Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2196 E. 2020/917 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2196
KARAR NO : 2020/917
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/1033 Esas – 2018/481 Karar
TARİHİ: 10/05/2018
DAVA: Yabancı Hakem Kararının Tenfizi
Taraflar arasındaki Yabancı Hakem Kararının Tenfizi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 30/05/2017 tarihli sözleşme ve devamından kaynaklanan ihtilafın, sözleşmenin 10.2. bendi uyarınca Londra’da ICC Tahkim yolu ile sona erdirildiğini, tahkim nihai kararında, ”Davalı, davacıya 119.499,12 EURO + yıllık %7,5 taban faiz oranı ile 20 Kasım 2009’dan itibaren ödeme yapmasına mahkum edilmiştir. Tahkim duruşmaları için temsil ve diğer giderler ile ilgili tarafların yapmış oldukları makul harcamalar için davalının davalıya 55.534,69 EURO ödemeye mahkum edilmiştir. 50.000,00 USD tutarındaki ICC Danışmanlık ücreti ve telif ücreti ve tek hakemin giderleri davalı tarafından üstlenilmelidir. Davalı davacıya önceden ödediği 50.000,00 USD ödemeye mahkum edilmiştir. Diğer tüm talepler reddedilmiştir.” şeklinde hüküm tesis ettiğini, ICC karalarının, ICC Tahkim Kuralları gereği, nihai ve bağlayıcı nitelikte kesin kararlardan olduğunu, bu konudaki 34. maddede, her kararın taraflar için bağlayıcı olduğu, tarafların, uyuşmazlığı kurallar uyarınca tahkimi sunmakla verilecek kararı derhal icra etmeyi kabul ettikleri ve bu tür bir feragat geçerli olarak yapılabildiği ölçüde kanuni yollara başvurma haklarından feragat etmiş sayılacaklarının belirtildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 10.2. maddesinde, sözleşmeden kaynaklanan ihtilafın nihai olarak hakem tarafından çözümleneceği ve tahkim kurulunca verilecek kararın nihai ve ilgili taraflar üzerinde bağlayıcı olacağı ve tahkim yerinin de Londra olduğunun kararlaştırıldığını belirterek, ICC Uluslararası Tahkim Merkezinin 19666/GFG/FS dava nolu nihai kararın tenfizine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tenfize konu kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, dava dilekçesi ve ekinde gelen evraklarda da bu kararın yer almadığını, sözleşme, kural kitapçığı, apostil şerhi ve karar tebliğ edilmediğinden itiraz ve dava haklarının saklı tutulduğunu, taraflar arasın da EK-1 diye tabir edilen sözleşmeye ve sözleşmedeki şirket yetkilisinin imzasına açıkça itiraz ettiklerini, tenfize konu ICC Tahkim kararını da kabul etmediklerini, bu kararın sahte olma ihtimali bulunduğundan ilgili ülkeden teyit edilmesi ve Bakanlık yoluyla böyle bir kararın varolup olmadığının araştırılmasını talep ettikleri, dava dilekçesinde tahkim kuralları gereği nihai ve bağlayıcı nitelikte kesin karardan bahsedilmiş ise de bu karardan müvekkili şirketin haberdar olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere tahkim kararında olduğu belirtilen faiz oranına, taraflara tayin olunan alacak miktarına, yargı ücretlerine ayrı ayrı itiraz ettiklerini ve davacının tüm talepleriyle ilgili Türkiye’de yeniden yargılama yapılmasını talep ettiklerini, davacı tarafından ibraz edilen belgelere karşı sahtelik iddiaları bulunduğundan imza ve yazı incelemesi yapılmasını istediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 10/05/2018 tarihli, 2017/1033 Esas – 2018/481 Karar sayılı kararında; “…Taraflar arasında akdedilen 30.05.2007 tarihli sözleşmede tahkim şartının bulunduğu, Tahkim yerinin Londra olarak kararlaştırıldığı, usul anlamında Uluslararası Tahkim Kurallarının uygulanacağının taraflarca kabul edildiği, bu düzenleme çerçevesinde hakem tarafından inceleme ve yargılama yapılarak neticeye ulaşıldığı, kararın Türk Kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir yönünün olmadığı, Türk Hukuku bakımından uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, davalının New York Sözleşmesinin V/1. maddesindeki red nedenlerinden bir kısmına dayandığı ancak bunu ispata yarar hiçbir belge ve bilgi ibraz etmediği, ayrıca davalı tarafından 30.05.2007 tarihli sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığı ileri sürülmüş ise de, tahkim kararı içeriğinden anlaşıldığı üzere, tahkim yargılamasında davalının savunmasının alındığı, bu savunmaya kararda yer verildiği, ayrıca davalı tarafından gösterilen tanığın dinlendiğinin anlaşıldığı, buna göre davalının ICC Tahkim Merkezinde yapılan yargılamaya katılarak tüm savunma ve defilerini ileri sürdüğü, yargılamanın her aşamasında bulunduğu ve Tahkim şartının bulunduğu 30.05.2007 tarihli sözleşmedeki imzayı kabul etmediği yönünde bir beyanının olmadığı anlaşılmakla artık sözleşmeyi benimsediği, tahkimde ileri sürmediği bu itirazın mahkememizce dinlenmesinin mümkün bulunmadığı kanaatine varılarak New York sözleşmesinin V. maddesinde belirtilen ve davalı tarafın ispatı zorunlu olan ayrıca mahkeme tarafından resen gözetilmesi gereken sınırlı olarak sayılan hiçbir tenfiz engelinin bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın kabulüne, ICC Uluslararası Tahkim Merkezinin 19666/GFG/FS sayılı 09.03.2017 tarihli kararının tenfizine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Taraflar arasında ek 1 diye tabir edilen sözleşmeye ve sözleşmedeki şirket yetkilisinin imzasına ve tenfize konu edilen ICC tahkim kararına açıkça ve ayrı ayrı itiraz ettiklerin, bu tahkim kararının ilgili ülkeden teyit edilmesini ve bakanlık yoluyla böyle bir tahkim kararının varlığının olup olmadığının araştırılmasını, müvekkili şirketin bu karardan haberi olmadığı ve kendisine bir tebligat da yapılmadığını, bu nedenle bu hususun da araştırılmasını talep etmiş iseler de bu taleplerinin değerlendirilmediğini, davacının tüm talepleri ile ilgili Türkiye’de yeniden yargılama yapılması gerektiğini, davacı tarafından sunulan tüm belgelere karşı sahtecilik iddiaları bulunmakta olup, bu nedenle imza yazı incelemesi yapılması gerektiği halde mahkemece bu taleplerinin gözardı edilerek hüküm kurulduğunu, ayrıca bir an için mahkemece bu taleplerinin reddinin yerinde olduğu kabul edilse dahi, söz konusu tahkim kararında zaten davacı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olmasına rağmen, mahkemece tekrar davacı lehine nisbi vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olup kararın kaldırılması gerektirdiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, MÖHUK’un 60 vd. maddeleri ile New York Sözleşmesi hükümleri uyarınca, yabancı hakem kararın tenfizi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalılar vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, taraflar arasındaki 30.05.2017 tarihli sözleşme uyarınca taraflar arasındaki ticari satım nedeniyle sözleşmedeki tahkim şartına dayalı olarak davalının tazminata hükmedildiğini ileri sürerek ICC Uluslararası tahkim merkezinin 9 Mart 2017 tarihli hakem kararının aynen tenfizini istemiş, davalı ise sözleşmedeki imzaya itiraz ettiklerini, hakem kararının sahte olma ihtimali bulunduğunu, tenfiz şartlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Taraflar arasında imzalanan 30.07.2017 tarihli alım-satım sözleşmesinin 10.1 ve 10.2 maddesinde tahkim yeri olarak Londra gösterildiği, satıcı davacı ülkesi Kanunlarının geçerli olacağı ve sözleşmeden kaynaklı ihtilafların Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Tahkim kuralları doğrultusunda atanacak bir veya daha fazla hakem tarafından nihai olarak çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tenfizi istenen yabancı hakem kararının tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.İlk derece mahkeme kararında da işaret edildiği üzere Tenfizi talep edilen hakem kararı 30.17.2007 tarihli alım-satım sözleşmesine ilişkin olup, New York Sözleşmesi’ne taraf olan İngiltere/Londra’ da verilmiş olduğundan ve uyuşmazlık ticari nitelikte olduğundan, uyuşmazlığa tenfiz şartları bakımından Türkiye’nin de taraf olduğu New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekir (Anılan sözleşmenin onaylanmasına dair 08.05.1991 tarihli, 3731 sayılı Kanun m.2).Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi, tenfiz prosedürüne tabi olduğundan, New York Sözleşmesine göre tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gelince; yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller New York Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin (V). maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir.Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (Nuray Ekşi, “Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi”, 25.11.2008 tarihinde İstanbul Sanayi Ticaret Odasında yapılan ICC Tahkimine İlişkin Milletlerarası Seminer’de sunulan tebliğ, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, sayı:1,Kış 2009, sh.58,59).5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 60-63. maddelerinde yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. Buna göre, “kesinleşmiş” ve “icra kabiliyeti kazanmış” veya “taraflar için bağlayıcı olan” yabancı hakem kararlarının tenfiz şartları, New York Sözleşmesi’ne paralel olarak düzenlenmiştir.MÖHUK’un 60/1. maddesinde “Kesinleşmiş ve icra kabiliyetini kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.” Aynı Yasa’nın 61. maddesine ve New York Sözleşmesi’nin IV. maddesine göre ise yabancı bir hakem kararının tenfizini isteyen tarafın dilekçesine tahkim sözleşmesi veya şartının aslı yahut usulüne göre onanmış örneğini, hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneğini, sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örneklerini eklemek zorundadır.Davacı vekili açmış olduğu iş bu davada, tahkim sözleşmesinin aslının onanmış sureti ile tercümesini, yabancı hakem kararının apostil şerhli ve tercümesi yapılmış belge örneklerini ibraz etmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, MÖHUK’un 60. maddesine göre kesinleşmiş ve icra kabiliyetini kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz istenebilir. MÖHUK’un 62. maddesinin 1. Fıkrasının (h) bendi uyarınca, hakem kararı tabi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veyahut tabi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptâl edilmiş ise tenfiz mahkemesinin bu kararın tenfizi talebini reddetmesi gerekir. Somut olayda, dava konusu tenfizi istenen hakem kararına karşı verildiği yer ülkesinde iptal davası açıldığı iddia edilmediği gibi ICC Tahkim Kurallarına göre kararın kesin olduğu dikkate alındığında, hakem kararının infaz kabiliyeti kazandığı anlaşılmaktadır.Davalılar vekili, tenfize konu hakem kararına dayanak sözleşmedeki şirket yetkilisinin imzasına ve ICCA tahkim kararına itiraz ettiklerini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Davalı vekilinin 2. cevap dilekçesi başlıklı sunduğu 30.03.2018 tarihli dilekçe içeriğindeki açıklamaları ile daha sonra şirket ortaklığından ayrılan … tarafından sözleşmenin imzalandığı, şirketin eski ve yeni ortakları arasındaki sözleşmeler uyarınca bu tür tazminatlarda hukuki sorumluluğun eski ortaklarda bırakılması nedeniyle davaya bu şekilde cevap verildiği beyanları ile tenfizi istenen hakem kararına ilişkin yargılamaya davalının vekilleri aracılığı ile katıldıkları, bu yönde hakem yargılamasında bir iddiada ileri sürmedikleri gözetildiğinde, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Hakem kararının ICC Tahkim kararları gereği kesin olduğu, yabancı hakem kararının kamu düzenine aykırı olmadığı ve yukarıda belirtilen tenfiz şartlarının somut olayda gerçekleştiği gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince, hakem kararının tenfizine karar verilmesinde usule ve yasaya aykırılık görülmemiştir (Emsal Bkz. Yargıtay 11 HD, 16.07.2013 tarih, 2012/16024-2013/14728 E.K sayılı ilamı).Eldeki dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkin olup, hakem kararlarının tenfizi davalarında nispi harç alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, maktu haç alınması gerekir. İlk derece mahkemesince yargılama harcı ile davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinin, nispi değil maktu olarak belirlenmesi gereklidir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, nispi harç ile davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde olup, kararın bu yönden düzeltilmesine karar verilmiştir (Bkz. HGK, 27.06.2019 tarih, 2017/19-930 -2019/812 E.K ).Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf talebinin kısmen haklı bulunduğu, harç ve vekalet ücreti konusundaki hüküm fıkrasının düzeltilmesi gerektiği kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, harç ve vekalet ücreti yönünden ilk derece mahkemesinin kararın düzeltilmesi gerekmekle, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 10/05/2018 tarihli, 2017/1033 E- 2018/481 K. sayılı kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın KABULÜNE,2-ICC Uluslararası Tahkim Merkezinin 19666/GFG/FS sayılı 09.03.2017 tarihli kararının TENFİZİNE,3-Alınması gerekli 54,40 TL harcın peşin olarak yatırılan 19.977,40 TL harçtan mahsubu ile artan 19.923,00 TL harcın, talep halinde davacı tarafa iadesine, 4-Davacı duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan toplam 143,00 TL yargılama gideri ile 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 205,80 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Bakiye gider avansı bulunması halinde, karar kesinleştikten sonra, yatıran tarafa iadesine,7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a- Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan peşin istinaf nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,c-Davalı tarafça harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 50,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 148,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,d-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,7-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/09/2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.