Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2285 E. 2020/1153 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2285
KARAR NO : 2020/1153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI : 2014/1310 E.2018/296K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili …San. Tic. Ltd. Şti. ile dava dışı…. San. Ltd. Şti. ( Yeni Ünvan: … San. Ve Tic.A.Ş. ) arasında 28/01/2011 tarihinde İST-8-001 kodlu …Tic. San. Ltd. Şti.’nin hisselerinin satış sözleşmesi, 28/01/2011 tarihinde, İST-8-002 kodlu, İR-71154 nolu Maden İşletme Ruhsatı ve 20067400 Nolu Arama Ruhsatını kapsayacak şekilde Rödövans sözleşmesi , 23/02/2012 tarihinde, …San. ve Tic.A.Ş.’nin hisselerinin satışı sözleşmesi olmak üzere toplam üç adet sözleşme imzalandığını, İST-8-001 Kodlu rödovans sözleşmesine göre 01/03/2011 tarihi itibarı ile … Tic. San. Ltd.Şti.’ne ait İR:71154 krom+dünit işletme ruhsatı ve … nolu krom madeni arama ruhsatının 12 ay süre ile müvekkili şirkete rödovanslı çalışmak üzere verildiğini, İST-8-001 Kodlu sözleşmeye göre müvekkili şirketin rödovans süresi bitiminde …. Tic. San. Ltd. Şti.’nin hisselerini kesin satın almayı taahhüt ettiğini, sözleşmelerle rödovans süresi bitiminde Mavri ocaktan üretilen krom cevherinin tenör değerinin min. % 32 Cr203 ve minimum 20.000 ton olması gerektiğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşmelere göre belirlenen hisse devir bedelini tam ve eksiksiz olarak ödediğini, davalı tarafın, gerek İST-i-001 kodlu sözleşmede “Sahaların tahmini rezervleri 500.000 ton olarak beklenmektedir.” şeklinde beyanının olduğunu, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2011 tarihli ve 90/389 sayılı tespit davasında … Ocağında 144.774 ton görünür krom rezervi bulunduğu tespitinin yapıldığını, hisse devir işlemlerinden sonra … ocağında krom cevherinin tükendiğinin … firmasından alınan raporla tespit edildiğini, ayrıca krom cevherinin tespitine sondaj aramalarında cevhere rastlanmadığını, bu nedenle faaliyetin durdurulduğunu, davalıların müvekkil şirketi ikna etmek için Fethiye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden 09/03/2011 ve 90/389 sayılı dosya ile hatalı tespit raporu alınmasına yol açtıklarını, davalıların rezerv miktarı konusunda hileli davranışları ve beyanları sebebiyle müvekkillerinin sözleşmeleri akdettiğini, hisse devrine ilişkin davalıların hilesi ile ayıbın gizlenmesinin söz konusu olduğunu, bu durumda ayıp ihbar süresinin aranmadığını ve TBK’nın 125. maddesinde öngörülen genel zamanaşımının uygulanması gerektiğini, davalıların kanundan doğan açıklama yükümlülüğünü de ihlal etmiş olduklarını, davalıların hisselerine ödenen yüksek bedelin iadesi gerektiğini ileri sürerek, hisse devir bedeli olarak ödenen 4.000.000 USD’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; maden ocağında Maden İşleri Genel Müdürlüğü (…) tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 16/04/2008 tarihli raporda tahmini rezervin 283.200 ton olarak hesaplandığını, davacının görevlendirdiği hukuk bürosunun 12/01/2011 tarihli incelemesinde, İldem şirketinin hisselerinin veya rödovans şeklinde saha işletmesinin devralmasında sakınca bulunmadığının belirtildiği, daha sonra 28/01/2011 tarihli hisse satış ve rödovans sözleşmelerinin imzalandığını, müvekkillerinin satış sözleşmesi öncesi ve sonrasında hileli davranışlarının bulunmadığını, davacı şirketin bir yıl süreli rödovanslı çalışma yaptığını, İldem şirketi ile ilgili nevi değişikliğinin davacının bilgisi dâhilinde yapıldığını, İST-8-008 kodlu sözleşme ile hisse devir sözleşmesinin fiyat yönüne en revize edildiğini, 25/07/2013 tarihli … firmasının raporunun ve sondaj raporunun yeterli incelemeye dayanmadığını, davacının rödovans sözleşmesi ve sonrasında sürekli üretin çalışması yaptığını ve rezerv arama faaliyetlerini yeterli derecede yapmadığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dosyadaki belgeler, uzman görüşleri, raporlar, teknik analizler incelendiğinde; davacının davalıya sunduğu 16.04.2018 tarihli Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün ( MİGEM) Raporunu ve Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2011 tarih, 2011/90 – 389 D. İş sayılı dosyada sunulan bilirkişi raporunun, hileyle alındığı ya da hileli bir raporun dosyada olduğuna dair, somut, inandırıcı ve denetimden geçmiş herhangi bir belge dosyamızda mevcut değildir. Yani, davalının hileyle, davacının iradesini fesada uğrattığına dair dosyada kesin inandırıcı bir delil söz konusu değildir. Davacı ticari şirkettir, basiretli bir tacir olduğu TTK’nun kabulündedir ve buna uygun bir şekilde davranmakla yükümlüdür. 28.01.2011 tarihli Maden sözleşmesini imzaladıktan sonra davacı uzunca bir süre madeni işletmiştir. Madende gerekli sondaj ve arama çalışmaları yapması gerekirdi. Maden sözleşmesinin üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, davacı gerekli sondajı yapmadan hisse devir sözleşmesi yapmışsa ve bunun sonucunda iddia ettiği zarara uğramışsa basiretli tacir olmanın gereklerini yerine getirmediğinden zararın uhdesinde kalması bunun sonucudur. Her ne kadar Mahkememizce alınan raporda maden cevherinin yetersiz olduğundan bahsedilmişse de dosyadaki tüm teknik rapor, belge, uzman görüşleri ve hatta bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere maden ocağının tamamı üzerinde detaylı bir sondajlama, arama işleminin yapılmadığı anlaşılmakta bu itibarla cevher eksikliği olduğuna dair gizli ayıp ispatlanamamıştır. Kaldı ki dava konusu maden ocağında gizli ayıbın olduğu varsayılsa bile, davalının hileyle davrandığı somut bir şekilde ispatlanamadığından ayıba karşı tekeffülü hükümlerini dava konusu ocağın teslimi ve TTK’nun 25. Md. Uyarınca sözleşmelerin üzerinden, 6 aylık azami zamanaşımı süresi de geçtiğinden, … ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarla, karşı tarafın hileli davranışları neticesi işletme hakkını haiz olduğu maden sahasındaki rezerv miktarı konusunda iradesi sakatlanmış olduğundan, önceden davalılara ait olan şirket hisselerinin müvekkiline satışına ilişkin sözleşmenin geçerli olmadığını, ayrıca bahsi geçen maden sahasındaki rezerv miktarının taahhüt edilenin bariz şekilde altında olmasından ötürü satış sözleşmesinin ayıplı hale geldiğini, ayıbın hile ile gizlenmesi sebebiyle somut olayda ayıp ihbarının aranmaması gerektiğini öne sürerek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan şirket hisse satışına ilişkin sözleşme bedelinin, davalıların hileli davranışları nedeniyle yüksek kararlaştırıldığı iddiasıyla 818 sayılı BK’nın 31 (TBK’nın 39). maddesi uyarınca açılmış bir tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tüm dosya kapsamında toplanan deliller neticesi, ruhsat sahibi … Ltd. Şti. ile rödovansçı işletmeci …. Şti. arasında 28.01.2011 tarihli rödovans sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunun İR 71154 nolu maden işletme ruhsatı ve … nolu maden arama ruhsatını … Ltd. Şti. uhtesinde kalması kaydıyla bu ruhsatlara ilişkin işletim hakkının davacı tarafa verildiği, rödovans süresinin 01.03.2011 ila 29.02.2012 tarihleri arasında geçerli olduğu anlaşılmaktadır.Dosya içerisine… Mad. Şti.’nin tüm hisselerinin satımına ilişkin olarak İldem’le davacı … Şti. arasında 28.01.2011 tarihli sözleşme imzalanmış olduğu, sözleşmede ” sahaların tahmini rezervleri 500.000 ton olarak beklenmektedir.” şeklinde ibare bulunduğu, söz konusu sözleşmenin madde 3 fiyat ve ödeme şekli başlıklı düzenlenmesinin altında ”satıcının maden rezervi ile ilgili kabul edilebilir bir belge sunmamasında ve ayrıca alıcının da maden üretim sektörüne göre yabancı bir yatırımcı olmasından dolayı en son iki taraf iyi niyet göstererek alıcı tarafından kesin satın alınmak kaydıyla bu ruhsatların ilgili demirbaşların ve/veya satıcı şirketin bir yıl süre ile rödovanslı olarak çalıştırılmasına karar verildi” şeklindeki düzenleme kaleme alınmıştır. Madde 3’ün 2. rodövans sözleşmesi ve miktarı başlıklı alt düzenlemesinin 2.3.fıkrasında “rödovans süresinin bitimi için alıcının şirket hisselerini almaya karar verdiğinde 12 aylık süre bitimini beklemeye gerek kalmayacaktır” düzenlemesi bulunmaktadır. …. A.Ş.’nin hisselerinin satışı sözleşmesi adlı belgenin incelenmesinde; satıcının …. A.Ş., alıcının …. Şti. olduğu, sözleşmenin 3. maddesinde, …. Şti.’nin unvan değişikliğine gittiği ve … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi unvanı almış olduğu, bahsi geçen sözleşme ile İldem … A.Ş.’nin tüm hisselerinin davacı tarafından satın alındığı, sözleşmenin tarihinin 23.02.2012 olduğu anlaşılmaktadır.Fethiye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/90 esas sayılı dosya içerisindeki öz sermaye tespiti istemine yönelik düzenlenmiş raporun incelenmesinde, rapor tarihinin 03.03.2010 olduğu, raporda, İldem Mühendislik … ‘ye ait Muğla İli, Fethiye İlçesi sınırları içerisinde yer alan Meşelik Deresi mevkindeki maden ocağında yapılan incelemeler ve hesaplamalar sonucu söz konusu yerde 144.774 ton % 32-34 tenörlü krom cevheri bulunduğu ve söz konusu krom cevherinin değerinin 15.860.280 TL olduğuna ilişkin değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır.Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğünün mahallinde tetkik ve tespit raporunda, projedeki beyanlar ve arazideki tespitler doğrultusunda işletme izin koordinatları belirlenerek yazılı hale getirilmiştir. Tahmini rezerv 283.200 ton olarak hesaplanmıştır.
. Mühendislik … A.Ş. tarafından hazırlanan 25.07.2013 tarihli raporda, … tarafından dava konusu ocakta görünür rezerve ilişkin değerlendirme yapıldığı, sonuç olarak söz konusu madende fazla miktarda kromit bulunmadığı, söz konusu madende önceki kayıtlara göre çıkarılan kromit madeninin tenör yapısı göz önüne alındığında şuan için mavri ocak kuyusundan çıkartılabilecek ekonomik anlamda fazla kromit bulunmadığı tespiti yapıldığı anlaşılmaktadır. 09.06.2016 tarihli İTÜ Maden Fakültesinin Mavri (M) Krom sahasının kromit potansiyeli raporunda, bir takım teknik tespitlerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. 12.11.2010 tarihli …. Ltd. Şti. tarafından hazırlandığı anlaşılan belgede… Mühendislik dahilinde bulunan 71154 nolu saha ile ilgili 2011 yılı hariç bütün işletme ruhsat harçlarını yatırıldığı, işletme ruhsatı teminatının tam olduğu, ruhsat üzerinde haciz ve teminat iradı bulunmadığı, sahanın özel çevre koruma alanında kaldığı, ruhsat süresinin sonuna kadar faaliyetin yapılabilmesi için bir sakınca olmadığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. 12.01.2011 tarihli … Bürosu raporundan anlaşılacağı üzere, … ait maden işletmesi ile ilgili işletme sahasının … nolu olduğu ve sahaya yönelik yapılan değerlendirmelerde 2011 yılı hariç tüm işletme harçlarının yatırıldığı, işletme ruhsatının teminatının tam olduğu, ruhsat üzerinde herhangi bir kısıtlama bulunmadığı, İldem’e ait maden işletme ruhsatı süresinin dolduğu 2008 yılında ruhsatın uzatılmasında herhangi bir sakınca bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılmıştır.23.02.2011 tarihli … A.Ş. hisse devir sözleşmesinde, devir alan … Şti, devir edenin … olduğu, devir bedeli olarak toplam 8.108.648,35 TL’nin nakden ve tamamen ödendiği anlaşılmaktadır.23.02.2012 tarihli … A.Ş. hisse devir sözleşmesinde, devir alan …. Şti, devir edenin … olduğu, devir bedeli olarak toplam 8.108.648,33 TL’nin nakden ve tamamen ödendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu devirlerin 23.02.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile onaylandığı anlaşılmaktadır.Davacı vekili dosyaya Prof. … alınan hukuki mütalaayı sunmuştur. Mütalaanın incelenmesinde, sonuç kısmında açıkça 28.01.2011 tarihli sözleşmedeki tahmini rezervin 500.000 ton olduğunun belirtildiği ancak buna rağmen 03.03.2010 tarihli öz sermaye tespiti raporunda dava konusu maden ocağında 144.774 ton cevher bulunduğuna ilişkin değerlendirme yapıldığı, Fethiye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/90 esas sayılı dosyasında alınan rapor doğrultusunda … Mühendislik … Şti.’nin öz sermayesinin 16.217.296,70 TL olduğuna 09.03.2011 tarihinde karar verilmiştir. Mütalaada açıkça davacı yanın iradesini sakatlayan bir hile durumunun mevcudiyetine işaret edilmektedir. Bu bağlamda davacı karşı tarafın hilesi ile dava konusu maden ocağındaki rezerv miktarı konusunda yanılmış, rezervin az yukarıda bahsi geçen sermaye tespit raporunda belirtilen daha fazla olduğu kanaatiyle davalıların hisselerinin tamamını satın alındığı mütalaa edilmiştir. Mütalaaya göre, sözleşmede belirtilen tahmini rezerv miktarının esasen çok daha az olması aynı zamanda satım sözleşmesindeki ayıba da delalet etmektedir. Mütalaada açıkça aynı anda hem hile sebebine hem de ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılabileceği, olay tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 196. maddesi uyarınca, ayıp hile ile gizlenmiş olduğundan somut olayda ayıbın süresinde ihbar edilmediğinden bahisle sorumluluğun bertaraf edilemeyeceği bu sebeplerle sonuç olarak hisse satış sözleşmesinin hile nedeniyle alıcıyı bağlamadığına ilişkin değerlendirme yapılmıştır. Dosya içerisinde davalı tarafından ibraz edilen 17.11.2017 tarihli mütalaa mevcuttur. Söz konusu mütalaada, 28.01.2011 tarihli satış sözleşmesinin 6/2. maddesine işaret edilerek bu madde uyarınca davacının şirket hisselerini satın almaktan vazgeçebileceği, buna rağmen alıcının hisse alımından vazgeçmemek suretiyle satış sözleşmesinde tahmin edilen krom miktarını örtülü olarak kabul ettiği, her iki tarafında tacir olduğu, dolayısıyla somut olaya 6762 sayılı TTK’nın uygulanması gerektiği, davalı tarafından hile ile gizlenmiş bir ayıp bulunmadığı, zira davacı tarafın az yukarıda bahsi geçen satış sözleşmesinde düzenleme bulan vazgeçme hakkına rağmen bu hakkını kullanmadığı, rödovans sözleşmesi sona erdikten sonra davalı şirket hisselerini satın alarak sahada krom cevheri çıkarmaya devam ettiği, bu şekilde basiretli bir tacir gibi davranmadığı, hiçbir araştırma ve sondaj faaliyetinde bulunmayarak hisseleri satın aldığı, somut olayda gizli ayıp bulunmamakla birlikte bir an için gizli ayıbın varlığı kabul edilse dahi TTK’nun 25. maddesine göre davacının muayene ve ayıp ihbarında bulunmadığı, teslim tarihi olan 23.02.2012 tarihinde satış ve teslimden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresinde de davayı açmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır.İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin talimatı üzerine Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/39 esas sayılı dosyası üzerinden alınan 28.01.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, teknik tespitler yapılmıştır. Raporun incelenmesinde, davacı … Şti. tarafından araması ve işletilmesi yapılan dava konusu ruhsat sahasındaki Mavri ocağında 5000 tonun çok altında ekonomik olabilecek kromit cevherleşmesi ile açık ocakta ise günümüzde ekonomik olarak değerlendirilemeyen kromit cevherleşmesi, Mavri ocak oluşumu devam niteliğindeki … da yine aynı şekilde ekonomik olarak değerlendirilemeyecek potansiyele sahip bulunmayan kromit cevherleşmesinin varlığından bahsedildiği görülmektedir.İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.05.2016 tarih sayılı talimatı üzerine ek bilirkişi raporu alınmış, ek raporda da az yukarıda bahsi geçen kök raporla benzer değerlendirmeler yapılmıştır. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/41 talimat sayılı dosyasından yapılan bilirkişi incelemesinde davacı ve dava dışı … A.Ş.’nin ticari defterleri incelenmiştir. İncelemede, dava dışı … A.Ş.’nin davacı adına keşide ettiği rödovans faturaları ile satış faturaları göz önünde bulundurularak değerlendirilme yapılmıştır. Söz konusu raporda davalının 2008 yılında MİGEM’e beyan ettiği 283.200 ton görünür krom cevheri miktarı ile taraflar arasında hisse satış sözleşmesinde beyan edilen 500.000 ton krom cevheri miktarı ve en nihayet Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesince öz sermaye tespitine ilişkin yargılamada esas alınan 144.744 ton krom cevheri miktarı göz önünde bulundurularak davacının davalının maden üretimi konusundaki tecrübesizliğine dayanarak davacıyı yüksek tenörlü büyük tonajlı krom cevheri üretmeye zorladığı, bu sebeple davacının 4.083.860,41 USD zararının bulunduğu görüşü ortaya konulmuştur.İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.04.2017 tarih ve 8 nolu celsesinde, talimat mahkemesince alınan kök ve ek raporlar değerlendirilerek dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Söz konusu raporda, uzman görüşleri dosya kapsamındaki kök, ek raporlar ve tanık beyanları hep birlikte değerlendirilerek, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde yaptırılan tespit davasında alınan raporda, dava konusu yerde 144.774 ton % 32-34 görünür krom cevheri miktarı olduğunun belirtildiği, bu şekilde hisse bedellerinin ayni değerlerinin yükseltildiği ve şirket sermayesinin artırıldığı ve arttırılan şirket sermayesi doğrultusunda davacı ve … A.Ş. arasında hisse satım sözleşmesi imzalandığı, ancak yapılan değerlendirmeler neticesi Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası üzerinden yapılan tespitte yer alan 144.774 ton % 32-34 görünür krom cevheri miktarının gerçeği yansıtmadığı, davacının davalının hisse satım sözleşmesinde gerçeklikten uzak taahhütlerinden kaynaklı olarak 4.088.860,41 USD zarara uğradığı görüşü ortaya konulmuştur. Uyuşmazlığın çözümünde hisse satım sözleşmesi tarihine göre eski 818 sy BK ve 6762 sy TTK hükümleri uygulanacaktır.Dava konusu olayda karşı tarafın hileli davranışları neticesi irade sakatlığı nedeniyle hisse satım sözleşmesinin geçersizliği uyuşmazlık konusu yapıldığı gibi aynı zamanda satım sözleşmesine ilişkin satıcının hilesi nedeniyle “ayıplı ifa” iddiası da öne sürülmüştür. Satıcı ile alıcı, ayıptan sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan anlaşma yapabilirler ise de, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür(BK.196, TBK.221) Taşınır satışında, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin davanın zamanaşımı, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak bir yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.Satıcı, alıcıyı iğfal etmişse bir senelik zaman aşımından yararlanamaz (BK.207) (TBK.231 satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.)Yine ticari satışlarda zamanaşımı (6) ay ise de, satıcı alıcıyı aldatmışsa bu zamanaşımından yararlanamaz (BK.207/Son), (19.HD.12.2.2008, E. 2007/11897 K. 2008/1114 sayaılı emsal kararı).Yasalardaki bu hükümlere göre; ağır kusuru, hilesi, kandırması nedeniyle bir yıllık ve altı aylık zaman aşımı süresinden yararlanamayacak olan satıcıya hangi zamanaşımı süresi uygulanacağı, hile durumunda satıcıya karşı açılacak davalarda zamanaşımının ne olacağı yasalarda açıklanmamış ve bu boşluk öğretide yapılan yorumlarla doldurularak BK m.125’deki (TBK m.146’daki) on yıl olacağı sonucuna varılmıştır. Somut olayda, taraflar arasındaki rödovans sözleşmesi uyarınca davalı şirkete ait ruhsatın davalının uhdesinde kalması şartıyla davalı şirket tarafından davacı şirkete maden işletme hakkının devredilmiş olduğu, 28.01.2011 tarihli sözleşmede ise ”sahaların tahmini rezervleri 500.000 ton olarak beklenmektedir.” şeklinde ibare bulunduğu, ayrıca söz konusu sözleşmenin 3. maddesinde ise ”.. ruhsatların ilgili demirbaşların ve/veya satıcı şirketin bir yıl süre ile rödovanslı olarak çalıştırılmasına karar verildi” şeklindeki düzenlemenin kaleme alındığı, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2011 tarihli ve 90/389 sayılı tespit davasında Mavri Ocağında 144.774 ton görünür krom rezervi bulunduğunu ve bu rezervin değerinin 9.912.675 Dolar olduğuna yönelik tespitin yapıldığı, bunun üzerine davacı tarafın önceden davalı taraflara ait şirket hisselerini satın aldığı, 28.01.2011 tarihli satış sözleşmesinin 6/2. maddesinde davacının şirket hisselerini satın almaktan vazgeçebileceği yönünde ibare bulunduğu, tacir sıfatındaki davacının elbetteki basiretli tacir gibi davranması gerekliliği karşısında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeden dava konusu edilen hisselerin satın alınması işlemini gerçekleştirdiği, bu noktada tespit dosyasında ibraz edilen raporun hukuki ve cezai yönden sorumluluğunun davalıya yüklenemeyeceği, yine 28.01.2011 tarihli sözleşmede ise ”sağların tahmini rezervleri 500.000 ton olarak beklenmektedir.” şeklindeki ibarenin hileli davranış şeklinde kabulünün mümkün olmadığı, tacir sıfatındaki davacının elbetteki basiretli tacir gibi davranması gerekliliği karşısında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeden, satış işleminden vazgeçme hakkı da bulunmasına rağmen, dava konusu edilen hisseleri satın almış olduğu anlaşılmaktadır. Az yukarıda bahsi geçen ayıplı satıma ilişkin kanun maddelerinden görüleceği üzere ticari satımlarda hileye dayalı ayıp olgusu kanun koyucu tarafından özel olarak düzenlenmiştir. Zaten somut olayda davacı dava dilekçesindeki iddiasını hile nedeniyle iradesinin fesada uğramış olduğu iddiası kanıtlanamamıştır. Davacı hile iddiası yanında, ayıplı ifa hükümlerine de dayanmıştır. Yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere, davacı, satıma konu maden sahası üzerinde rodövans sözleşmesiyle üretim faaliyetinde bulunmuş olup sahadaki maden miktarı konusunda inceleme yaptırma imkanına sahip iken bunu yaptırmamıştır. Tedbirli bir tacir gibi davranması gereken davacı, gerek bir yıllık deneme süresi içinde gerekse satımın yapılmasından sonra makul süre içinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Maden sahası gibi önemli bir mal varlığı olan şirket hisselerini alan davacının satın aldığı hisselerin değeriyle ilgili gerekli araştırmaları yapması gerekir. Nitekim devir sözleşmesinde, satımdan bir yıllık süreyle dönme hakkı tanınmıştır. Davacı bu süre içinde maden sahasında gerekli incelemeleri yapmak ve satımdan dönmek imkanı varken bundan dönmemiştir. Satım gerçekleştikten sonra da eTTK m.25 f.3’te öngörülen sekiz günlük süre içinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Ayıbın gizli olduğu düşünülse bile, bir yıllık deneme süresi içinde bunun anlaşılması ve satıştan dönülmesi mümkün iken bu da yapılmamıştır. Bu nedenlerle, davacının ayıba ilişkin iddiaları da yerinde görülmemiştir.Somut olayda, davacı ile önceden davalılara ait olup davacının hisselerini satın aldığı dava dışı şirket arasındaki rödovans sözleşmesine konu maden sahasında beklenilenin çok altında işletilebilir rezerv olmaması uyuşmazlık konusu edilmekle dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılacağı üzere her ne kadar davacının bu iddiasını doğrular nitelikte rapor ve belgeler bulunsa da bu hususun davalının hileli davranışları ile gizlenmiş olduğu hususunun ispat edilemediği, kaldı ki davacının aynı maden sahası üzerinde rodövans sözleşmesiyle maden çıkardığı, sahayı inceleme ve tespit yaptırma imkanının bulunduğu, sözleşmedeki bir yıllık cayma hakkı süresi içinde gerekli tespitleri yaparak satım sözleşmesinin akıbetini belirleme yetkisini tedbirli bir tacir gibi kullanmadığı, dosya kapsamında davacının hile iddiasını destekler nitelikte hiçbir delil bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin davayı reddetmesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2- Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3- Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05.11.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.