Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2204 E. 2020/891 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2204
KARAR NO: 2020/891
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/507 Esas – 2018/746 Karar
TARİHİ: 13/07/2018
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin emlak danışmanlık ve aracılık hizmeti verdiğini, davalı şirketle bu doğrultuda çalıştığını, aracılık hizmetine konu taşınmazların satışının yapıldığını ve bu kapsamda davalı şirkete 2 adet faturanın kesildiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başladıklarını, davalının takibe itirazla takibin durduğunu, kötü ödeyen bir kez daha öder kuralı gereğince itirazında haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket yetkilisinin Suudi Arabistan’da ikamet ettiğini, şirketin halen faaliyetine devam edip etmediğinin belli olmadığını, şirketin yabancı kişiye ait olduğunu, teminat yatırması gerektiğini, imzalanan sözleşmeye istinaden davacı adına vekaleten …’nın imzaladığını, çekin arkasında cirosunun bulunduğunu, icra takibine konu edilen alacağın davacı tarafa eksiksiz olarak ödendiğini ve ödemeye konu çekin davacı şirkete teslim edildiğini, teslim alan …’e ait ciroların da söz konusu çekte bulunduğunu, davacı şirketin … ve …’le birlikte kötü niyetli olarak hareket ederek haksız kazanç sağlama gayesi içinde olduklarını, davanın … ile …’e ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davacının 30.000 TL teminat ödemesi gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 13/07/2018 tarihli, 2017/507 Esas – 2018/746 Karar sayılı kararında, “…davacı taraf dosyaya sunulan 9.9.2016 tarihli Acentelik ve işbirliği sözleşmesi kapsamında proje de yer alan bağımsız bölümlerin satışını gerçekleştirmek üzere düzenlendiği, sözleşme de acente e posta adresinin daha dışı … e ait adres olduğu, yetkili kişi cep telefonlarından … numaralı telefonun dava dışı … e ait telefon numarası olduğu görülmektedir. Davacı ve davalı taraf imzalan sözleşme gereğince bir kısım bağımsız bölüm satışı gerçekleştiği, davacının alacağının olduğu tarafların kabulünde bulunmaktadır. Davalı şirket sözkonusu alacakları çek ile ödediğini ve temsilci …’e teslim ettiklerini beyan etmiş ve dosyaya çek’i sunmuştur. Davalı taraf sunmuş olduğu çek, ihbar olunan olarak mahkememiz huzurunda dinlenen … beyanında çeki teslim aldığını şirket adına tahsil ettiğini ve kendisinin davacı tarafın temsilcisi olduğunu beyan etmiştir. Dava dışı …’in doğrudan doğruya davacı temsilcisi olduğunu gösterir bir delil dosyaya bulunmamaktadır. Ancak taraflın kabulünde olduğu gibi tüm işleri davacı şirket temsilcisi ve …’in imzalaması, … üzerinde ev kiralanması , dükkan kiralanması ile birlikte acentelik sözleşmesinde … telefon numarası ile e posta adresinin iletişim bilgisi olarak kullanılması …’in davacı şirket adına temsilen hareket ettiği ve davalı tarafa bu güveni davacının kendisinin verdiği anlaşılmaktadır. Dava dışı … davacı şirket adına temsilen hareket ettiği anlaşıldığından dava konusu alacak tahsil ettiği kendi beyanı ile sabit olması sebebiyle davacının herhangi bir borcunun kalmaması…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Mahkeme kararının taraflarınca anlaşılmadığını, mahkemenin niyet okuma ile davayı haksız ve dayanaksız olarak reddettiğini, davacı şirket yetkilisi olan kişinin ne dava dışı … olduğunu ne de dava dışı … olduğunu, bu hususun taraflarına verilen vekaletnameden bile anlaşılabileceğini, … adlı şahısın bugüne kadar müvekkili şirketin tek bir evrakını dahi imzalamadığını, sunulan evrakta davalı ile yapılan iki ayrı satış işleminde sadece şirketin vekaletname ile yetki vermiş olduğu ihbar olunan …’nın imzası olduğunu, dava konusu iş kaleminde ödemeyi alması sebebiyle …’in imzaladığını ki zaten parayı kendisi alıp ortadan kaybolduğunu, davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve ödemeyi müvekkili şirketin çalışanı dahi olmayan birine yaptıklarını, dava dosyasında mevcut dava dışı …’nın hesap hareketlerini gösterir çizelgenin incelendiğinde görüldüğü üzere, … ile aralarında bir para giriş çıkışı da olmadığını, mahkemenin gerekçeli kararında bilirkişi raporundan bahsedildiğini, oysa dosyada bilirkişi raporunun da olmadığını belirterek, hukuki dayanaktan yoksun mahkeme kararının kaldırılmasına, davalarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca doğduğu ileri sürelen komisyon ücretine dayalı fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf, davalının davacıya takip konusu fatura borcunu çek ile ödeyip ödemediği hususundadır. Bu kapsamda davalı tarafından çekin davacı adına hareket ettiği ileri sürelen ve yargılama aşamasında beyanı alınan ihbar olunan …’e teslim edildiği, bu surette borcun ödendiği ileri sürülmüş; davacı tarafından ise …’e yapılan ödemenin kötü ödeme olup, borcu sona erdirmeyeceği ileri sürülmüştür. İhbar olunan …’in davacı şirket yetkilisi veya ödeme almaya yetkili temsilcisi olduğuna dair belge olmamakla birlikte, tarafların arasındaki ticari ilişkiye dayanak ve kabullerindeki 09.09.2016 tarihli Acentelik ve İşbirliği Sözleşmesi başlıklı sözleşmede, davalı tarafından çekin verildiği …’in Yetkili Cep Telefonu olarak … nolu cep telefonunun gösterildiği gibi yetkili e posta adresi adresi olarak …’e ait e- posta adresinin gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı yanın borcuna karşılık çeki verdiği ihtilafsız olan …’in davacının TBK’nın 547. maddesi kapsamında ticari temsilcisi olarak kabulü gerekip, bu kişiye davalı yanca çekle yapılan ödemenin geçerli bir ödeme olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan bu gerekçeyle, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönünde kurduğu hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.10/09/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.