Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2243 E. 2020/954 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2243
KARAR NO : 2020/954
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI : 2015/2021E. 2018/275K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı ile davacının … Limited Şirketi’nin yarıyarıya ortakları olduğunu, … Limited Şirketi’nin Muğla Sosyal Güvenlik Kurumuna olan 167.738 TL’lik borcunun müvekkilinin alacaklı olduğu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına haciz uygulanmak suretiyle tümüyle tahsil edildiğini, Muğla Sosyal Güvenlik Kurumuna olan 167.738 TL borcun sadece 83.869 TL’lik kısmından sorumlu olması gerektiğini, müvekkilinin 83.869 TL’yi de davalı adına ödediğini, bu alacağın davalıdan tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek, fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekiline dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamından, davacının ve davalının dava dışı … Limited Şirketinin % 50’şer ortağı ve her ikisinin de şirketin müştereken yetkilisi oldukları, dava dışı şirketin Muğla SGK’ya olan 167.738,00 TL borcunun tamamını davacının ödediği, davacının dava dışı şirketin % 50 oranında ortağı olması sebebiyle bu bedelin yarısından sorumlu olduğu, kalan bedelinden ise davalının sorumlu olduğu, vergi borçlarının ödendiği tarihte şirketin terkin edilmesi nedeniyle ödeme gücünün bulunmadığı, bu nedenle davacının ödediği bedelin yarısı olan 83.869,00 TL’sinden davalının sorumlu olması gerektiği, davacının ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar ödediği bedele yasal faiz işletilmesi gerektiği ve taleple bağlı kalınarak 1.131,00 TL işlemiş faiz alacağının olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar kısa kararda yalnızca sehven İstanbul …. İcra Müdürlüğü yazılmışsa da İcra müdürlüğünün İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü olması gerektiği, bu hususun maddi hata olduğu, sehven yazıldığı ve gerekçeli kararda Mahkememizce resen düzeltildiği, sonuç olarak davalının İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında asıl alacağa yönelik yapmış olduğu itirazın İPTALİNE, takibin 83.869,00 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 1.131,00 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9 ve azalan oranlarda yasal faizi uygulanmasına, alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 83.869,00 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve davanın kabulüne ” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış, ayrıca, süresinde cevap dilekçesi ibraz etmiş olmalarına rağmen bu hususun ilk derece mahkemesince gözardı edildiğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğüne ait söz konusu dosyanın sıra cetveli dağıtım kararı incelendiğinde, 2012/523 sayılı dosya ile aynı anda 16.542 TL bedelin …. Ltd. Şti.’nin borçlarına istinaden Marmaris Sosyal Güvenlik Kurumu hesaplarına aktarılmış olduğunun görüleceğini, Davacının ödemesi mevcut ise bu ödemenin SGK’ya karşı açılacak istirdat davasının konusu olabileceğini, Söz konusu vergi borcunun …Ltd. Şti.’nin … İli, … İlçesi, … Köy’ünde yapmış olduğu villalara ilişkin oluşmuş olan bir borç olduğunu, bu borçtan aslen … Ltd. firmasının tüzel kişiliğinin sorumlu olduğunu, Esasen davacının …. Ltd. Şti.’ne borcu bulunduğunu, … İnşaat Taah. Tur. Ltd. Şirketine ait bir SGK borcunun … tarafından ödenmesinin, …’nun…Ltd. Şti firmasına olan borcunun bir kısmını geri ödemesi anlamına geleceğini, yani ortada bir takas/mahsup talebi bulunduğunu, bu anlamda şirket defterlerinin incelenerek şirketin ve şirket ortaklarının alacak/borç durumlarının da tespitinin gerekmekte olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tarafların ortağı olduğu şirketin kamu borcunun davacı yanca ödenmesi üzerine, davalı ortağın payına düşen kısmın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğu ileri sürülerek İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile takibin devamı ve inkar tazminatı istemli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İstanbul 1.ATM’nin 2014/719 E., 2015/172 K sayılı ilamı ile mahkemenin yetkisiz olduğundan bahisle İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerine gönderilmiş olduğu, söz konusu kararın 12.11.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davaya esas İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası incelendiğinde; takip talebinde alacaklının …, borçlunun … olduğu, 85.006.40 TL tutarındaki alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının … İnşaat … Şti.’nin %50 ortağı olan borçlunun Muğla SGK’ya olan borcunun ödenmesi sebebiyle rücu talebine dayandığı anlaşılmaktadır.Dosya kapsamı içerisindeki firma sicil müdürlüğüne ilişkin İTO kaydı incelendiğinde, davacı ve davalı tarafların ayrı ayrı 300.000,00 TL bedelli olmak üzere eşit hisselerle ortak oldukları ve takip tarihi olan 20.01.2014 tarihi itibariyle davacı ve davalının müşterek imza ile şirketi temsil ettikleri anlaşılmaktadır. … Şirketi’nin Muğla SGK İl Müdürlüğüne olan ödenmemiş borçlardan dolayı, SGK tarafından davacının alacaklı olduğu İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına haciz konulması suretiyle bu dosyada tahsil edilen tutardann 167.768,00 TL tutarındaki paranın alacaklısı Muğla SGK İl Müdürlüğüne ödendiği anlaşılmaktadır. İstanbul Anadolu 8.ATM’nin 03.10.2017 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararında şirket defterleri üzerinde 27.10.2017 tarihinde bilirkişi incelemesi yapılmasına, ödeme tarihinde şirketin söz konusu borcu ödeme gücünün ayrıca tespit edilmesine yönelik olarak değerlendirme yapılabilmesi için her iki tarafın inceleme gün ve saatinde şirkete ait tüm yasal ticari defteri ve dayanak kayıtları hazır etmeleri hususunda kesin süre verilmesine karar verilmiş, defter ve kayıtlar ibraz edilmediği taktirde mevcut duruma göre karar verileceği her iki vekilin hazır olduğu duruşma sarısında taraf vekillerin ihtar edilmiştir.Dosya içerisindeki tebligat parçalarından her iki taraf vekiline de inceleme gün ve saatini belirtir ihtarname gönderilmiş olduğu görülmektedir. İnceleme ve gün saatinde davacı asilin vekili ile birlikte hazır bulunduğu, davalı tarafın hazır bulunmadığı, mazerette bildirmediği, defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamadığına dair 27.10.2017 tarihli tutanak tanzim edildiği görülmektedir.İlk derece mahkemesince her ne kadar dava dışı … Şti.’nin ticari defterleri incelenemese de vergi borçlarının ödendiği tarihte şirketin terkin edilmesi nedeniyle ödeme gücünün bulunmadığı yönünde değerlendirme yapılarak davacı tarafın ödediği bedelin yarısı olan 83.869,00 TL’sinden davalının sorumlu olduğu, davacınn ödeme tarihinden icra takip tarihinden kadar ödediği bedele yasal faiz işletilmesi gerektiği, bu noktada davacının talebi ile bağlı kalınarak 1.131,00 TL işlemiş faiz alacağından sorumlu olduğuna ilişkin değerlendirme yapılmıştır.Yargıtay 11.HD’nin 2015/7444 E 2016/2505 K 07/03/2016 tarihli emsal kararında da işaret edildiği üzere; tüzel kişi mükelleflerin kamu alacaklarından kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden, kanuni temsilcileri sorumlu tutulmuştur. Ancak kamu borcunun temsilciden istenebilmesi için öncelikle temsil edilen tüzel kişiden talep edilmesi ve bu tüzel kişinin ödeme kabiliyetinin olmadığını gösteren “aciz vesikasının” düzenlenmiş olması gereklidir (6183 SK.m.75). Kanuni temsilcilerin kim olduğu konusu ise tüzel kişinin türüne göre değişmektedir. Anonim şirketler ve kooperatiflerde kanuni temsilciler yönetim kurulu başkan ve üyeleri iken limited şirketlerde şirketin müdürü, kolektif şirketlerde ise ortakların her birisidir. Limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de getirilen bir düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir (6183 SK. m.35). Temsilcinin bu şekilde ödediği vergi için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunmaktadır (213 sayılı VUK. M.10). Dolayısıyla yukarıda belirtilen tüzel kişi temsilcileri, ödedikleri kamu alacağının “tamamını” öncelikle asıl mükelleften rücuen talep edebilirler.Bu aşamada kanuni temsilcinin, limited şirketlerde kamu borcunu ödeyen ortağın, ödediği kamu alacağını, asıl mükellef olan temsil edilenden değil de diğer sorumlulardan, limited şirketlerde diğer ortaklardan talep etmelerinin mümkün olup olmadığı konusu incelenmelidir. Kanuni temsilcilerin asıl mükellef dışındaki diğer sorumlulardan talepte bulunabilmesi için öncelikle bu kamu alacağının asıl yükümlüden tahsilinin mümkün olmaması gereklidir. Zira asıl yükümlüsünden tahsili mümkün olduğu halde bu alacağı kamu idaresine ödeyen kanuni temsilcilerin, asıl yükümlü dışındaki diğer sorumlulardan rücuen talepte bulunmaları mümkün değildir.Somut uyuşmazlıkta, … İnşat … Şirketi’ne ilişkin İstanbul Ticaret Sicil kaydı incelendiğinde, şirketin 6102 Sayılı TTK’nun gecici 7.maddesine göre sicil kaydının 18.02.2015 tarihinde resen terkin edildiği görülmektedir. Tüm dosya soncunda yapılan değerlendirmede, dava dışı şirketin dava dışı SGK Muğla Müdürlüğüne olan borçları için davalının bir kısım taşınmazı üzerine haciz konulduğu, söz konusu icra dosyasındaki borcun tamamının peyder pey 27.10.2013,30.10.2013.26.11.2013 tarihinde davacı tarafından ödendiği ve böylece dosya borcunun kapatıldığı, Bakırköy ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden 20.01.2014 tarihinde … tarafından …’e karşı icra takibi başlatıldığı ve bu kapsamda SGK’nun alacaklı olduğu İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında ödenen bedelin payı oranında davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere dava dışı SGK Muğla Müdürlüğünün dava dışı şirkete karşı başlattığı takipte şirketin ödeme güçlüğü içinde olduğu sonrasında da şirketin 6102 Sayılı TTK’nun gecici 7.maddesine göre terkin edildiği hususları hep birlikte gözetildiğinde SGK alacağının şirketten tahsilinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmakla davacı payından fazla yaptığı ödemenin tahsili için davalıya karşı takip başlatmakta haklı olup icra dosyasına yapılan itirazın iptali gerekmektedir.Davalı istinaf başvurusunda takas mahsup talebinde bulunmakla; davalı, şirketin davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini istemiştir. HMK’nun 132. maddesi ( HUMK’nın 204. mad.) ile hüküm altına alınan karşılık dava ile isteyebilir. Ancak, Türk Borçlar Kanununun 143/1 (BK.122.mad.) maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir.Bilindiği üzere, ilk itirazlardan (HUMK Md.187, HMK 117. mad.) farklı olarak, defilerin esasa cevap süresi içinde bildirilmeleri zorunlu değildir. Dolayısıyla, takas-mahsup defi, esasa cevap süresi geçtikten sonra dahi bildirilebilir. Ne varki, bir definin esasa cevap süresi geçtikten sonra bildirilmesi savunmanın genişletilmesi anlamına geleceğinden, böylesi bir definin mahkemece dikkate alınabilmesi için, karşı tarafın buna muvafakat etmiş olması gerekir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 202/2. maddesinde (HMK 141. mad.) savunmanın genişletilmesi yasağının istısnalarından biri olarak gösterilen muvafakat, açık veya zımni olabilir. Somut olayda davalı taraf 15.12.2014 tarihli dilekçesinde ve istinaf aşamasındaki beyanlarında dava dışı şirketin davacıdan alacağı olduğunu öne sürmüş ise de alacaklı olduğu iddia edilen şirket terkin edilmekle davalı vekilinin dava dışı şirketi eldeki davada temsil yetkisi bulunmadığı gibi şirket adına açılmış bir dava da yoktur. O sebeple davalı vekilinin dava dışı şirket adına takas mahsup talebini ileri sürmesi kabul edilemez. Kaldı ki az önce bahsi geçtiği gibi yargılama sürecinde davalı vekili tarafından alacaklılık iddiası ortaya atılmasına rağmen açıkça takas ve mahsup talebinde bulunmamıştır, o sebeple takas mahsup beyanı dinlenmemelidir. (bkz Yargıtay 19.HD T:14.11.2019,2017/4452 E, 2019/ 5138 K sayılı ilamı). Öte yandan davalı vekilinin ilk defa açıkça istinaf aşamasında açıkça ileri sürdüğü takas mahsup defi daha önceden ileri sürülmemekle yargılama konusu edilmediğinden bu şekildeki iddianın ilk defa istinafta ileri sürülmesi de mümkün değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 4.354,76 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,7-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 24.09.2020 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.