Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2310 E. 2020/1177 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2310
KARAR NO : 2020/1177
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI : 2016/166E. 2018/734K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itiraznı iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin davalı şirketle ticaret yapmakta olduğunu, söz konusu ticaret nedeniyle fatura alacağının bulunduğunu, müvekkilinin bu alacağına kavuşmak maksadıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğünde ilamsız icra yolu ile takip başlatıldığını, davalının icra dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkiline ait ticari defter kayıtlarının ve davalıya ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi halinde müvekkilinin mezkûr cari hesap ekstrelerinde dava konusu olan alacaklarının mevcut olduğunun ortaya çıkacağını, davalının söz konusu haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle müvekkilinin zararının giderek arttığını, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz etmeleri, bu itirazla birlikte zaman kazanmaya çalışmaları ve malvarlığını elinden çıkarmaya başlamaları nedeniyle, dava kesinleşinceye kadar davalı adına kayıtlı bulunan gayrimenkul veya araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etme zorunluluğunun doğduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla arz ve izah edilen sebeplerle haklı davalarının kabulünü, davalı adına kayıtlı bulunan gayrimenkul veya araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, davalının itirazının iptalini ve takibin devamını, haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden borçlunun yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminat ödenmesine mahkum edilmesini, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava açtıkları görüldü. Davalı vekili savunmasında özetle; mahkemenin, davacının soyut ticari ilişki nedenine dayalı olarak alacak talebinde bulunulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi gerektiğini, davalının, davacı alacaklıya bir borcu bulunmadığını, soyut bir gerekçe ile alacak talebinde bulunulduğunu belirterek, haksız, yersiz, fiili ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile haksız icra nedeni ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacının sunduğu ticari defterlerin usulüne göre tutulmuş olduğu ve davacının lehine delil olma özelliğini taşıdığı, ancak davalı tarafın sunduğu ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı ve sahibi lehine delil teşkil edemeyeceği anlaşılmış, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerin incelenmesinde icra takip tarihi itibariyle davalıdan 9.217,39TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenle davalının icra takibine yaptığı itirazında haksız olduğu kanaatine varılmış ve itirazın iptaline, alacak cari hesaba dayandığından ve likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, … ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar vermiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Faturanın muhataba teslim edildiğine dair kayıt olmadığı sürece, faturanın alacak dayanağı olmayacağını, teslimin yapıldığının ve hizmetin verildiğinin ayrıca kanıtlanması gerektiğini, Taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, cari hesap sözleşmesi bulunmadan cari hesap alacağından da bahsedilemeyeceğini,İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan faturalı alacağın tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine davalı tarafça yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 76. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davaya esas Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklının … Şirketi, borçlunun … A.Ş. olduğu, 17.11.2015 tarihine ilişkin 9.127,38 TL cari hesap alacağının takibe konu edildiği, borçlunun itirazında, herhangi bir borcunun bulunmadığını öne sürdüğü anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında alınan 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda, her iki tarafa ilişkin ticari defterlerin incelemesinin yapıldığı, davacının 2012-2013-2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, dava konusu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu ticari defterlere göre davacının davalıdan 9.127,38 TL alacaklı olduğu, davalının 2015 yılına ilişkin ticari defterlerinde davacı tarafından düzenlenmiş bir adet faturaya ilişkin kaydın bulunduğu, davalının 2014 yılına ilişkin ticari defterlerini ibraz etmediği değerlendirilmiştir.Dosya içerisinde davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş bulunan muhtelif sayıda irsaliyeli fatura bulunmakla bu faturaların bir kısmında teslim alan imzası yer almaktadır. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesinde karşı tarafın ticari defterlerini sunmadığından davanın kabulü yönünde karar verilmesini gerektiğini beyan etmiş, davalı taraf ise söz konusu rapora beyan ve itirazında; malların teslimine dair irsaliye veya verilen hizmetin kanıtlanması gerektiği, bahsi geçen sebeple davacının davasını ispat edemediğinden davanın reddi yönünde hüküm kurulmasını istemiştir. Bilirkişi ek raporunda, kök rapordan ayrılmasını gerektirir bir sebep ileri sürülmemiştir.Sonuç olarak ilk derece mahkemesince davacının lehine delil özelliği taşıyan ticari defterlere itibar edilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Davacı, davalı ile arasındaki ticari ilişkiden ötürü davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüştür. Buna göre taraflar arasında TTK’nın 89 vd maddeleri uyarınca cari hesap sözleşmesi bulunmaksızın, açık hesap ilişkisine ve genel hükümlere göre yargılaması yapılacak olan iş bu davada, davacı alacaklı olduğunu ileri sürüp kanıtlama olanağına sahiptir. Davacının ticari ilişkideki bakiye alacağını talep edebilmesi için cari hesap sözleşmesinin bulunması zorunlu değildir. İlk derece mahkemesinin defter ibrazına ilişkin ara kararında takip tarihi itibariyle hangi yıllara ilişkin defter ibrazının gerektiğine yönelik bir açıklama yapılmadığı anlaşılmaktadır. İlk derede mahkemesindeki bilirkişi incelemesinde davalının ibraz ettiği 2015 yılı ticari defterlerinde 2014 yılından devreden bakiye borç kaydı olup olmadığına ilişkin inceleme yapılmamıştır. Somut uyuşmazlığın çözümü açısından davalı yanın 2014 yılı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmekle ilk derece mahkemesince bu yönde bir ara karar kurularak ek bilirkişi incelemesine gidilmesi gerekmektedir.Taraf ticari defterler, az yukarıda bahsi geçtiği şekilde uyuşmazlığın çözümünde esas olabilecek şekilde incelendikten sonra, gerekirse teslim olgusunun ispatı noktasına yönelik yargılama faaliyeti içine girilmelidir. Bu bağlamda davalı tarafından dosyaya sunulan, davacı tarafından teslim alınmadığı belirtilen mallara ilişkin, bazı irsaliyeli faturalar altında isim ve imza bulunduğu görülmektedir. Mal teslimi konusunda ispat yükü davacı satıcıda olmakla mahkemece öncelikle davalının 2014 yılı defterlerinin ibrazı emredilerek bilirkişi incelemesi kararı verilmesi, sonucuna göre gerekirse davacı asilin isticvabı sağlanarak sevk irsaliyesinde ismi bulunan kişilerin davacının çalışanı olup olmadığının sorulması, teslim konusunda gerekli araştırmalara yapılarak ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12.11.2020