Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2194 E. 2020/1072 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2194
KARAR NO : 2020/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2013/278 Esas – 2018/594 Karar
TARİHİ: 25/05/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri … Ltd. tarafından sigortalısı … ait uçağın 04.06.2007 tarihinde Atatürk Havalimanına inişi sırasında motoruna bir kısım yabancı cisimlerin girmesi sebebiyle arıza meydana geldiğini; yapılan incelemeler neticesinde arızanın Atatürk Havalimanı pistinde bulunan aydınlatma ünitelerinden/zeminden uçağa yabancı cisimlerin girmesine bağlı olarak ortaya çıktığının anlaşıldığını; … Ltd. tarafından sigortalı … 256.136,88 ABD Doları tazminat ödendiğini; müvekkilleri … Ltd.’nin yasal olarak, halefiyet yoluyla … haklarına sahip olduğunu; Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne rücu edilmesi üzerine DHMİ’nin rücu \ talebinin sorumluluk sigortacısı olan … AŞ’ye yöneltilmesi gerektiğini ifade etliğini; sorumluluk sigorta poliçesinin Atatürk Havalimanı’nı da kapsadığını; muhtelif defalar DHMİ’ye ve … AŞ’ye yapılan sözlü ve yazılı ihtarlara rağmen ödemenin yapılmadığını belirterek 256.136,88 ABD Doları’nın faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin ekinde davacının dayandığı delillerin yer almadığını, savunmalarını bu eksiklikle yaptıklarının dikkate alınmasını, olayın ve hasarın 04.06.4007 tarihinde gerçekleşmiş olması sebebiyle … A.Ş. bakımından mülga TTK’nın 1268. maddesi ve DHMİ bakımından BK’nın 60. maddesi uyarınca dava zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, 04.06.2007 tarihinde uçağın AHL’na iniş yaptığına ilişkin bilgi ve belgelerin olmaması, uçağın tesciline ve mülkiyetine ilişkin belgelerin dosyada yer almaması, …. Ltd ile … arasındaki sigorta poliçesinin ibraz edilmemiş olması, sigortalı … yapılan ödemeyi gösteren belgelerin sunulmamış olması, uçaktaki hasarın tamirine ilişkin belgelerin bulunmaması sebebiyle …Ltd.’nin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını; DHMİ’nin kusurunun ispat edilmediğini, zararın tespitine ilişkin belgenin yabancı bir kuruluş tarafından hazırlandığını, oysa HMK uyarınca DHMİ ile … katılımıyla mahkemece olay mahallinde inceleme yapılması gerektiğini, yabancı kuruluş tarafından hazırlanan raporda davalılara ait bir kusurun açıkça ortaya konulmadığını, Havalimanı İşletmecileri Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nde açıkça öngörülmediğinden davacı …Ltd.’nin … A.Ş.’ye doğrudan dava açma hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı DHMİ vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız fiile dayandığını ve zamanaşımına uğradığını, davacının aktif husumet ehliyetini ispatlayamadığnı, uçağın Atatürk Havalimanına indiğinin ispatlanamadığını; sigortalı … yapılan inclemeye ilişkin belgenin sunulmadığını veya yetersiz olduğunu; uçaktaki hasarın tamirine işkin belgenin, uçağın tescil ve mülkiyet belgelerinin yanı sıra … Ltd. ile … arasındaki sigorta poliçesinin dosyaya sunulmadığını, haksız fiile dayanan avada DHMİ’in kusurunun ispatlanamadığını, 04.06.2007 tarihinde uçak Atatürk Havalimanına ediğinde hasar meydana gelseydi derhal iki tarafın katılımıyla mahkemece bunun tespitinin yapılması gerektiğini, olayın vuku bulduğu tarihten iki sene sonra 15.04.2009 tarihinde yabancı şirket tarafından tek taraflı olarak düzenlenen raporun davalıların kusurunu ortaya koymadığını, raporun ve banka bilgilerini içeren belgenin Rusça olması sebebiyle usulüne uygun tercümelerinin dosyaya ibraz edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 25/05/2018 tarihli, 2013/278 Esas – 2018/594 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı sigortalısı … ait uçağın 04.06.2007 tarihinde Atatürk Havalimanı’na inişi sırasında bir kısım yabancı cisimlerin uçağın motoruna girdiği, bu yabancı cisimlerin havalimanı aydınlatma cihazı olduğu, böylece uçağın 256.136,88 ABD doları zarara uğradığı, davacı bu zararı sigortalısına tazmin ettiğini, halefiyet yoluyla bu zararın tazminini davalıdan istediğini beyan etmiştir. Davamızın konusu, dava dışı üçüncü kişi konumunda olan … ait uçağın motorunda meydana gelen zararda Atatürk Havailmanı’nın kusurlu olup olmaığı ve bu zararı tazminle yükümlü olup olmadığıdır. Mahkememizce uçakta meydana gelen zarar ve zararda kusurlu tarafın tespiti açısından teknik bilirkişi heyetine dosya tevdi edilmiş, bilirkişi 06.08.2014 tarihli raporunda ” Uçak motorunda oluşan hasarın itki yönlendirme sistemi bölgesinden içeri giren yabancı maddeler nedeniyle oluştuğu, olay sonrasında hemen, kaza tespit tutanağının tutulmaması ve fotoğraflarılmamasının eksiklik olduğu, uçak motorunda oluşan hasarın, büyük olasılıkla, uçağın, Atatürk Havalimanı’na 4 Haziran 2007 tarihindeki iniş sırasında gerçekleştiği ve itki yönlendirme sistemi bölgesinden içeri giren elektrik kablosu ve diğer yabancı maddeler nedeniyle oluştuğu, olayda kusurun kime ait olduğunu belirlemek amacıyla itki yönlendirme sisteminin hangi hızda kullanıldığını gösteren belgeye ihtiyaç olduğu, bunun içinde uçak “uçuş veri kaydedicisi” bilgisinin gerektiği, itki yönlendirme sistemi uygun hızlarda çalıştırıldıysa sorumluluğun DHMİ’de olduğu, itki yönlendirme sistemin çalıştırma alt sınır hızından daha düşük hızlarda çalıştırılması durumunda ise sorumluğun pilotta olduğunu ” belirtmiştir. Tarafların bilirkişi raporuna itirazlarının giderilmesi ve kusurun kesin olarak tespiti açsısından dosya ek rapor için bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi heyeti 27.12.2017 tarihli ek raporda, davacı taraf uçağa ait veri kaydetme sistemi belgelerini sunmadğından, kusurun kesin olarak tespit edilemediğine dair kök rapordaki görüşlerini tekrar etmişlerdir. Mevcut teknik incelemeler, bilirkişi raporları değerlendirildiğinde, dava konusu uçağın motorundaki arızaya sebebiyet veren, motora giren yabancı cisimlerin Atatürk Havalimanındayken meydana geldiğine dair kesin bir delilin olmayışı, motordaki zararın, Atatürk Havalimanında meydana gelsede, uçağın itki sisteminin doğru bir şekilde çalıştırılıp çalıştırılmadığı, evrak ” Uçak veri kaydetme belgelerini ” sunulduğunda teknik heyetçe değerlendirilip kusurun kimde olduğu tespit edilebilecekken, davacı taraf bu belge ve bilgileri sunmadığından, davacı taraf, davalının meydana gelen zararda kusurlu olduğunu ispat edemediği,…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:İlk derece mahkemesince eksik inceleme yapıldığını, uçaktaki hasarın 04.06.2007 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı’na iniş sırasında meydana geldiğinin kesin deliller ile sabit olduğunu, meydana gelen hasarın motorun kendisinden kaynaklanmayan, pistte bulunan yabancı cisimler nedeniyle oluşan bir hasar olduğunu, hasar gören parçanın teknik çalışma prensibi nedeniyle çalıştırılma şeklinin mevcut hasara sebebiyet veremeyecek olduğunu ve her halükarda ilk derece mahkemesinin bu derece teknik bir uyuşmazlıkta yalnızca tek bir bilirkişi heyetinin raporu doğrultusunda hüküm kurmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf incelemesi neticesinde davanın reddine ilişkin kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Dava konusu hasarın İstanbul Atatürk Havalimanı’nda meydana geldiğinin hem davalı DHMİ tarafından ikrar edildiğini, hem de dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporlarında ve eksper raporlarında da tespit edildiğini, zira uçağın 04.06.2007 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı’na indiği ve hasarın bu iniş sırasında meydana geldiği DHMİ tarafından tanzim edilmiş olan yazılar ile ikrar edildiğini, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün 23.12.2011 tarihli ve DHMI tarafından İşletme Daire Başkanlığı’na yazılan 20.03.2012 tarihli yazılarının dilekçe ekinde olduğunu, Davalı DHMİ’nin ikrarının yanı sıra, hasarın İstanbul Atatürk Havalimanı’nda meydana geldiği dosyaya sunulmuş olan 06.08.2014 tarihli bilirkişi raporu (“Kök Rapor”) ve 27.12.2017 tarihli ek bilirkişi raporu (“Ek Rapor”) ile de sabit olduğunu, hem kök raporda, hem de ek raporda dava konusu hasarın uçağın Atatürk Havalimanı’na iniş yaptığı sırada, pistte bırakılan aydınlatma ünitelerine ilişkin kabloların uçağın itki yönlendirme sisteminden içeri girmesi nedeniyle meydana geldiğinin açıkça tespit edildiğini, hasarın fiziki olduğunu ve uçağın teknik operasyonu ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını,Uçakların güvenle iniş/kalkış yapabilmesi için pist yüzeyinin temiz tutması gereken DHMİ’nin bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve meydana gelen hasardan sorumlu olduğunun tartışmasız olduğunu, kök raporunda bu iddialarını destekler nitelikte olduğunu, Hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, itki yönlendirme sisteminin hangi hızda çalıştırıldığının somut hadise açısından herhangi bir etkisi bulunmadığını, İlk derece mahkemesinin hüküm kurarken yalnızca tek bir bilirkişi heyetinin görüşleri çerçevesinde hareket ettiğini, bilirkişi raporlarına karşı sundukları itirazları ve değinmiş oldukları hususları açıklığa kavuşturmadığını, tek bir heyetin görüşlerine dayanılarak tesis edilen hükmün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Eksik incelemeye yönelik verilen bilirkişi raporları konusunda Yargıtay’ın içtihatları bulunduğunu ve dilekçe ekinde sunduklarını, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, davanın kabulüne karar verilmemesi halinde yeni bir bilirkişi raporu alınmak üzere dosyanın yeni teknik bilirkişiye/bilirkişi heyetine tevdiine, eksik inceleme ile ilk derece mahkemesi tarafından hüküm kurulmuş olması sebebi ile haklı itirazları çerçevesinde eksikliklerin giderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının sigortalısı tarafından işletilen uçağın motoruna davalı DHMİ işletmesinde olan Atatür Hava Limanı’ na iniş sırasında pistte biriken aydınlatma parçalarının motora girmesi suretiyle meydana geldiği ileri sürülen hasar nedeniyle, sigortalıya yapılan ödemenin, davalı DHMİ ve onun sorumluluk sigortacısı diğer davalı sigorta şirketinden rucuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 282. maddesinde hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirileceği düzenlenmiştir. Mahkemece alanında uzmanlardan oluşan 5 kişilik bilirkişi kurulundan uyuşmazlığa ilişkin rapor ve tarafların itirazlarını gidermek üzere ek rapor alınmış, bilirkişi kök ve ek raporlarındaki teknik tespitler de gözetilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Buna göre davacı vekilinin böylesi bir uyuşmazlıkta tek bir bilirkişi heyetinden alınan ve yetersiz olan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin yasa ve usule aykırı olacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesince tarafların iddia ve savunmaları kapsamında sundukları deliller ışığında, uyuşmazlığın çözümünün teknik yanı olduğu dikkate alınarak alanında uzmanlardan oluşan ve iki tanesi uçak mühendisliği alanında uzman olan beş kişilik bilirkişi kurulundan rapor ve tarafların itirazları üzerine ek rapor alındığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi rapor ve ek rapor içeriklerinden ” Uçak motorunda oluşan hasarın itki yönlendirme sistemi bölgesinden içeri giren, yabancı maddeler nedeniyle oluştuğu, Uçağın sahibi şirket tarafından pistin sorumlusu şirkete (DHMÎ) haber verilerek, olaydan hemen sonra birlikte inceleme yapılarak ve olayın fotoğraflarıyla birlikte detaylı bir kaza raporu tutulmamasının bir eksiklik olduğu, Hasar ile ilgili raporun uzun zaman sonra tamamlanmasının bir eksiklik olduğu, Uçak motorunda oluşan hasarın, büyük olasılıkla, Atatürk Havalimanı’na 4 Haziran 2007 tarihindeki iniş sırasında gerçekleştiği ve itki yönlendirme sistemi bölgesinden içeri giren elektrik kablosu ve diğer yabancı maddeler nedeniyle oluştuğu, ( Detaylı kaza raporu hemen olaydan sonra tutulsaydı ve hasar analizi raporu hızlı bir şekilde hazırlanmış olsaydı bu durum kesinlik kazanacaktı ve bu nedenle büyük olasılıkla ibaresi kullanılmıştır.) Olayda kusurun kime ait olduğunu belirlemek amacıyla itki yönlendirme sisteminin hangi hızda kullanıldığını gösteren belgeye ihtiyaç duyulduğu ve bunun için de uçak “uçuş veri kaydedicisi” bilgisinin gerektiği, itki yönlendirme sistemi uygun hızlarda çalıştırıldıysa sorumluluğun DHMİ’de olduğu, itki yönlendirme sistemin çalıştırma alt sınır hızından daha düşük hızlarda çalıştırılması durumunda ise sorumluluğun pilotta olacağının” değerlendirilip belirtildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi ek rapor içeriğinde ise “Ana raporda aktarılan, eksik bilgiler için talep edilen uçağa ait veri kaydetme sistemi belgelerinin davacı tarafından sağlanmadığı, davacı tarafın hazırlatmış olduğu Ek İnceleme Raporu’nun bu eksik bilgileri sağlamadığı, kök raporda aktarılan kanaatin devam ettiği, davalı DHMİ’ye kusur atıfı yapılması için dava dosyası içindeki eksik belgelerin tamalanması gerektiği ” belirtilmiştir. Hasarın ne sebeple meydana geldiği ve buna göre kusurun davalı DHMİ’inde olup olmadığı, bu doğrultuda davlıların davacıya karşı sorumlu olup olmayacaklarının belirlenmesi için itki yönlendirme sisteminin hangi hızda kullanıldığının tespiti yönünde davacı tarafından uçuş kayıtlarının sunulamadığı, buna göre davacı tarafından davanın kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönündeki mahkeme karar ve gerekçesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/10/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.