Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2142 E. 2020/516 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2142
KARAR NO: 2020/516
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI: 2016/1354- 2018/538 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, taraflar arasında 31.12.2015 tarihli “İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi” ve aynı tarihli “Protokol”imzanlamak suretiyle davalıya 5 yıl süreli bayilik hakkı tesis edildiğini, bunlara ilaveten imzalanmış olan bayilik sözleşmesinin ayrılmaz parçası ve eki niteliğindeki 04.01.2016 tarihli “Asgari Mal Alım Taahhütnamesi” uyarınca, yıl esasına göre, akaryakıt bayilik sözleşmesinin devamı müddetince geçerli olmak üzere, her yıl için asgari 1425 m3 müvekkili şirketçe dağıtımı yapılan motorin, 75 m3 benzin ve 5 ton madeni yağı alıp satmayı davalının kabul ve taahhüt ettiğini, davalı tarafça sözleşmenin 21.11.2016 tarihli noter ihtarnamesi ile tek taraflı olarak feshedildiğini, feshin haksız olduğunu, davalı bayinin bayilik ilişkisinin başlangıç tarihinden sözleşmenin son bulduğu fesih tarihine kadar dönemde asgari alım taahhüdünü yerine getirmediğinden müvekkilinin cezai şart alacağının doğduğunu, ayrıca, sözleşmenin Feshin Sonuçlarını düzenleyen 47. Maddesinin (d) bendinde;“bayi işbu sözleşme ile veya bu sözleşmeye ek protokollerde belirlenen cezai şarta ilaveten fesih tarihinde sözleşme sonuna kadar geçecek dönemde yıllık satış taahhüdüne göre satması gereken toplam petrol ürünleri (benzin, motorin, madeni yağ, kal-yak, fuiloil) miktarlarını fesih işlemi nedeniyle satamaması sonucu şirketin uğradığı tüm zarar ve ziyanın, bu meyanda fesih tarihinden, sözleşme süresi sonuna kadar satması gereken beher m3 beyaz ürün için motorindeki şirket karı esas alınmak suretiyle belirlenecek toplam şirket zarar ve ziyanını hiçbir itirazda bulunmaksızın herhangi bir mahkeme kararı gerekmeksizin ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt etmiştir.” denildiğini, dolayısyla müvekkilim şirketin hem bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihinden, bayilik sözleşmesinin fesih tarihine kadarki süre yönünden hem de bayilik sözleşmesinin davalı tarafından süresinden önce haksız bir nedenle fesih edilmesi tarihinden sözleşme süresi sonuna kadar ki dönem üzerinden kar mahrumiyeti ile cezai şart talep etme hakkının mevcut olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 31.12.2015 tarihinden bayilik sözleşmesinin davalı tarafça tek taraflı olarak haksız surette feshedildiği 21.11.2016 tarihine kadar ki dönem yönünden 10.000,00 TL cezai şart alacağı ile sözleşmenin sona erdiği 21.11.2016 tarihinden sözleşmenin devamı halinde sona ereceği 31.12.2020 tarihine kadar ki dönem yönünden şimdilik 16.000,00-TL kar mahrumiyeti alacağının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine bağlı olarak aylık %7 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcunun olmamasına rağmen, davacının dağıtıcı olarak müvekkiline ürün sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle davacıya keşide edilen 08.11.2016 tarihli ihtarda, akaryakıt ve petrol ürünlerinin ivedilikle akaryakıt istasyonuna gönderilmesi istenmiş ise de, davacı tarafça bu ihtara herhangi bir cevap verilmediği gibi, ürün de gönderilmediğini, ayrıca davacı şirkete verilen 100.000,00 TL lik teminat mektubunun 08.11.2016 tarihinde davacı tarafça haksız bir şekilde tahsil edildiğini, bu nedenlerden dolayı sözleşmenin müvekkilince 21.11.2016 tarihli noter ihtarnamesi ile feshedildiğini, haklı nedenlerle sözleşmenin feshedildiğinden cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağından sözedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları sonucunda, taraflar arasında 31/12/2015 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu bayilik sözleşmesi uyarınca ticari ilişkinin başlandığı, 08/11/2016 tarihinde davalı bayinin 40 gündür akaryakıt ikmalinin yapılmadığını belirterek akaryakıt ikmalinin yapılması talebinde bulunduktan sonra, davacının 11/11/2016 tarihinde davalının garantör olduğu dava dışı … Ltd Şti’nden olan alacağını davacının borcuna aktararak bu aktarım sonrasında davalının bayilik sözleşmesi uyarınca vermiş olduğu 100.000,00TL bedelli banka teminat mektubunu 11/11/2016 tarihinde nakde çevirdiği, davacı davalının taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine aykırı davranışı nedeniyle bayilik sözleşmesini fesh ettiği veya davalıya mal sevkiyatını durdurduğu hususunu dosya kapsamındaki delillerle ispatlayamadığından, yaklaşık 53 gün boyunca davacının 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na göre bayiye mal sevkiyatı yapmaması nedeniyle davalının bayilik sözleşmesinin 21/11/2016 tarihinde feshinin haklı sebebe dayandığı, ayrıca davalının davacıya dava dışı … Ltd Şti için yapmış olduğu garantörlük sözleşmesi geçerli ise de davacının bu taahhüt nedeniyle davalıdan talepte bulunabilmesi için dava dışı üçüncü kişiye karşı kesinleşmiş bir alacak hakkının bulunması gerektiği, davacının dava dışı 3.kişide olduğunu iddia ettiği cari hesap ve cezai şart alacaklarının kesinleşmiş bir alacak niteliğinde olmadığı, 3.kişide bulunduğu iddia edilen alacaklar kesinleşmiş olsa dahi davalı tarafından davacıya verilen 100.000,00TL bedelli banka teminat mektubunun 23/12/2015 tarihli garanti taahhüdünden doğan borcun temini için verilmediği, davalının taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinden doğmuş ve doğacak tüm borçlarının temini için düzenlendiği, bu nedenle bayilik sözleşmesi davalı tarafından ihlal edilmediği halde, davacının bu tartışmalı alacağı için davalının teminat mektubunu paraya çevirmesinin de haksız olduğu, davalı tarafından bayilik sözleşmesinin haklı sebeplerle fesh edildiği, böylelikle davacının davalıdan kar mahrumiyeti ve cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; -öncelikle davalının davaya karşı cevaplarını süresi içerisinde sunmadığı, yasal süresinden sonra sunulan savunmaya muvafakatlerinin bulunmadığı bildirilmiş ise de bu hususun gözardı edildiğini, -taraflar arasında 31.12.2015 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, davalı bayinin işletmekte olduğu akaryakıt istasyonunu önceki işleticisi ve müvekkili şirketin eski bayisi olan … İnşaat Ltd Şti’nden devraldığını, bu nedenle taraflar arasında bayiilik sözleşmesi akdedilmeden evvel 23.12.2015 tarihinde “Garantör Taahhütnamesi” ile … İnşaat Ltd Şti’nin bayiilik ticari ilişkisinden kaynaklan doğmuş ve doğacak (cezai şart ve kar mahrumiyeti ile cari hesap alacakları dahil) her türlü borcunu Türk Borçlar Kanunu 128. maddesi gereği “Üçüncü Kişinin Fiilini Üstlenme” anlamında garanti ederek üstlendiğini, müvekkili şirketin, ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, müvekkilinin … İnşaat Ltd Şti’nden banka teminat mektubu tutarını fazlasıyla aşacak miktarda 59.502,80 TL cari hesap alacağı ile tonaj ihlalleri sebebiyle tahakkuk eden 198.299,00 TL cezai şart ve kar mahrumiyeti alacaklarının bulunduğunun ortaya çıkacağını, ancak talepte bulunulmasına karşın bu hususta inceleme yapılmadığını, -nitekim davalının nakde çevrilen 15.01.2016 tarihli … nolu banka teminat mektubu içeriği incelendiğinde ise davalının “şirketimize vermiş olduğu her türlü taahhütnamelerden” ve müvekkil şirketle olan her türlü sözleşme, protokollerinden doğmuş ve doğacak tüm borçlarının 100.000,00 TL’sine kadar ödenmesinin banka tarafından garanti edildiği açık ve net bir şekilde görüldüğüden 23.12.2015 tarihli garantör taahhütnamesi de bu teminat mektubunda bahsedilen “ her türlü taahhütname ” kapsamına dahil bir taahhütname olduğunu, aksi yöndeki değerlendirmenin olduğunu, -taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi gereğince, davalı bayinin bayilik sözleşmesi hükümlerine aykırı davranması veya herhangi bir borcunu ödememesi gibi hallerde müvekkili şirketin akaryakıt teslimatını geçici olarak veya tamamen durdurma hakkına sahip olduğunu, ilk olarak 20.01.2016 tarihinde başlamak ve sonuncusu da 20.09.2016 tarihinde olmak kaydı ile toplam 66 defa mal teslimatı yapıldğını, ancak 11.03.2016 tarihinde davalının ödemelerinin düzensizleşmeye ve çeklerinin karşılıksız çıkmaya başladığından dolayı mal teslimatının bayilik sözleşmesinden doğan hak ve yetki kullanılmak suretiyle durduruldığunu, ayrıca davalı bayinin önceki alımları da asgari mal alım taahhütnamesine aykırı olduğundan bu hususun ayrıca bayilik sözleşmesinin de ihlalini teşkil ettiğini, bu noktada müvekkili şirketin temerrüde düşürüldüğünden sözedilemeyeceğini, kaldı ki, davalının müvekkil şirket ile akdettiği bayilik sözleşmesini sona erdirmek ve yükümlülüklerinden kurtulmak için kendisine gerekçeler yaratmaya çalıştığını, -dolayısıyla taahhütlerini yerine getirmeyen ve cari hesap borçları yönünden de temerrüde düşen davalının bayilik sözleşmesini haklı sebeple feshettiğinden bahsedilemeyeceğini, -ayrıca, müvekkilinin fesihten önceki dönem yönünden cezai şart alacağına hak kazandığının ortada olduğunu, cezai şart alacağının, sözleşmenin haklı veya haksız feshi ile değerlendirilebilecek nitelikte bir alacak olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, akaryakıt bayiilik sözleşmesinin davalı bayii tarafından haksız feshi nedeniyle uğranılan kar mahrumiyeti ve asgari alım taahhüdünün ihlalinden kaynaklı alacak istemlerine ilişkindir. Davacı, davalı ile akdedilen akaryakıt bayiilik sözleşmesinin davalı bayii tarafından haksız olarak feshedildiğini, feshe haklı neden olarak gösterilen, teminat mektubunun nakde çevirme işleminde haklı olduğunu, davalının garantör sözleşmesi kapsamında, davacı dağıtım şirketin eski bayii olan … İnşaat Ltd Şti’nin davacıya olan doğmuş ve doğacak borçlarını üstlendiğini, bu bağlamda davacının adı geçen şirketten cezai şart ve kar mahrumiyeti alacaklarının bulunduğunu, davalının bu taahhüdünün de banka teminat mektubu kapsamında olduğunu, ayrıca davalının ödemelerinin düzensizleştiğini, çeklerin karşılıksız çıktığını, dolayısıyla cari hesaptan dolayı borcunun bulunduğundan sözleşmeye dayalı olarak mal teminini durduğunu, kaldı ki davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmediğini iddia ederek asgari alım taahhüdünü ihlal nedeniyle doğan cezai şart alacağının yanısıra sözleşmenin haksız feshi nedeniyle sözleşmeden kaynaklı kar mahruiyeti alacağının tahsilini istemiştir. Davalı ise, davacının ürün sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, temerrüde düştüğünü, sözleşme çerçvesinde uhdesinde bulunan banka teminat mektubunu haksız şekilde tahsil ettiğini, haklı nedenlerle sözleşmenin feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı süresi içerisinde davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tarafça, davaya karşı cevaplarının yasal süresinden sonra verildiği sabit ise de, süresi içerisinde davaya cevap vermeyen davalı tarafın davayı inkar etmiş sayılacağı, davalının savunmasında ileri sürdüğü hususların davacıya noter yoluyla keşide edilen fesih ihtarnamesindeki belirtilen hususlardan ibaret olduğu, esasen uyuşmazlığın da sözleşmenin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği noktasında toplandığı, bu itibarla davalı savunmasının davayı inkar kapsamında değerlendirildiğinden bu yöndeki davacı istinaf sebebi yerinde değildir. Somut olayda, taraflar arasında 31.12.2015 tarihli ve 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokolün yansıra 04.01.2016 tarihli asgari mal alım taahhütnamesi imzalandığı, 20.09.2016 tarihinden sonra, davacının davalıya mal teminini durdurması üzerine, davalı tarafça davacıya 08.11.2016 tarihinde yapılan bildirim ile ürün temininin sağlanmasının istendiği, bu kez 21.11.2016 tarihli noter ihtarnamesi ile, ürün temininin gerçekleştirilmemesi ve haksız yere banka teminat mektubunun tahsil edildiği nedenleriyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin davacı tarafa bildirildiği sabit olup, uyuşmazlık feshin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı noktasındadır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 02.01.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, taraflar arasında 31.12.2015 tarihinde imzalanan akaryakıt bayi sözleşmesi uyarınca ticari ilişkinin davacının davalıya düzenlediği 20.01.2016 tarihli 900 TL fatura ile başladığı, davacının düzenlediği faturalar ve davalının çek/banka ve ödemeleri sonucunda, davacının 24.10.2016 tarihinde davalıdan 11.669,82 TL alacaklı olduğu, 11.11.2016 tarihinde dava dışı … davalının garantör olduğu şirketin davacıya olan 59.502,80 TL borcun davalının borcuna aktarıldığı, bu aktarım sonrasında davacının davalıdan 71.597,62 TL alacaklı hale geldiği davacının davalıdan aldığı 100.000 TL bedelli …bank Teminat mektubunu nakde çevirdiği, bu tahsilat sonrasında davacının 28.402,38 TL davalıya borçlu hale geldiği davacının 17.11.2016 tarihinde cezai şart kar mahrumiyeti açıklamalı 28.402,38 TL bedelli fatura düzenlediği, bu şekilde hesabın kapatıldığı, davacının 28/11/2016 tarihinde ve 20/12/2016 tarihinde 425,00’er TL bedelli 2 adet otomosyon bedel açıklaması ile davalıya fatura kestiği ve 31/12/2016 tarihi itibari ile en son bu faturalardan dolayı 850 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. O halde, davacı tarafça, davalı bayinin ödemelerinde temerrüde düştüğünden bahisle davalıya mal tedariğini durduğunu ileri sürmüş ise de, davacının ticari defter ve kayıtlarında, taraflar arasında süre gelen mal alım ve ödemelerde düzensizliğe ve/veyahut davalının karşılıksız çeklerine dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı gibi, sözleşmenin devamında davalının ödeme konusunda temerrüde düşürüldüğünün dosya kapsamı tibariyle kanıtlanamamış bulunmasına göre, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Bu durumda, davacı dağıtım şirketi davalı bayiiye mal temini yükümlülüğü yönünden temerrüde düştüğünden, sözleşmenin süresinden önce haklı nedenle feshine sebep olduğundan asgari alım taahhüdünün kaynaklı cezai şart istemi dayanaksızdır. Diğer yandan, banka teminat mektubunun davacı tarafça nakde çevrilmesi nedeni yönünden ise, Davacı şirket lehine düzenlenmiş olan 15.01.2016 tarihli teminat mektubu kesin ve 13.01.2017 tarihine kadar geçerli olup, sözkonusu teminat mektubu içeriğinde “…’m şirketiniz ile akdettiği veya akdedeceği akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmeleri, bayilik sözleşmesine ek protokoller, ek ariyet anlaşmaları gibi taraflar arasında akdedilen her türlü sözleşme ve protokollerden; adı geçen tarafından şirketinize verilmiş ve verilecek olan her türlü taahhütnamelerden..” denilmiştir. Garantörler … ve … olan 23.12.2015 tarihli “Garantör Taahhütnamesi” başlıklı belgede; “(1)… Ürünleri Taşımacılık Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi (…) Bayisi/Müşterisi/Borçlusu Olan … İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ‘Nin (Kısaca Bayi Olarak Tanımlanmıştır)…(2) BAYI tarafından imzalanmış bayilik sözleşmesi ve ek sözleşmeleri okuduğumuzu, hükümlerin hepsini anladığımızı BAYİ’ nin işbu protokol ve bağlı sözleşmeler ve ekleri dolayısıyla …’ e olan tüm taahhütlerini yerine getireceğini, Türk Borçlar Kanunu 128 inci maddesi gereği “‘Üçüncü Kişinin Fitlini Üstlenme” anlamında olmak iizere “‘GARANTÖR” sıfatıyla kesin ve süresiz olarak GARANTİ ederiz… (3). GARANTÖR sıfatıyla BAYİ’ nin bu sözleşme hükümlerine aykırı davranışı sebebiyle … lehine sözleşmeden doğmuş ve doğacak cezai şart ve kar mahrumiyeti alacakları dahil her türlü hak ve alacağı … tarafından kendisine gönderilen ve BAYİ’ nin sözleşme gereği yükümlülüklerini verine getirmediğini ve borçlarını ödemediğini bildiren ilk yazılı talebi üzerine protesto çekmeye hüküm elde etmeye ve BAYİ’ nin rızasını almaya gerek olmaksızın derhal, tamamen ve nakden ödeyeceğimizi bu garanii taahhüdünün kesin ve süresiz olduğunu kayıtsız ve şartsız olarak her birlikte, ayrı avrı ve birbirlerine karşı olmak üzere beyan kabul ve taahhüt ederiz” denilmiştir. Öncelikle, banka teminat mektubunun davacı tarafça haksız tahsil edildiğinden bahisle davalı tarafça davacı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğu dosyadan anlaşılmakta ise de, bu hususta açılmış bir dava bulunduğu taraflarca ileri sürülmemiştir. Bu açıklamalar ışığında, davalının garantör sözleşmesi çerçevesinde taahhüdünün banka teminat mektubu kapsamında kaldığının kabulü durumunda dahi, garantör sözleşmesinin (3) bendinde belirtilen, dava dışı bayiinin sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğinin ve borçlarını ödemediğinin davalıya yazılı olarak bildirildiğinin ispatlanamadığı, bu hususun davacı tarafça ileri sürülmediği gibi davacının salt kendi kayıtlarına dayalı olduğunu iddia ettiği alacağından dolayı banka teminat mektubunu nakde çevirmesinde haksız olup, davalı bayiinin bu yöndeki fesih nedeni de yerindedir. Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.