Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2279 E. 2020/1062 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2279
KARAR NO: 2020/1062
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI: 2014/308E. 2018/399K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı …A.Ş’ye ait … isimli deniz otobüsünün 13/08/2007 tarihinde İstanbul Bostancı-Yenikapı Avşa Adası seferini yapmak üzere hareket halinde iken Zeytinburnu açıklarında saat 10.50 sıralarında Ukrayna bandralı kuru yük gemisi ile çarpışması sonucu deniz otobüsünde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, çarpmanın etkisi ile müvekkilinin yere savrularak karın bölgesine şiddetli bir darbe aldığını, olaydan sonra Yenikapı feribot iskelesine yanaşan gemiden çıkarılan müvekkilinin ambulans ile İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldüğünü, burada yapılan müdahalenin ardından eve çıkarıldıktan sonra karın bölgesindeki ağrıların şiddetlenmesi üzerine … Hastanesine kaldırıldığını, … Hastanesinde çekilen ultrasonlar ve yapılan kan tahlilleri sonucunda karın bölgesinde ödem oluştuğunun tespit edildiğini, şikayetlerinin geçmemesi üzerine Nöroloji ve Kulak Buran Boğaz bölümüne sevk edildiğini, bu bölümde tomografisinin çekildiğini ve gözlerinde kayma olduğunun tespit edildiğini, bunun yanı sıra vücut dengesini de sağlayamadığının anlaşılması üzerine bu durumun kulak içerisindeki kristallerin yerinden oynamış olmasından kaynaklandığının tespit edildiğini, tüm bunların yanı sıra davacının boyun bölgesinde çarpmanın etkisi ile düzleşme olduğunun de belirlendiğini, davacının 5 gün süre ile hastanede yataklı tedavi gördüğünü, taburcu olduktan sonra da tedavisinin devam ettiğini, sıkı doktor kontrolleri nedeni ile günde 16 ila 20 tablet ilaç kullanmak zorunda kaldığını, günün tamamını uyuyarak geçirdiğini, psikiyatrik tedavi aldığını, burada antidepresan ilaçlar kullanılmasının önerildiğini, bunların yanı sıra en önemlisi gebelik yetisini de kaybettiğini, evde tedavi gördüğü sürede zorunlu olarak bir hasta bakıcı tarafından refakat edildiğinden aylık 500 TL olmak üzere şuana kadar 4 aylık toplam 2000 YTL ödenmek zorunda kalındığını, yaralanmasından dolayı hiçbir işte çalışamadığını, aylık 800 YTL’den şuana kadarki 4 aylık toplam 3200 YTL maddi zararının tahsili gerektiğini, müvekkilinin tüm bu süreçte bozulan ruh dengesinin yeniden sağlanması ve çekilen acılarının dindirilebilmesi için manevi zararın da karşılanması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 YTL maddi, 60.000 YTL manevi zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili savunmasında özetle; davacının olaydan sonra …’ya başvurarak dava konusu taleplerine karşılık olan bedeli tahsil ederek müvekkillerinin gayri kabili rücu olarak ibra ettiğini, bunun yanı sıra mutabakat çerçevesinde …’e 27/08/2007 tarihinde makbuz karşılığında 364.05 YTL ödeme yapıldığını, davacının olaydan 4 gün sonra tekrar hastaneye gitmesine neden olan rahatsızlığının sözkonusu gemi kazasından kaynaklandığının ispat edilmesi gerektiğini, gebelik yetisinin kaybetme ihtimalinin hiçbir şekilde ispatlanamadığını, …’nun BK’nın 55. maddesi uyarınca üzerine düşen bütün dikkat ve ihtimamı sarf etmiş olduğundan sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle …’dan tazminat istenemeyeceğini, davacının talep ettiği maddi zararlarını da ispat etmesi gerektiğini, aksini kabulü halinde maddi zararların fahiş olduğunu, davacının kaza sonucu ruh dengesinin bozulduğuna ilişkin iddialarında gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacı …’in yolcu olarak bulunduğu …’ya ait … isimli deniz otobüsünün 13/08/2007 tarihinde Zeytinburnu açıklarında demirli halde bulunan Ukrayna bandrallı … isimli şilepe çarpması sonucu davacının yaralandığı, … Hastanesi ile İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğü, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre söz konusu yaralanmadan dolayı maluliyeti gerektirir bir durumunun olmadığı, gebelik yetisini kaybettiğini gösteren tıbbi bir delilin bulunmadığı, bu konuda İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 05/08/2016 tarihli Kadın Hastalıkları ve Doğum raporunda, davacının yapılan jinekolojik muayenesi ve ultrasonografisindeki bulgulara göre normal durumda olduğunun tespit edildiği, davacının kaza tarihinden önce … Ltd Şti’nden aylık 800,00 TL ücret ile çalıştığı, dolayısıyla aylık net gelirinin 800,00 TL olduğu, dinlenen tanık beyanları ve dosyaya sunulan tedavi evraklarına göre davacının olaydan sonraki tedavisinin ortalama 6 ay devam ettiği, dolayısıyla da 6 ay boyunca çalışamadığı, buna göre 6 aylık süre zarfında elde edemediği gelir kaybının 6 * 800,00 = 4.800,00 TL olduğu, davacının tedavi gördüğü sürede bakım ve refakatı için yardımcı tutulduğu ve aylık 500,00 TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüş olup, … Hastanesi doktor muayene bilgi formlarından ve epikriz raporlarından anlaşıldığı üzere davacının kazadan sonraki 2 aylık dönemde denge kaybı yaşadığı ve baş ağrılarının şiddetli olduğu, ancak 04/10/2007 tarihli muayene raporunda baş dönmesinin önemli şekilde azaldığı anlaşıldığından, bu nedenle bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 2 aylık süre için refakatçiye ihtiyaç duyabileceği kanaatine varıldığından 2 aylık süre için 1.000,00 TL refakatçi ücreti isteyebileceği, yine davacının hastaneye gidiş geliş aralıkları ile ikametgahının bulunduğu yer gözönüne alınarak bilirkişi raporunda takdir edilen 1.500,00 TL yol masrafının kadrimarufunda olduğu, davacı tarafça tedavi masraflarının da ödenmesi talep edilmiş ise de davalı tarafça dosyaya sunulan 27/08/2007 tarihli makbuz ve ibranameden davalı şirketin tedavi masrafları için davacıya 364,05 TL ödeme yaptığının anlaşıldığı, bunun dışında davalı tarafça karşılanmayan başkaca bir masrafın yapıldığı belgelendirilemediğinden tedavi masraflarının davalı taraftan istenemeyeceği, bu değerlendirmeler sonucunda davacının isteyebileceği maddi tazminat tutarının 7.300,00 TL olduğu (4.800,00 TL gelir kaybı + 1.000,00 TL bakıcı masrafı + 1.500,00 TL yol masrafı olmak üzere), ceza mahkemesi kararına göre davalı gemi kaptanı olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, davacının gemide yolcu olarak bulunması nedeniyle söz konusu tazminattan herhangi bir indirime gidilemeyeceği kabul edilmiştir. Davacının yolcu olarak bulunduğu geminin, gemi kaptanının asli kusuru nedeniyle bir başka gemiye çarpması sonucu yaralanmış olması, bundan dolayı uzun süreli tedavi görmesi, olaydan dolayı korku ve psikolojik travma yaşaması, tarafların ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak davacı lehine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerektiği, … ” gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü ile 7.300,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu tarafından eksik inceleme ile rapor tanzim edildiğini, dosya kapsamında toplanmış olan deliller ve tanık beyanlarının değerlendirilmeye alınmadığını, müvekkilinin fiziki muayenesi dahi yapılmadan rapor tanzim edildiğini, Müvekkilinin tedavi gördüğü süre içerisinde bakım ve refakatinin zorunlu olarak … tarafından 5 ay süre ile yapıldığını, aylık 500,00 TL bakıcı ücreti ödendiği dikkate alınarak toplam ödemenin 2.500,00 TL olarak saptanması gerektiğini, 04/1/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda takdir edilen hesaplamalar yönünden eksik olması nedeniyle rapora itiraz itiraz edilmiş olmasına rağmen işbu itirazlarının değerlendirilmediğini, Takdir edilmiş olan 20.000 TL manevi tazminatın davalılar üzerinde hiçbir caydırıcılığının da bulunmadığını, Maddi ve manevi tazminatın avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair hüküm tesis edilmesi gerektiğini, Açıklanan bu yönlerden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, davacı müvekkilinin uğramış olduğu 10.000 TL maddi ve 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek dava konusu taşımanın ticari olması sebebiyle avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu raporunda, deniz kazası neticesinde davacı yönünden maddi bir zarar ve maluliyet bulunmadığının tespit edildiğini, Davacıya hastane masraflarıyla ilintili olarak müvekkil tarafından her türlü ödemenin sağlanmış olduğunu, davacı tarafın aynı tarihte “makbuz ve kati ibraname” imzalamak suretiyle alacağını tahsil ettiğini, Müvekkili aleyhine hükmolunan maddi ve manevi tazminatların hukuki açıdan hangi temel üzerine kurulduklarının anlaşılamadığını, İlk derece mahkemesi kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının içinde bulunduğu deniz otobüsünün kazaya karışması nedeniyle ortaya çıktığı iddia edilen maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının istinaf başvurusu yönünden: Davacının dava dilekçesinde; davalı şirkete bağlı … isimli deniz otobüsünün 13.08.2007 tarihinde İstanbul Bostancı Yenikapı – Avşa Adası seferini yapmak üzere hareket halindeyken Ukrayna bandralı kuru yük gemisi ile çarpışması neticesi otobüs içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, bundan kaynaklı olarak maddi ve manevi zarar gördüğü, oluşan kazadan kaynaklı ulaşım giderlerinin, bakıcı gideri ve hiçbir işte çalışamamasından dolayı kazanç kaybı şeklinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 YTL maddi, 60.000 TL manevi zarar talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacı davasını hadise esnasında, davacının içinde bulunduğu …nün kaptanlığını yapan …’a ve kaza esnasında içinde bulunduğu deniz otobüsünün işletenine yöneltmiştir. Dosya içerinde Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/824 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/55037 Soruşturma sayılı dosyası üzerinden, davacının da içerinde bulunduğu müştekileri taksirle yaralamış olduğundan bahisle … hakkında ve kazaya karışan Ukrayna Bayraklı geminin kaptanlığını yapan şahıs hakkında iddianame tanzim edilmiş olduğu görülmektedir. Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesi; dosya kapsamı içerisinde ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunun bulunduğu, söz konusu raporun içeriğinden anlaşıldığı üzere davacının kaza tarihinden sonra İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, … Hastanesinde muhtelif tarihlerde başvurarak tedavi gördüğü, … Hastanesinin 14.08.2007 yatış – 15.08.2007 çıkış tarihli epikriz raporunun değerlendirildiği, yine 15.08.2007 tarihli, 16.08.2007 tarihli, 22.08.2007 tarihli ve 29.08.2007 tarihli … Hastanesi tarafından yapılan muayene neticesi oluşturulan raporların bilirkişilerce göz önünde bulundurulduğu, davacının kaza tarihi itibariyle 21 yaşında olduğu, yukarıda bahsi geçen belgelerden anlaşılacağı üzere 15.11.2007 tarihine kadar tedavisinin devam ettiği gerçeğinden hareketle 6 aylık iş ve güçten kalma süresi davacı vekilinin müvekkilinin aylık net gelirini 800 TL şeklinde beyanı ile birlikte göz önünde bulundurularak hesaplanmıştır. Yine davacının 5 ay süreyle bakım ve refakat zorunluluğu altında bulunduğu, bu sebeple 2.500 TL ücret ödendiği ileri sürülmüş olsa da tedavi sürecindeki 04.10.2007 tarihli muayene raporu göz önünde bulundurularak davacının 2 aylak süre için refaketçiye ihtiyaç duyabileceği yönünde değerlendirme yapılmış ve bu sebeple 1.000,00 TL refakatçi giderinin uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Dosya içerisindeki Adli Tıp Kurumu raporunun incelenmesinde; davacının 13.08.2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak gebelik yeteneğini kaybettiğine ilişkin tıbbi delillerin bulunmadığı ve yine kazadan ötürü maluliyetini gerektirir yaralanma durumuna bağlı araz tanımlanmadığı değerlendirilmiştir. Dosya içerisinde Bakırköy 30.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/824 Esas sayılı dosyası mevcuttur. Ceza dosyası içinde yapılan yargılamada söz konusu kazadan dolayı … deniz otobüsü kaptanının asli kusurlu, kazaya karışan diğer geminin kaptanının ise kusursuz olduğuna yönelik tespit yapılmıştır. İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama neticesi aldırılan bilirkişi raporu ve Adli Tıp raporu doğrultusunda, kazanın oluş şekli ve söz konusu kazanın davacıda meydana getirdiği maddi zarar dosya içerisindeki belgelerle birlikte değerlendirilerek sonucu gidilmiştir. Bahsi geçen sebeplerle davacının Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu tarafından eksik inceleme neticesi rapor tanzim edildiği hususundaki istinaf başvurusu yerinde değildir. Ayrıca davacının dava dışı … isimli şahıs tarafından ücret karşılığında 4-5 ay kadar daha refakatçi şeklinde tutulduğu iddia edilmiş olsa da dosya içeriğinden anlaşılacağı üzere davacının, tıbbi olarak 2 ay refakatçi ihtiyacının bulunduğu, boynunda düzleşme meydana geldiğine ve bu sebeple sırt ve boyun ağrılarının devam ettiğine dair iddiaların tıbbi yönden ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde ise; olayın oluş biçimi, kazaya sebebiyet verenin işleten sıfatıyla şirket olması, hadise sonrasında davacının tedavi sürecine ilişkin dosya kapsamına ibraz edilen raporlar hep birlikte değerlendirildiğinde; olayın oluş tarihindeki ekonomik koşullar gözetilerek 20.000,00 TL tazminatın uygun olduğu, miktar açısından herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığındahn, davacının manevi tazminata ilişkin istinaf taleplerinin de reddi gerekmektedir. Davacı vekilinin temerrüt faizine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; kazaya karışan deniz aracının hususi nitelikte olmadığı, davalı şirkete ait ticari nitelikte deniz otobüsü olduğu anlaşılmakla, davalı yönünden ticari iş olup ticari işlerde avans faizine hükmedilmesi gerektiğinden, davacının tüketici konumunda olmasının davalının borcunun niteliği üzerinde davacı aleyhine bir etkisinin olmayacağı kanaatine varıldığından, davcı vekilinin faize ilişkin istinaf nedeni haklı bulunmuştur. Bu nedenle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının temerrüt faizi yönünden düzeltilmesi gerekmiştir. Davalının istinaf başvurusu yönünden: Her ne kadar davalı vekili dosya içerisindeki Adli Tıp raporunda davacının herhangi bir maddi zarar ve maluliyetinin tespit edilememiş olmasından ötürü maddi tazminat talebinin konusuz kaldığına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuş olsa da dosya kapsamından anlaşılacağı üzere Adli Tıp Kurumu Raporundaki belirlemenin davcıda kazadan ötürü maluliyet oluşmadığı hususuna ilişkin olduğu, davacının söz konusu kazadan kaynaklı maddi tazminat talep ettiği, taleple bağlılığın esas olduğu, dava dilekçesindeki anlatımdan dava konusunun malul kalınmış olunduğundan bahisle tazminat talebinine dayanmadığı ve dosya içerisindeki belgelerden davacının iyileşme süresi içinde addi zararının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir. Dosya içerisindeki 28.08.2008 tarihli “Makbuz ve Kati İbraname” başlıklı belgede söz konusu hadiseden ötürü ilaç masrafı olarak 364,05 YTL’nin tamamını … A.Ş.’den aldığına ilişkin …’in babası sıfatıyla imzanın yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalılar vekili bu hususu istinaf başvurusunda öne sürmekle mahkemece bu ibranamenin maddi tazminat bakımından borcu sona erdirip erdirmediği noktasında zaten ilk derece mahkemesince yapılan hesaplamada ibranamenin makbuz olarak kabulüyle gerçek zarar miktarından yapılan mahsup neticesi hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. İbranamenin davacı asil tarafından imzalanmadığı, ibranameyi imzalayanın davacının babası ollduğu gerçeği karşısında da davacının dava hakkının ortadan kalkmayacağı sonucuna ulaşıldığından, bu yöndeki davalılar vekili istinaf başvurusu yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kararın faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine bu doğrultuda; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 7.300,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek, 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harç tarifesi gereğince tayin olunan 1.864,90 TL harçtan 945,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 919,90 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına, 945,00 TL peşin harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan kabul olunan maddi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan kabul olunan manevi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan red olunan maddi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 6-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan red olunan manevi tazminat tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 13,10 TL başvurma harcı, 438,70 TL posta gideri ile 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.701,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 1.053,70 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf peşin harcının talep halinde kendisine iadesine, c-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri, 50,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 148,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, e-Davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.10.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.