Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2282 E. 2020/1149 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2282
KARAR NO : 2020/1149
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI : 2015/60E.- 2017/98K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Ünvanın Kullanılmasından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; taraflar arasında 30.03.2008 tarihinde “Franchise Sözleşmesi” adı altında sözleşme akdedildiğini, davalı şirketin müvekkiline spor malzemeleri göndermeyi, müvekkilinin de bu ürünleri pazarlamayı üstlendiğini, ticari ilişkinin 2 yıl sorunsuz devam ettiğini, davalının 2010 yılında ürün göndermeyi aksattığını, 2011 yılı Nisan ayından sonra hiç malzeme göndermediğini, sözlü uyarılara rağmen edimini yerine getirmediğinden bu durumun müvekkilinin zararına yol açtığını, müvekkilinin AVM’de kiraladığı iş yerinin aylık kirasının müvekkili tarafından davalıya gönderildiğini, davalının ise son 6 ay kira bedellerini iş sahibine ödemediğini, 60.000,00 TL kira borcunun bulunduğunu, uyarılara rağmen mutabakat yapmaya yanaşmadığını ve alacağı varmış gibi müvekkili hakkında Ümraniye …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalının 30.03.2008 tarihinde sözleşmeyi feshettiğinin müvekkiline şifahi olarak bildirdiğini ve ayrıca İnterspor’un Türkiye temsilciliğinin davalı şirketten alınarak … unvanlı başka şirkete devredildiğini, bu sebeple müvekkilinin İnterspor markalı ürünlerin satışını yapamadığını, davalıya 50.000,00 EURO avans ödemesi yapıldığını, bu paranın da iadesinin gerçekleşmediğini, davalının sözleşmeye uymayarak ve haksız fesihde bulunmak suretiyle müvekkilinin zararına yol açtığını ileri sürerek, 400.000,00 TL manevi zararı ile 10.000,00 TL maddi zararın toplamı olan 410.000,00 TL tazminatın, zararın meydana geldiği 30.04.2014 tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekiline dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş fakat cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre;30/03/2008 tarihinde davalı şirket ile dava dışı … arasında Franchise sözleşmesi bağıtlanmış olup, davacı şirketin unvanı sözleşme sonunda yazılı olmakla birlikte, şirket adına atılmış bir imzanın bulunmadığı gibi, sözleşmenin başlangıcında adı geçen …. tarafından da imzalanmadığı belirlenmiştir. Franchise sözleşmesi sadece davalı adına imzalanmıştır. Ancak Marka protokolü ve ek sözleşmenin taraf şirketler arasında bağıtlandığı ve protokol ile Franchise sözleşmesinin taraflar arasında kurulduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ek sözleşme uyarınca taraf şirketlerinin ticari defterlerinin kesin delil olacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşme 5 yıl süreli olup, davalının haksız şekilde ve sözlü olarak sözleşmeyi süresinden önce fesh ettiği belirtilerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. Davalının feshi ile ilgli dosya içeriğinde delil bulunmamaktadır. Davalının sözleşmedeki edimi yerine getirmediği, kararlaştırılan marka ürünlerin davacıya gönderilmesinin durdurulduğu, gerçek bir alacak bulunmadığı halde davacı şirket hakkında icra takibine geçildiği, İnterspor Türkiye temsilciliğinin davalı tarafından başka bir şirkete devredilmesi nedeniyle davacının alınan marka ürünleri satamadığı ve bundan zarar gördüğü ileri sürülmüştür. Sözlemenin 2.6maddesi uyarınca davacı tarafından davalıya ödendiği belirtilen 50.000,00 EURO’nın iadesi istemindedir.sözleşme 5 yıl süreli olup davacı kayıtlarına göre; avans ödemesinin yapıldığı belirlenmiştir. Ancak; sözleşmenin davalı tarafından haksız bir şekilde fesh edildiği iddası kanıtlanamamıştır. Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalıya 92.038,90 TL tutarında borçlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda yapılan avans ödemesinin iadesi için haklı ve geçerli bir nedenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davacının faaliyette bulunduğu AVM’deki mağaza kirası bedelinin önce davacı tarafından davalıya gönderildiği, davalının ise kira bedelinin mal sahibine ödemediği ileri sürülmüş ise de bu iddia kanıtlanamamıştır. Davalının kararlaştırılan ürünleri davacıya göndermediği, mağazadaki iade edilecek ürünleri geri almadığı, dekorasyon bedeli olarak yapılan giderlerin karşılaması gerektiği ileri sürülmüştür. Davacı tarafca ileri sürülen bu iddiaların varlığı kanıtlanamamıştır. Başka bir anlatımla; 5 yıl süre için bağıtlanan Franchise Sözleşmesinin davalı tarafça süresinden önce ve haksız şekilde fesh edildiği iddiası kanıtlanamamış olup; davacı tarafında sözleşmenin feshi ve tazminat isteminde bulunabilmesi için, önce davalıya edimini yerine getirmesi konusunda süre vermesi ve bundan sonra talepte bulunması gerekmektedir. Somut olayda davacının bu koşullara uygun davranmadığı belirlenmiştir. Davalının alacağı bulunmadığı halde davacı hakkında icra takibine geçtiği ileri sürülmüş ise de; getirtilerek incelenen İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğnünün … sayılı takip dosyası ve bu takiple ilgili İstanbul Anadolu 11 İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/34 Esas 2014/104 karar sayılı kararına göre davalı şirketin 187.477,98 TL tutarıda cari hesap alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu alacağın taraf arasında düzenlenen 30.03.2008 tarihli, Franchise sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki çerçevesindeki faturalara dayandırıldığı belirtilmiştir. Davacının bu konudaki iddiası da incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmemiştir. Ek bilirkişi raporunda; 50.000,00 EUR avansın iadesi halinde davacının alacaklı hale gelebileceği belirtilmiş ise de avansın iadesi koşullarının oluşmadığı gibi, dava alacağa ilişkin olmayıp maddi ve manevi zararın ödetilmesine ilişkindir. Yapılan yargılamada toplanan tüm delillerin değerlendirimesi sonucunda; taraflar arasındaki Franchise sözleşmesinin davalı tarafınan haksız şekilde fesh edildiği, davalının sözleşmede kaynaklı ediminin yerine getirmediği, ve bundan dolayı davacının maddi zararının bulunduğu iddiası kanıtlanamamış, davalı eylemi ile davacı zararı arasında uygun illiyet bağı belirlenememiştir. Saptanan durum bu olunca maddi tazminat istemine ilişkin davanın açıklanan nedenlerle reddi gerektiği sonuc va kanaatine varılmıştır.Davada ayrıca manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de; davalının hukuka aykırı eylemi ile davacı tüzel kişiliğin haklarının zarara uğratıldığı, marka hakkına zarar verildiği, kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kanıtlanamadığından manevi tazminat istemi yönünden davanın reddine …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde önceki beyanlarını tekrarla; Davacı müvekkili şirketin muhasebe defter ve hesaplarında yapılan bilirkişi incelemesi sonunda, müvekkilinin davalı yandan 64.173,70 TL alacaklı olduğunun görüldüğünü,Müvekkili tarafından 24.09.2012 tarihinde keşide edilen noter ihtarnamesinde davalı yana süre verilmemesinin nedenin … şirketinin İntersport tabelalarının müvekkili tarafından kullanılamayacağının davalı tarafından önceden ihtaren bildirilmesinden kaynaklandığını, dolayısıyla süreci uzatmamak için müvekkilinin ihtar göndermediğini, Ek sözleşmenin 2. Ana sözleşmenin 16. maddesine göre, hesap uyuşmazlıklarında İntersport ile … defter ve kayıtları kesin delil olarak kabul edilmesine rağmen inceleme yapılmadığını,İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin karşı tarafın haksız feshi nedeniyle sona erdirilmiş olmasından ve davalının akde aykırı davranışlarından kaynaklı olarak ortaya çıktığı iddia edilen maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin bir eda davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya içerisindeki franchise sözleşmesinin incelenmesinde; franchise verenin … A.Ş., franchise alanın ise … oldukları, sözleşme konusunun franchise veren tarafından Türkiye’ye ithal edilen ve satışa arz edilen İntersport adı altında spor giysi ve aksesuarlarının Trabzon Forum AVM bölgesinde beş yıl süre ile franchise verenden satın alarak franchise verenin sürüm pazarlama idare anlayışına bağlı olarak tüketiciye sunulması hususunu oluşturduğu, sözleşmenin 9. maddesinde, taraflardan herhangi birinin anlaşma koşullarını yerine getirmemesi halinde diğer tarafın öncelikle noter kanalıyla ihtarname göndermesi gerektiği, ihtarnamede belirtilen süre içerisinde gereken düzeltme yapılmazsa ihtarnamede belirtilen sürenin sonundan itibaren anlaşmanın 30 gün önceden yazılı olarak bildirilmesi kaydıyla feshedilebileceği belirtilmektedir. Sözleşmenin ”Anlaşmanın sona ermesi” başlıklı 10. maddesinde, sözleşmenin 5 yıl için geçerli olduğu, franchise verenin sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle 3 yıl sözleşme koşullarından dönemeyeceği, sözleşmenin sürenin dolması ile sona ereceği ancak sürenin sona ermesinden 90 gün önce sözleşme ile bağlı kalınmayacağına ilişkin yazılı bildirimde bulunulması gerektiği, böyle bir yazılı bildirim yoksa sözleşme ilişkisinin +5 yıllık süre için yenilenmiş olduğunun kabul edileceği ve bu şekilde sözleşmenin 5’er yıllık periyotlar ile yenilenerek devam edeceği Kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 10.2. maddesinde ise ”haklı nedenlerle fesih” başlığı altında sayılan belli durumların varlığı halinde bu durumlar haklı sebep olarak kabul edilmiş ve herhangi bir fesih ve ihbar süresine uymaksızın franchise veren tarafından sözleşmenin her zaman feshedilebileceği hüküm altına alınmıştır. Sözleşmenin 30.03.2008 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşme altında … A.Ş.’nin kaşe ve imzası yer almakla … Şti.’nin kaşe ve imzası bulunmamaktadır.Dosya içerisinde ”Marka Protokolü ” başlıklı belgede yapılan düzenleme neticesi, az yukarıda bahsi geçen sözleşmenin tarafları olan şahıslarca marka protokolü sözleşmenin franchise sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası ve eki olduğu düzenlenmiştir. Dosya içerisinde Bakırköy …. Noterliği tarafından gönderilen 24 Eylül 2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin incelenmesinde, keşidecinin …Şti’ni temsilen …, muhatabın … A.Ş. olduğu, ihtarın konusunun 30.03.2008 tarihli sözleşmeye muhatabın uymadığı, bu sebeple keşideciyi zarara soktuğu, aynı zamanda muhatabın haksız şekilde sözleşmeyi de feshettiği, 2012 yılı Temmuz ve Ağustos aylarına ait faturaların gönderilmemesinden doğacak zararın muhataba yükleneceğinin bildirilmektedir.Dava dilekçesinin incelenmesinde, davalının 30.03.2008 tarihli sözleşmeyi feshettiğini, müvekkiline sözlü olarak bildirdiği, bu noktada sözleşme konusu satış malzemelerini de müvekkiline göndermediği ve müvekkilini zarara uğrattığı, müvekkilinin ticari itibarının da sarsıldığı hususlarına dayanılmakla bu sebeple maddi ve manevi zarar talep edilmektedir. Bayilik sözleşmesi karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olup, sözleşme uyarınca davalının borcu davacı tarafından Türkiye’ye ithal edilen ve satışa sunalan spor giysi ve aksesuarların Trabzon Forum AVM bölgesinde 5 yıl süre ile davacıdan satın alarak davacının işletme ilkesine bağlı şekilde tüketiciye sürümünü gerçekleştirmektedir. Franchise alan sıfatındaki davacı ise karşı tarafın marka protokolünde yer alan tüm markalarının ve İntersport markasını ve işletme adını tanıtıcı işaretlerini işletmesini görünür yerinde bulunacak sürümünü yaptığı mallarda ve hizmetlerde kullanacaktır. Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesindeki ve dosya içerisindeki beyanlarında, sözleşmenin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği ve bu durumun müvekkiline şifahen bildirilmiş olduğu iddiasına dayanmış olsa da az yukarıda bahsi geçtiği üzere, franchise sözleşmesinin sona ermesi için öncelikle ihtarname gönderilmesi gerektiği, ihtarnamede belirtilen süre içerisinde gerekli düzeltme yapılmadığı taktirde ancak bu durumda ihtarnamede belirtilen sürenin sonundan itibaren anlaşmanın 30 gün önceden bildirilmesi kaydıyla sona erdirilebileceği düzenlenmiş olmakla ve sözleşme de 5 yıl için yapılmış olduğundan, sözleşmenin imzalandığı 30.03.2008 tarihi itibariyle eldeki davanın açılış tarihi olan 02.10.2012 tarihinde henüz sözleşme süresi dolmamıştır. Sözleşmenin 10.2. maddesinde ancak sözleşmede yazılı olan haklı sebeplerin varlığı halinde franchise veren davalı tarafından herhangi bir fesih ihbar süresine uyulmaksızın sözleşmenin her zaman feshedilebileceği kaleme alınmıştır. Somut olayda dava açılış tarihi itibariyle 5 yıllık sözleşme süresi dolmamakla az yukarıda bahsi geçenler ışığında aradaki sözleşmeyi sona erdirmeye yönelik taraflardan herhangi birinin diğerine göndermiş olduğu ihtarnamenin varlığına ilişkin bir delil de dosyada bulunmamaktadır. Kaldı ki sözleşme maddelerine bağlı kalındığında sadece ihtarnamenin bulunması ile değil ihtara rağmen gereken düzeltme yapılmadığı taktirde 30 gün önceden yazılı olarak bildirme kaydı da mevcuttur. Davacının sözleşmenin feshedildiğine ilişkin iddiası karşısında karşı tarafın haklı nedenle sözleşmeyi feshetmiş olduğuna yönelik herhangi bir delil de dosyada mevcut değildir. Bir an için davacının eldeki davayı açmakla fesih iradesini ortaya koymuş olabileceği düşünülmüş olsa da sözleşmede bahsi geçtiği gibi daha önceden noter kanalıyla ihtarname gönderilerek karşı tarafa belli hususların düzeltilmesi amacıyla süre verilmediği gibi sonrasında sözleşmeyi sona erdirmeye yönelik yazılı bir bildirim de mevcut değildir. Davacının dava dilekçesindeki iddiaları hem haksız fesihle sözleşmenin sona erdirilmesi hem de akde aykırılık nedeniyle zarar tazmini talebine dayandırılmakla az yukarıda bahsedildiği üzere sözleşmenin halen yürürlükte olduğu anlaşılmakla, haksız fesih nedeniyle tazminat talebi yerinde değildir.Davacı vekili dosyaya ibraz etmiş olduğu 10.06.2016 tarihli dilekçesinde, aradaki sözleşmenin başlangıç bedeli olarak 50.000 Euro’nun davalı şirkete ödenmiş olduğunu, yapılan sözleşme gereği Trabzon’da mağaza açıldığını, bu mağazanın açılışı için de 30.000 TL masraf yaptığını, davalının halen AVM’ye ödemediği ve uhdesinde tuttuğu 61.000,00 TL kira parasının mevcut olduğunu, 2008 yılında yapılan indirimler neticesi davacının satış zararının 200.000,00 TL’yi geçtiğini beyan ederek söz konusu beyanları zarar açıklaması adı altında yapmıştır.Yargılama aşamasında alınan 25.01.2017 tarihli bilirkişi kök raporunda, davacının ticari defterleri incelenmiş ve sonuç olarak davacı tarafın davalıya 92.038,90 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır. 23.10.2017 tarihli ek raporda ise davacının daha önceden incelenmeyen ticari defterlerinde yeniden inceleme yapılmış ve davacı tarafın 27.865,41 TL borçlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar davacı akde aykırılıktan dolayı zarar iddiasında bulunarak, bu iddiasını 10.06.2016 tarihli dilekçesiyle açıklamaya çalışmış olsa da davalının akde aykırılığa sebebiyet veren eylemleri davacı tarafça ispatlanamamakla davacının bu yöndeki davasının da reddi gerekmektedir. Bahsi geçen sebeplerle, ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2- Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3- Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05.11.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.