Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2300 E. 2019/19 K. 07.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2300
KARAR NO : 2019/19
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2018
NUMARASI : 2015/751 Esas – 2018/600 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (İtirazın iptali davası ıslah yoluyla alacağa
dönüştürülmüştür)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari alım-satım ilişkisi bulunduğunu, bu kapsamda müvekkilinin davalıya faturalı mal satıp teslim ettiğini, cari hesapta müvekkilinin 26.07.2013 tarihine kadar toplam 105.346,02 TL alacağı doğduğunu, davalı şirketin 20.08.2013 tarihinde 82.000,00 TL ödeme yapması sonucu bakiye 23.346,02 TL alacak kaldığını, davalının bu konuda hesap mutabakatı gönderdiğini, bakiye bu alacağın tahsili için İstanbul ….İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine giriştiklerini, davalının haksız olarak icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, icra dairesinin yetkisine vaki itirazı yerinde görülerek dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi sağlandıktan sonra İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından tekrar ödeme emri gönderildiğini, davalının süresinde verdiği itiraz dilekçesinde, borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptaline ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 23.10.2017 tarihli dilekçesiyle davasını ıslah etmiş ve itirazın iptali davasını ıslah yoluyla alacak davasına çevirmiş ve neticede 23.346,02 TL alacağın ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 23/11/2017 tarihli, 2016/989Esas – 2017/1291 Karar sayılı kararında; davacının ticari defterleri ve dosyaya vergi dairesinden celp edilen BA formlarına göre davacının davalıdan 23.346,02 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, ıslah doğrultusunda davanın kabulüne ve 23.346,02 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Davanın İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayalı olarak açıldığını, dava dilekçesinin müvekkilinin …i/İSTANBUL adresine gönderildiğini, bu adrese gönderilen tebligatın iade olduğunu, davacının mahkemeye sunmuş olduğu dilekçesi ile müvekkilin İTO’da kayıtlı olan adresine tebligat yapılmasını talep ettiğini, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkiline ait İTO’da kayıtlı adres araştırılması dahi yapılmaksızın sadece davacının talebi doğrultusunda tebligat çıkarıldığını, talep doğrultusunda tebligatı İstanbul … Sancaktepe/ İstanbul adresine Tebligat Kanunu’nun 21.maddesi gereğince tebliğ edildiğini, müvekkiline, Tebligat Kanunu’nun 21.maddesi kapsamında dosyadan yapılan bir tebligat olması nedeni ile sonraki tebliğlerin Tebligat Kanunu’nun 35.maddesi gereğince tebliğ işlemleri yapıldığını, ancak tebligatın tebliğ edilen adrese değil tebliğ edilemeyen eski adresine çıkarıldığını, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği hükümlerine aykırı olarak tebliğ işlemlerinin yapıldığını, usulsüz tebliğler nedeni ile müvekkili hakkında açılan davadan, sürecinden alınan bilirkişi raporundan davanın ıslahından ve gerekçeli kararından hiçbir zaman haberdar olamadığını, Tebligat Kanunu’nun 35.madesine göre tebliğ yapılmasının usul kurallarına ve ilgili yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğunu,
Davanın karara bağlanmasında esas alınan BS-BA formları ile diğer vergi kayıtlarının ilgili kurumdan istenilmeden sadece davacı tarafından sunulan belgelere göre karar verildiğini, iş bu belgelere dayanılması sebebi ile faturalar yanında bulunması gerekli sevk irsaliyelerinin dahi incelenmediğini, sevk irsaliyelerinin dosyaya sunulmadığının dahi dikkate alınmadığını, fatura içeriğinin müvekkiline teslim edildiğinin ispatının davacı tarafa ait olduğu gerekçeli karara dahi yansıdığını,
Dava dilekçesinin ve yargılamanın tüm süreci içinde yapılması gerekli işlemler usule uygun tebliğ yapılmaması nedeni ile yargılamaya katılma ve gerekli savunma yapılması imkanı olmadığını,
Bu gerekçelerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, faturalı mal satışından doğan bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali iken ıslah suretiyle alacağa dönüştürülmüş ve alacak davası olarak ilk derece mahkemesince görülüp sonuçlandırılmıştır.
İlk derece mahkemesince ıslah doğrultusunda alacak davasının kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı şirkete gerekçeli kararın TK m.35’e göre 25.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf başvuru dilekçesinin 19.11.2018 tarihinde verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda şeklen HMK’nın 345.maddesinde öngörülen iki haftalık istinaf süresinin geçtiği görülmekte ise de tebligatın aşağıda açıklanacak nedenlerle usulsüz olduğu, bu nedenle istinaf başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle, davalı vekilinin tebligat usulsüzlüğüne ilişkin istinaf nedenleri üzerinde durulmalıdır. Çünkü bu husus HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ve Anayasa’nın 36.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkıyla ilgilidir. Bu bağlamda ilk derece mahkemesinin yaptığı tebligat işlemlerinin incelenmesine: dava dilekçesinde davalı şirketin adresi olarak “…/İSTANBUL” olarak gösterilmiş, mahkemece bu adrese çıkarılan tebligat, muhatabın adresten taşındığı gerekçesiyle bila tebliğ dönmüştür. Davacı vekili 18.06.2015 tarihli dilekçesinde davalı şirketin sicil adresinin İstanbul … olarak bildirmiş ve bu adrese tebligat çıkarılmasını istemiştir. Mahkemece bu adrese dava dilekçesi tebliğe çıkarılmış, tebligat bu adreste TK m.21’e göre yapılmıştır.
Mahkemece, dilekçelerin teatisi süresi dolduktan sonra ön incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmiş ve davalının daha önce 21.maddeye göre yapılan adresine ön inceleme duruşma davetiyesi TK m.21’e göre tebliğ edilmiştir. Daha sonra mahkeme HMK’nın 147.maddesi uyarınca davalı adına tahkikat duruşma davetiyesi çıkarmış, bu tebligat, daha önce tebligat yapılan Sancaktepe adresine ulaşmış ve muhatabın adresten ayrıldığı gerekçesiyle bila tebliğ dönmüştür. Bunun üzerine mahkemece tahkikat duruşma davetiyesinin TK m.35’e göre tebliğine karar verilmiş, ancak bu kez tebligat, dava dilekçesinde gösterilmiş olup tebligatın yapılamadığı “… Sultanbeyli/İSTANBUL” adresine çıkarılmış ve o adreste 35.maddeye göre tebligat yapılmıştır. Mahkemenin bundan sonra ticari defterlerin ibraz edilmesine ilişkin muhtırayı, defterlerin incelenmesine ilişkin ikinci ara kararını, alınan bilirkişi raporunu, davacı vekilinin rapora karşı beyanlarını içeren dilekçeyi, davacı vekilinin ıslah dilekçesini, bilirkişi ek raporunu hep bu adrese TK m.35’e göre tebliğ etmiştir. Yine gerekçeli kararı da aynı adrese 35.maddeye göre tebliğ etmiştir.
Mahkemece tahkikat bitirildikten sonra HMK’nın 186.maddesine göre davalıya sözlü yargılama duruşması çıkarılmadan dava sonuçlandırılmıştır.
İcra takip dosyasında itiraz dilekçesinde davalının …/İSTANBUL adresini gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu adres davalı tarafın kendisinin beyan ettiği adres olmakla birlikte dava dilekçesinin tebliği aşamasında bu adresin terk edildiği tespit edilmiş ve davacının beyan ettiği sicil adresine TK m.35’e göre dava dilekçesi ve ön inceleme duruşması için davetiye tebliğ edilmiştir. Bundan sonra mahkemenin, daha önce tebligat yapılamayan eski adrese tebligat yapması usulsüzdür. Mahkeme TK m.35’e göre tebligat yapacak ise bu tebligatları, dosyada yapılan en son tebligat adresine yapması gerekir. Mahkemece daha önce tebligat yapamadığı adrese 35.maddeye göre tebligat yaparak yasa ve usul hükümlerini ihlal etmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil dosya örneğinin incelenmesinde, davalının icra takibine itiraz ettiği tarih itibariyle sicil adresinin, itiraz dilekçesinde gösterilen…Sultanbeyli/İSTANBUL olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra şirket adresinin 06.11.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan kararla …Sancaktepe/İSTANBUL olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihi olan 22.04.2015 tarihi itibariyle sicil adresinin bu olduğu ve gerek dava dilekçesinin gerekse ön inceleme duruşma davetiyesinin sicil adresine TK m.21 hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bundan sonra çıkan tebligatların adres değişikliği gerekçesiyle iade edilmesi sonucunda mahkemece sicil adresine değil, doğrudan doğruya dava dilekçesinde gösterilen ve hiç tebligat yapılamayan Sultanbeyli adresine dönülerek TK m.35’e göre tebligatların yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa davalı şirketin 06.08.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre adresinin İstanbul Sancaktepe …. olarak değiştirildiği ve ilan edildiği, 09.06.2018 tarihli sicil gazetesine göre adresinin … Sancaktepe/İSTANBUL olarak değiştiği anlaşılmaktadır.
Özetle, ilk derece mahkemesinin tahkikat duruşma davetiyesini, bilirkişi raporlarını, ıslah dilekçesini tebliğ ettiği adres davalı şirketin sicil adresi de değildir.
Tüm bu açıklamalara göre, ilk derece mahkemesince, davalıya hiç tebligat yapılmamış olan, tebliğ tarihleri itibariyle de davalı şirketin sicil adresi olmayan adrese tebligatlar yapılıp yargılama yürütülmek suretiyle davalının HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Çünkü anılan maddedeki tanıma göre hukuki dinlenilme hakkı yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını ve mahkemenin bu açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını isteme hakkını içerir. Somut olayda davalı şirket usulüne uygun olarak tahkikat duruşmasına çağrılmamış, ispat hakkı ortadan kaldırılmıştır. Yine defter muhtırası usulsüz tebliğ edilmiş, ispat hakkı ihlal edilmiştir. Islah dilekçesi usulsüz tebliğ edilip savunma hakkı kısıtlanmıştır. Ayrıca HMK’nın 186.maddesi uyarınca davalı şirket sözlü yargılama duruşmasına hiç davet edilmemek suretiyle de hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.
HMK’nın 353/1.a.maddesinde ilk derece mahkemesi kararlarının usul yönünden incelenmesi düzenlenmiştir. Usuli incelemenin kapsamı HMK’nın 353/1.a.maddesinde altı bent halinde sayılmıştır. Ancak bu sayımın sınırlı olmadığı, Yargıtay’ın mutlak temyiz sebebi kabul ettiği tüm konularda (mutlak istinaf sebeplerinin mevcudiyeti halinde) bu maddenin uygulanması gerekir (Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara – 2009, s.305).
Bu açıklamalar ışığında, davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi için usuli koşullar tamamlanmadan verilen ve bu nedenle usul hatası içeren ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın görülüp sonuçlandırılmasına ilişkin usuli şartlar tamamlanmak suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Başvuran tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-Başvuran tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07/01/2019
KANUN YOLU :HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.