Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2168 E. 2020/1188 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2168
KARAR NO : 2020/1188
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/117 Esas – 2018/741 Karar
TARİHİ: 05/07/2018
DAVA: Tazminat ve İstirdat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen-kabul kısmen reddine ilişkin karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında malların havayolu vasıtası ile 42 koli tekstil emtiasının Denizli’den Lübnan’a taşınması için anlaşma yapıldığını, davalının taşıma işini …A.Ş’ye tevdi ettiğini, … şirketinin taşıma işini gerçekleştirmesi sırasında 42 koli yükün 5 kolisini kaybettiğini ve kaybettiği 5 koli bedeli olan 3.187,80 TL bedelin davacı müvekkil şirkete ödenmiş olduğunu, davacı şirketin ihraç ettiği malların gümrük beyannamelerinde malın 42 koli yazması ve fakat fiilen varma yerine giden malların 37 koli olması sebebiyle malların ithalatçı firmaya teslim edilememiş ve Lübnan Gümrük Müdürlüğünde bekletildiğini, müvekkilinin yoğun çabaları sonucu malların şüpheli olarak 37 koli şeklinde ve ıslanmış vaziyette müşteriye teslim edildiğini, bu durumun THY Kargo şirketi ile davalı şirkete bildirildiğini, malların hasarlı olması sebebiyle ihracat müşterisinin müvekkile mal bedellerini ödememekte olduğunu, davalı şirketin kusur sebebiyle malların hasara uğradığında malların Lübnan’da … şirketinin deposunda beklediğini, mallara ilişkin fotoğrafların mevcut olup malların kullanılamaz halde olduğunu, müvekkilin müşterisine karşı itibar kaybına uğradığı gibi malların bedelini de tahsil edemediğini, mal bedeli nedeniyle 8.448 USD davacının zararının bulunduğunu, davalının kendi riziko alanına giren bir sebepten ötürü malların ziya ve hasarından sorumlu olduğunu ancak davalının taşıma işini kötü ifa ettiği halde navlun bedelini talep ettiğini, davalı taşıma şirketinin taşıma işini kötü ifa ettiğini, TTK M.883 uyarınca taşıma işinin ifası sırasında malın ziya (5 koli malın eksik taşınması) ve diğer malların hasar görmesi sebebiyle ödemesi gereken tazminattan başka taşıma ücretini germe verme borcu yanında taşıma ile ilgili vergileri ve taşıma işi nedeniyle doğan diğer giderleri de karşılaması gerektiğini beyan ederek taşımaya konu malların hasarı sebebiyle 8.448 USD’nin ödeme günündeki kur üzerinden ticari faizi ile hasar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davacı müvekkil tarafından ödenen taşıma ücreti olan 1.790 USD’nin ödeme günündeki kur üzerinden geri verilmesini, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davalı şirkete tahmilnie karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının … Tic. Ltd. Şti (…) Konşimento ve …. Konşimentosu ile taşıması yapılan gönderinin hasarlı ve kayıp olduğunu iddia ettiğini ve oluşan zararın tazminin talep ettini ancak davacının davasının haksız olup davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan 29/11/2005 tarhili taşıma sözleşmesi ile ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili kılınmış olduğundan davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığını, bu nedenle davanın İstanbul Mahkemelerinde açılması gerektiğinden davanın esasına girilmeden önce yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı müvekkil kargo işletmecisinin söz konusu eşyaları mutad taşıma usul ve gereklerine uygun olarak … Servisine ulaştırdığını ancak kesinlikle davacının hasar iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla gönderinin eğer hasara uğramış ise … nezdinde iken meydana geldiğini, bu durumunun kendilerine bildirildiğini ve 5 kap kayıp gönderilere ilişkin … tarafından 3.534,03 TL ödeme yapılmış olmasına rağmen hasarlı gönderilere ilişkin tazminat talebinin … tarafından kabul edilmediğini, davanın haklı olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte ileride müvekkil şirketin rücu imkanı doğabilecek olduğundan davanın … ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacının davalı müvekkil şirket tarafından navlun ücreti talep edilemeyeceği iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının haksız talebinin reddi gerektiğini, bununla birlikte davacının her ne kadar navlun ücretini ödemiş olduğunu, kendisine iadesini talep etmişse de davacının bu iddiasının da doğru olmadığını, cari hesap özetinde de görüleceği üzere davacıdan 2.618,01 TL alacağının bulunmakta olup davacı aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını beyan ederek husumet, yetki itirazı, esasa ilişkin ve diğer usuli itirazların kabulüne, davanın … A.O’na ihbarı ile yargılama masrafları ile vekalet ücretlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 05/07/2018 tarihli, 2016/117 Esas – 2018/741 Karar sayılı kararında, “… tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:*Bilirkişi … ve … tarafından hazırlanan 21/02/2017 havale tarihli bilirkişi raporu,*İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,Davacı taraf; davalı taraf ile arasında hava yolu taşıma sözleşmesinin imzalandığını, davalıya teslim edilen bir kısım kolilerin kaybolduğunu (5 adet) bir kısım kolilerin (37 adet ) de anlaşmaya aykırı şekilde ıslanmış ayıplı vaziyette teslim edildiğini, malların kullanılmaz hale gelmiş olduğunu, itibar kaybının bulunduğunu ve malların bedellerini tahsil edemediğini iddia ederek; bu nedenle 8448 USD mal hasarı nedeni ile ödeme gününden hesaplanacak kur üzerinden bedelin iadesi ile hasar ve koli kaybı sonucu 1790 USD navlun bedeli taşıma ücretinin ödeme gününden hesaplanacak kur üzerinden bedelin iadesini hasar tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile talep etmiştir. Davalı taraf genel mahiyette davanın reddini savunmuştur. Dava; hava yolu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini ve taşıma ücretinin istirtatına, navlun ücreti alacağının varlığına, miktarına ilişkindir. Dosya tüm veriler, deliller toplanarak bilirkişiye tevdi edilmiş; TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir.Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. Usule uygun tutulan defterlerin varlığına dikkat edilmiştir, Taraflar arasında 29.11.2005 tarihli taşıma sözleşmesinin bulunduğu görülmüştür. Sözleşme içeriği 42 adet davacı kolisinin davalı tarafından teslimine ilişkindir. 5 adet kolinin teslim edilmediği çekişme konusu olmayıp 37 adet kolinin ıslak yani ayıplı teslim edilip edilmediği hususunda çekişme vardır. Davalı, ana master hava yük senedine yükü veren ve taşıyıcı sayılan taşıma işleri komisyoncusu konumunda bulunandır. Hasar tutanaklarında emtia hasarına dair bir kayıt yoktur sadece kolilerin ıslak olduğu belirtilmiştir. Bu durumda hasar tutanağı ambalaj ve koli dıştan ıslanmaları teyit etmekte ancak koli içerisinde mevcut bulunan emtianın ıslaklık nedeni ile hasara uğradığına dair somut bir veri bulunmamaktadır. Bu durum karşısında davacı iddiası soyut kalmakta olup davacının emtia hasarı iddiasını ispatlayamamış sayılması gerektiğine, buna ilişkin talebin sabit olmadığına kanaat getirilmiştir.Teknik inceleme sonucunda, tarafların birbirini kısmen teyit eden defterleri, tarafların birbiri ile 5 koli açısından örtüşen beyanları ve ispat kuralları gereği 5 koli açısından bürüt kilogram miktarı üzerinden kayıp- zayi durumu gereği fiili taşıyıcıdan tahsil edilen miktar tenzil edilerek ödenmeyen navlun bedeli mahsup edilerek sınırlı sorumluluk ilkesi gereği aşağıdaki hükümde belirlenen miktar kadar davacının davasını ispatladığına kanaat getirilerek davalı temerrüdünün dava tarihi olması nedeni ile dava tarihinden faize hükmedilerek …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 10.882,86 TL’nin 14/08/2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkeme tarafından eksik inceleme ile karar verildiğini, işbu kararın kabulünün mümkün olmadığını, davacının iddia ve taleplerine açıkça belirtilmek suretiyle gerekçeli kararda yer verilmiş ise de; davalı müvekkili şirket savunmalarına yer verilmediğini, işbu nedenle, eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğini, nitekim, kararda hükmedilen kayıp tazminatının müvekkili şirketten tahsili davacının sebepsiz zenginleşmesi sonucunu doğuracağını, 37 adet koliden oluşan ürünlerin hasarlı teslim edildiğini ve bu hasar karşılığı mal bedelinden kaynaklı 8.448-USD zararının bulunduğu iddia edilmiş ve sonuç ve isteminde 8.448-USD’nin tahsilinin talep edildiğini, taşıma ücreti yönünden 37 kolinden oluşan malların hasar görmesi ve 5 koli malın kaybı sebebiyle ödenen 1.790-USD taşıma bedelinin geri verilmesinin talep edildiğini, dosya kapsamında sunulu belgeler ile sabit olduğu ve bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğu üzere müvekkili şirket tarafından 270,00-USD navlun iadesi yapılmış olmasına karşın bu talebin mahkeme tarafından hatalı/hukuka aykırı şekilde hükme esas alındığını, mahkeme tarafından dikkate alınmadığı anlaşılan bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde detaylandırılmış olduğu üzere, rapor taleple bağlılık ilkesi’ne aykırı olarak düzenlenmiş olup, mahkeme tarafından da aynı şekilde taleple bağlılık ilkesi’ne aykırı olarak karar verildiğini, bilirkişi tarafından yapılan tazminat hesabının da hatalı olduğunu, zira; gerçek zarar sorumluluk sınırının altında ise ona, şayet üzerinde ise sorumluluk sınırına hükmedilmesi gerektiğini, davacının kayıp tazminatına ilişkin herhangi bir talebi bulunmamasına ve kayıp haline ilişkin zararının giderilmiş olduğu ikrarına ve tazminat ödemesinin yapıldığına ilişkin belgelerin taraflarınca sunulmuş olmasına karşılık bilirkişi tarafından yasal mevzuata aykırı olarak kayıp tazminat hesabı yapıldığını, mahkeme tarafından da itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmaksızın, dosya kapsamı değerlendirilmeksizin taleple bağlılık ilkesi de aşılmak suretiyle denetime elverişli olmayan rapor esas alınmak suretiyle davacının talep etmemiş olduğu kayıp tazminatının ödenmesi gerektiğine ilişkin hüküm tesis ettiğini, usul ve yasaya aykırı olarak verilen kararın davalı müvekkili şirket lehine kaldırılması gerektiğini, öncelikle tehiri icra taleplerinin kabul edilerek icranın istinaf incelemesi neticeleninceye kadar durdurulmasına, istinaf itirazlarımızın kabulü ile İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 05/07/2018 tarihli 2016/117 Esas 2018/741 Karar sayılı kararının davalı lehine kaldırılarak, dava dosyasının esas hakkında karar verilmek üzere mahkemeye gönderilmesine ilişkin karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/07/2018 tarihli 2016/117 Esas, 2018/741 Karar Sayılı kısmen kabul-kısmen red kararının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını ve haklı davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin kararında “…Hasar tutanaklarında emtia hasarına dair bir kayıt yoktur sadece kolilerin ıslak olduğu belirtilmiştir. Bu durumda hasar tutanağı ambalaj ve koli dıştan ıslanmaları teyit etmekte ancak koli içerisinde mevcut bulunan emtianın ıslaklık nedeni ile hasara uğradığına dair somut bir veri bulunmamaktadır. Bu durum karşısında davacı iddiası soyut kalmakta olup davacının emtia hasarı iddiasını ispatlayamamış sayılması gerektiğine, buna ilişkin talebin sabit olmadığına kanaat getirilmiştir…” denildiğini, oysaki gerek dava dilekçelerinde, gerekse replik dilekçelerinde beyan ettikleri üzere mallara ilişkin fotoğrafların mevcut olduğunu, malların kullanılamaz halde olduğunu, ayrıca zarara ilişkin belgelerin, gümrük idaresi yazısının Arapça olarak tutmuş olduğu tutanak ile birlikte sunulduğunu, malın geç teslimi de söz konusu olup, taşımanın süresinde tamamlanamadığını, davalı … şirketinin, müvekkiline ait malların bir kısmını zayi etmiş ve bir kısmının da hasarlanmasına ve gümrük evraklarım usulünce yapmaması sebebiyle geç teslimine sebep olduğunu, 8.488 USD’nin bunun için istendiğini, davanın konusu haksız eylemden kaynaklanan tazminat olduğundan ve dolayısıyla davalıya herhangi bir ihbar zorunluluğu da bulunmadığından söz konusu miktarın dava tarihinden itibaren değil, talepleri doğrultusunda hasar ve zıya tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ayrıca “ödenmeyen navlun bedeli mahsup edilerek” bir hesaplama yapıldığını, taşıma işinin kötü ifa edilmesi yüzünden malları ziyan ve hasara uğrayan müvekkilinin navlun bedelinden sorumlu olmamasının yanı sıra ödemiş olduğu navlun bedelinin de iadesi gerekmekte iken bilirkişi raporunu esas alan mahkeme tarafından 5 koli kayıp gönderi için 5/42 oranı karşılığı 213,10 USD navlun indirimi yapılmasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla müvekkili tarafından ödenmiş olan 1.790 USD’nin ödeme günündeki kur üzerinden taraflarına iadesi gerektiğini, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/07/2018 tarih, 2016/117 Esas sayılı dosyasında verilen usule ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda başvurularının kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı tarafından hava yolu ile taşınan ve hasarlı teslim edildiği iddia edilen 37 koli için hasar bedeli ile kayıp olan 5 koli ve hasarlı 37 koli için davalıya ödenen navlun bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karara verilmiş, karara karşı her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının talebinin taşımaya konu ve hasarlı teslim edildiği ileri sürülen 37 koli için hasar bedeli ile kayıp olan 5 koli ve hasarlı 37 koli için davalıya ödenen navlun bedelinin iadesi isteminden ibarettir. Dava dilekçesinde davacı 5 koli kayıp mal nedeniyle zararını fiili taşıyıcıdan tahsil ettiğini açıkça belirtmiştir. Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama, dava konusu olmayan kayıp 5 koli malın değeri üzerinden yapılmıştır. Kayıp emtia bedelinden davalının navlun alacağı düşülmek suretiyle yapılan bu hesaplama davadaki taleple örtüşmemektedir. Çünkü yukarıda belirtildiği üzere, dava dilekçesinde, kayıp 5 koli içeriği emtia için tazminat talebi bulunmamaktadır.Oysa, HMK’nın 26. maddesinde düzenlenmiş olan taleple bağlılık ilkesi gereğince, hakim, talepten fazlasına veya ondan başka bir şeye karar veremez. Davacı vekili ilk derece mahkemesinin aydınlatma görevi kapsamında oluşturduğu 15.03.2017 tarihli ara kararından yaklaşık bir yıl sonra verdiği 13.02.2018 tarihli dilekçesinde talep edilen 8.448,00 USD tazminat talebinin içinde zayi olan ve hasarlı olan mallardan kaynaklı zararının bulunduğunu bildirdiği görülmekte ise de talebin açıklanması adı altında iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi mümkün olmayıp, bu husus ancak karşı tarafın açık muvafakati veya ıslah suretiyle olabilir (HMK m.141). Dosyada, davacının ıslah talebi olmadığı gibi davacının iddiasını bu şekilde değiştirmesine davalının açık bir muvafakatinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tam tersine davalı vekili 15.03.2017 tarihli duruşmada 5 kayıp kolinin dava konusu olmadığı halde bunlar üzerinden hesaplama yapılmasına açıkça itiraz etmiştir. Davacınını yukarıda anılan beyan dilekçesini bundan sonra verdiği anlaşılmaktadır. Bu dilekçeden sonra da davadaki iddianın bu şekilde değiştirilmesine davalı yanının açık bir muvafakati bulunmamaktadır.Bu durumda dosyadaki verilerin yani bilirkişi tarafından yapılan tespit ve değerlendirmelerin dava dilekçesindeki talep doğrultusunda dairemizce resen değerlendirilmesi ve sonuca gidilmesi gerekmiştir. Bu bağlamda;Dosyadaki hükme esas alınan bilirkişi raporunda tazminat talebine konu olup ıslanma nedeniyle içindeki malların hasarlandığı iddia edilen 37 adet koli içindeki emtianın hasarlandığının, tazminatı gerektiren bir zarara uğradığının kanıtlanmadığı belirlenmiştir. Dosya kapsamında 37 adet kolideki malların hasarlandığını gösteren bir exper raporu veya bilirkişi tespiti sunulmamıştır. Bu durumda davacının 37 adet kolideki malların hasarlandığına ilişkin iddiası kanıtlanmadığından bu kaleme ilişkin maddi tazminat talebininin reddi gerekir. İlk derece mahkemesince de benzer bir değerlendirme yapılmış olmasına rağmen davanın konusu olmayan 5 adet kayıp koli zararı üzerinden yapılan hesaplama ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinini bu yöndeki istinaf başvurusun yerindedir.Davadaki ikinci talep navlun bedelinin iadesi istemine ilişkindir. 37 adet kolinin taşınıp teslim edildiği sabit olduğuna göre bu mallar için ödenen navlunun geri istenmesi mümkün değildir. İlk derece mahkemesi de bu değerlendirmeyi yapmış olmakla birlikte yukarıda anılan hatalı hesaplamada navlun bedelinin dava konusu olmayan zarardan düşülmesi suretiyle yapılan hesaplama ile sonuca gidilmiştir. Oysa davacının, alıcısına teslim edilmeyen 5 koli mal için ödenen navlunu talep hakkı bulunduğu her iki tarafın kabulünde olmakla birlikte, davalı bu kısma isabet eden navlunu zaten iade ettiklerini savunmaktadır. Gerçekten de hükme esas alınan bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defterlerinde 28.02.2015 tarihli 3.962,01 TL tutarlı faturanın kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu faturanın ise davadan önce davalı talebi ile (04.03.2015 tarihli maili üzerine) davacı tarafından davalıya düzenenlenen 28.02.2015 tarihli fatura kapsamında olduğu, faturanın bu email içeriğine göre eksik 5 koli malzemenin navlun bedeli karşılığı olan 270 Euro için düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının davalıdan talep edebileceği 5 koli navlun bedelinin ödenmiş olduğu anlaşıldığından; davacının navlun iadesine ilişkin alacak talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafça ileri sürelen başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilini istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, bu doğrultuda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak dairemizce davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın reddine,2-Alınması gereken 54,40 maktu karar harcının, peşin yatırılan 482,55 TL’den mahsubu ile artan 428,15 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.238,40 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,6-Davalı tarafından yapılan 184,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Dosya kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye gider avansların taraflara iadesine,8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; her iki tarafça yatırılan peşin istinaf karar harçlarının, talep halinde yatıran tarafa iadesine,b-Davalı tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 32,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 130,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Davacı tarafından istinaf kanun yolu için sarfedilen harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, e-Artan gider avanslarının iadesine,9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,10-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.