Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2259 E. 2021/551 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2259
KARAR NO : 2021/551
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI : 2014/197E. 2018/966K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı şirket aleyhine, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, müvekkili şirket tarafından İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesine 2013/850 E sayılı dosyasıyla, takibe konu borcun ödendiği itirazı ile açılan davanın kabul edildiğini ve icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, temyiz incelemesinde Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından 7 günlük yasal itiraz süresinin geçirildiğinden bahisle yerel mahkeme kararının bozulduğunu ve yerel mahkemenin bu defa davanın usulden reddine karar verdiğini, alınan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere davalıya ödemelerin yapıldığını ve müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/850 E sayılı dosyasıyla açtığı davanın reddedildiğini ve kararın onandığını, davacının reddedilmiş bir davanın bilirkişi raporunu delil olarak dayanamayacağını, kullandırılan kredilere ilişkin faiz oranlarının sözleşmelerde kararlaştırıldığını ve taraflarca kabul edildiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine ve icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası, benimsenen bilirkişi kök ve ek raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; … A.Ş. Suadiye Şubesi tarafından davacı şirkete kullandırılan kredilere ilişkin ödemelerin 4 ay içinde tamamlandığı ve benimsenen bilirkişi raporlarında da hesaplandığı üzere son ödeme tarihi 17/04/2001 itibariyle davacının, temlik eden bankaya borçlu değil alacaklı olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine; davalı tarafın kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından ve bu nedenle davacı taraf lehine kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Dosyada mübrez bilirkişi raporu ve ek rapor ile davacının temlik veren bankaya dolayısıyla müvekkil şirkete borçlu olduğunun belirlendiğini buna rağmen mahkeme tarafından kesin hüküm teşkil etmeyecek dereceki icra hukuk mahkemesi dosyasında düzenlenen bir ek bilirkişi raporuna dayanılarak, gerekçesiz şekilde davacının davasının kabulüne karar verilmiş olduğunu, Davacıların hesaplarının kat edilmiş olduğunu, borç miktarı ile faiz oranına herhangi bir itiraz yokken mahkemece hesap kat ihtarı veya icap niteliği bulunmayan mektup ve bildirim olarak kabul edilebilecek nitelikteki bir belge üzerinden yapılan hatalı tespitlerle sonuca gidilmiş olduğunu,Temlik veren banka ve davacılar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre taraflara arasında ihtilaf bulunması halinde sözleşme hükümleri ile banka kayıtlarının kesin delil niteliği bulunduğunu, banka kayıtlarına göre de davacıların borcunun halen devam ettiğini,Yeni faiz oranlarının bildirimi niteliğinden öte bir hukuki anlamı bulunmayan mektuptan başka faiz indirimi ve borç ödeme protokolü, taksit protokolü gibi bir belgenin dosyaya ibraz edilmediğini, davacının bankaya başvurarak indirimli veya sabit herhangi bir faiz oranını kabul ettiğini ve bu kabul dahilinde banka ile herhangi bir protokol, ek sözleşme akdettiğini ileriye sürmemiş olduğunu, Mahkemece dört ay içerisinde ödeme teriminden ne anlaşılması gerektiği, dört aylık ödemenin tek kalemde bir ödeme mi yoksa parçalı bir ödeme mi olduğu, dayanak yapılan çeklerin ne sebeple alındığı ve banka tarafından nereye yansıtıldığı, davacıların dava konusu kredi dışında başkaca kredisi olup olmadığı, banka içerisinde herhangi bir meri riskinin bulunup bulunmadığı gibi hususlarda ilk derece mahkemesince hiç incelenme yapılmadığını, Müvekilin henüz beş yılını doldurmamış bir … şirketi olması, kurucu ortağının TMSF olması ile Bankacılık Kanunu gereği de ayrıca harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin karar ve ilam karcına hükmedildiğini, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla asıl borçlu ve ipotekli taşınmaz malikine karşı başlatılan icra takibi nedeniyle, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemiyle İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı …. Şti ile dava dışı … Bank Suadiye Şubesi arasında 13.01.2000 tarihli 30.000.000.000 eTL tutarlı kredi sözleşmesi imzalandığı, sonrasında limit artırımına gidildiği böylelikle bedelin 40.000.000.000 eTL’ye ulaştığı anlaşılmaktadır. Eldeki davaya esas İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklının …. A.Ş., borçluların … Şti. ve … olduğu, takibin 100.000,00 TL asıl alacak ve 100.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faizi, icra harç ve masrafları, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için … maliki olduğu, İstanbul ili, … ilçesinde kain, bağımsız bölüm ve dükkan vasıflı taşınmaz üzerine … Bank A.Ş. lehine tesis edilmiş, 07.01.2000 gün, 80 yevmiye nolu 1. dereceden 100.000,00 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi talebine ilişkin olduğu görülmektedir. Söz konusu icra dosyasının incelenmesinde, … ve TMSF arasında yapıldığı anlaşılan alacak temlik sözleşmesinin var olduğu, sözleşmede her iki tarafında imzalarının bulunduğu, sözleşmenin konusunun … Suadiye Şubesince … Şti.’ne kullandırılan kredilerden doğmuş ve doğacak tüm alacakların bu alacaklarla ilgili takip ve dava dosyalarındaki hak ve alacakların, ferileri ve teminatları ile birlikte TMSF’ye temlik edildiği görülmektedir. 13.03.2006 tarihli kredi alacağın temlik sözleşmesinin var olduğu, sözleşmede temlik eden sıfatıyla TMSF’nin temellük eden sıfatı ise … A.Ş.’nin bulunduğu, sözleşmenin konusunun … Şti.’nin … Bankası Suadiye Şubesi tarafından kullandırılmış olunan kredilerden kaynaklı bulunan ve … tarafından TMSF’ye temlik edilmiş alacakların … A.Ş.’ye temelik edilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 04.04.2012 tarih 2011/232 E., 2012/441 K. Sayılı ilamı incelendiğinde; davacının … Şti., davalının … A.Ş. olduğu, davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, yapılan yargılama neticesi bilirkişi raporları doğrultusunda davacının takip talebi ve icra emrinde talep edilen borcun üzerinde fazladan ödemede bulunduğu kanaatiyle davasının kabulüne karar verilmiş olduğu, dosyanın temyiz incelemesinin Yargıtay 8. HD’nce yapıldığı, borçlunun yasal 7 günlük süre geçildikten sonra itirazda bulunarak takibin iptalini talep etmiş olduğundan bahisle kararın bozulduğu, İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesince bahse konu bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yeniden yargılama yapıldığı ve 2013/850 E- 2013/867 K sayılı ilam ile 07.11.2013 tarihinde davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 12.HD’nin 08.05.2014 tarih, 2014/9977 E.- 2014/13627 K. sayılı ilamı ile onanmış olduğu görülmektedir. Somut olayın incelenmesinde, davacı şirkete ait taşınmazın üzerine dava dışı … Bank lehine birinci derecede ipotek tesis edildiği, akabinde taşınmazın ipotekli olarak dava dışı …’a satıldığı anlaşılmaktadır. … Bank Suadiye Şubesi davacıya muhtelif krediler kullandırmıştır. Şu halde asıl kredi borçlusu … Şti. olduğu halde ipotekli taşınmaz maliki dava dışı …dır. İstinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, dosya içerisinde 20.05.2015 tarihli bilirkişi raporu bulunduğu, bilirkişinin terditli olarak sonuca ulaştığı, birinci seçenek olarak sunduğu sonucunda 14.04.2001 tarihi itibariyle davacı kredi borçlusunun yani …. Şti.’nin temlik öncesi … Bank Suadiye Şubesine olan borç tutarının 7.762.975.409 eTL olduğu, 27.12.2010 takip tarihine kadar olan sürede temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi eklenmek suretiyle yapılan hesaplama neticesi 140.052,32 TL toplam alacak tutarı bulunduğu ve alacaklının 100.000,00 TL ipotek limiti ile sınırlı olarak talepte bulunabileceğine ilişkin değerlendirme yapılmıştır.İlk derece mahkemesinin 09.04.2015 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararında davacının ödeme itirazları ile sunulan belgeler ile banka kayıtları da değerlendirilerek davacı tarafın borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarının saptanması için bilirkişiden ek rapor alınması yoluna gidilmiştir. Davacı şirketin dava dışı … Suadiye Şubesi ile arasındaki genel kredi sözleşmesinin ”Müşterinin tüm borçlarının tamamen ödeneceğe kadar yükümlülükleri ve temerrüt faizi” başlıklı sözleşmenin 46.2. maddesi uyarınca bankaca tespit edilmiş kısa, orta ve uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek faiz oranına %50 fazlası nispetinde temerrüt faizi ve bunun BSMV ve KKDF ile birlikte bankaya ödeyeceği kararlaştırılmış olmakla dosya kapsamındaki …. Suadiye Şubesi tarafından … Şti.’ne gönderilmiş bulunan Bakırköy ….Noterliğinin … yevmiye numaralı, 20.02.2008 tarihli ihtarnamesinde 02.01.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere rotatif kredi faizinin %115′ e indirilmiş olduğunun bildirilmiş olduğu görülmektedir. Bu bağlamda bilirkişi ek raporunda yıllık %165 temerrüt faizinin dikkate alınacağı yönünde değerlendirme yapılmış ve 27.12.2010 takip tarihi itibariyle alacaklının 140.052,32 TL toplam alacak üzerinden 100.000,00 TL ipotek limiti ile sınırlı şekilde talepte bulunacağına ilişkin değerlendirme yapılmıştır. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/232 esas sayılı dosyasında alınan 29.01.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda, davacının kredi alacaklısı … A.Ş. Suadiye Şubesine 29.250,00 TL bedelli 3 adet toplamda 87.757,00 TL tutarlı çeklerin ciro ve teslim suretiyle verdiği, bu durumda takip masrafları ve sigorta prim borcu tenzil edildiğinde çek bedellerinden kredi hesabından yapılan tutarın 85.297.888.110 eTL olduğu görülmektedir. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/232 esas sayılı dosyası içerisinde 21.11.2011 tarihli bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmede, 02.11.2004 tarihinde yapılan ilk takipte asıl alacak tutarı hesap kat tarihinde talep edilen asıl alacak tutarının çok altında kalmakla hesap kat tarihinden sonra alacağı mahsuben tahsilatların yapıldığı, bu tahsilatların 28.02.2001, 16.03.2001, 17.04.2001 tarihinde çek ödemelerine ilişkin olduğu, bunların mahsup edilmesi neticesi%165 temerrüt faizi ve faizi %5 BSMV göz önünde bulundurularak yapılan hesaplama neticesi takip tarihi itibariyle 70.338,67 TL alacak gözüktüğü, asıl alacak miktarının ise 3.899,85 TL olduğu görülmektedir. 29.02.2012 tarihli bilirkişi ek raporunda, Bakırköy …Noterliğinin … yevmiye numaralı, 20.02.2008 tarihli ihtarnamesinde 02.01.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere rotatif kredi faizinin %115′ e indirilmiş olduğunun bildirilmiş olduğu hususu üzerinde durularak söz konusu ihtarnamenin incelenmesinde kredinin tamamının 4 ay içerisinde ödenmesi halinde faiz oranın %102 olarak değişeceğine ilişkin ibarenin bulunduğu, bu bağlamda ödenen miktarlar göz önünde bulundurularak kalan tutara söz konusu oran uygulanmış ve 17 Nisan 2001 tarihi itibariyle yani 4 aylık süre içerisinde borcun ödenmiş olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı görülmektedir.İstinafa konu İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.10.2018 tarihli, 2014/197 E.- 2018/966 K sayılı ilamında, 21.11.2011 tarihli davalının toplam alacağı 27.12.2010 tarihi itibariyle 140.052.324.540 TL hesaplanmakla takip tarihi itibariyle 126.113,48 TL alacak miktarı olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamındaki çek ödemelerine ilişkin ödeme tarihleri ve bakiye kısım üzerinden işletilen faiz oranı göz önünde bulundurularak bakiye kalan kısmın miktarının hesaplanması ve istinaf nedenlerinin değerlendirilebilmesi için dosyanın tekrar bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınması gerektiği kanaatine varıldığından, HMK’nın 356. maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasına karar verilmiştir. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere, ilk derece mahkemesi 09.04.2015 tarihli celsede davacının ödeme itirazları ve kapsamında değerlendirme yapılması için dosyayı yeniden bilirkişiye tevdi etmiş olsa da 29.01.2016 tarihli ek raporda bakiye alacak miktarı hesaplanmakla 17.04.2001 tarihli son tahsilat tarihi ile 27.12.2010 takip tarihi arasındaki davacı alacağı hesaplanmış ve toplam alacak 140.052,32 TL olarak bulunmuştur. Sonuç olarak 100.000,00 TL ipotek limiti ile sınırlı şekilde talepte bulunabileceğine ilişkin kanaate varılmıştır. Şu halde İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/232 esas sayılı dosyası içerisinde alınan 27.11.2011 tarihli kök rapor,29.02.2012 tarihli ek rapor ve istinafa konu ilk derece mahkemesince alınan 29.01.2016 tarihli ek rapor arasında çelişki oluşmakla söz konusu çelişki giderilmeden Yargıtay onamasından geçmiş olduğundan bahisle sözkonusu bilirkişi raporunda ortaya konulan hususlar tartışılmadan dar yetkili İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/232 esas sayılı dosyadaki bilirkişi raporları benimsenerek hüküm tesis edilmesi nedeniyle dairemizce tahkikatın genişletilmesi yoluna gidilerek bu kapsamda Dairemizce 30.11.2020 tarihli ara karar kurularak; İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/232 esas sayılı dosyası içerisinde alınan 27.11.2011 tarihli kök rapor, 29.02.2012 tarihli ek rapor ve istinafa konu ilk derece mahkemesince alınan 29.01.2016 tarihli ek rapor hep birlikte göz önünde bulundurularak davalı vekilinin Dairemizin 04.11.2020 tarihli duruşmasında verilen süre gereğince 17.11.2020 tarihli beyan dilekçesi ile birlikte dosya içerisindeki ödemeler ve ödeme tarihleri doğrultusunda söz konusu ödemelerin var olduğu iddia edilen borçtan mahsubunun gerekip gerekmediği, eğer gerekiyorsa … A.Ş. Suadiye Şubesi tarafından dört ay içerisinde ödeme halinde faiz oranının %102 olarak değişmeden uygulanacağına ilişkin yazı karşısında, söz konusu yazının bankacılık uygulamaları kapsamında bağlayıcı olup olmadığı, eğer bağlayıcı ise somut olayda ödemelerin dört ay içinde gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise ödemelerin miktarı ve bu ödemelere uygulanacak faiz oranın her türlü tereddütten uzak şekilde hesaplanarak ortaya konulması gerektiğinden, yeniden bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiştir.Dairemizce alınan 02.02.2021 tarihli bankacı bilirkişi raporunda; dosya içerisinde İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/232 esas sayılı dosyasına sunulan 29.02.2012 tarihli ek rapordaki %102 temerrüt faiz oranına göre yapılan hesaplamanın bankanın faiz oranı değişikliği hususundaki dosya içerisinde yer alan ihbar mektubuna uygun olduğu, bilirkişice yapılan hesaplamada %102 temerrüt faizine göre 3.114,38 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiği, yukarıda yapılan hesaplamada ise 2.959,52 TL fazla ödeme yapıldığı tespit edildiği, aradaki farkın 2 rapor arasındaki temerrüt gününden kaynaklandığı, bilirkişi … temerrüt gününü 08.01.2001 olarak kabul ettiği göz önüne alındığında sonuç olarak bilirkişi … temerrüt faizini %102 oranına göre yaptığı hesaplama yöntemi göz önüne alınarak tespit yapıldığı, bilirkişi … tarafından sunulan 29.01.2016 tarihli ek raporda da%115 oranında akdi faiz uygulanılarak % 165 oranında temerrüt faizi uygulanarak temerrüt faizi uygulanarak sonuca ulaşıldığı, bu bilirkişinin bankanın ihbar mektubunu göz önünde bulundurmadan ve indirimli faiz oranını dikkate almadan hesaplama yaptığı, tüm bunların dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilmesi sonucu yapılan değerlendirme neticesi, temlik alacaklısı … A.Ş.’nin alacağı temlik aldığı, bunun öncesinde … Bank ile kredi lehtarı … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, kredi alacağının varlığını ispatlar nitelikteki belgenin dosyada mevcut olduğu, dolayısıyla davalı şirketin davacı ipotek borçlusundan nakli alacaklarını talep etme hakkı olduğu tespit edilerek en son ödeme tarihi olan 17.04.2001 tarihi itibariyle borcun 2.959,50 TL tutarında fazlasıyla ödenmiş olduğu, bu durumda davacının karşı taraftan bu oranda alacaklı duruma geçtiği, sonuç olarak davalının her ne kadar 100.000,00 TL limit ipoteği mevcut ise de dava konusu alacağın yukarıda bahsedildiği şekilde fazlasıyla ödenmiş olması nedeniyle, ipoteğin paraya çevrilmesine gerek kalmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.Dairemizce alınan bilirkişi raporundaki denetime elverişli tespitler ve tüm dosya içeriğine göre, davacının borcunu fazlasıyla ödemiş olduğu, ipoteğin paraya çevrilmesini gerektirecek bakiye bir borcunun kalmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davanın konusu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyasıdır. Davacı, bu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. İcra takibine konu alacak miktarı 100.000,00 TL’dir. Dava, eksik miktar üzerinden harçlandırılıp sonuçlandırılmış ise de kararın mahiyetine göre bu husus kararın kaldırılması nedeni yapılmamış; ancak harcın kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle aleyhe karar verme yasağı söz konusu olmayacağından, davanın gerçek değeri üzerinden Dairemizce harca hükmedilmiştir. Ancak davacı yararına vekalet ücreti, harçlandırdığı değer üzerinden hükmedilmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı tarafın istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte Dairemizce yapılan tahkikat işlemleri doğrultusunda gerekçenin yukarıdaki şekilde düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerektiğinden; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,3-Alınması gerekli 6.831,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınmış olan 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.489,45 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, harçlandırılan dava değeri üzerineden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,5-Davacı tarafça ilk derece aşamasında harcanan 25,20 TL başvuru harcı, 341,55 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 855 TL bilirkişi ücreti ve tebligat giderlerinin toplamı 1.225,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurulduğundan, davalı tarafından yatırılmış olan 341,55 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,c-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,d-İstinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden AAÜT’ne göre belirlenen 4.080,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, e-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28.04.2021