Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2266 E. 2020/1001 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2266
KARAR NO: 2020/1001
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2016/176 E. 2018/722K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin ticaret yaptığı dava dışı …’ın davalı … Ltd. Şti. ile 20.08.2015 tarihinde bayilik sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereği; davalı şirketin dava dışı …’e kitap satmayı, dava dışı …in de bu kitapların satışını yapmayı üstlenmiş olduğunu, bu ilişki çerçevesinde davalının ödemeyi sipariş tarihinde vereceği 60 günlük çek ya da mail Order ile yapmayı üstlenmiş olduğunu, dava dışı … adına davalı tarafın, 15.01.2016 tarihli 30.000 TL bedelli, 15.02.2016 tarihli 30.000 TL bedelli 15.03.2016 tarihli 40.000 TL bedelli, üç adet çek keşide ettiğini, sonrasında davalı tarafın sözleşmedeki edimleri ifa etmediği için …in çeklerin iadesini istediğini, 30.000 TL’lik ve 40.000 TL’lik iki adet çeklerin iade edilmediğini ve davacının 15.01.2016 vadeli çeki ödemek zorunda kaldığını, davalının 8.000 TL tutarı müvekkiline gönderdiğini, kalan bakiyenin ise henüz ödenmediğini, çekin 2 gün içinde iadesi için davalıya ihtar çekildiğini belirterek, müvekkilinin toplam 70.000 TL tutarlı iki adet çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, çeklerin icra takibine konulmaması için tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında özetle; dava dışı … ile müvekkili şirketin 20.08.2015 tarihli bayilik sözleşmesi imzaladığını, bu anlaşma ile … adlı şirkete Avrupa Bölgesi Ana Bayiliği verildiğini, bu sözleşme kapsamında …’in müvekkili şirkete 3 adet toplamda 100.000 TL tutarında çek verdiğini, (Keşidecisi davacının olduğu), müvekkilinin sözleşme edimlerini tam olarak yerine getirmesine rağmen dava dışı şirketin üstlendiği pazarlama faaliyeti ve satışı tam olarak yerine getiremediğini, 15.01.2016 vadeli 30.000 TL’ lık çeki davacı şirketin müvekkili şirketten 4.000 TL borç alarak ödediğini, davacının iddia ettiği gibi 8.000 TL’nin müvekkili şirket tarafından ödenmediğini, 15,02.2016 vadeli 30.000 TL miktarlı çekin ise, müvekkili şirket tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müd. … Esas sayılı icra takip dosyası ile takibe konu edildiğini, 15.03.2016 vadeli 40.000 TL tutarındaki çekin henüz takibe konu yapılmadığını, davacı şirket ile müvekkili arasında bir anlaşmanın akdedilmemiş olduğunu, netice itibariyle, davanın taraf ehliyeti bakımından usulden reddine, davanın kötü niyetle ikame edildiğinden davacı şirket aleyhine %20’ den az olmamak şartıyla kötü niyet tazminatına, ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davalı … Ltd.Şti. ile dava dışı … (…) arasında 20/08/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin imzalandığı, bu bayilik sözleşmesi dahilinde davacı … Ltd. Şti.’nin keşide ederek 15/01/2016 ,15/02/2016 ve 15/03/2016 tarihli 3 adet sırasıyla 30.000,00 TL, 30.000,00 TL ve 40.000,00 TL bedelli 3 adet çeki davalıya verdiği bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık olmadığı belirlenmiştir. Söz konusu çeklerin karşılığında davalının edimini yerine getirmediği 8.000,00 TL miktarı ödeme yaparak iade ettiği ,diğer iki çekin iade edilmediğinden bahisle menfi tespit davası açılmıştır. Mali bilirkişi vasıtasıyla yapılan incelemede davacı yanın defterlerinde söz konusu çeklerin kaydedilmemiş olduğu, davalı ticari defterlerinde ise davacı adına düzenlenmiş yevmiye kaydında davacı hesabına alacak verilmiş ve hesaba virman edilmiş olduğu bu haliyle davalı kayıtlarında davacının davalıya çeklerden dolayı 100.000,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Örnekleri sunulan her üç çekin incelendiğinde dava dışı …’in cirosunun bulunmadığı, her üç çekin davacı tarafından davalı adına keşide edilerek verildiği, keza tahsilat makbuzlarında da dava dışı şahısla ilgili ödemenin yapıldığına dair bir açıklamanın bulunmadığı bu çerçevede davalının menfi tespit davasında söz konusu çekleri teminat için yada hatır çeki olarak verildiğine dair delil sunmadığı ve bu iddiasını yazılı olarak ispatlayamadığı, bahsi geçen çeklerin 3.kişinin fiilini üstlenme niteliğinde verildiği, keza ayrı bir sözleşme ile ispatlanamadığı gibi çekler üzerinde de bu konuda bir şerh bulunmadığı, 3.kişinin çeklerde cirosunun olmadığı, bu haliyle davacının davasını ispatlayamadığı … ” gerekçesiyle, açılan davanın reddine, kötü niyet tazminatına yer olmadığına karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Dava dışı …’in edimini ifa edebilmesi için öncelikle davalı tarafın edimini ifa etmesi gerektiğini, davalı tarafın ise edimine konu kitapları dava dışı …’e göndermediğini, İşbu çeklerin dava dışı …’in davalı ile yapmış olduğu sözleşmeye istinaden hatır çeki olarak … adına davalıya verildiğini, Dosyada ilk alınan bilirkişi raporu ile 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporu tamamen birbirinden zıt görüşler içermekte olup; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeden karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, üç adet çekten dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan 20.08.2015 tarihli bayilik sözleşmesinin incelenmesinde … Şti’nin yayınevi ibaresinin altında imza ve kaşesinin bulunduğu sözleşmenin incelenmesinde bayinin …nı pazarlamayı, dağıtmayı ve satmayı taahhüt etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bayii sıfatıyla herhangi bir imza yer almamaktadır. … Ltd Şti tarafından Kartal …Noterliğine ait … yevmiye numaralı 05 Şubat 2016 tarihli ihtarnamenin …a gönderildiği, söz konusu ihtarnamenin içeriğinden keşidecinin aradaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde muhataba iki adet çek verdiğine ilişkin beyanının olduğu, aradaki sözleşme ilişkisi kapsamında … tarafından edimler ifa edilmediğinden çeklerin iadesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda … tarafından Bakırköy …Noterliği’nin 10 Şubat 2016 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiği, söz konusu ihtarnamenin incelenmesinde keşideci …’un … ile bayilik sözleşmesi akdettiği ve muhatap tarafından gönderilen ihtarnamede belirtilen iki adet çekin …’den alındığı, …’nin sözleşmesel sorumluluğun gereğini yerine getirmediği bildirilmiştir. Dosya içerisinde ilk derece mahkemesince alınan 15.02.2017 tarihli bilirkişi raporu mevcuttur. Bilirkişi raporuna esas olmak üzere davacı ile davalı ticari defterleri incelenmiş, davacı defterlerinde söz konusu çeklerin kayıtlı olmadığı, davalı ticari defterlerinde ise söz konusu üç adet çekin kayıtlı olduğu ve davacının bu çeklerden kaynaklı davalıdan alacaklı olduğu hususunda tespit yapılmıştır. Bu çeklere ilişkin 15.01.2015 tarihinde 8.000 TL’lik kısım EFT yoluyla ödenmiş olduğuna ilişkin belge mevuttur. Ancak bu ödeme davacı ve davalının kayıtlarında da yer almamaktadır. İlk derece mahkemesince aldırılan 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise, az yukarıdaki bahsi geçen çeklerin davacı tarafça davalıya bayilik sözleşmesi kapsamında üçüncü kişinin fiilinin üstlenmek amacıyla verilip verilmediği, çeklerin hatır avans çeki olup olmadığı, davalının sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmediği, bu noktada bedelsizlik iddiasının yerinde olup olmadığı hususları incelenmiştir. Dava konusu … Bankası Maltepe Şubesine ait 15.01.2016, 15.02.2016, 15.03.2016 tarihli üç adet çekin keşidecisi … Şti lehtarı …tır. Dosya kapsamındaki 28.08.2015 tarihli ve …, …, … nolu makbuzlar incelendiğinde, makbuzların … tarafından … adına düzenlenmiş olduğu, söz konusu makbuzlarda herhangi bir imza bulunmadığı görülmektedir. Davalının ticari defterlerine bakacak olursak davacıya 100.000,00 TL borçlu olduğu hususu kayıt altına alınmıştır. Davacı vekili dosya kapsamındaki beyanlarında, davalı taraf ile dava dışı … arasında 20.08.2015 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında dava dışı …in davalı şirketin kitaplarını satın alarak üçüncü kişilere satacağını, bu ilişki çerçevesinde davacının üçüncü kişi …in davalı ile arasındaki sözleşme kapsamında fiilini taahhüt niteliğinde teminat amaçlı olarak davalı tarafa dava dışı … adına ihtilafa konu çekleri keşide ederek verdiğini ileri sürmüş olsa da davacının bu yöndeki iddiasını yazılı delillerle ispatlaması gerektiği dosya kapsamında davacı ile dava dışı … arasında hukuki ilişki olduğunu ispata yarar somut bir bilgi belge olmadığı gibi, çeklerin üzerinde teminat çeki olduklarına ilişkin bir ibare bulunmadığı, çekler üzerinde dava dışı …in cirosunun da olmadığı, davacı iddiasını ispatla yükümlü olmakla dosya kapsamında iddiasını ispatlayamadığı, dosya kapsamında alınan iki ayrı bilirkişi raporunun çelişki oluşturacak mahiyette bulunmadığı kaldı ki hakimin bilirkişi raporu ile bağlı olmadığı raporu diğer delillerle ile birlikte serbestçe takdir ederek karar vereceği ilk derece mahkemesince tüm dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek kanaate varıldığı, doğrudan rapor hükme esas alınarak karar verilmediği, bahsi geçen sebeplerle kararı yerinde olmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddi yoluna gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.10.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.