Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2298 E. 2019/20 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2298
KARAR NO : 2019/20
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1156 Esas
KARAR TARİHİ: 05/10/2018 tarihli ara kararı
KONU : Dava İçinde Verilen İhtiyati Tedbire İtiraz
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası içinde davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin kabulü üzerine bu karara itiraz eden davalılar vekilinin itirazının ilk derece mahkemesince reddine karar verildiği, bu karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyasının dairemize gönderildiği anlaşılmakla dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekilince, müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.’nin 1/3 oranında ortağı olduğu, davalıların şirkete ait gayrimenkulleri gerçek değerinin çok altında bir bedelle davalı …’na müvazaalı olarak devrettiği, davalıların gerçek iradesinin taşınmazları şirket malvarlığından kaçırmak ve davalının mal varlığına geçirmek olduğu, 22/12/2017 tarihinde gerçekleşen bu işlem ile ilgili davalı … tarafından müvekkilinin ortağı bulunduğu şirkete herhangi bir bedel ödenmediği, davalılardan …’nun şirketteki hissesini 12/10/2017 tarihinde …’e tüm hak ve borçları ile birlikte devrettiği, herhangi bir bedel alınmamasına rağmen devir bedelinin 8.000.000,00 TL üzerinden gösterildiği, davalılar aleyhine dava açmadan önce taşınmazların devredildiğini öğrendiklerini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile dava dışı şirket adına tesciline, mümkün olmaması halinde şirket zararının davalılardan tahsili ile şirkete verilmesi talepli açılan davada, hali hazırda taşınmazların üçünçü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemece 17/01/2018 tarihli ara kararı ile dava konusu edilen taşınmazlara satılamaz şerhi konulmasına yönelik teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilince tedbir kararına itiraz edilmesi üzerine, tedbir kararına itirazın duruşmalı olarak değerlendirilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince 07/03/2018 tarihli tedbire itirazın değerlendirilmesi duruşmasında “Davada tedbir konulan taşınmazlarla ilgili tapu iptali ve tescil talep edilmiş olduğundan HMK. 389 ve devamı maddelerine aykırılık taşımayan tedbir kararına karşı davalı tarafın itirazlarının ve teminat alınması taleplerinin İstinaf yolu açık olmak üzere reddine” karar verildiği, verilen işbu kararın ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili tarafından İstinaf edildiği anlaşılmıştır.
Dairemizin 2018/662 Esas, 2018/578 Karar sayılı, 31/05/2018 tarihli ilamı ile; “Kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından gerekçeli olması gerektiğinden bahisle Mahkememizin 07/03/2018 tarihli duruşma ara kararının 2. maddesiyle verilen tedbir kararına karşı davalı tarafın itirazlarının reddine” dair verilen kararının kaldırılmasına karar verilerek dosyanın ilk derece mahkemesine iade edildiği anlaşılmıştır.
Bu kez ilk derece mahkemesinin 11/04/2018 tarihli gerekçeli kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş olup, verilen işbu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş olup, İstinaf Mahkemesinin 2018/1229 Esas, 2018/850 Karar sayılı, 20/09/2018 tarihli ilamı ile İstinaf başvurusunun kabulüne, Mahkememizden verilen 11/04/2018 tarihli, 2018/37 Esas, 2018/387 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosya ilk derece mahkemesinin 2018/1156 Esas sırasına kaydı yapılarak ele alınmış ve tensip zaptı ayrıca düzenlenmiştir.
Dairemizin ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi ile ilgili ilk derece mahkemesi kararını gerekçesizlik sebebiyle kaldırmış olduğundan dosya ilk derece mahkemesi tarafından yeniden incelenmiş ve aşağıdaki şekilde istinafa konu gerekçeli ara karar yazıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 05/102018 tarihli ara kararında: “…Yapılan inceleme sonucunda; davanın şirket ortakları arasında muvaza ve ehliyetsizlik deliline dayalı tapu iptali ve tescil davası, bu talebin kabul edilmemesi halinde sorumluluk davası olarak şirket zararının tazmini şeklinde açılan dava olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından tapu iptali istenen taşınmazlar bu davanın konusunu oluşturmaktadır. HMK’nun 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın ya da ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği” düzenlemesi mevcuttur.
Tapu iptali istenen taşınmazlar üzerine mahkememizce tedbir konulmaması halinde dava sonuçlanana kadar el değiştirme ihtimali mevcut olup, bu durumda davacının bu dava ile elde etmek istediği hakka ulaşması engellenmiş olabileceği gibi davaya taşınmazı devralan kişilerin de dahil edilmesi ve bu kişiler yönünden iyi niyetli olup olmadıkları şeklinde ayrı bir inceleme yapılması gerekeceği, bu hususların davayı uzatacağı ve ayrıca davacının hakkına ulaşmasını önemli ölçüde zorlaştıracağı anlaşılmakla dava konusu taşınmaz üzerine konulan tedbirin kaldırılması talebinin yerinde olmadığı…” gerekçesiyle tapu iptali tescil istenen taşınmazlarla ilgili tapu kayıtlarına tedbiren satılamaz şerhi konulması yönünde verilen tedbir kararına karşı davalı tarafça yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Söz konusu uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK uyarınca asliye ticaret mahkemesinin görev alanında olmadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğu dikkate alınmadan itirazın reddinin yerinde olmadığını,
Dava konusu uyuşmazlık bakımından ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, bu nedenle yerel mahkeme tarafından tesis edilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini,
Bir an için dava konusu gayrimenkullerin dava dışı üçüncü kişilere devredildiği varsayımında dâhi müvekkillerinin şahsi malvarlıklarının davacının talep etmiş olduğu tazminat miktarını ve söz konusu gayrimenkullerin değerini fazlasıyla karşılamaya yetecek miktarda olduğunu, bu nedenle 6100 sayılı Kanun’un 389. maddesinde belirtilen mevcut durumda meydana gelebilecek olası bir değişikliğin hakkın elde edilmesini imkânsız veya çok zor hale getirme şartı dava konusu hadise bakımından söz konusu olmadığını,
İhtiyati tedbirin şartlarından olan yaklaşık ispat kuralı ile ilgili olarak, davacı tarafından hakkın elde edilmesinin imkansızlaşacağı veya ciddi bir zarara uğrayacağı ile ilgili olarak dosyaya herhangi bir delil sunulmadığını, ilk derece mahkemesi nazarında ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğuna dair kanaatinin somut gerekçesinin bulunmadığını,
Davacının farklı davalarda aynı talebi ileri sürmesi kötü niyetinin açık bir göstergesi olduğunu, nitekim İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından anılan dosya kapsamında tesis edilen 29.11.2017 tarihli ara kararda davacının ihtiyati tedbir uygulanması taleplerinin reddine karar verildiğini, ayrıca; davacının ileri sürdüğü iddiaların yargılamaya muhtaç olup, yargılamaya muhtaç iddialara dayanılarak ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu,
Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ilk derece mahkemesi tarafından teminata hükmedilmeksizin ve gerekçe gösterilmeksizin ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacının şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin kabulü doğrultusunda, davacıdan teminat alınmasına karar verilmeksizin ve teminat alınmamasının gerekçesi belirtilmeksizin tesis edilen ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılmasına, itirazın kabulüne, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davalılar vekilince, mahkemece dava içerisinde talep edilen ve 17.01.2018 tarihli verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine ilişkin 05.10.2018 tarihli ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı, ortağı olduğu dava dışı şirktin dava konusu taşınmazlarının şirket müdürü davalı … Çelik tarafından eski şirket ortağı olan diğer davalıya gerçek değerinin altında kötüniyetli ve muvazaalı olarak satılıp devredildiği iddiasına dayanarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yeniden şirket adına tesciline, bu istemin kabul edilmemesi halinde ise şirket zararının tespiti ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu haliyle dava terditli açılmış olup, taleplerden biri TTK’nın 555-561 maddeleri kapsamında şirket zararının davalılardan tahsili ile şirkete verilmesi istemine ilişkin olup, mutlak ticari dava niteliğindedir. Buna göre davalı vekilinin mahkemenin görevine ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir.
HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir koruyucu önlem olup, dava konusu taşınmazlar bakımından yargılamayı esastan sonuçlandıracak mahkemece, sunulu deliller ışığında gerekçesi belirtilerek tedbir kararı verildiği anlaşılmakla, davalı vekilince somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 392. maddesinde ” İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez. Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir.” hükmü yer almaktadır.
Ancak mahkemece 17.01.2018 tarihli ihtiyati tedbir kararında herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin teminat alınmasına yer olmadığına karar verilerek tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Teminat alınmama gerekçesinin kararda açıkça belirtilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile teminat alınmadan ihtiyati tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu yönden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 05.10.2018 tarihli tedbire itirazın reddi kararının kaldırılarak, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, itiraz hakkında dairemizce yeniden karar verilmesine ve %15 oranında teminat alınmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasını isteyen davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, istinafa konu ilk derece mahkemesinin 05.10.2018 tarihli ara kararının teminat yönünden kaldırılarak, tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
A- Davalılar vekilinin teminat dışındaki tüm itirazlarının reddine
B-Teminat itirazı yönünden;
1-Teminata yönelik itirazın kabulü ile harca esas değer üzerinden takdiren %15 oranında hesaplanan 1.202.944,00 TL nakti teminatın veya aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkemesine yatırılması/verilmesi için, iş bu kararın tebliğinden itibaren 10 gün kesin süre verilmesine, aksi halde tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına,
2-Davalı tarafından sarfedilen istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/01/2019
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.