Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2280 E. 2020/1059 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2280
KARAR NO: 2020/1059
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2017/161E. 2018/259K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davacının … numaralı konişmento tahtında bir adet 20’lik Reefer tipi konteyner muhteviyatı emtiayı Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ningbo limanından İstanbul denizyolu ile taşıdığını, davalının yükün alıcısı olduğunu, konteynerin Ningbo Limanı’ndan 28.07.2016 tarihinde gemiye yüklendiğini, 23.08.2016 tarihinde İstanbul Ambarlı Marport Limanı’nda gemiden tahliye edildiğini, davalıya 23.08.2016 tarihinde geminin İstanbul Ambarlı Marport Limanı’na ulaşacağının ihbar edildiğini, taşıyanın demuraj tarifesini davalıya gönderdiğini, aynı zamanda taşıyanın internet sitesinde de tarifenin ilan edildiğini, gümrük müşaviri … isimli şahsın davalı adına vekaleten ancak 27.09.2014 tarihinde taşımaya ilişkin konişmentoyu cirolamak sureti ile taşıyana ibraz ederek yükün davalıya teslimini talep ettiğini, davalının 27.09.2016 tarihinde davacıdan teslim ordinosu almış olsa da yükünü ancak 24.10.2016 tarihinde konteynerden boşaltarak boş konteyneri taşıyana iade ettiğini, konteynerin 58 gün davalı tarafından işgal edildiğini, bu tarihler arasında davalı aleyhine demuraj ücreti işletildiğini, oluşan demuraj ücretlerinin tahsili için davacı tarafından davalıya işbu dava konusunu oluşturan 25.10.2014 tarihli, 10.600,00 USD bedelli ve … numaralı e-faturanın kesilerek gönderildiğini, faturalara ve taşımadan kaynaklanan alacak kalemlerine istinaden davalının davacıya muhtelif zamanlarda kısmi ödemeler yaptığını, kısmi ödemeler düşüldükten sonra davalının 3.600 USD bakiye borcunun kaldığını, davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalıya malın limana tahmini varış süresine ilişkin herhangi bir ihbarname ve davacı şirketin demuraj tarifesinin yollanmadığını, davacının demuraj tarifesinin internet sitesinde ilan etmesinin tarifenin davalıya tebliği anlamına gelmediğini, demuraj tarifesine itiraz ettiklerini, varış ihbarnamesinin davalıya ne zaman nasıl gönderildiğinin belli olmadığını, davacının kötü niyetli ve haksız olarak ordinoyu geç teslim ederek davalıdan haksız olarak demuraj ücreti aldığını, davalının malların tahliye limanına vardığını kendi imkanları ve çalıştığı gümrük şirketi vasıtası ile öğrendiğini, 23.08.2016 tarihinde limana geminin geldiğini, bu durumun davalıya bildirilmediğini, davalı tarafından 06.09.2016 tarihinde malları çekebilmek için teslim ordinosu almak istediğinden davacının öncelikle 23.08.2016 – 06.09.2016 tarihleri arasında depo, lokal ve demuraj ücreti olarak 3.040 USD’nin ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, bu tarihte davalının 3.040 USD’yi yatırmasına rağmen davalıya ordinonun teslim edilmediğini, 06.09.2016 – 21.09.2016 tarihleri arası için bakiyenin kapanmadığından bahisle davalıdan demuraj ücreti istenildiğini, aksi takdirde ordinonun teslim edilmeyeceğinin bildirildiğini, davalı tarafından davacı hesabına 7.440 USD ödendiğini, davacı tarafından davalıya 25.10.2016 tarihli ve 10.600 USD bedelli fatura gönderildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalıya herhangi bir fatura gönderilmediğini belirterek, haksız ve hukuka aykırı ve kötü niyetle ikame edilen davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce tarafların aktif ve pasif dava ehliyetlerinin olup olmadığı, varsa yetki itirazı, emtianın gümrükten çekilip çekilmediği, çekilmiş ise ne kadar süre sonra çekildiğinin ve varsa demuraj süresi ile taşıma dolayısı ile gerçekten demuraj ücreti ödenip ödenmediği ödenmiş ise yapılan ödemenin rayice uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarında alınan 02/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; davacının doğrudan refeer konteyner tedariki ile deniz taşımasını yapan firma olduğu ve dolayısıyla doğrudan kendi adına demuraj alacağı talep ettiği, davalının iddia ettiğinin aksine öncesinde malın limana geldiğini bilmesine rağmen malı limandan almak ve konteyneri iadede geciktiğinin değerlendirildiği, davalının Ambarlı Limanı için evrak tanzim etmek yerine önce Haydarpaşa limanı için bu evrak tanzimi ve dolayısıyla gecikmeden kendisinin kusurlu olduğunun söylenebileceği, davalının gönderilen-alıcısı olduğu, ancak konişmento hükümlerine göre konteyner yükü için konteyner boş dönüşünde gecikmesinden dolayı bekleme-demuraj ödemesi yapmakla yükümlü olduğunun değerlendirildiği,davacı tarafından yapılan demuraj hesabının dosya kapsamına ve somut olaya uygun gözüktüğü, davacının takibe konu 3.600 USD demuraj bedeli talebinde bulunmasının yerinde olduğu, yapılan hesaplama ve taşıma süreci ile yükün taşıyıcı sorumluluğunda olması hususları gözetilerek, inkar tazminatı ve sair taleplerin mahkemece değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Davanın; konteyner demuraj alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, yapılan mali incelemeler sonucunda, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen iki adet fatura bedeli 11.040,00 USD karşılığı tahsil edilen 7.440 USD’nin alacak kaydı ile davacının davalıdan 3.600 USD alacaklı olduğu, iş bu alacak bakiyesinin davacı tarafından davalı adına 24.10.2016 tarihinde … seri nolu 10.600 USD toplam tutarındaki fatura karşılığı kısmi tahsil edilen 7.000 USD’nin mahsubu neticesinde icra takibine konu edildiği, davalının işletme defterlerinin tetkikinde, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen davaya konu 24.10.2016 tarih … seri nolu 10.600 USD tutarındaki faturanın davalı ticari defter kayıtlarında yer almadığı, davalı şirket vekili tarafından dava dosyasına sunulan davacıya yapılan 7.440 USD ödemelere ilişkin taraflar arasında uyuşmazlığın bulunmadığı, davacının e-defter ve e-fatura mükellefi olmayan davalıya dava konusu faturanın tebliğine ilişkin belgeleri dosyaya ibraz etmediği , konteyner demurajı talep edebilecek itarafın navlun sözleşmesi uyarınca taşıyan olacağı, davacının doğrudan refeer konteyner tedariki ile deniz taşımasını yapan firma olduğu ve dolayısıyla doğrudan kendi adına demuraj alacağı talep edebileceği ve aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalının gönderilen yükü teslim aldığı ve konşimentonun arka sayfalarında da gönderilenin anılan borçlardan dolayı sorumluluğuna dair atıflar olduğu, bu sebeple TTK m. 1203 gereği davalının pasif husumeti bulunduğu, eşyanın 23.08.2016 tarihinde limana geldiği, davalının Gümrükçüsüne vekaleti 01.09.2016 da verdiği de dosyaya sunulan vekaletten anlaşılmakla davalının malın limana geldiğinden haberdar olduğu kanaatine varıldığı, yine teknik bilirkişi heyetine göre de, Ambarlı Limanı’ nın konşimentoda ve varış ihbarında ayrıca kayıt edilmemiş bulunsa da davacı firmanın mayıs 2012 ayından itibaren Haydarpaşa limanına servis vermediği hususunun tüm sektör tarafından bilindiğinin ve davalının kontrol belgesinin İstanbul-Haydarpaşa Limanı için düzenlenmesinin davalının daha sonra bunu Ambarlı olarak değiştirmesi ve arada geçen süre de dikkate alındığında davacının ödemeler ve olayın gelişimi ile ilgili açıklamaları yerinde bulunmuş olup, davalının zamanında yüklerin varışı ile ilgili bilgisi olduğu kanaatine varıldığı, davalının İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından 28.09.2016 tarih ve 69812 sayılı yazı ile kontrol belgesi düzenlenmeden bir gün önce Ordinosunu teslim almış 6.10.2016 Tarihinde konteynere tam tespit yaptırmış, 24.10.2016 tarihinde ise konteynerin kapıdan çıkışı ve aynı gün içinin boşaltılarak teslimi gerçekleştirdiği, yapılan demuraj hesabına göre demoraj tutarının 10.600 USD olduğu, davalı tarafından davacıya yapılan 7.440 USD ödemelere ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık da bulunmadığına göre, davacının davalıdan 3.600 USD alacaklı olduğu kanaatine varılarak davacının davasının kabulüne , Her ne kadar davalı vekilince taraflar arasında gerçekleştiği ifade edilen mail yazışmalarından savunmalarının ispatlandığı yönünde iddiada bulunulmuş ise de; tüm mailler dosyaya sunulmadığından bunların bir bütün ve kronolojik sıra içinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Asıl alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, asıl alacağın %20’si olan 2.577,6 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi, … “gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 3.600 USD üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a madde uyarınca faiz uygulanmasına, asıl alacağın %20’si olan 2.577,6 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin gümrükçüsüne vekalet çıkartmasını, müvekkilinin geminin limana yanaştığından haberinin olduğu şeklinde yorumlamasının açıkça hukuka ve usule aykırı olduğunu, bu durumda bile geminin limana yanaşmasının davacı tarafça müvekkile en az sekiz gün geç haber verildiğini, TTK uyarınca davacı tarafın, malın vardığını müvekkile bildirilmekle yükümlü olduğunu, kaldı ki müvekkilin sektörünün balıkçılık olduğunu ve ilk defa ithalat yaptığını, yani sektörde tecrübesiz olduğunu, Müvekkilinin davacıya demuraj ücretini ödemiş olmasına rağmen davacı tarafça çeşitli bahanelerle müvekkilinin mallarını teslim etmeyerek demuraj ücretinin bu şekilde artmasına sebebiyet verdiğini, Demuraj ücretini ödenmiş olduğu hususunun davacının kayıtlarına 08.09.2017 tarihinde yansıdığını, halbuki müvekkilin 06.09.2018 tarihinde bakiye demuraj ücretinin tamamını ödediğini, Dosyaya sunulan taraflar arasındaki mail yazışmalarının özenli şekilde incelenmediğini, Mahkemenin icra dosyasından yapılacak faiz hesaplarına dikkat etmeden, eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, Mahkemenin asıl alacağın likit olduğu yönündeki hükmünün hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, yük taşımasında kullanılan konteynerin zamanında boşaltılmaması nedeniyle oluşan konteyner demuraj alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisinde … tarafından muhatap … adına keşide edilmiş 25.10.2016 tarihli e-faturanın incelenmesinde; 58 gün üzerinden 182,76 USD birim fiyat göz önünde bulundurularak yapılan hesaplama neticesi, toplamda 32.567,44 TL tutarında konteyner demuraj ücreti talep edildiği anlaşılmaktadır. … A.Ş. tarafından yazılan cevabi yazıda 2016 demuraj tarifesi konusunda herhangi bir ücret bulunmadığı konusunda bilgi verilmiştir. Yine yazının devamında söz konusu demuraj ücretlerinin acenteler tarafından belirlendiği belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta İthalatçının …- …, ihracatçının Çin menşeli bir firma, taşınan ürünün arı sütü olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu emtia, konişmento tahtında bir adet soğutucu tertibatlı konteyner içerisinde Çin Halk Cumhuriyetinin Ningbo Limanı’ndan İstanbul’a deniz yoluyla taşınmıştır. Emtia, İstanbul Ambarlı Marport Limanı’nda tahliye edilmiştir. Davaya esas İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklının … A.Ş., borçlunun … olduğu, 3.600,00 USD bakiye demuraj ücret alacağı için icra takibi başlatıldığı, takip talebine 25.10.2016 tarihli … tarafından muhatap … adına keşide edilen 10.600,00 USD tutarlı e-faturanın eklenmiş olduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, gönderilen sıfatını haiz davalının davaya konu malların çekilmesi hususunda 01/09/2016 tarihinde vekalet vermiş olduğu, yine davacı firmanın Mayıs 2012 tarihinden itibaren Haydarpaşa Limanı’na servis vermediğinin tüm sektör tarafından bilindiği, bu sebeple esasen davalının malın limanına geldiğinden haberdar olduğu kabul edilmekle, ihbarın gerekmediği yönünde değerlendirme yapılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1176/1. Maddesinde ”kırkambar sözleşmesinde gönderilen, taşıyanın veya yetkili bir temsilcisinin bildirimi üzerine gecikmeden eşyayı teslim almakla yükümlüdür. Gönderen tanınmıyorsa, yerel teamül üzere ilan yoluyla yapılır” şeklinde düzenleme bulunduğu açıklamakla, dosya içeresinde dosya teslim talimat formunda ”ordino-fatura teslim alan … isim ve imzasıyla iş bu belgede yazılı eşyamın …’a teslimini rica ederiz. ” şeklinde ibare bulunduğu görülmektedir. Her ne kadar davalı vekili istinaf başvurusunda söz konusu konteynerin limanda fazladan beklemiş olduğuna ilişkin olarak geminin limana yanaşmış olduğu hususunda kendisine süresinde ihbarın yapılmadığını dolayısıyla somut olay açısından ihbar koşulunun oluşmadığını ileri sürmüş olsa da dosyada mübrez konşimentoda ihbar adresi kısmında … isim ve adresi yer almaktadır. Az yukarıda bahsi geçen yük teslim talimat formunda belirtildiği üzere, taşıyanın temsilcisinin verdiği ordino kapsamında yükün davalı tarafından teslim alındığı ve demuraj bedeli adı altında yapılan bir kısım ödemenin de bulunduğu gözetildiğinde, artık davalı vekilinin, karşı tarafın ihbar yükümlülüğüne uymadığını öne sürmesi dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil edecek niteliktedir. Bahsi geçen sebeplerle davalı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusunun reddi gerekmektedir. Davalı vekili karşı tarafça öncelikle demuraj ücreti olarak 3.040,00 USD talep edildiği ve müvekkilince 16/09/2016 tarihinde havale yoluyla 3.040,00 USD ‘nin yatırılmış olduğu buna rağmen taraflarına ordina teslim edilmediğinden malların tahliyesinin yapılamadığını dolayısıyla tahliye sürecinin davacı tarafından haksız olarak uzatıldığını iddia etmektedir. Davacı vekili ise dosya kapsamındaki cevaba cevap dilekçesinde 06/09/2016 tarihi itibariyle davalının ödemesi gereken demuraj kapsamındaki borcun 3.440,00 USD olduğu dolayasıyla her ne kadar davalı 3.040,00 USD gönderdiğini iddia etmiş olsa da zaten 400 USD eksik ödeme nedeniyle davalıya ordino verilmesinin mümkün olmadığını iddia etmektedir. Davalı ise davacının bu iddiası karşısında ikinci cevap dilekçesinde davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, yatırılmış olan demuraj ücretinde bu şekilde bir eksiklik olsa dahi davacının kendilerini bu konuda uyarmadığını ve süreci bu şekilde uzattığını beyan ederek her iki taraf arasındaki mail yazışmalarının iddialarını doğruladığını iddia etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde de ilk derece mahkemesince mail yazışmaları yeterince irdelenmeden eksik incelemeyle hüküm kurulduğu iddiasını ileri sürmektedir. Her ne kadar dosya içerisindeki konişmentoda konteyner gecikme ücreti yani demuraj ücretine ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamış olsa da uyuşmazlığa konu e-fatura düzenlenmekle somut olay açısından demuraj ücreti talep etme koşullarının oluştuğunun kabulü durumunda ücretin hesaplanmasında rayiç bedel gözönünde bulundurulmalıdır. Zira davalı tarafından demuraj ücreti olarak 7.440,00 USD ödeme yapılmakla zaten miktar açısından olmasa da davacının söz konusu ticari ilişkiden ötürü demuraj ücretine hak kazanmış olduğu ihtilaflı olmaktan çıkmıştır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmede; davacının ticari defterleri incelenmiş, davacının ticari defterlerinde davalı adına keşide edilmiş 440,00 USD ve 10.600,00 USD tutarlı toplamda 11.040,00 USD tutarında alacak kaydının bulunduğu, yine ticari defterlerde 7.440,00 USD’nin alacak kaydı olarak yer aldığı, yine 7.000,00 USD tutarında bir tahsilatın yapıldığı, sonuç olarak söz konusu mahsuplar yapıldıktan sonra kalan tutar olan 3.600,00 USD bakiye demuraj ücret alacağı için eldeki davaya esas İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış olduğu anlaşılmaktadır. Davalının ticari defterlerinin incelenmesinde ise 7.440,00 USD ödemeye ilişkin taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, davacı tarafından tanzim edilen 24.10.2016 tarih, 10.600,00 USD tutarındaki faturanın davalı ticari defter kayıtlarında yer almadığı anlaşılmaktadır. Fatura e fatura olmakla davalının e fatura yükümlüsü olmadığı ve davacı tarafından sözkonusu faturaya ilişkin olarak elektronik ortamda dahi olsa davalı tarafından bildirim yapıldığına ilişkin dosyada herhangi bir delil yoktur. Taraf ticari defterleri incelenmekle davalının iddia etmiş olduğu şekilde 3.040,00 USD tutarındaki ödemesi davacı ticari defterlerinde de kayıtlı olmakla söz konusu kayıt tarihi 08/09/2016 gözükmektedir. Davalı vekilinin iddiası, bahsi geçen bu ödemenin demuraj ücretinin tamamı olmadığı konusunda karşı tarafça gerektiği şekilde uyarılmamış olduğu hususuna yöneliktir. Davalı vekili demuraj ücretinin esasen ne kadar olduğu hususunda müvekkilinin bilgilendirilmemesi sebebiyle ordinoyu alamadığını ve sürecin uzadığını buna ilişkin taraflar arasındaki e mail yazışmalarının ibrazı hususunda mahkemece müvekkiline süre verilmeden yani eksiklik giderilmeden karar verildiğini istinaf gerekçesinde ileri sürmüş olsa da davalı vekilinin bu hususu yargılama aşamasında da ileri sürmüş olduğu ve iddiasını ispata yarar tüm delil ve belgeleri kanuni süre içerisinde dosyaya sunmakla yükümlü olduğu, dosya içerisinde bu şekilde mail çıktıları olmamakla istinaf aşamasında da yeni delile dayanamayacağı sebepleriyle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmektedir. Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere kontrol belgesi giriş günlüğünün İstanbul Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğü için düzenlenmiş olduğu, ancak davalının 06.09.2016 tarihli 69812 sayılı dilekçesi ile esasen Ambarlı Gümrük Müdürlüğü olarak değiştirmesi gerektiğinden bahisle talepte bulunduğu, bunun üzerine 28.09.2016 tarihinde kontrol belgesinde gümrük müdürlüğü değişikliği yapılarak davalıya teslim edildiği tespiti karşısında zaten davalının 28.09.2016 tarihine kadar yükünü gümrükten çekme ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmakla, bu hususta bilirkişilerce yapılan tespit yerindedir. Dosya içerisindeki talimat formunda belirtildiği gibi davalı 27/09/2016 tarihinde malın teslim alınabilmesi için verilen ordino kapsamında malı teslim almıştır. Zira, davalı alıcı, konişmentoyu ciro ile alıp, bunu ibrazla yükü teslim almada kullandığı anda, konişmentonun şartları ile de bağlanmış olur. Yine dosya içerisindeki ”…6159 nolu konteynerin boş giriş/boş çıkış hareketi tarihçesidir” başlıklı belgeden anlaşılacağı üzere konteynerin boşaltıldığı tarih 24/10/2016 saat 17.32 ‘dir. Davalıya gönderildiği iddia edilen varış ihbarnamesinde de 23/08/2016 tarihi varış tarihi olarak belirtilmektedir. Ayrıca dosya kapsamındaki demuraj ücretine ilişkin olarak davacı tarafından davalı adına keşide edilmiş 24/10/2016 tarihli e-faturada da ETA 23/08/2016 şeklinde söz konusu yükün limana varış tarihi belirtilmekle bu hususta herhangi bir itiraz olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delil yoktur. Sonuç olarak dava konusu yük 23/08/2016 tarihinde limana gelmiştir. O halde dosya kapsamında bilirkişilerce yapılan değerlendirmede az yukarıda bahsi geçen 23/08/2016 ve 24/10/2016 tarihleri arasındaki süre için demuraj ücretine hak kazanılacağı, faturada belirlenen miktarın kadri marufunda olduğu kanaatine varılmakla ,her iki tarafça kabul edilen ödemelerin mahsubu ile sonuca ulaşıldığı, takip talebinde belirtilen oranda asıl alacağa faiz uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararı yerindedir. Alacak faturaya bağlı ve likit olmakla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun da esastan reddi gerekmektedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 madesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin kararı yerinde olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 739,45 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15/10/2020 KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.