebebiyle haberdar olduklarını, zamanında iş mahkemesindeki davadan haberdar olsalardı tasfiye işlemlerine son verilmeyeceğini ve dolayısıyla ticaret sicili tarafından terkin işleminin gerçekleştirilmeyeceğini, ihya davasına davacının kusurlu hareketlerinin sebebiyet verdiğini, dolayısıyla yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı tasfiye memurunun sorumlu olmaması gerektiğini ileri sürmektedir. Davalı bahsi geçen beyanlarını usulüne uygun şekilde verdiği davaya cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde de öne sürmüştür. Dosyanın incelenmesinde, davalı tasfiye memuru vekilinin 11.07.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında, cevap ve ikinci cevap dilekçesini tekrarlamış olduğu, bunun üzerine tahkikata başlanmasına karar verildiği, davalı vekilinin 10.10.2018 tarihli son celsede ise davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.HMK’nın 326. maddesi uyarınca, kanunda yazılı istisnalar dışında, yargılama giderlerinden, aleyhine hüküm verilen taraf sorumludur. Bu istisnalardan biri HMK’nın 312. Maddesinde düzenlenmiştir. HMK’nın 312.maddesinin 2. fıkrasında; ”Davalı davanın açılmasına kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmez. ” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Somut olaya bakıldığında, davalı tasfiye memuru vekili, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini savunmakla birlikte, davayı kabul ettiklerine dair bir beyanda bulunmamıştır. Davacının iş mahkemesindeki davasına devam edilebilmesi için ihya kararının verilmesi zorunlu görülmektedir. Davalı tasfiye memuru bu durumda, davayı ilk duruşmada kabul ederek HMK’nın 312/2. Maddesindeki imkandan yararlanabilecekken, davanın reddi istenmiş, yani davaya karşı konulmuştur. Bu durumda, HMK’nın 326. maddesindeki genel kural uyarınca, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12.11.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.