Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/221 E. 2018/1049 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/221
KARAR NO : 2018/1049
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2017
NUMARASI : 2015/1010 2017/1142
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen ve nakliyat sorumluluk sigortasından kaynaklanmış olan sigorta tazminatı alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının nakliye işiyle uğraştığını ve dava dışı …et Ltd. Şti. isimli firma ile mal taşıma konusunda anlaştığını, müvekkili şirket yetkilisinin taşeron nakliyeci …isimli kişiyle…a ait … plakalı yarı römork takılı … plakalı çekici ile söz konusu malların taşınması hususunda anlaşmaya vardığını, aracın Samandıra istikametinden Ümraniye istikametine seyir halinde iken trafik kazası yapması neticesinde araçta bulunan porselen cinsi mutfak eşyalarının zarar gördüğünü, müvekkilinin davalıyla arasında yurt içi taşıyanın sorumluluğu blok sigorta poliçesi bulunduğunu, bu sebeple davalı şirkete durumu ihbar ettiğini, müvekkilinin dava dışı Sefa Züccaciyenin uğramış olduğu 30.500,00 TL zararı dava dışı şirkete 14.03.2015 tarihinde ödediğini, davalı … şirketinin cevap vermemesi üzerine müvekkilinin alacağın tahsili amacıyla Anadolu…İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, itirazın iptaliyle takibin devamına ve %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar erilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı sigortalı şirkete ait araçlar ile yapılan yurt içi taşımaların müvekkili tarafından yurt içi taşıyıcının sorumluluğu blok sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, poliçenin dar teminat – kamyon klozu hükümlerine göre düzenlendiğini, davacı tarafın hasar talebinin sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığını, yine davayı kabul anlamına gelmemek üzere bu tür sigortalardaki asıl amacın zararın görenin uğradığı gerçek zararın giderilmesi olduğunu, davacının talep ettiği miktarın gerçek zararın çok üzerinde fahiş bir meblağa isabet ettiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilin ancak dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek, öncelikle davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise sorumluluğun gerçek zararla ve azami limitle sınırlı olarak tayinine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının dava dışı müşterisine ait emtiayı taşıdığı sırada trafik kazasının meydana geldiği, bilirkişi tespitine göre kazada davalı firma sürücüsünün tam kusurlu olduğu, bilirkişi aracılığıyla belirlenen hasar bedelinin 27.977,43 TL asıl alacak yönünden poliçe ile teminat altına alınmış olduğundan, bu miktardan davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunduğu ve davalının herhangi bir kurtuluş beyyinesi getirmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaliyle takibin 27.977,43 TL asıl alacak, 1.754,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 29.731,43 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Davacı sigortalı şirkete ait araçlar ile yapılan yurt içi taşımaların müvekkili şirket tarafından yurt içi taşıyıcının sorumluluğu blok sigorta ile sigortalı olduğunu, davacının taleplerinin sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığını, poliçede kamyon klozunun yer aldığını, poliçede teminat kapsamında bulunmayan bir nedenle meydana gelen hasara ilişkin müvekkilinin hiçbir tazmin yükümlülüğü bulanmadığını, buna rağmen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, nakliyat sorumluluk sigortacısından sigorta tazminatının tahsili amacıyla, sigortalı tarafından sigortacı aleyhine başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı taraf taşıyıcı olup, sigorta sözleşmesiyle gerek bizzat gerekse kendi adına başkaları vasıtasıyla yaptığı taşımalardan kaynaklı sorumluğunu teminat altına aldırmıştır. Bu yönüyle yaptığı taşımalar sonucu ödediği zararları davalı … şirketinden tazmin hakkına sahiptir. Dolayısıyla, emtia sahibi üçüncü kişi veya kişilere karşı hasar veya kayıptan dolayı tazminat ödediği takdirde, davacının davalıya başvuru hakkı doğacaktır. Somut uyuşmazlıkta hasarlı taşıma nedeniyle hasar nedeniyle davacının tazminat ödediğine dair dosyada çek giriş bordrosu, tahsilat makbuzu ve çek suretleri bulunmaktadır.
Taraflar arasında, dava konusu taşımayı da kapsayan geçerli bir nakliyeci sorumluluk sigorta poliçesinin bulunduğu ihtilafsızdır. Davalı taraf, rizikonun gerçekleşme şekli itibariyle sigorta teminatı dışında kaldığını savunmakta olup istinaf talebini bu savurmaya dayandırmıştır.
Poliçede yer alan kamyon klozunda hangi risklerin sigorta güvencesi altına alındığı sayılmaktadır. Bu kloz hükümleri uyarınca, ateş, yıldırım, seylap, dere taşması, çığ toprak ve dağ heyelan, köprü yıkılması yolların çökmesi ve kamyon veya treylerin devrilmesi, yanması, çarpması ve çarpışması neticesinde taşınan malın uğrayacağı ziya ve hasarların muafiyetsiz olarak sigorta güvencesi altında olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili tarafından yapılan taşımanın, davalı tarafından sigorta teminatı altına alınmasına rağmen dava konusu hasarla ilgili olarak zararının karşılanmadığını ileri sürmüş, davalı meydana gelen hasarın “kamyon klozu” kapsamında olmadığını savunmuş, mahkemece de meydana gelen hasarın kamyon klozu kapsamında kaldığı kabul edilmiştir.
Somut olayda araç devrilmesi sonucu ziya ve hasar oluşmamış, davacının eşya taşınması konusunda anlaştığı alt taşıyıcının söförü dava dışı …’ın taşıma esnasında virajlı caddede oldukça hızlı seyrettiği, viraja yaklaştığında yavaşlamadığı, aynı hızla viraja girdiği, araç içerisindeki yüklerin kayıp brandayı yırttığı, caddeye ve caddeden geçen aracın üzerine düşmesi sonucu kazaya neden olduğu anlaşılmaktadır. Düzenlenen sigorta poliçesi, davacının taşınmasını üstlendiği tüm emtia için geçerlidir. Bu nedenle davacının üst taşıyıcı konumunda olduğu taşıma hasarlarının da teminat kapsamında kaldığı açıktır. Taşımayı yapan şoförün kusuru nedeniyle zarar meydana geldiğinden, TTK’nın 879.maddesi uyarınca, davacının bu hasardan sorumlu olduğu açıktır. Dava konusu sigorta poliçesi, bu sorumluluğu teminat altına almıştır.
Poliçede yer alan ve davalının savunmasına dayanak yaptığı dar kamyon klozunda sayılan ve poliçe kapsamında olduğu belirtilen rizikolar dışındaki hasarların poliçe teminatı dışında kaldığı söylenemez. Poliçede, kapsam dahilindeki bazı rizikoların sayılması, bunun dışındaki hasarların kapsam dışında kalacağı anlamına gelmez. Nitekim poliçede, kapsam dahilindeki rizikoların bir kısmı sayıldıktan sonra, hangi tür rizikoların kapsam dışında olduğu ayrıca sayılmıştır. Bilirkişi raporunda da isabetle belirtildiği üzere, poliçedeki sorumluluğun kapsamının belirlenmesinde poliçe genel ve özel şartlarının birlikte değerlendirilmesi gerekir. Taşıma rizikoları teminat altına alındığına göre, kapsam dışında kaldığı açıkça poliçede belirtilmeyen rizikolar, teminat kapsamında kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, olayın oluş şekli itibariyle rizikonun teminat dışında kaldığına dair poliçede bir istisna düzenlenmemiştir. Hangi hallerde tazminat ödenmeyeceği poliçede sınırlı olarak sayılmış olup, somut olayı kapsayan bir istisna bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davalının sorumluluğu yönünde karar verilmiş olması isabetli bulunmuş, bu konudaki istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.
Zararın meydana gelmesinde şoförün tam kusurlu olması, TTK’nın 1429. maddesi uyarınca sigortacıyı tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtarmaz.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve değerlendirmeler isabetlidir. Sorumluluğun ve kapsamının belirlenmesinde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 1.523,21 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11/10/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 362/1.a maddesi uyarınca dava değeri itibariyle karar kesindir.