Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2173 E. 2020/994 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2173
KARAR NO : 2020/994
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/847 Esas – 2017/1111 Karar
TARİHİ: 26/09/2017
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin kararın davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirketin 23/09/2011 tarihinde yapmış oldukları sözleşme ile +/-%5 sapmayla 320 ton kuru krom cevheri alım-satımı konusunda anlaştıklarını, davacının amacının davalı şirketten daha önce almış olduğu 163.080 kğ.kuru krom cevherini +/-%5 sapmayla 490 tona tamamlayarak bunu yurtdışı müşterisine ihraç yolu ile satmak olduğunu, anlaşmanın akabinde davalı şirket tarafından 24/09/2011 tarihinden başlamak üzere davacı şirkete krom cevheri teslimatına başlandığını, davalının 20/10/2011 tarihine kadar davacı şirkete 183.800 kğ yaş krom cevheri teslim edebildiğini, bunun kuru krom cevher miktarının ise 165.420 kğ olduğunu, davalı şirketin 23/10/2011 ile 31/10/2011 tarihleri arasında davacı şirkete 134.250 kğ yaş krom cevheri daha gönderdiğini, sonuçta yazılı sözleşme kapsamında davacı şirkete 31/10/2011 tarihi itibarı ile toplam 318.050 yaş krom cevheri teslim edildiğini, teslim edilen kuru krom cevher miktarının 286.245 kğ.ye tekabül ettiğini, davalının davacı şirkete geç teslimat yaptığı gibi 33.755 kğ krom cevherini de eksik teslim ettiğini, sözlü ve ilk etaptaki satış miktarı ile yazılı sözleşme gereği davalı şirketin davacı şirkete satışını yaparak teslim etmiş olduğu toplam krom cevherinin miktarının 499.250 kğ yaş, 449.325 kğ kuru krom cevheri olduğunu, davalı şirket yetkililerinin davacı şirket yetkilileri tarafından gönderilen mail ve yazışmalara fabrikada sorun olduğunu, değirmenin arıza yaptığını, çamur havuzunun dolmuş olduğunu gerekçe gösterdiğini, 31/10/2011 tarihli yazışmada da davacı şirkete tüm zararın karşılanacağı taahhüdünde bulunduklarını, davalı şirketin kesin vaatte bulunduğu 30/10/2011 tarihine kadar krom cevherini davacı şirkete teslim etmemesi nedeniyle dünya piyasalarındaki emtia fiyatlarında ve aynı şekilde cevher madenindeki fiyat düşüklüğü nedeniyle davacı şirketin kuru cevherde 262.50 USD/ton aldığı krom cevherini yaş olarak 209 USD/ton fiyattan satmak zorunda kaldığını, yapılan hesaplamada davacının kuru krom cevherini yurt dışı alıcısına 232 USD/ton dan sattığının ortaya çıktığını, sözleşmede gecikme halinde satıcının alıcıya ürün için belirlenen birim fiyatının günlük %1 oranında gecikme cezası ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin davacı şirkete sattığı yaş krom cevherini kuru bazdan hesaplayarak fatura ettiğini, görüşmeler devam ederken Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünnü … esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, icra takibine itiraz ettiklerini, itirazı kayıtla tüm dava ve tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile kuru krom cevheri hesabından dosya borcu ödendiğini, bu nedenlerle uğramış oldukları zarar ve gecikme cezası toplamı 16.965,18 USD alacaklarının aynı para cinsinden talep ve dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 23/09/2011 tarihli sözleşme gereğince üstlenmiş olduğu edimini yerine getirdiğini, davacının ifayı kabul ettiğini, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin ifa suretiyle sona erdiğini, çekişme konusu işlemin yürürlük tarihindeki Borçlar Kanunu hükümlerine göre iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmede taraflardan birinin edimini yerine getirmekte gecikmiş olması durumunda diğer tarafın aynen ifayı ve gecikmeden doğan zararını talep edeceği hususunun usulüne uygun olarak keşide edeceği ihtarname ile bildirmesi gerektiğini, davacının usulüne uygun ihtarda bulunmadığını, elektronik imza kullanılmak suretiyle gönderilmeyen elektronik postaların delil olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, gecikme cezası hesabına esas birim fiyatın yanlış olduğunu, sözleşmede KDV hariç birim fiyat 262,5 USD olarak hüküm altına alınmış olup birim bedelin günlük %1’inin cezai şart olarak esas alındığı ve gecikilen gün ile birim bedelin %1’inin karşılığı olan 2.625 USD’nin çarpılması ile cezai şartın hesaplanacağını, davacı tarafça yapılan hesaplamanın birim fiyatxkg şeklinde olup hesaplamanın bu şekilde yapılamayacağını, gecikme cezası talep eden davacının davalıyı temerrüde düşürmediği dolayısı ile zarar adı altında bir talepte bulunamayacağını, davacının satın aldığı emtiayı davalıdan satın aldığı fiyattan satamamış olmasının davalının kusurundan kaynaklandığı sonucuna varılamayacağını, davacının emtiayı malın tesliminden nerdeyse 1,5 ay sonra ihraç ettiğini, davacının beyanı ile de dünya piyasasında meydana gelen düşüşün malın sözleşme gereğince teslimi gereken 20/10/2011 tarihinden önce meydana geldiğini kabul ettiğini, bu durumda emtianın sözleşmede belirlenen tarihte teslim edilmesi durumunda dahi mevcut kriz nedeniyle emtianın daha düşük bedelle satılabileceği ve bundan dolayı davalı şirkete bir kusur izafe edilemeyeceğini, emtianın davalı şirketçe tam olarak gönderilmiş olduğunu, davacı tarafça 0.9 oranı üzerinden kuru krom miktarı hesaplandığını ancak maden piyasalarındaki genel uygulama ve sözleşme uyarınca bu hesaplamanın bağımsız 3.kişi/kuruluşlar tarafından yapılması gerektiğini, davacı tarafça hesaplamaya esas alınan oranın genel uygulamanın neredeyse iki katı olduğunu, davacının kuru yaş cevher farkından kaynaklanan bir zararının söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 26/09/2017 tarihli, 2014/847 Esas – 2017/1111 Karar sayılı kararında, “…İş bu dava sözleşmeye aykırılığa dayalı tazminat ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şart talebine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın Madde 179- “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükümlerine amirdir.Taraflar arasında 320 ton kuru krom cevheri satışı konusunda sözleşme imzalandığı teslimin en geç 20/10/2011 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığı, +/- %5 sapmanın sözleşmede öngörüldüğü, davalı tarafından 20/10/2011 tarihine kadar 183 ton yaş (165,420 kg kuru), 23/10/2011-31/10/2011 tarihleri arasında 134,250 kg yaş, 31/10/2011 tarihi itibarı ile 318,050 yaş (286,245 kg kuru) krom tesliminin yapıldığı, davacı tarafından geç teslim ve düşük fiyatla satıştan kaynaklı 13.704,41 TL, yine geç teslimden kaynaklı 801,42 TL ve 2459,35 USD cezai şart talep edildiği, yargılamanın geçirmiş olduğu safhalarda bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaların -/+ %5 lik oranın dikkate alınmadığı, cezai şarta ilişkin hesaplamalar hatalı ise de esasen hiçbir çekince ileri sürmeden ifayı kabul eden davacının artık yukarıda izahı yapılan TBK 179 vd maddeleri uyarınca cezai şart talep etme hakkının ortadan kalktığı, yine davacının diğer kalemlerdeki taleplerinin ispatı yönünden dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, geç teslimden dolayı iptal olan sipariş yada yerine getirilemeyen herhangi bir ifanın ispatlanamadığı, kur farkı vsden kaynaklı zararlar yönünden davacının basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekli tedbirleri alması gerekirken (320-286,245 =33,755 –%5 sapma hesaplandığında 16,000 kg sapma olabileceği şu hale göre eksik teslim olarak değerlendirilebilecek 33,755-16,000 =17,755 kg eksik teslim hesaplanması gereken miktar raporlarda bu husus gözden kaçırılmıştır.) özellikle eksik teslim edilen miktarın azlığı da dikkate alındığında diğer kalemlerdeki zarardan davalıyı sorumlu tutmanın mümkün olmadığı, yine kuru krom üzerinden sözleşme yapılmasına rağmen davacının çekince ileri sürmeksizin ifayı kabul ettiği dikkate alındığında bu yönden de itiraz hakkının bulunmadığı, depolama ücreti yönünden malların teslimden sonra da depolanmaya devam ettiği şu hale göre teslim edilen mallar yönünden pazar arayışına giren davacının bu masrafları da davalı yüklemesinin kabul edilemeyeceği, mallar zamanında teslim olması halinde depolanmadan satılacağının kabulü noktasında davacının iddiasını ispata yarayacak herhangi bir delil dosyaya sunmadığı esasen bu yöndeki taleplerinin davanın başında ileri sürülmediği davalı tarafından bu talepler yönünden iddianın genişletilmesine muvafakat verilmediğinden değerlendirilmesinin mümkün olmadığı tazmini gereken zarar hesabına ilişkin Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır. bilirkişi heyet raporlarının dosya kapsamına uyumlu olmadığı ve yukarıdaki gerekçelerle hükme esas alınamayacağı…” gerekçesiyle davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Müvekkili şirketin, davalı şirket ile 23/09/2011 tarihli Satış Sözleşmesi yaparak, +/- %5 sapma ile 320 satın almak üzere anlaşma yaptıklarını, bu anlaşma şartlarına göre satılacak krom cevherinin konsantre oranı %46-48 aralığında olacağını, tüm krom cevherinin 20/10/201 tarihine kadar teslim edilmesi gerektiğini, krom cevherinin fiyatının ise 1 ton=262,50 USD kuru olarak fiyatlandırılacağının kabul edildiğini, davalı şirket ve müvekkili şirketin ticari şirketler olup, tacir olduklarını, taraflar arasında yapılan bu yazılı anlaşmaya rağmen, davalı şirketin krom cevherinin çoğunu 20/10/2011 teslim tarihinden sonra, gecikmeli ve eksik olarak 31/10/2011 tarihine kadar teslim ettiğini, yaş krom cevherini kuru olarak faturalandırdığını, gecikilen süre içinde, dünya cevher fiyatlarında düşmeler olmuş, ayrıca eksik teslim sebebiyle de müvekkili şirketin yurt dışı müşterisine taahhüdünün gerçekleşmediğini, dolayısı ile müvekkili şirket elindeki krom cevherini zararına bir başka yurt dışı müşteriye satmak/ihraç etmek zorunda kaldığını, ortaya çıkan somut zararlarının tahsili için İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 16.965,18.- USD karşılığı 30.444,00.-TL alacak davası açıldığını, mahkemece yargılama yapılmış, deliller toplanmış, krom cevherinin 20/10/2011 ile 30/10/2011 tarihleri arasında dünya piyasasındaki fiyatlarının Sanayi Odasından sorulduğunu, krom cevherinde ton başına 10.-USD fiyat düşüşü olduğunu, dosyanın bir bütün olarak Bilirkişi Heyetine tevdi edildiğini, 05/01/2015 tarihli bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, 08/02/2016 tarihli ikinci bilirkişi heyeti raporunun dosyaya sunulduğunu, sunulan raporların birinde kısmen, ikincisinde ise açıkça müvekkilinin davalı şirketten iş bu satış sözleşmesi sebebiyle 12.040,56.-USD zarardan kaynaklı alacak talebinde bulunabileceği görüş ve kanaatinin bildirildiğini, tüm bu gelişmelere rağmen, mahkemece talep ve davalarının reddine karar verildiğini, öncelikle davalı vekili için taktir edilen vekalet ücreti alacağı yönünden Tehiri İcra taleplerinin kabulüne, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin usul, yasa, içtihat kararları, dosya içi delil durumuna ve özellikle taraf itirazları üzerine dosyaya sunulan 08/02/2016 tarihli bilirkişi raporundaki bulgu ve tespitlere uygun olmayan 26/09/2017 tarih, 2014/847 Esas 2017/1111 Karar Sayılı kararının kaldırılmasına, talep ve davanın kabulüne karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin davacı şirkete 23.09.2011 tarihli sözleşme gereği teslim edeceği krom emtiasını süresinde ve tam teslim etmemesinden ötürü, düşük fiyatla satılması nedeniyle uğranılan 13.704,41 USD ile geç teslimden kaynaklı 801,42 ve 2.459,35 USD toplamından oluşan 16.965,18 USD alacağın yabancı para faizi ile tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmışıtr.Mahkemece hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi rapor içeriğinde de işaret edildiği üzere, satım konusu cevherin sözleşmede kararlaştırıldığı gibi kuru yerine yaş olarak teslim edildiği, bu hususun davacı tarafça teslimde açıkça tespit edilebilecek nitelikte olmasına rağmen, davacı tarafça yaş olarak teslimin ihtirazı kayıtsız kabul edildiği, buna göre artık kuru cevher yerine yaş cevher teslimi nedeniyle fiyat farkı nedeniyle zarar giderimi talep edemeyeceği, yine sözleşmede ifaya ekli cezai şart düzenlendiği, davacının geciken kısıma ilişkin ifa sırasında ihtirazı kayıt ileri sürerek cezai şart alacağını saklı tutmaksızın ifayı kabul ettiği gözetildiğinde, bu kalem alacaklar yönünden isteminin reddi yönünde verilen karar isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Dosyaya celp edilen müzekkere cevapları, davacının satın aldığı cevher ürününü yurt dışına satış tarihi ve deliller ışığında, dünya piyasasında meydana gelen düşüşün malın sözleşme gereğince teslimi gereken 20.10.2011 tarihinden öncesinden itibaren meydana geldiği, davacının tacir olup, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğu da gözetildiğinde, davacı tarafından davalının süresinde edimi ifa etmemesi nedeniyle, satın aldığı cevherleri düşük fiyata satmak zorunda kaldığı iddiasına dayalı zarar giderim talebinin de yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmakla, bu talep yönünden kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedenleri de yerinde değildir.İlk derece mahkemesinin delileri tartışmak suretiyle kurduğu hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10.09.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.