Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/215 E. 2018/1139 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/215
KARAR NO : 2018/1139
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2017
NUMARASI : 2016/954 2017/935
DAVANIN KONUSU : Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasında, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verdiği hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 2008 yılından beri hissedarı olmasına rağmen hiçbir şekilde temettü almadığını, şirketin hiçbir esaslı kararından haberdar edilmediğini, şirketin nasıl yönetildiğine ilişkin hiçbir bilginin kendisi ile paylaşılmadığını, davalı şirketin en son yapılan ortaklar kurulu toplantısında yapılan tüm işlemlerin ibra edilmesinin amaçlandığını, müvekkilinin ise denetim ve yönetim hakkına izin verilmediğini, …’ın bu ortaklar kurulu toplantısında 20 yıl için müdür seçildiğini, müvekkilinin avukatları aracılığı ile katılmış olduğu olağan genel kurul toplantılarında şirket defterini inceleyemediğini, bu sebeple TTK uyarınca inceleme talep ettiğini ve toplantı tutanağına gündem maddelerinden 3,4,5,6, 8 ve 9 maddelerine muhalefet şerhi koyduğunu, müvekkili 2008 yılından 2015 yılına kadar olağan faaliyetlerden hiçbir şekilde haberdar edilmediğinden gündemin 3. maddesindeki faaliyet raporları müzakereye açılınca red oyu kullandığını, gündemin 4. maddesinde bilanço ve gelir gider hesapları müzakereye açılarak akabinde 2008 den 2015 yılına kadar ki bilanço ve gelir giderlerin bir anda oylandığını, müvekkilinin red oyuna karşılık maddenin kabul edildiğini, bilançoların müvekkili tarafından incelenemediğini ve bağımsız denetim kurulu tarafından gözden geçirilmediğini, gündemin 5. maddesinde şirket müdürü …’ın müdürlük görev süresinin 20 yıllığına yenilenmesi amacıyla oylama yapıldığını, müvekkilinin red oyu kullandığını, gündemin 8. maddesinde 2008-2015 yıllarına kadar olan dönemde şirkette oluşan geçmiş yıl karlarının dağıtılması hususunun genel kurul onayına sunulduğunu, müvekkilinin şirket yatırımlarının halen devam ettiğini ve ticari borçlarının varlığından dolayı geçmiş yılların karının dağıtılmaması için red oyu kullandığını, ancak yapılan oylama neticesi geçmiş yıl karlarının dağıtılması hususunun oy çokluğuyla kabul edildiğini, kar payı alma hakkının temel hak olmasına rağmen müvekkilin hissedar olduğu günden bu güne hiçbir şekilde kar payı alamadığını, gündemin 9. maddesinde, şirket müdürü olan …’a seçildiği süre için aylık 15.000,00 TL verilmesi hususunun yer aldığını, bu hususun müvekkilinin red oyuna karşı oy çokluğuyla kabul edildiğini, müvekkilinin şirkete ilişkin hiçbir belgeyi görmediğini, bu belgelerin öncelikle YMM ve SMM’ler tarafından incelenmesi gerektiğini, bu inceleme yapılmadan ibranın söz konusu olamayacağını belirterek, 26/07/2016 tarihinde yapılan 2008 -2009 -2010 -20011 -2012 -2013 -2014- 2015 yıllarına ait genel kurulun ve genel kurul toplantı tutanağında yer alan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili savunmasında özetle; davvacının 2008 yılında şirket ortağı olduğunu, şirketin hali hazırdaki ortaklarının …, … ve … olduğunu, 2008’den bu yana alınan kararlarda davacının imzasının bulunduğunu, davacının aynı zamanda şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, davacının Ankara’da ikamet etmesi sebebiyle genel kurulda kendisini temsil ettirme hakkı olmasına rağmen bugüne değin temsil ettirmediğini, …’ın müdür olarak seçildiği dönemlerde alınan kararda davacının da imzasının bulunduğunu, genel kurul gündeminin 8. maddesinde geçmiş yılların karlarının dağıtılmaması hususunun onaya sunulduğunu ve bu hususun oy çokluğuyla kabul edildiğini, şirketin bu zamana değin herhangi bir kar dağıtımında bulunmadığını, davacının hem bilançoların onaylanmasına ilişkin kararı iptal ettirmesi hem de kar dağıtımını talep etmesinin taleplerin nitelikleri gereği birbirleriyle çeliştiğinden bu durumun mümkün olmadığını, şirketin kar ettiği dönemin sayıca az olduğunu, genelde şirketin zarar ettiğini, bu durumda şirketin kar payı dağıtmasının mümkün olmadığını, davalı …’a 01/07/2016 tarihinden 31/07/2017 tarihine kadar aylık olarak huzur hakkı verileceğinin kararlaştırıldığını, bu hususun da kanuna uygun olduğunu, davalı şirketin 23/05/2016 tarihli 09417 yevmiye nolu ihtarname ile davacıya inceleme hakkı tanıdığını, 24/06/2016 günü saat 15:00’da davacı tarafın vekil tayin ettiği yeminli mali müşavir …, serbest muhasebeci mali müşavir … ve şirket müdürü …’ın katılımı ile toplantı yapıldığını, toplantının sonunda katılanlar tarafından tutanağın imzalandığını, müvekkilinin 28/06/2016 tarihinde sicil gazetesinde genel kurul toplantısını ilan ettiğini, limited şirketlerde genel kurulun ertelenmesinin söz konusu olmadığını belirterek, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; yargılama aşamasında alınan 27/09/2017 tarihli bilirkişi raporu hükme esas olmakla davalı şirketin 2008 yılında davanın açıldığı zamana kadar herhangi bir kar payı dağıtmadığı, son dört yıldır şirket bilançolarında zarar gözüktüğü, buna rağmen şirket müdürüne aylık 15.000 TL tutarında yüksek oranda ücret ödendiği, bu durumun dürüstlük kuralına aykırı olduğu, yine uzun süre kar payı dağıtılmamasının davacının şirketten olan beklentisini ortadan kaldıracak nitelikte olduğu hususları nazara alınarak davanın kısmen kabulü yoluna gidilmiş, davalı şirkete ait 26/07/2016 tarihli genel kurul toplanmasında alınan 8 ve 9 nolu gündem maddelerinin ayrı ayrı iptaline karar verilmiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
İlk derece mahkemesince şirket müdürüne verilen aylık 15.000 TL maaşın yüksek olarak gösterildiğini, ancak yükseklik kavramının göreceli olduğunu, tüm mesaisini şirkete harcayan müdürün emeğinin karşılığını alması gerektiğini,
Mahkemenin dosyadaki delileri tartışmadan salt bilirkişi raporunu göz önünde bulundurarak karar verdiğini,
Müdür …’ın geçmişe yönelik şirket müdürlüğü faaliyetinde bulunmasına rağmen herhangi bir huzur hakkı ya da mesai ücreti almadığını, genel kurulda kararlaştırılan huzur hakkının ileriye yönelik olduğunu, şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, geçmiş uygulamaları ayrı ayrı incelenerek davacı şirketle aynı benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurularak karşılaştırma yapmak suretiyle harcanan emek ve mesainin karşılığında ücretin tespitinin gerektiğini, müdür için kararlaştırılan aylık bürüt ücretin 15.000 TL olduğu, bu bürüt ücretten kesintiler yapılınca aylık net 10.000 TL’nin kaldığını ve bu ücretin makul bir miktar olduğunu, şirketin sermaye yapısı yetersiz olduğundan şirket karlarının sermayeye eklenmesinin normal bir durum olduğu gerekçesiyle, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Her ne kadar davalı 2008-2015 yıllarında hissedarlara kar payı dağıtılmıyorken şirket müdürüne de huzur hakkı tanınmadığını belirterek 2016 yılı için şirket müdürüne aylık 15.000 TL huzur hakkı ödenmesinin hukuka uygun olduğunu savunsa da 28/03/2017 tarihli genel kurul toplantısının 6 ve 7. maddelerinde 2016 yılı için de şirket hissedarlarına kar payı dağıtılmamasına fakat şirket müdürüne aylık 15.000 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, 8 yıldır kar dağıtımı yapamayan bir şirketin müdürüne aylık 15.000 TL huzur hakkı ödenmesinin şirket menfaati ile örtüşmediğini,
Hükme esas alınan 27/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda da şirket nizamları, bilanço gelir gider hesapları üzerinde detaylı incelemeler yaptıktan sonra müdüre ödenen 15.000 TL ücretin yüksek olduğunun tespit edildiğini, şu halde genel kurul gündeminin 9. maddesinin iptaline ilişkin ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan davalının istinaf talebinin reddi gerektiğini, ortak müdüre emsallerine göre yüksek ücret verilmesinin örtülü kazanç dağıtımı olarak bilirkişi raporunda değerlendirildiğini,
İlk derece mahkemesi tarafından iptaline karar verilen genel kurulun 8. maddesine ilişkin uzun süre kar payı dağıtılmamasının yapılan ve yapılacak genel kurul toplantısı arasındaki süre de nazara alındığında ortağın şirketten olan beklentisini ortadan kaldırabilecek mahiyette olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini, …’ın 20 yıl süre ile şirket müdürlüğüne atanmasının ve şirketin bu şekilde borçlandırılmasının şirketten maddi fayda sağlamayan diğer ortakların mali haklarını ihlal ettiğini, 26/07/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3,4,5,6,8 ve 9. maddelerinin usul yasaya aykırı olduğundan iptali gerektiğini ancak yerel mahkemenin verdiği karar ile sadece dava konusu gündemin 8 ve 9.maddelerini iptal ettiğini, bu sebeplerle 8 ve 9.maddelere ilişkin yerel mahkeme kararı hukuka uygun olduğundan davalının bu husustaki istinaf talebinin reddine, ancak aynı gündemin 3,4,5,6.maddelerine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Limited Şirket genel kurul kararların butlanı ve iptalinde TTK.m.622 gereğince, anonim şirket genel kurul kararlarının butlanı ve iptaline ilişkin hükümler uygulanacaktır. TTK.m.445 uyarınca, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davasının açılabileceğini hüküm altına almıştır.
İlk derece mahkemenin dava şartları hakkında değerlendirme yapmadığı, usulüne uygun muhalefet şerhi bulunup bulunmadığı hususunu her bir gündem maddesi için ayrı ayrı tepit etmediği, ayrıca gerekçesinde sadece bilirkişi raporuna atıfla yetindiği, uyuşmazlık noktalarını nasıl aştığına ilişkin değerlendirmesini her bir gündem maddesi için gerekçeli olarak açıklamadığı anlaşılmaktadır. Reddedilen gündem maddeleriyle ilgili olarak mahkeme hiç bir gerekçe yazmamıştır. İlk derece mahkemesinin kararı, HMK.m.297 anlamında denetime elverişli bir karar niteliğinde değildir.
İlk derece mahkemesinin kararı, yukarıda açıklandığı üzere ağır usul hataları içermekte olup ilk derece mahkemesindeki yargılamanın tekrarlanması gerekmektedir. Bu gerekçeyle, HMK.m. 353/ fıkra 1.a.4-6. bentleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 353/1.a.4-6. maddesi uyarınca işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Taraflarca yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine,
4-Taraflarca istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK 353/1.a.4-6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/10/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.