Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2301
KARAR NO : 2019/26
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2018
NUMARASI : 2017/498
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminatdavasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında 02/11/2018 tarihli ara kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …Yatırımları A.Ş.’nin 04/09/2014 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında şirket ortağı olan …’in üç yıllığına şirketin yönetim kurulu başkanı seçildiğini ve Ticaret Sicil Gazetesi’nin 25/09/2014 tarih 8661 sayısında yayınlanan yönetim kurulu kararlarına göre “Şirket adına her türlü banka muamelelerinin yapılması, çek defterlerinin alınması, çek keşide ve ciro edilmesi” yönünde yönetim kurulu üyelerinden ikisinin müşterek imzası ile şirketi ilzama yetkili kılındığını, şirketin yönetim kurulunun …, … ve müvekkili …’dan oluştuğunu, 27/05/2016 tarihinde …Bank Şişli Şubesinden verilme … çek numaralı 2.300.000,00-TL bedelli 06/06/2016 keşide tarihli,… çek numaralı 2.200.000,00-TL bedelli 07/06/2016 keşide tarihli ve… çek numaralı 1.400.000,00-TL bedelli 08/06/2016 keşide tarihli çeklerin keşide edilerek şirket adına borç alındığını, davalının üç adet çeki şahsen ciro ederek kendi nam ve hesabına aldığını ve akabinde bankadan tahsilini sağladığını, ilgili parayı vergi ve SGK borçlarının ödenmesi için kullanmadığını, şirketin zarara uğradığını, … Tic. A.Ş.’nin … Yatırımları A.Ş. hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası üzerinden 5.900.000,00-TL bedelli icra takibi başlattığını, icra takibine itirazın ardından İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/918 esası ile itirazın iptali davası açıldığını, bu davanın İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/840 esas sayılı dosyası ile birleştiğini ve yargılamanın devam ettiğinden bahisle zararın tazmininin temini için davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 14/06/2017 tarihli ara karar ile; davanın konusu ve niteliği gereği sorumluluk ve alacak miktarının ancak yapılacak yargılama sırasında, tarafların delillerinin toplanmasıyla belirlenebileceğinden, talep yargılamayı gerektirdiğinden bu aşamada tedbir talebinin reddine karar vermiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; 30.09.2016 tarihinde yapılan dava dışı şirket… Yatırımları A.Ş’nin Genel Kurulunda …’in ibrasına karar verilmiş iken aynı genel kurulda davacının ibra edilememesine karar verilmiştir. Huzurdaki davanın 30.05.2017 tarihinde açıldığını, ibra tarihinden itibaren 6 ay geçmiş olduğundan davacının davasının reddi gerektiğini, dava dışı …. Yatırımları A.Ş.’ye verildiği iddia edilen toplam 5.900.000 TL bedelli çeklerin… Yatırımları A.Ş.’ye verilip verilmediği ile söz konusu çeklerin müvekkili tarafından bankadan tahsil edilerek zimmetine geçirip geçirmediği iddiası oluşturduğunu, davacı tarafın bu konu ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2017/81136 hazırlık numaralı dosyası ile “güveni kötüye kullanma” iddiası ile bir şikâyette bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu dosyada şüpheli sıfatı ile ifade vermiş olup, ifadesinde söz konusu çeklerin … Yatırımları A.Ş. tarafından ciro edilmediğini, çekler üzerinde bulunan imzaların kendisine ait olmadığını, çeklerin de kendisi tarafından lehtar bankadan tahsil edilmediğini, söz konusu soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, 30.09.2016 tarihinde gerçekleşen genel kurulda davacı yanın şirketi zarara uğrattığından ibra edilmemesine karar verildiğini, ayrıca davacı aleyhine şikâyet başvurusunda bulunduğunu, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin E. (2016/840) sayılı dava dosyasında yer alan uyuşmazlığın konusunu da bu davada yer alan çekler oluştuğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Davacı vekili 17/05/2018 tarihli dilekçesi ile tedbire yönelik talebinde; İstanbul C.Başsavcılığının 2017/81136 Soruşturma sayılı dosyasında dava dilekçesinde bahsi geçen 3 adet çek yönünden imza incelemesi yapıldığını, alınan bilirkişi raporunda çeklerin arkasında ki imzaların davalıya ait olduğunun belirtildiğini, 2017/81136 soruşturma sayılı dosyada 2018/6007-4299 Esas – İddianame nolu iddianame ile davalı …’ in hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığını, davanın İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/135 E. Sırasına kayıt edildiğini belirterek şirket zararın tahsilinin imkansız hale gelme ihtimali yüksek olduğundan, davalının adına kayıtlı taşınmaz malları ile diğer menkul mallarına ve 3. Şahıslarda ki hak ve alacaklarına dava konusu 5.900.000,00 TL zarar bedeli için teminatsız olarak HMK 389/1 md’ si uyarınca ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 28/05/2018 tarihli ara kararında; “…dava, TTK ‘nun 555 md.’sine dayalı tazminat davasıdır. Davacının ve davalının dava dışı … Yatırım A.Ş. ‘nin ortağı oldukları sabittir. Mahkememizce İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/135 E. Sayılı dosyası getirtilmiş incelenmesine; İstanbul C.Başsavcılığının 2017/81136 soruşturma sayılı 2018/4299 iddianame sayılı iddianamesi ile şüpheli … ve Müşteki …’ ın . …. A. Ş. isimli şirkette yönetim kurulu başkanı ve üyesi oldukları, şirket ihtiyaçları için kullanılmak üzere …isimli şirketten 5.900.000,00 TL borç karşılığı 3 adet çek aldıkları, şüpheli …’ in 06/06/2016 tarihinde çekleri kendi nam ve hesabına tahsil ettiği iddiası ile atılı hizmet nedeniyle güveni kötü kullanma suçundan TCK 155/2, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile dava açılmış olduğu, tensip ara karar gereği duruşmanın 29/05/2018 tarihine bırakılmış olduğu, soruşturma aşamasında alınan 12/12/2017 tarihli Grafolog bilirkişi raporunda, bahsi geçen 3 adet çekteki ikinci ciranta hanelerinde yazılı ‘…’ ibareli isim yazıları ile altlarında atılı imzaların davalı …’ in eli ürünü olduğunun kanaat ve sonucuna varıldığının belirtilmiş olduğu görülmüştür. Mevcut delil durumuna göre, İİK 257 vd. md’ leri uyarınca davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne” karar verilmiştir.Bu ihtiyati haciz kararına karşı davalı … vekili 04/06/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile; müvekkilinin zimmetine geçirdiği iddia edilen 5.900.000,00-TL’nin İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/840 esas sayılı davasında alınan bilirkişi raporunda dava dışı i.. A.Ş.’nin kasasında olduğunun tespit edildiğini, diğer yandan dava ile ilgili İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/135 esas sayılı davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesi 02/11/2018 tarihli ara kararı ile;”İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/81136 soruşturma sayılı 2018/4299 iddianame sayılı iddianamesi ile şüpheli … ve Müşteki …’ın … A.Ş. isimli şirkette yönetim kurulu başkanı ve üyesi oldukları, şirket ihtiyaçları için kullanılmak üzere … isimli şirketten 5.900.000,00-TL borç karşılığı 3 adet çek aldıkları, şüpheli …’ in 06/06/2016 tarihinde çekleri kendi nam ve hesabına tahsil ettiği iddiası ile atılı hizmet nedeniyle güveni kötü kullanma suçundan TCK 155/2, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile dava açılmış olduğu, soruşturma aşamasında alınan 12/12/2017 tarihli Grafolog bilirkişi raporunda, bahsi geçen 3 adet çekteki ikinci ciranta hanelerinde yazılı ‘…’ ibareli isim yazıları ile altlarında atılı imzaların davalı …’in eli ürünü olduğunun kanaat ve sonucuna varıldığının belirtilmiş olduğu, yargılama sonucunda İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/09/2018 tarih 2018/135-749 E.K. sayılı kararı ile ‘Sanığın üzerine atılı hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma sulundan subut bulan eylemine uyan 5237 sayılı yasanın 155/2 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, kullanılan araç, işlendiği yer ve zaman, konusunun önem ve değeri, sanığın olay yerindeki durumu, amaç ve saiki göz önünde bulundurularak takriben 1 yıl hapis ve 5 adli gün para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın 5237 sayılı yasanın 52-2 ve 50-1-a maddesi gereğince takdiren günlüğü 20,00-TL’den olmak üzere paraya çevrilerek sanığın 7.300,00-TL ve 100,00-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın ekonomik durumu da göz önüne alınarak taksitlendirmeye yer olmadığına, zararın giderilmemiş oluşu göz önüne alınarak sanık hakkında TCK 51, 62 ve CMK 231 maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına’ karar verilmiş olduğu, kararın henüz kesinleşmemiş olduğu anlaşılmış olup, mevcut delil durumuna göre ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ” karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Müvekkilinin sabit ikametgaha sahip olup, mallarını kaçırma gibi bir girişimi bulunmadığını, Davacı ihtilaf konusu bedelin müvekkilinden alınarak dava dışı şirkete ödenmesini talep ettiğini, bu bağlamda, bu davanın gerçek alacaklısı dava dışı şirket olduğunu,Davacı, İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/135 E. numaralı dosyasına sunmuş olduğu dilekçe ile müvekkilinin tek başına sorumlu olmadığını (hiçbir sorumluluğu bulunmadığını),Dava dosyasında bulunan 30/09/2016 tarihli genel kurulda, müvekkilinin ibra edildiğini, davacı ise oy birliği ile ibra edilmeyerek, kendisinin sorumlu olduğuna kanaat getirildiğini Gerçekten, davacı da dava dilekçesini diğer ortaklara ihbar ettiğini, çünkü, tüm ortaklar aslında sorumluluğun …’da, yani davacıda olduğunu bildiklerinden işbu davaya müvekkili aleyhine katılma talebinde bulunmadığınıİstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan davada alınan bilirkişi raporunda, müvekkili tarafından tahsil edilerek zimmetine geçirdiği iddia edilen 5.900.000 TL, dava dışı şirketin kasasında olduğunun açıkça görüldüğünü,Ote yandan 30.09.2016 tarihinde yapılan şirket genel kurul toplantısında müvekkil diğer paydaşlar tarafından ibra edildiğini, söz konusu davanın ibra işleminden itibaren altı ay geçtikten sonra açıldığını, ayrıca davacı hakkında açılmış birçok sorumluluk davası da bulunduğunu, 2017/84748 nolu soruşturma dosyasında bilirkişi incelmesi neticesinde davacının şirketi dolandırmaya matuf eylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, bu delili incelemeden bir karar vermesinin usuli eksiklik olduğunu,İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/840 Esas sayılı dosyasında ihtilaf konusu çeklerin şirketin kasasında gözüktüğünü, davacı, …isimli şirket ile işbirliği yaparak dava dışı …Yatırımları A.Ş.’yi borçlandırdığını,Mahkeme tarafından İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/135 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesine karar verildiğini, İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesinin sonucu beklenmeden Mahkeme tarafından İİK’nın 258. maddesi hükmü gereğince davacının iddiasını kısmen ispatladığı iddiası ile ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/135 E. sayılı dosyasına karşı hem müvekkili hem de davacı … tarafından istinaf yoluna başvurmuş olup, henüz kesinleşmiş bir karar bulunmamadığını,İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararının ve itirazın reddine dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati hacze itirazın reddine dair ara kararının kaldırılmasına ve itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Talep, şirket yöneticisi aleyhine açılmış olan sorumluluk davası içinde verilen ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalı vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davalı vekili, süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına itirazın süresi ve koşulları açıkça hükme bağlanmış olup, anılan maddede, borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebileceği düzenlenmiştir. Bu itiraz sebepleri sınırlı olup, diğer itiraz sebepleri davanın esası kapsamında incelenebilecek hususlardır. İlk derece mahkemesince, dosya kapsamı ve cezo dosyası kapsamı itibariyle ihtiyati haciz talebini kabul etmiştir. Mevcut dosya kapsamı itibariyle İİK’nın 257 ve 258.maddeleri uyarınca ihtiyati haczin koşulları mevcuttur. Davlının ileri sürdüğü itiraz nedenleri, İİK’nın 265. maddesi kapsamında incelenemez. Bu konudaki değerlendirmeler esas hakkındaki yargılamada yapılacaktır. İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararındaki ve itirazın reddi kararındaki gerekçeler yerinde görüldüğünden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İİK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca istinaf başvurusunun reddine,
2- Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
İK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/01/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :İK’nın 265/son ve HMK’nın 362/1-f maddeleri uyarınca karar kesindir.