Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2146 E. 2020/669 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2146
KARAR NO : 2020/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/214 Esas – 2018/883 Karar
TARİHİ: 02/10/2018
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların aralarında imzaladıkları taşeronluk sözleşmesi gereği üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediklerini, sözleşmeye aykırı davrandıklarını, davacıyı her zaman ve her yerde kötülemeye çalıştıklarını, ticari itibarını zedelediklerini, kendisine hakaret ettiklerini, davacının iş çevresinde oluşturmaya çalıştıkları kötü izlenim nedeniyle iş ilişkilerinde zararlarının meydana geldiğini, davalıların müşterek eylemleri ile davacı müvekkilleri aleyhinde yalan, iftira, tehdit ve şantaj ile zarar verdiklerini ileri sürerek, müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara uğratılması nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkillerin davacının da belirttiği gibi …A.Ş. Kurucu ortaklarından olduğunu, iş bu şirkette davalı müvekkillerin toplam hissesinin %70 olup kalan %30 hissenin de davacı …’ın oğlu … yetkilisi olduğu … Tic. Ltd. Şirketine ait olup … A.Ş. tüzel kişiliğinin ortaya çıkmasına da …’ın sebep olduğunu, yine … A.Ş’yi oluşturan müvekkillerinin gerek şu anda yaptıkları … projesini ve gerekse de …’ın yetkilisi olduğu ve …Tic. San. Ltd. Şti’nin de yüklenici sıfatıyla yaptığı …ve … projelerinde de ortaklık konusunda davacıyla işi beraber yürütmeye ilişkin anlaşmaya vardıklarından tüm sorumlulukları davacı tarafa verdiklerini, daha sonra taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklarda davacı şirkete bir çok ödemelerde bulunan müvekkillerin işin yavaş ilerlemesi, sonuca varılamaması ve en önemlisi iş bu projelerde ortak olan müvekkillerinin ortaklığına rağmen davacı tarafça projede satılan daire ve dükkanlara rağmen müvekkillerine ödeme yapılmaması ve alınan ödemelerin proje masrafı adı altında da olsa inşaatta kullanılmayıp sürekli açıklama yapılmaksızın giderler adı altında ödemeler talep edilmesi nedeniyle müvekkillerinin davacıyla ortaklık ilişkisinin düzelmesiyle ilgili görüşmeler yaptığını, bunun mümkün olmaması halinde ileride de açıklayacağı üzere dolar üzerinden projelerde kullanılmak için gönderilen paraların iadesinin istenildiğini, ancak davacının ödeme güçlüğünü bahane ederek ödemelerden kaçındığını ve müvekkillerini sürekli oyalamış olduğunu, bunun üzerine taraflarca yapılan görüşmeler ve düzenlenen protokoller neticesinde davalı müvekkillerinin yaptığı ödemelere ilişkin geri ödeme koşulları davacı tarafından mevcut projeler tamamlandığında m² üzerinden satışla dairelerin teslimi şeklinde karşılanmasının kararlaştırıldığını, tüm bunlar konusunda hem davacı ve hem de davalıların anlaşmaya varmışken, davacının onca protokol ve sözleşmeye rağmen kendisine, iş adamlığı sıfatına ve 37 yıllık ticari hayatındaki insafına yakışmayacak bir şekilde davalı müvekkillerine karşı suç duyurusunda bulunacağı tehdidinde bulunduğunu, hiçbir şekilde ödemeleri yapmayacağını belirttiğini ve ardından da ve Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında 2017/48357 Soruş. Nolu başvuru ile suç duyurusunda bulunarak iş bu davayı da ikame ettiğini, haksız ve kötü niyetli işbu davanın reddi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 02/10/2018 tarihli, 2018/214 Esas – 2018/883 Karar sayılı kararında, “…6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinin 5. fıkrasında davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek esas kaydının kapatılacağı düzenlenmiştir.Yasal 3 aylık süre içinde yenilenmemesi…” gerekçesiyle davanın HMK’nın 150/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davanın 18/06/2018 tarihli duruşmasını takip etmediklerine dayanarak dosyanın işlemden kaldırılmasının ve yenilenmemesi üzerine davanın açılmamış sayılması kararının, hukuken yersiz ve dayanaksız bir karardan ibaret olduğunu, söz konusu kararın bozularak dosyanın tekrar işleme konmasına karar verilmesi gerektiğini, duruşma tutanağından anlaşılacağı üzere duruşmaya davacı vekili olarak katılım sağlandığını, duruşma esnasında davacı vekili olduğunu beyan eden bir avukatın bulunmasının dosyanın takip edildiği anlamını taşıyacağını, her ne kadar duruşmaya giren Avukat, taraflarınca yetkilendirilmemiş olsa da taraflarına yetkilendirmeleri için süre verilmediğini, tebligat yapılmadığını, duruşmada da herhangi bir ara karar alınmadığını, bu durumda en azından taraflarına davacı vekili olarak duruşmaya giren meslektaşımız adına yetki verilmesi hususunda süre verilmesi gerektiğini, iş bu istinaf başvurusuna konu olan davanın açılmamış sayılması yönündeki mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın tekrar işleme konmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK 150 maddesinde “usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir, Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse gelen tarafın talebi üzerine yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez, şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda; Mahkemece 02/04/2018 tarihli oturumun davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile 18/06/2016 tarihine talik edildiği, davacı vekiline 18/06/2016 tarihli duruşma gün ve saati bildirir tebligatın ara karar uyarınca tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. 18/06/2018 tarihli oturuma davalılar vekili Av. … tarafından yetkilendirilen Av. … katıldığı, ancak ön inceleme duruşmasında davacı vekili olarak Av. … zabıtta gösterilerek icra edildiği, ilgili avukatın da davacı vekili olarak zabtı imzaladığı anlaşılmaktadır. Bundan sonra duruşma 01/10/2018 tarihine talik edilmiş, ara karar uyarınca davalılar vekiline duruşma günü tebliğ edilmiştir. Davalılar vekili Av. …’nun dilekçesi üzerine mahkemece tutulan tutanak ile davacı yanın 18/06/2018 tarihli oturuma katılmadığı gerekçesiyle dosya işlemden kaldırılmış, ancak önceden belirlenen 01/10/2018 tarihinde duruşma yapılmaksızın 02/10/2018 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu istinafa konu davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar verilmiştir. Mahkemenin 13/07/2018 tarihli arar karar ile dosyanın geçmişe yönelik olarak 18/06/2018 tarihinden itibaren işlemden kaldırılmasının da hukuki dayanağı yoktur, Çünkü duruşmaya katılan vekil dosyayı takip etmeyeceklerine dair bir beyanda bulunmamış, tayin edilen tahkikat günü için de davacı vekiline tebligat da yapılmamıştır. HMK 150. maddesindeki düzenleme de gözetildiğinde, 18/06/2016 tarihli oturuma sehven davalılar vekilince yetkilendirilen vekilin davacılar vekili olarak oturuma katıldığı, davacı ve vekillerinin katılmadığı duruşmanın bu surette yürütüldüğü, davalılar vekili sıfatıyla dosyanın işlemden kaldırılması talebi de bulunmadığı, ayrıca mahkemece oturumun talik edildiği 01/10/2018 tarihinde yapılmayıp, bir gün sonrasında ve dosya üzerinde yapılan inceleme ile 02/10/2018 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği gözetildiğinde, mahkemece verilen açılmamış sayılma kararının usule aykırı şekilde verildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a.5 maddesi uyarınca istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.5. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının asıl dava yönünden KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine çıkarılacak davetiyelerle tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 02/07/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.