Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2254 E. 2019/1019 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2254
KARAR NO : 2019/1019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2018
NUMARASI : 2018/757- 2018/860 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, davalının sahibi olduğu “…i” adlı şahıs şirketi ile müvekkilinin sahibi olduğu “…” isimli şahıs şirketi arasında 19.07.2017 tarihinde 54 sol 44 sağ olmak üzere toplamda 98 kapı satımı konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin davalıya malı teslim ettiğini, karşılığında düzenlenen 105.000 TL bedelli fatura karşılığında davalının 31.10.2017 tarihli 67.984,80 TL bedelli çek verdiğini, çek bedelinin tahsil edildiğini fakat kalan 37.000 TL’nin ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibine girişildiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın yetkisiz yerde açıldığını, İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının sözleşmedeki edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince, ilgili ticaret sicil müdürlüğü, vergi dairesi ve esnaf odasının cevabi yazılarında davacı ve davalının ticari faaliyetle ilgili mükellef kaydının bulunmadığı, davalının birinci dereceden tacir sıfatına haiz olmadığı, esnaf kaydının bulunduğu dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde bulunmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, kararın kesinleşmesi halinde iki hafta içinde müracaat halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu ihtilaf fatura alacağına dayalı ticari işten kaynaklandığını, görevsizlik kararının doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. HMK’nun 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı Yasa’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Öte yandan 6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhur Başkanlığınca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık satım sözleşmesi uyarınca düzenlenen faturadan kaynaklanmakta olup satım sözleşmesi TTK’nda düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilecektir. İşbu davada, davalının tacir sıfatını haiz olup olmadığının, satımın da ticari satım olup olmadığının tesbiti gerekmektedir. Davalının ticaret sicilinde kaydı bulunmadığı, ancak esnaf ve sanatkarlar sicilinde kayıtlı olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.VUK 176. madde de birinci sınıf tacirlerin bilanço esasına göre defter tutacağı 182. madde de bilanço esasına göre defter tutacak tacirlerin yevmiye, envanter, defteri kebir tutacağı düzenlenmiştir. 2018 yılında bilanço esasına göre defter tutacak tacirler bakımından VUK 177. maddesinde ki tutarlar dikkate alınacak olup
1).satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarı 170.000-TL-satış tutarı 230.000-TL;
2) 1.bentte yazılı olanların dışında ki işlerle uğraşıp yıllık gayrisafi iş hasılatı 90.000-TL ,3).1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde iş hasılatının beş katı ile yıllık satış satış tutarı 170.000-TL’yi aşanların bilanço esasına göre defter tutacakları belirlenmiştirTTK 11(1) maddesi kapsamında ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış olup, ticari işletmenin ticaret siciline kayıtlı olmaması, diğer anlatımla esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez.
O halde ilk derece mahkemesince yukarıda belirtilen tacir-esnaf ayrımına ilişkin esaslar dikkate alınarak gerekli araştırmalar yapılıp, davalının 2018 yılı itibariyle tacir sıfatını haiz olup olmadığının tespiti gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına,
2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının talep halinde, yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;
HMK.353/1a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi
KANUN YOLU : HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.